6 Mayıs 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 HAB E R — Alqım Fastasr 6& MAYIS — 1939 HABER'İN TARİHİ Mal Hatun Osmanı en zayıf yerin- den vurmuş bulunuyordu Osman, babasından uc memle. getlerini tevarüs ederken, Selçuk hü kümdarlığına karşı herhangi bir sulmaksat beslememeği de bir miras gibi telâkki etmişti. Hakan Osman, bütün bu hâdise- lerin pek haklı birer tezahür olma- sma ve artık kendisinin de bu vazi. yette istiklâl ilân edip sultan olma- sı lüzumuna inanmış bulunuyordu, ama, hâlâ tereddüdden kurtulama . MtştIı. Şeyh Edebali bu vaziyeti tehli - keli buluyordu, Köse Mihalla bir ke nara çekilerek görüştüler. Mihal: — Şeyhim, demişti. İşi hakanım zayıf yerine temas ederek kurtar - mak lâzımdır. — Ne gibi? — Meselâ Mal Hatun bunu pek Alâ başarabilir. BaBası sıfatile ken. disile görüşerek, hakanı ikna etme- si lâzmmgeldiğini söyleyiniz. — Bize inanmazsa ve —mutavaat göstermezse Mal ne yapabilir? — Bazan bir kadm bütün kuvvet. lerin üstünde hükmeder şeyhim, Köse Mihal hakikaten insan ha - leti ruhiyesinin asırlardanberi kür- tulamadığı bir hakikate işaret et - miş bulundu. Netekim bu kadar bü- yük tarih şartları içinde kurulan Türk devleti de böyle bir haleti ru hiye zafı İle kadma sakalmı kaptır- miştı Mahaza Osmanmım Mal Hatunun tesiriyle herhangi bir devlet işine kalkıştığı görülmüş — değildir. Burada matlub olan, tamamile Os- manm hissiyatmı tahrikti, Çünkü 'Hakan Osman da hâdise- lerin meydana getirdiği emrivakii görmiyecek biri değildi. Şeyh Edebali bunu kabul ederek müsaade istihsal edip kızmı görme. ğe gitti. Köse Mihal, Saltık da ha- kan oğlu Orhanı alarak bir başka yerde içtima edip şöyle bir karar ittihaz ettiler: Bu emrivakidi. Osman bey, Sel . #uk hükümdarı yerine gerek üc nemleketlerinin ve gereksöe Selçuk saltanatmm — bakiyel memalik ve asakir ve hazinelerinin varisi ola - cak ve bunlarım üzerine müstakil - lon sultan nasbedilecekti, Bu itibarla onun kabul veya ade. m. babulü düşünülmeksizin tertibat ah mak ve biat merasimi hazırlan- mak gerekli görülmüştü. Köse Mihal bu kararı müteakip, klâkadar asiret beylerine icab eden falimatı verdi. Osman da, hâlâ kulaklarmın ! . çinde çmlıyan halkın sesleriyle bi- HABER'in Edebi Romanıi Halbuki Saffet öyle yapmamıştı. Çirkin yüzünde nasıl olup da bu. lundukları herkese hayret veren gü: zel gözlerinde yanan bir dikkat ve zekâ ile hocasının gözlerinin — içine bakarak dinlemişti. Ali şimdi hissediyordu. Bu gü- zel gözlere bakmak, o çirkin yü- sini duyduğu vakıt içinde müt- Zunu ıihiş bir heyecan uyanmıştı:! zü unutturan bir zevkti. ROMANI : 44 'huzur bir halde karısı Mal hatunun yanma çekildi. Fakat şeyh Edebali ve Derviş To rut çoktan Mal Hatunu doldurmuş- lar ve hazırlamışlardı. Mal Hatun, kocası Ösman beyin boynuna sarılarak: — Benim aslan beyim, Dedi Rab. belâlemin olan hâliki âzâm rüyanı tahakkuk ettirdi, (1) Osman duralamıştı. Ve filhakika Mal Hatun onu en zayıf yerinden vurmuş bulunuyordu. O, bu rüyaya istinaden değil miydi ki, Mat Hatu- nu tezevvüç etmişti. O halde Âlla. : hım kendisine ilâm ettiği istikbali nasıl reddedebilirdi? İşte Mal Hatun onu böylece can evinden vurmuş oluyordu, Osman düşünüyordu. Mal Hatun, hakanın karşısma dönülmiyecek bir emrivaki çıkarmış bulunuyordu. Fakat tarih bu emrivakiden dola. yı mes'ut olacaktı. Zaten şekil iti- bariyle hakan Osmanın, müstakil olmadığı da kabul edilemez. Osman, yalnız bir hürmet hissi olmak ve babadan intikal etmiş bu. lunmak itibariledir ki kendisini müstakil bir emaret halinde telâk- ki etmemekte ve daima zaferlerden iktisab olunan ganimetlerin mühim bir kısmmı Selçuk hükümdarına tak dim etmekteydi. Mahaza vaziyet gşimdi değişmiş bulunuyordu Osman bir sedire otu- rup kendi kendine muhakeme edi . yordu. Artılk kime bağlıydı? Eğer Selçuk hükümdarınm esir düştüğü İlhanı âzam mevzubahs olabilirdi, a ma, Osman Selçuk hükümdarlığını inkrraza sevkeden bu Mogol haka, nma bağlı kalmak veya ona tâbi ol- mak iİçin bir sebeb göürmüyordu, Nihayet Mogol akmları ve istilâ- (larr mevzit ve muvakkat hâdiseler. di, Selçuk hükümdarlığı velevki böy le bir istilâ ve hâkimiyet altında kalsa dahi, nihayet Osmanın Sel - çuk hükümdarlığı ile gayri müsta, kil halde bir emaret olarak kalaca- ğıma dair bir ahdi yoktu, Osmatı da apayrı bir devletçikti. Hele tarihin gu fırsatı karşısında Anadolu üzerinde yegâne ve en kuv- vetli Osmandı. Bugün Selçuk hü . kümdarlığı inkıraz bulmuş, asker dağılmış, toprağın sahibi esir düş - müş ve yani toprak sahibsiz kal . mış, hazineler yüz üstü kalmış, halk ne yapacağını şaşırmış bir hal al - mıgtı, Bundan lâalettayin bir kuvvetin | istifadeye kalkması Osman için bü yük tehlike tevlid edebilirdi. Evet, o konuşurken, bu giizeîı gözlere dalmağı çok sevmişti. Ve şimdi bu kapkara gözlerde tutuş muş saadet bayramını görürken | onlara zahnettiğinden çok fazla kiymet vermiş olduğunu anlıyor- du. Bu kızı sevmiş miydi? Evet. Bu anda bilâtereddüt, bu sua- le böyle cevap verebiliyordu: “Hvet onu sevmişim!,, Kanbur bir milyoner kızını, kendi patronunun kızını sevmek, muhakkak ki gülünç bir şeydi. Yalandan değil, milyonlarına sahip olmak, bundan istifade et- 'mek, onu soymak, onun sırtın - dan geçinmek için yalandan öyle görünmüyordu. Tıpkı güzel bir kızı, tıpkı on parasız, babasız, kimsesiz güzel bir kızı sever gibi tam manasile mukabilinde hiçbir menfaat beklemeyon bir aşkla onu seviyordu. ** # Esasen telefonda Saffetin se - Z © Yazan : Muzaff Selçuk hükümdarlığının enkazı - aa tevarüs eden, şöyle böyle değil, muazzam bir kuvvet ve kudret e . dinmiş olabilirdi. Osmanın bir jest için bu fırsatı kaçırması ve kendi başına bir ra - kip ve düşman çıkarması hiç de doğ ru olamazdı. Kaldı ki bu hâdise ona Cenabı hak tarafından bir rüya ile ilham olunmuğ ve bu bir cemaat huzurun- da şeyh Edebali tarafmdan tabir o- lunarak bu yüzden Osmannı izdiva. ci vukubulmuştu. Artık bu emriva- kii kabul lâzımdı ve tarih de bunu icab ettiriyordu. Osman Mal Hatuna dönerek: — Ne düşündüm bilir misin ha- tun? dedi, — Ne hakanım. — Kabul edeceğim, — Elbette Osman, bu senin si - lâh hakkmdır. Ben tarih bilmem. Fakat ceddin de böyle mal sahibi olmuştu ve bütün tarih boyunca ha kanlar, hanlar, hünkârlar hep böy. lece arazi, kudret ve saltanat sa- hibi oldular. Bu fırsat değil, kırk j'ıldn bir hâ- likin insan ayağına getirdiği bir ha- zinedir, Sen söyleme. Bu haberi beşare. ti Köse Mihal yoluyla tâhilerine ben iblâğ edeceğim, — Kadının devlet işlerine karış- ması caiz değildir Hatun. Sen neti- ceyi bekle! — ——— er Muhlittin. Mal Hatun, Öszmana o kadar ilti- cakâr bakmıştı ki, hakan kıramadı ve bu gözlerin manasile, Mal Hatu. nun istediğine müsaade ediverdi. — Peki, peki, dedi. Evvelâ ka- İmpederime söyle va böylece işaa edilip icab eden tedabir ittihaz o - lunsun (2). Şeyh Edebali bu neticeyi öğren - | diği zaman çok sevinmiş ve derhal bu haberi beşareti Köse Mihale ye- tiştirmişti. Evvelce de soyledığımız gibi Kö- se Mihal, zaten bütün hazırlıkları yapmış bulunuyordu. Ertesi gün emri biat icra oluna. caktı. Şeyh Edebalinin de tensib ettiği veçhile emri biat Oğuz han töresine göre İcra edilecekti. Osman hazırlanıyor. (Devamı vbar) (1) Şeyh Edebali tarafından ta- bir olunan ve evvelce yazılmış bu- launan meşhur rüya. (2) Ruhi bu münasebetle şunla- rı yazar: “Osman bey ve ecdadı. bavücut ki Selçukilerin timarın ve alüfelerin yemezlerdi, belki uc memleketin de küffara kılıç vurup gazaya meş- gul olup tayfalarımı malı ganimet birle beslerlerdi, Selçukilere filcüm- le intisabları olmağın mademki Sel çükilerde İsmi saltanat baki idi, davayı saltanat etmedi.,, V 2 )4 5 62 .8. 210 ö 00414 0W Pw Soldan sağfa: 1 — İstânbulun — meşhur bir iyi suyu (Alemdağında çıkar), 2 — İ- ki şeyin ortası, - kadın 3 — Kilise- lerin büyüklerinden - Elcezire kıta- smda yaşamış bir Türk ulusu, 4 — Çokun aksi - pis (sıfat Halinde), 9 — Müezzinden büyük, 6 — Umu mi (umuma şamil) — İşçi, 7 — Lekesi olan (sıfat halinde) - bir ni- da, 8 — Tatil - toplama, 9 — Pis - fazla, 10 — Azlık, — Muhakkak düğünüme gele- ceksiniz!.. Muhakkak!.. Siz ol - mazsanız çok üzüleceğim!.. — Peki, demişti. Muhakkak gelirim. Düğüne gidebilmek, onun için pek kolay bir şey olmamıştı. Me mur arkadaşları: — Koyu renk elbize ile dahi gidilmez.. En aşağı bir s'mokin lâzım! Dedikçe böyle şahsen ve tele- fonla davet edilmiş olmasına rağmen gidemiyecek olursa bu- İnun ne kadar kötü olacağını, e- vet apdal gibi!.. Saffetin bunu farkederek kendisine darılacağı- ni zannetmişti. Günlerce süren bir üzüntüden sonra memur ar- kadaşlarından biri onu bu derd- ten kurtarmış, kendi simokinini vermişti. Bu simokin ucuz bir terzide, ucuz bir kumaştan dikil miş ve çok giyilmiş bir simokin- di. Kendi vücuduna da tam uy- gun gelmiyordu. Fakat Ali, bunun böyle oldu - evvelâ hiç de larkzime |mişti. Ancak bu simokinle, bu dil'YEN Tallsli | LA Yukardan aşağfı: 1 — Merminin bir kısmı - ilgi, 2 — Topraklar - ezilmiş, 8 — Bünun la meşhur bir deniz vardır - üzerine iplik sardan — nesne, 4 — Kaısırlık 5 — Büyükler - bir renk, 6 — Alâ. kalı, 7 — İklimler, 8 — Bir Türk erkek adı, - En üst, 9 — Mıısırlıla- | rın allahlarından biri (eski diniya- timda) - işaret, 10 — Bit asker cü. zütamı - bir kazamız — (şarkılarile meşhür) . © -| z x)-) »( -—İr|>le>w Diİ—|o|DPİx|> —İsİz|—İ4İrip mİz|PlAİwlmiA a Llere rağmen fevkalâde cüretkârane İki çocuk' En müthiş haydutlara parmdl ısırtacak cinayetler işliyormuş' Bütün Fransada, biri belediye reisinin, birid zengin bir tüccarın oğlu olan iki küçük haydudun yaptığı işler hayret ve nefret uyandırdı Frânsada, Liyon vilâyeti içinde son aylar zarfında biribirini takip eden garib cinayetler ve soygun . culuklar olrasuş » faktt bitüm ga yret- yamılan bu işlerin failleri bir türlü yakalanamamıştı. Fransa emniyeti umumiyesi buna rağmen durmadan tahkikata devam etmiş ve nihayet soygunculuk vaka, larından müuücize kabilinden ağır yaralı olarak kürtulan bir taksi şo- förühden öğrenmiş olduğu eşkâl ü- zerine, nihayet failleri meydana çı - karmıştır. Fakat bu keşif, o kadar inahıl- maz bir netice doğurmuştur ki, bu. gün bütün Fransa hayret içindedir. Cinayetlerin ve soygunculukların faili 19 ve 20 yaşmda iki gençtir ve işin garibi bu gençler memleketin çok tanmmış zengin ailelerinin ço - cuklarıdır. mMir|—->ki2ip(E5l » mERAİNK< — Tol>lel>|- mİz|—|z|miğ | r | >ir|» SKİ İNMER Şo oU PwW A Z|mM|A|- pP|ZİP 2 INİA zZ|/p L EAERE düğün evine girdiği vakıt, kendi şalıikalara üzerindeki elbisenin perişanlığını yükseldiği bu yerde, hakiki şahi- |kalar yanında bir toprak tümse- ginden başka bir şey olmadığını anlamıştı. ' Ve işte şimdi sırtında bu elbi- seyi taşımaktan duyulan bir hi- cap içinde bu düğünde bulunu - yordu, Güya gelin, o gelmezse çok Ü- zülecekti. Halbuki, işte onun ge- lip gelmediğinin farkında bile değildi. O kadar hayatının bu mühim hâğisesinin heyecanları içinde kendinden geçmiş bir vaziyette idi ki, değil biçare bir muhasip ve riyaziye hocasının, daha mü - him sahsiyetlerin bile gelip gel - mediğini farketmiyordu. O kadar çok, o kadar fazla ken disiyle, Cavitle, kendi arasında- ki geylerle meşgüldü ki... Düğüne geldiği dakikadanberi mülü ve sabriyle yükselmiş oldu indiğini, vı bissediyordu.. Ali senelerce, enerjisiyle, taham- " Birinin babası belediye reisi, di- ğerininse büyük Bervet ve mevki erişmek — gayretiyle görüyordu. Hem Saffetin evlenmiş olma - sına sinirleniyor, hem kendi bu deyvler arasında dolaşan cüceliği- ne lânet ediyordu. “Gelmeseydim,, diyordu: 'Gel- )| meseydim, kim farkına varırdı. Saffet mi?..,, Hayıt gelmeseydi, çok iyi ola- caktı. — Değil mi Ali Bey? Sevim yine bir şeyler söyle mişti ona... Ve şimdi söylediği sualin cevabını almak istiyordu, — Evet Sevim Hanım... lambetvelk Valsı — Hem sonra da dansı hiç de ciddi değil... Küçük haydudlar: (solda) Deno, (sağda) Sonle sahibi bir tüccardır. Fakat çocuklarda ıoygunc“ıdı tinayet bir nevi mgeçi!me'__ | halini almıştır, ü İki delikanlıdan 20 — yaşınd, ismi Lul Devo, 19 yaşında mi ise Rene Sonle'dir. Bunların İlk cinayetine zengif emlâk sahibi olan Püio ile ” kurban gitmiştir. Sonra taksi göförü Lijonu d dürmeğe kalkan bu iki ç tinayetlerinde muvaffak olalf” lar, yaralı olmasma rağmen can hevliyle ellerinden kurtü” tüur. Daha sonra bir çiftçi V© a ' bir adamım canıma kıymaktâf j0 kinmiyen iki genç haydud, [ 1 dildikleri zaman hiç telâş B” mişlerdir. Bunların muhakemesine bi " )| lerde başlanacaktır. Bütün £ haklarında verilecek cezayı F 'a beklemektedir. hangisi daha kötüdür fark©” bile... ' Sevimin gözünde “Belli'” Ç ten aksini düşünmemiştim! yen bir bakış vardı: Hf — Ben Viyana dansına liyorum, dedi. — Niçn darıe&:t.ı:niyot'ıııln“’ı Sırtını sütuna dayayanl " bu suali işitmemezliktcn Niçin dansetmiyordu ? Kimse gelip kend.isinl kaldırmıyordu.. ı Halbuki bü gece penbe ! si yüzüne pek yaraşmışti- , Fakat burada herkes © tanıyordu. Böyle bir ce cak bir iki defadır giren ”” tanıdığı insanlar pek azdi- — Esasen böyle olmasayd! "4j daha çok sevmez misiniz. Ali hayretle dolu gözlerini Se- vime çevirmişti. Acaba kücük gu bir mevkiden kademe kademe talebesi kendisine neler anlatmış hayır o zirve zannetti . t Şi mevkiin yavaş yavaş alçaldığı yerdi: Anladığı en sön söze cevap — Ban dansetmesini bilmem! Buraya geldi geleli, en yüksek Onun için hangisi daha güzeldâr,i denberi, simokin içinde bt © gülünç görünen alabrus gtü sert kıllı saçları alnının * : bir İngiliz bahçesinin çi j gibl dik dik duran riyaziY” 4 alliminin vanına gelip d€ konusmazdi va!.. a ' (Devamı *

Bu sayıdan diğer sayfalar: