Paradoks Yeni çıkan Gençlik gazetesinden bah- sederken, Süleyman Nazif'in ve Ömer Seyfeğdin'in yazılarından hoşlanmadı- ğımı gösterecek sözler de söylemiştim. Yusuf Ziya Ortaç buna öfkelenmiş, ba” na çıkışıyor. Zevklerini, sevdiği mu- harrirleri müdafaa etmek elbette hak- kıdır. Fakat Süleyman Nazif'in mensur, manzum yaslarında, belki göz alıcı ol- #pakla beraber haylı ahenksiz bir laf kalabalığından başka bir şey bulam- yorsam, Ömer Seyfeddin'in hikâyele- tinde insan oğlunun arz üzerindeki makeralarını birden aydınlatıp tesbit eden şiiri duyamıyorsam, bunları söy- lemek de benim hakkımdır. Yusuf Ziya Ortaç bu hakkı tanımı. yor; çünki benim söylediklerimi yanlış bir hüküm saymakla kalmıyor, benim “paradoks” merakma düştüğümü iddia ediyor. Paradoks... Paradoks, Yıllar” dan beri bu kelimeyi, muarızın yüzüne çarpmaktan bıkmadılar. “Paradoks"un asıl manası şudur : umumi kanaatin zıd- dı olan kanaat, esas itikada uymıyan 4“ kide, Larousse lüğatının bu kelimenin yanmda gösterdiği misal çok hoşuma gitti: “Dünyanm döndüğü iddiası, w- zun zaman bir paradoks sayıldı.” Görü Tüyor ki paradoksun, umumi kanaate uymıyan iddiasının muhakkak yanlış olması lizrmgelmez, hakkatin tâ kendi- | si de olabilir. Öyle'ama bizde o manada kullanıl mtyor. Bazan takdir elfazı arasına da girdiği görülmüştür ama ckseriye mu- arızın, kanaatinde samimi olmadığı zan edildiğini gösterir. “Senin asıl kana- atin bu olamaz, mahsus böyle söylü yorsun” demektir. Yusuf Ziya Ortaç da benim Süleyman Nazif ve Ömer Sey- feddin hakkındaki sözlerimin samimi- yetine inanmıyor. İşte bunu birtürlü anlıyamıyorum, Yusuf Ziya Ortaç, Süleyman Nazif'i ateşin, duyğulu, duy- ğusunu karilere sirayet ettimesini de bilen bir muharrir saydığını, Ömer Seyfeddin'in dilini güzel ve kusursuz bulduğunu söylediği zaman ben onun — samimiyetinden şüphe etmiyorum. Hat tâ? ,Onların kitabları daima elimin af tmda durur, açar açar okurum” dese yine inanmakta bir mahzur görmem. Karşımızdakinin samimiyetifden şüp he etmek, çoğu zaman, kendi heyalimi- zin darlığını gösterir. "Bir İnsanın böyle düşünmesine imkân yoktur,, de- mektir, Niçin imkân olmasın? İmkân. lar âlemi geniş, çok geniştir. Şüphesiz, bir insanın içinden, tâ içinden, her ka" maati mümkün göremez. Ne yalan söy- liyeyim? Bâön de Süleyman Nazif'in ve Ömer Seyfeddin'in yazılarını zavkle okuyan kimseleri görünce evvelâ hay- Tet etmekten kendimi alamıyorum. “Na #i olur? diyorum; o yazılarda, o hikâ- yelerde ne güzellik var ki? O satırla” sın içinde bir tek sahih heyecan bulun- madı ğını, hepsinin de -kelimenin şu is- tihlaf gösteren marasile" edebiyat ol- duğunu anlamıyorlar mı?” Fakat bu hissim üzerinde durmak, onunla muha- keme etmek doğru olamaz. Bizim du- Yamadığımız güzellikler, bizim göre- mediğimiz hakikatler bulunabileceğini de “esas itibarile- kabul etmemiz J- #mdir, O zaman kimseyi paradoks me- rakma düşmekle ittihama kalkmayız, Nrallah ATAÇ me — .. Ara ATAÇ Nisanda ithalât ve ihracat vaziyetimiz Ankara, 25 (A.A.) — İstatistik u- Mum müdürlüğü 1938 senesi nisan a- Yı harlet ticaret istatistiklerini ta Mamlamıştır. Alman neticelere göre, 1938 bisan Ayındaki ithalât kıymeti 14 milyon 565 bin ve ihracat kıymeti de 9 mii- Mg 40$ bin Hraya baliğ olmuştur. hş miktarlar 1937 nisan ayına na- ia ri Mthalâtta 6 milyon 201 bin lira ii racat da 1 mliyon 552 bin lira —. 9 Röstermektedir. an iz Izmir Enternas- yonal Fuarı e Venz alış veriş, bol eğlence ve bir e Yeniliklerin doğduğu yerdir. Mut Ge lirik ve ziyaret ediniz. Milyon a müşteri, mallarınızı bekliyor. 24 Ağustos - 20 Eyldr! 1048 Küçük çocukların sinemalara ve tiyatrolara kabul edilmemeleri haklında ELLA Meclise teklifler yapıyor; bu mevzu üzerinde söz söylemeğe salâhiyetli ter- biyecilerimiz, mütefekkirlerimiz müta leur serdediyor ve münakaşalara girişi- yorlar... Hepsi iyi, hepsi yerinde... Ancak, ortada bu mühim mubahase dolaş- tığı sıralarda, şehir kaldırımları, “Çocuk ve sinema,, mevsuu ŞEHİRDE vE kadar ehenmi Marmarada gezinti seferleri yapılacak Bu gezintilere Denizyollarının yeni vapurları tahsis edilecek |istasyonda alacaklar Denizbank, yurdun sahil mıntakalarını tanıtmak ve memleket içinde halkı se- yahate alıştırmak için grup halinde eko- nomik gezinti seferleri yapmayı düşün- mektedir. Her mıntakanm mevsim şart- larma göre tertip edilecek olan bu seya- hatler İzmir, Mersin, Bandırma, Karade- niz hatları için ayrı ayrı tarihlerde yâpı- Jacaktır. Hem nakliyat faaliyetini hem de memleketi tanıtmak bakımların. dan ayrı ayrı faydaları olan bu seyahat. lerin denizyollarının yeni vapurlarile ya- pılması istenmektedir. Bu itidarladır ki Denizbankta şimdiden gezinti o postala- rının hazırlıkları yapılacak, tatbikata arttırmak, sim hazırlıkları Deniz mevsimi gelmek üzere bulun- duğu cihetle plâjlarda hazırlıklara başlanmıştır Floryada bulunan plâjların ohepsi kiralanmıştır. Buraları tutanlar, şim- di gerek banyo yerlerini, gerekse kum $#al kısımları tanzim ile meşguldürler. Belediye, bu sene yeni beton plâj bk na ve gazinosunu da kiraya vermiş- tir. Silivri yolundan Floryaya ve ora- dan plâjı muvazi şekilde takip ederek Küçükçekmeceye kadar uzanan oyol bitmiş gibidir. Bu yolun büyük plâj- dan Çekmeceye kadar olan kısmıda bir aya kadar tamam olacaktır. Belediye, bu sene Floryada bir otel yaptırmaktadır. Ayrıca, bir çok kim- geler burada yaptıkları küçük evleri, bu sene pansiyon halinde mevsim mlddetines kiraya vereceklerdir. Floryanm kazandığı rağbet üzerine burada ev yaptıranların #dedi gün geçtikçe artmaktadır. , Gerek (Omili emlâk idaresi, gerekse Belediye, bu- radan yer satm almak ve bina Yyap- irmak istiyenlere büyük kolaylıklar göstermektedirler, Bu yüzden Florya daki Inşaat faaliyeti bilhassa bu sön sene içinde bir misli akadar artmış- tır. Belediye,bü #epe Floryanın ağaç- Tandırması işini de bir plân altına al- mıştır. Gerek yeni yapılan yol kenar- larına, gerekse sayfiyelik evler civa- rına bu sene on binden fazla fidan di- kilmiştir. sn Mala yapa. a | an Floryada lan İstinye havuz- da temmuz ayından sonra başlanacaktır. Çünkü o zamana kadar Efes, ve Sus va- purları da memlekete gelmiş olacaktır. Denizbank bu gezinti postaların şim- diden Marmara iskeleleri arasında tecrü- beye karar vermiştir. Bu karara göre yaz mevsimi müddetince pazar günleri İs tanbul, Mudanya, Gemlik ve Armutlu a- rasında gidip gelme bir gezinti postası kaldırılacaktır. Bu gezinti postaları için Trak vapuru ayrılmıştır. Vapur her pa- #ar sabahı saat sekiz buçukta Karaköy nhtımından kalkacak gidiş ve dönüşte bu üç iskeleyi tutarak ayni günün ge- mesi saat ona ön kala limana İstanbula dönecektir. larını ıslah Denizbank, bir taraftan Haliçte yeni kurulacak tersanenin temellerini atmak üzere tetkikler yaparken diğer taraftan İstinyede yeni ele aldığı İstinye Dok ve tamir fabrikalarının da azami randıman verecek bir hale getirilmesi | için çalış maktadır. İstinye tamir fabrikalarını ve Dokunu Denizbanka satan şirket bu fabrikaların bir gün Türk hükümeti tarafından satın alınması ihtimali olduğunu Oanlamağa başladığı andan itibaren bunlarda elin- den gelen tahribatı yapmağa başlamıştır. Bu sebeble fabrikanın yarı - makineleri çalışmaz bir hale getirilmiş bir çok işe yarar aletler ve makineler dışarıya satıl- mıştır, Bunun için Denizbank şimdi bu makineleri tamir etmek ve yeniden hare- kete geçirmek için çalışmaktadır. Fakat 8600 tona kadar vapurları, yani en bü- yük vapurlarımızı dahi havuzlamak kud- retinde olan İstinye dokünün ve fabrika. snm en yüksek kudretle çalışması arzu edildiğinden bir proje hazırlanmış ve bu projenin tatbiki için lâzimgelen tahsisat da ayrılmıştır. Bu suretle İstinye Dok ve havuzları Haliçteki havuzlar ve yeni tersasenin büyük bir yardımcısı haline girmiş olacaktır. Ten ton amca MEMLEKETTE vetli bir içtimai hâdiseye şahit oluyor: En Henüz on yaşına varmaktan çok usak bu iki küçük kardeş, sırtlarında boya kutularile mahalle araların dolaşıyor, şehrin en kalabolik mwtakalarında yer akıyor ve koskoca bir aileyi geçindiri- yorlar. Orlalarındaki kilçük Hız da ayni ailenin bir üçüncü yavrusudur ki, öm- rü kaldırımlarda dilenmekle geçiyor. Trenlerde bilet kesilmiyecek Geç kalanlar biletlerini ilk Devlet Demiryolları idaresi, demiryol- ların teşkilâtı, bakımından lüzumlu olan bir karar vermeğe mecbur kalmıştır. Trenlerin hareket vakitlerinde, istas- yon gişelerinin kalabalığı &veya vaktin darlığı bahanesile son zamanlarda bir çok yolcular biletlerini trenlerde almağa başlamışlardır. Bu gibi bilet almıyanla- rın gittikçe çoğalması nazarı dikkati cel- betmiş ve esasen (o demiryolalrı memur teşkilânı da bu işe uygun (o bulunmamış olduğundan idare, hem bu hali önlemek, hem de yolcuların bundan zarar görme- melerini temin için yeni bir formül bul. muştur. Temmuz başından itibaren trene bin- dikten sonra bilet almadıklarmı tren kontrollerine haber veren yolcular tevak- kufu müsait ilk istasyonda bilet almağa mecbur tutulacak, faket ayrıca otuz ku- ruşluk da bir osza kesilecektir. Fakat her hangi bir yolcu trende haber vermeden biletsiz olarak bulunursa o yolcu hak- kında kaçak muamelesi yapılacak ve hem bilet ücreti hem de bilet (ücretinin iki misli miktarında bir ceza alınacaktır. Devlet demiryolları idaresi bu suret- le geç kalan yolcuların otuz kuruş bir fark vermek şartile treni kaçırmamaları- nı temin etmiş olacaktır. Inhisarlar Umum Müdürü Ankarada İngilterede tütlin satışlarımız için müzakerelerde bulunan ve bazı anlaş- malar yaparak gehrimize dönen İnhi- sarlar Umum müdürü Mithat Yenel Ankaraya gitmiştir. İnhisariar Umum müdürü Ankara» da Gümrük ve İnhisarlar Vekâletile temaslarda bulun: Vekâlete son Avrupa seyahatinin celeri üzerin. de Izahat verecektir, bakmayan Evkafa imam ve müezzin alınıyor Son zamanlarda bir çok camilerin imamlık ve müezzinlikleri inhilâi et- miş olduğundan ve yeni tamir edilen camilerin de imam ve müezzinleri bu- Yummadığından Evkaf idaresi imtihan sçmağa karar vermiştir. İmamlar i- çin sekiz Haziranda ve müilezzinler i- çin de on beş Haziranda birer imti- otobüs bekliyor )| han yapılacaktır. Haber'den Tarihe Yusuf Izzed- dinin resmi Narcissisme, insanin kendi güzelliği- ne âşık oluşu, her faninin son dakika. sma kadar ömrünü terkip eden hâdi- selerin birinci ve asil sebebidir. Narcissisme, bilhassa çocuklarda gok kuvvetlidir, Hemşeri olan reşid de likanlı, bir gününü dolduran girift ce. miyet hayatımda bu aşkını digergim gayelerle maske edecektir. Mecmua ve magazinlerde ve bilhas. sa çocuk gazetelerinde, “Albilm” ve “Sevgili okuyucularımız, başlığı altın da basılan okuyucu resimleri hiçbir vakit tükenmez, Eskiden mecmua çıkarmış bir tanı- dığım geçenlerde kendisiyle konuşur. ken bu nokta Üzerinde ısrarla durdu. “Yalnız çocuklar değil, koskoca â- damlar bile idarehaneye gelir, resim. lerinin daha büyük basılmasmı ister, hattâ bazan bunun için para vermeyi bile teklif ederdi,, dedi. İkimiz de A- rifâki'yi hatırladık. Arifâki, İstanbul matbuatı tarihinde iyi hatıralar br « rakmamış bir simağır, 1283 den itiba“ ren (Ayineyi Vatan) (Ruznâmei Ayi. neyi Vatan), (Vatan), (İstanbul), ve (Medeniyet) isimleriyle gazeteler çı- karan Arifâkinin indinde mukaddesat, milliyet, insaniyet, ırz, namus, vatan ve aile hepsi paraymış. Asıl adı “Meh. met Arif efendi,, olan bu zat Ağriboz. Tuymuş, Konuşması, Ruma benzedi « ğinden Arifâki diye şöhret almış. Ga“ yet güzel konuşur, ikinci ana dili olan rumcadan başka fransızca, ingilizce, almanca, italyanca bilirmiş. Şeytana pabucunu ters giydirecek kadar kur . nazmış. Şu fıkra, Arifâkinin gazete ciliğini nekadar canlı olarak gösterir: 1291 de çıkardığı (Medeniyet) in dördüncü sayısına o zaman hüküm. dar olan Abdülâzizin pek sevdiği oğ. Iu Yusuf İzzeddinin resmini koymuş“ tu,Gazetesi cuma sabahları çıkardı.Sa- rayın bu resmi nasıl karşılıyacağını pek güzel bilen Arifâki beş on nüsha alıp saraya götürmek üzere köprüden ge çerken tesadilfen valide sultanm ara. basmm geldiğini görür, Derhal gaze- tenin resim hulunan birinci sayfasını açarak arabaya yaklaşır ve Azizin a. nası Pertevniyal kadma torununun resmini gösterir. Pertevniyal kadm hemen arabayı durdurtur, uzatılan gazeteyi alır, Arifâkiye elli altın ih. $an verir, ve ertesi gün bu gazeteler“ den birkaç tane alarak seraya gelme- sini tenbih eder, Ertesi gün Arifâki saraya damlar. (Medeniyet) bir nüs. hası Abdülâzize, bir nüshası Yusuf İz- zeddine, geri kalanları da (haremi hi mayun) erkânma dağıtılır, Padişah i. le oğlu yüzer altm verir. Pertevniyal elli altın daha verir. Diğer zevat da mevkilerine münasip para verirler, Arifâkinin saraydan alacağı ihsan- ları sabırsızlıkla bekliyen ortağı Lüt- fi efendiyle diğer iş arkadaşları bir gün sonra ondan gu cevabi alırlari “Ha!.. Size haber vermeyi unuttum, iyi ki hatırıma getirdiniz. Saraya mahsus nüshaları götürüp takdim et. tim. O gün bir şey zuhur etmedi. Dün yine gittim, Yine boş çıktr. Üstelik de bu kadar masraf ettim! *' MB ve ee Reşat Ekrem KOÇU