3 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

3 Ağustos 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( « gel m . niş” 11Ş, ran ye . Ka &p- hiş A « kü. (tie Or- İ » AKSAM POSTASI ibi ve Neşrigat Müdürü N &» Hasan Rasim Us | -'U?EEVİ Istanbul Ankara caddesi İslarbel 2A Telyeaf aüresi: istanbel NABCR f"- işleri telefonut — 23872 "İ a a ğ 24370 | PAĞöner YaKKAr| 1 "::_l W ük ıuıııı. : DÖĞ Şörma ÜS Cam Z Ss5Ledürecesiik x__ Layata dair: Nesil EuEBIYATA heves — eden gençler, az çok şöhrete ermiş | mğ'hafl'îflerle tanışmak, görüşmek T“;fler Onlarla konuşurlarsa — bir ler, meselâ muvaffakiyetin, hat- | eserler meydana getirmenin Ro öğreneceklerini sanırlar, in Yle muhtelif nesillere mensup ' arm konuşmalarında- hiçbir |.. *T gelmiyeceğini iddia — etmiye: ru'“ biribir!erinden haberleri olür. “IZ akranları kimselerle konu - 91 ekseriya etraflarını görmeme- ÖPREZ “dileri ile biteceğini zannetme” : Marlar, Bilhassa yaşlılara, kendi- hden başka türlü düşünen, baş thrıü hisseden bir neslin yetiy F;Ğ"'ğ B i CEnçe c'duğunu haber yvermelidir. lenn rm“an “aşka bir istifadeler! daha b'İll' vazılarını kabul edecek ga- » Mecmua, tâbi bulmak hususun Onlardan yardım görebilirler . akat bu faydaların yanında bir" iı"m zararlar da vardır ki bilhassa .P'“îr Üzerinde durmak — istiyorum. n nmış bir muharririn, kendini Ze gelen bir gençle konuşma- %hıç hazır bulundunuz mu? ya onu hayran etmeğe, hay- düşurmege çalışır. Belki kendi ında olmadan birtakım yap- Jaç"k hareketlerde bulunmağza, aca HW e — y a G D ŞA DK L KŞ ĞîîuEımamn sonunda genç adam k;âz&'a, o tanınmış muharrir hak" '*nıı yanlış bir fikir edinir; hele Miyetsizliğin, yapmacığın ça" farkına varan insanlarsa ondar. Tet eder, “Beğendiğimiz, yazıla- kulîlzerle okuduğumuz adam bu | bın"’»ı tanınmış muharrir de içinde h. *hatsızlık düyar: sözlerinin sa- | 1 olmadığının, caliliğe — düştü- ) lr kendi de farkına — varır ve ;“dım_ kendi gözünde küçük dü- | ü& olan o gence bir nevi husu: l 'pum beslemeğe başlar; sonra bu hu' Üm> *H onun bütün akranlarına teş B kalkar. ıan:;lîîuhamr hayatta, konuşma- değil, bilhassa yazılarında | %ümi yaşlı muharrirlerle tanış- dır Onu tannnak ıStıyorsa- aşlı veya yaşlıca bir muharrirle Onuşan genç için, başka bir| ©€ de vardır: onun yanında *h- aş Tayıverir. İnsan oğlunun, — ti ! Seçtikten sonra, bazı teşebbüs- Bızlshhza ile bakması tabild'-, Ma bge sizin gibi düşünüyorduk a- J b Yle şeylerin imkânsız — oldu b anladık' Bir gün siz de an bo Iz!,, diyenler az mıdır? Onla- | Yle zevk kıran sözlerine inan kabildir. Bunun içindir ki ökeer, kendilerinden yaşlıların tec e"nden istifadeye kallımamalı- Ü ekseriya — o tecrübenin bet değil, bilâkis menft tarafın- k" İstifade ederler. Uslanırlar ve ml 8 ki Endi yollarını aramaz, tanım- İmselerin yollarından — yürü- Sevdasına dürler. x Nurullah ATAÇ K ğh'l Basın Birliği kanunu &i ?"' Birliğinin faaliyete geçme- H r"“? İstanbul mıntakası reisi ni arık Us, birlik kanununu h'l'n'ı ölçüde izahlariyle birlikte bas- in Slr, Haclatı Basın kütüpha- n î terkolunan bu kitabın fiyatı İlür, SUruştur. Her kitapçıda bulu: irer tane edinilmesini taysi- TİZ, _İa cîır Kü dum ranım kendileri ile başlayıp | A mıydı?,, der. O konuşmadan | HABER — Akşam Postası bi â AAA LAŞ Bir kadın fıkrı Türk Adliyesinde jüri teşkiline lüzum var mıdır ? - avukat jüri ının şiddetle aleyhinde - (Baş tarafı 1 incide) sebeplerini tetkik ederek o mem. leketlerde doğruduğu mahzurları tahlil ettikten sonra memleketi- mizde tatbik edilecek olursa do- ğacak mahzurları anlatmağa çalı- şacağım, Yeminliler meclisi dediğimiz jüri, halk arasından usuülüne tevfi- kan seçilecek kazaya iştirak ettiri. ien ve sululuk ve onun dereceleri hakkında yalnız vicdanlarının tel- kinatı ile karar vermeğe davet o- lunan hukuk ve kanun adamı ol. mıyan yurddaşlardan mürekkep bir heyettir. Binaenaleyh; jüri müessesesi denilince ilk hatıra bir demokra- si miüleesesesi gelir ki âmme vic- danını her türlü tesirlerden aza- de olmak şartiyle hâkem yapmak kadar onu tatmin edecek bir şey yoktur. Jüri vicdani delil usulü. nün samimi kanaat sisteminin en yüksek bir tatbik vasrıtası gibi gö- rünür. Fakat hakikat halde jüri böyle değildir. Jürinin bugünkü taedeni memleketlerde sebebi ih- dası içtimat bir zaruret olmaktan ziyade dini ve an'anevi bir mec- buriyettir. Çünkü ceza nazariyatın da ilkçağ nazariyeleri ne kadar gayri ahlâki ve gayri mantıki ol. Guğu halde sırf dine muğayir ol- duğu içindir. ki değigürilmîyor- du. Cemiyetler tekâmül ettikçe ce- za telâkkiyatı dini safhadan, biraz içtimai safhaya geçti ki işte O sa". Ha d gee dnm sarmeyr nattrratz“"îîî*'—; Tencide edilen cak olan jürinin adli sâhanın ya- | nıbaşında kalmış olmasıdır. Bu suretle dini akideler yerine halkın ceza nazariyatında hâkimiyetinin tanındığı devir doğurmuştur. Esasen jüri Avrupaya Fransız büyük inkılâbından sonra girmiş” tir. Bugün Türkiye, Felemenk istisna edilirse bütün Âvrupa dev” letleri jüriyi şekilleri arasında bazı farklarla kabul etmişlerdir. Hepsi dint telâkki ve an'anelerin tesiri altında kalmıştır. Bu müessesenin adli vazifesi nedir?, Diye düşünecek olursa görü- rüz ki mahkeme heyetinin tertip edeceği suallere göre işin maddi cihetine taallük eden suallere mu. cip sebep söylemeksizin evet ve ya hayır diye cevap vermesi, yani (Veo) hakkını kullanması üzeri- ne mahkeme hukuki cihetlere ait olan beraet veya mahkümiyet ka- rarını vermesidir . Şu halde jüri cezanın tertip ve tayinine çalışmaz, Medeni memleketlerden bazıla- rında jüri teşkilâtı bu şekilde ifa- yı vazife etmekteyken dini safha. dan insani safhaya inkılâp eden bu şeklin münhasıran maddi ci- hette jürinin müdahalesi mah- kazada zurlu görüldü. Esasen an'anevi olan bu müesseseyi tamammen kaldırmak — imkânı bulunmadığı içindir ki şekil değiştirmek mec. buriyetinde kaldılar. O şekilde de evvelkine nazaran daha mahzurlu olan hâkimlerle birlikte cezayı ta- yin etmelerine müsaade edildi, ya- ni yalnız vicdani kanaatlerini mad di sahada değil, hukuki sahada da kullanmağa salâhiyet verildi. Kanun ve hukuk adamı olmıyan bu azalara hukük sahasında böy- le geniş salâhiyet verilince kanu, nu tatbik etmekle mükellef olan kâkimlerin bu salâhiyet karşısın'da rolleri, delilleri toplamak, duruş- mayıidare etmek, kanuni usul ve merasimin tatbikine nezaret etmekten ibaret kaldı ki hâkimli - vasıf ve otoritesiyle kabili kıyas olmıyan bir vaziyete — düşmüş oldu. Ve bu suretle bariz mahzurlar ortaya çıktı. Jüri , müessesesi bu- lunmnan adli teşkilâtta meslek ve hukuk adamı olmıyan Jüri azala, rınım — hassasiyetleri — kolaylıkla tahrik olunabildiği gibi hisler ve duygular şüphesiz her şahsa gö- re — değişebildiğinden jüri ka- rarlarının hemen hepsinde ittirat bulunmadığı meydana çıktı. Jüri azaları, ekseriya harici te- sirlere ,efkârıumumiyeye, matbu. atın neşriyatına kapılabiliyorlar- dı. Ve iyi müdafaa eden bir avu- katın belâğatiyle pekâlâ hissiyat- kâasten adam öldüren bir maznun bir “hayır,, karariyle kurtulabiliyordu. Bu gSguretle jürinin biribirine benziyen hâdiselerde davanın ve müdafaalarının sureti cereyanına göre sebepsiz olarak mütebayin ka rarlar verdiği pek çok oluyordu. Gene ayni kaza dairesindeki jü- rilerin verdiği kararlar arasında ittiradsızlık göze çarpardı. Ada- letin her suçluya karşı koyduğu kanün kaidelerini kırıp ortadan kaldırarak müsavatın * tatbikine imkân bırakmamaktaydı. Çünkü jüri sabit ve muhakkak olan bir suç faili tarafından huzuru müuha, kemede israr edildiği halde bera., et karariyle neticelendiği çok de- fa görülmektedir, Kanunu hafifletici sebep bu- lurmıyan bir hâdisede ve bilhassa ağızlatıcı sebep bulunan suçlar, da, jüri çok defa kanunu hafifle- ici sebep kabul edip cezanın azal- masına sebep oluyor. Bu suretle de bittabi cezaların halk üzerin - dek! tesirlerini azaltmış oluyordu. Bükassa ihtirasi cürümlerde be - raet kararı verdikleri pek çoktur. Kocasının ., üzerine metres tu- tup yaşadığını gören kadın ko- casını öldürdüğü; ve gene vadı iz- dıvaçla bikrini izale edip çocuk ğin kendisine has olan mümeyvyiz | Umumi miyorlar: kimse vermez..., tulamadı azizim!,, ÜKÜMET, vatandaşm rahat ve ucuz eğlenebilmesi im - kânlarmı temin yolunda azami titiz davranıyor, Neşre- *dilen talimatnamelerle, sık sık kuvvetlendirilen emirlerle eğ- lence yerlerinde, vatandaştan fâhiş fiyat istenmesinin *geçîllyur. Belediye memurları, sık sık ve apansız yaparak, tasdikli tarifelerin tatbikmı temine uğraşıyor... Bütün bunlara rağmen, sızıltılar ve ufak tefek hâdiseler duyuluyor... Meselâ, bir pazartesi sabahı rastladığınız ahbap- larmız, ellerini oğuşturarak, yaka silkerek, binbir üzüntü için. de geçen tatil gününün acıklı macerasımı anlata anlata bitire- “Floryanın falanca kır kahvesinde alilece oturacak olduk, Bir külüstür masa ve yine o ayarda dört iskemle için tam bir buçuk lira vermemiz lâzımgeldi, Düşünün: iskemle ki, Bitpazarına götürseniz lopuna birden yüz kuruş * » &* “Büyükderenin falanca gazinosunda hem hava alır, hem eğleniriz diye düşündük; karımla gittik. Hesabı görürken al- dığım hava burnumdan fitil fitil geldi. Hafifçe, yurmamağa uğraşarak itiraz edecek oldum; böyle_b'eylrml,, diye yüksek sesle itirazı meydana vurdu. Bir- denbire, bütün gözler üzerimde toplanmış gibi, ,muma kadar buz gibi ter döktüm. Ve, mümkün olduğu kadar çabuk uzaklaşabilmek için istenilen fiyatı derhal ödedim, Eğ- lence yerleri, kim ne derse desin, boğuntu yeri olmaktan kur- *“Büyükadanın İskele gazinolarından birinde oturalım de- dik, Yanrmmızda, İstanbuldan misafir gelmiş, hürmet ettiğimiz bir ailenin mensupları da bulunuyordu. Epey oturduk, konuş- tuk. Yediğimiz dondurmaların hesabını görürken bende şafak altı, Garson, gerçi nizamnamelerle tesbit edilen tarife üzerin. den para istiyor, fakat buna yüzde 2,5 yerine yüzde 10 garson ücretini ilâve ediyordu. Nasıl ses çıkarabilirdim? Herkes, ba- husus hürmet ettiğimiz allenin mensupları bana nasıl bir göz- le bakarlardı? sustum ve istediğini verdim, Beyim — efendim, halk eğlence yerinde hâlâ soyulmakta deyam ediyor!.,, & * * Eğlence yerlerinde boğuntuya getirilenlere zerre kadar hak veremeyiz; onlara zerre kadar acıyamayız, Dediğimiz gibi hükümet de, belediye de mümkün olan her şeyi yapmış, halkm aldatılmasının önüne geçmek İçin tedbirlerini Aalmıştır, Ani kontrollerle tasdikli tarifelerinin tatbikmı temin etmiştir. Vatandaş, aldanmamak, aldatılmamak için bizzat kontrol vazifesiyle mükellef olduğunu unutmamalıdır. Belediye memu- rünun hör eğlence yerinde, her masa başında, her dakika, her saniye hazır ve nazır bulunmasmı nasıl isteyebiliriz ? Her vatandaşm, nizamnameler ve tarifeler hilâfıma hare- ket etmek cüretini gösterenleri en yakm belediye makamma haber vereceği gündür ki, eğlence yerlerini boğuntu yeri ol. . maktan kurtarma mücadelemizde muvaffak olacağız. Not kontrol önüne kontroller Üyle bir masa ve kimseye du- , garson, “tarife kuyruk soku, doğuran kızın kendisiyle evlenmi, yen sevgilisini öldürmesi hâdise- lerinde suçlular huzuru mahke- mede suçlarını itiraf ettikleri hal- da jürinin suçluluk mevcut değil. dir demesi üzerine mahkemenin beraet kararı vermesi hakkaniyet ve adalet kaideleriyle kabili telif elmadığı gibi bugünkü ceza na - zariyatına da tamamen muhaliftir. İşte, jüiriyi içtimai bir zaruretten ziyade dini bir mecburiyet telâk- kisi ile kabul eden medeni devlet- ler yukarıda da izah ettiğim mah. zurlarla karşı karşıyadır. Türkiyede —jürinin tatbikinde doğacak mahzurlar : Bizden daha medeni milletlerde jüri usulü tatbik edilince bu ka- aar mahzurlar doğurduğu halde şüphesiz bizim içtimai bünyemiz- de bu müessese daha fena aksülâ- meller yapabilir. Bugün ceza na. zarivatımız göz önüne alınacak clursa bütün medeni memleketler- den en ağır cezayı tatbik edenler meyanındayız. Hemen bütün me- dani memleketlerde asmak sureti- le ölüm cezası kaldırıldığı halde bizde devam etmektedir. İnsanlık hislerile telifi kabil olmıyan pek vahşiyane olan bir cezanın tatbikin de israr ediyoruz. Sebebi; içtimal bünyemizde bu nevi suçları işle - meğe mütemayil fazla fail bulun- masrâır, Onlara müessir bir ibret olması içindir. ki taammüden a. dam öldürme cürümlerinde asmak suüretiyle ölüm cezası tatbik edi- liyor. Esasen ekseri cezacıların ittifak ettikleri tek gaye vardır ki — o da; suçluya tatbik edile- cek ceza, onun ahlâki redaetinin düzelmesinden ziyade — cemiyette diğer suç işleyeceklere karşı bir ibret olmasıdır. Bugün Türkiye — Cumhuriyeti hudutları dahilinde yaşayan bir çok yurddaşlar, taammüden bir kimsevi öldürecek olurlarsa ce. zasının idam olduğunu bildikleri halde memleketimizde bu vak'a- (Devami 5 incide) Ulus dağlı kızm türküsü x Başımda duman var, kalbimde sızı, RRRERIPEAR PPPT TUT PEREPREREGPRIP PPP ( Yaktı beni ulus dağlı Türk kızı, Elime alrp da üç telli sazı, Türküsün söylerken inlesin teller, Cihanda benzerin duymasın cller.. Su deli gönlümün güzelde zözü, ' Dinle beni yavrum bu ozan sözü, Dalları kurusa çürümez özü, Sevda yaylasmda bir çınarım ben, Suyu bulanmayan bir pmarım ben!, Güzeller içinden ben seni seçtim, Aşkın şarabını elinden İçtim, Üyle mest oldum ki; kendimden geçtim, Turna gözlü Sunam tek dileğim bu: Ölürsem gel beni göz yaşınla yu!.. Mecnuna çeyirdin Örgeevreni, Yıl bile öpmesin sakm gül teni, Lâle dudakları, zambak gerdanı, Kıskanırm yayrum bülbülden bile, Göğsüne taktığın sümbülden bile!.. S. Örgeevren Düşündüğüm gibi: İdam cezası etrafında Yazan: SUAD DERVIŞ İstanbulda geçenlerde bir bet- baht insan işlediği bir cCinayetin suçunu Ödemek için idam edildi. İcâam cezasının infazı — sırasında İstanbul halkı içinde bazı kendini bilmezlerin gösterdiği çirkin ve hissiz alâka pek haklı olarak İs” tanbul münevverlerini sinirlendir” di İstanbul gazeteleri içinde (Va- kit) gazetesi başta olmak üzere diğer gaz'eteler de idam cezasının tatbikinde görülen bazı manzara. lar karşısında duyulan ikrahin tercümanı oldular. Belki daha evvelden düşünülen bir mesele olduğu için veya pek m:uhtemel — ki efkârrumumiyeyi temsil eden Türk matbuatının â- deta müşterek bir şekilde idam ce- zalarının aleni yapılması etrafın- daki menfi neşriyatın tesiriyle, Adliye Vekâleti bu işi ciddi bir şekilde mütalea etmiş ve Tü:k halkını çok memnun eden bir ka- rara ulaşmıştır , — j Kıymetli Adliye Vekilimiz Fethi Okyarın imzasını taşıyan birtemim Cumhurivet — müddei; “amumiliklerine gönderilmiştir. Ve gazetelerden öğreniyoruz ki bu tamim içinde: “mahiyeti icabı bu rültüden azade olarak mutlak bir sükün ve itidal içerisinde infazını arzu eden vazir kanun, infazı sı, rasında kimlerin hazır bulunması lâzımgeldiğini ve kimlerin bulun- raartına müsaade olunabileceğini kanun maddesinde tasrih — etmiş- HF Denilmekte ve bu idam cezala- rında gazetecilerle halkım buluna, mıyacafını söylemektedir , yar Halkın — bulunmamasına idam cezalarında mahkümun son jestlerine linmamasına ben de raftarım, M * | en Fakat idam cezasının infazı et. rafında, Adliye Vekâletinin nazarı dikkate alması nokta daha vardır. Bu da “cellâd,, meselesidir. İ- dam cezası, işkence cezası değil- dir. İdam edilecek mahküm, insan öldürmeği marazi bir -zevk tecessüsünü tatmin etmek ve beş İracık kazanmak istiyen İ7 ya- şınldaki sadist bir çingene çocuğu, nun eline teslim edilemez. İdam cezalarının kolay infaz e- dilmesi lâzımdır. Bir memlekette ya bu şekil te- mekteyiz. Suat DERVİŞ KÜLHANBEYLER ALEMİNDE diğimi migösterir? —— Fransız karikatürü — cezânın her türlü heyecan ve gü- £ — Onu seviyormuşsun öyle mi? —— — Ne münasebet canrm! Suratı- —— na yedi sekiz tokat aşketlim. Kafa- — sında şişe kırdım ama bu onu sev- —— B 4 ve A V| kadar fotoğraf a- — şahsen ta- — lâzım gelen bir. — ve- ”| min edilir, yahut ta idam cezası —— kaldırılır. Adliye Vekilimizin bu —nokta —— ile de meşgul olacağını Üümit et-

Bu sayıdan diğer sayfalar: