/ 28 MAYIS — 1984 Nezle hastalıkların a 4 £ Dr. Irfau Kayra kara habercisidir Röntken Mütehassısı Hergün öğleden sonra saat 3 ter ye kadar Belediye, Binbirdirek Nu conker sokakta Aslaner apartıma No, 8-10 Bir kale gibi sizi müdafaa eder! EŞ Doktor Hafız Cemal LOKMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı Pazardan başka günlerde öğled sonra saat (2,5 tan 6 ya) kad İstanbuda Divanyounda (104) n maral: hususi kabinesnde hastaları kabul der, Salı, cumartesi günl sabah “9,5 — 12, #aâatleri haki iukaraya mahsustur, Muayenebanı ve ev telefonu: 22398, ÖDEN Ne. $ ODEON Nel ODEON Ne. 9 imi PAZIL Çil ıLACI #eygi aeiliyipetli deva Gripindir ÖZDEKİ ÇİL VE SİVİLCELERİ, BA Y ANLARIN DOĞUM. LEKELERİNİ İZALE EDER.CİLDİ BESLER VE Havaların çok karışık ve tehlikeli oldu- I ALADE TERAVET VERİR, | ğu günlerde sıhhatinizi * korumak için şüphesiz Gripin kullanmalısınız. İcabında günde 3 kaşe almabilir. İsmi- ne dikkat. Taklitlerinden sakınmız, Ve Gripin yerine beşha bir marka ve- rirlerse şiddetle reddeğiniz. Diş Doktoru Necati PAKŞi Hastalarmı hergün sabah san 10 dan akşam 19 a kadar kabul eder NEOKALMINA GRIP — Tersans caddesi başında No, 1/2 İm Ri DOKTOR NEZLE — NEVRALJI Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No, $ Tel. 22566 (Dr. Osman Şerefettin apartımanı Oksürenlere ve İ gögüs nezlelerine BAŞ ve DiŞ — ARTRITIZM AGRILARI 310 MARRİZ DÖ POMPADUR Mösyö Jak ona teşekkür edip çekil esini söyledikten sonra bu mendile dikkatle baktı ve bunun kime ait oldu- Bunu anlamakta güçlük çekmedi. Çü kü bu mendil, Jülyet Beki'nün, yani müstakbel kontes dü Barri'nin çeyizi. ni hazırlamak zahmetine katlandığı za man, bizgset satın aldığı mendillerden biriydi. Bunun üzerine mösyö Jan kendi kendine bir çok sualler #ormuş ve bun İara gene kedisi, elinden gelen cevap- ları verdikten Sonra şu makul neticeyi çıkarmıştı. Bu mendilin kontes dü Barfi'ye ait olduğuna şüphe yoktu. Esasen bunun üzerinde kontluk tacıyla, kontesin is- minin ilk harflerinden ibaret marka da vardı, Fakat bu mendil niçin ve nasıl şö- valye d'Assas'ın odasında bulunuyor. Bu?. Mösyö Jak, derin düşünmesini bi len bir adamdı. Dünyada hiç bir şeyin, bir kadın kalbi kadr © muammalı ve römanesk olmadığını biliyordu. Ayni zamanda şunu da biliyordu ki, bazan ufacık bir çakıl taşı bile, büyük emek- ler bahasma yükseltilmiş bir binayı yıköbilirdi. Buzun içindir ki o, eski- denberi, en küçük teferruat ve &hem- miyetsiz gibi görünen şeylere dahi bü- yük bir ehemmiyet 'atfederdi. Kralın kalbini kazanmak için, ken- disi tarafından tahrik edilmiş olan ve daha dün, ruyakarında bile tahayyül edemediği bir hayata nâmzet bulunan Jülyet Bekii'nün - vaziyetinde, mösyö Jak için €n çilgm ve en imkânsız ihti- mali bu genç kadının fakir ve basit bir delikanlıya âşık olması ihtimeliy- görünüyor idise, mösyö Jak taonis- bette buna inanmak mecburiyetinde kalryöordu. Kralın gözdesi olmak üzere bulu- nar, kontes dü Barri, Jübyet Bekü şö- valye d'Assâs'a âşıktı. Başka türlü, bu mendilin, onu tanı- mıyan şövalyenin ddasında bulunması ne şekilde tevil edilebilirdi?. Demek Jübyet d'Assıs'ın odesma gitmişti! Niçin?.. Nasıl?... Şayan; ehemmiyet olan bu değildi Ebemmiyetli olan cihet şuydu ki, bunda yakın, müthiş bir tehlike vardı; zekâsı; ve enerjisine güvendiği bu ka- dın, kendisini tahrik edenler için ö- Tüm tehlikesi olan bir çılgınlığa kapıl- mıştı ve her ne bahasına olursa olsun onu bü meşum yollan çevirmek lâ zımâr. Fakat, acaba yanılmıyor muydu? Mösyö Jak buna bilâtereddüt hayır ce- vabı verirdi. Maamafih, hâdisenin ha- kiki mahiyetini anlıyarak, derhnl icap KATRAN HAKKI EKREM | €den tedbirleri almak tedbirli bir hare. © ket olurdu, Bu düşünce üzerine oOmösyö Jak kont dü Batriyi çağırttı ve ona şöyle idedi: — Azizim kont, siz ki şövalye d'As- 8as'la çok alâkadar oluyorsunuz, bu delikanlının mahpus bulunduğu bir şa- tonun mahpusların muhafaza için alr- nan tedbirler hakkında bana izahat ve- rir misiniz? Siz bunları tabii bilirsiniz, değil mi? Bu korkunç adamın bu sözleri üze- rine dü Barri şaşakaldı ve onun mak» sadını anlamağa çalıştı, Fakat mösyö Jok, bu şaşkınlığın far- kına varlı ve sabırsızlık ifade eden bir jest yaparak, çok soğuk bir tavırla de- vam etti; — Sözlerimde türlü mânalar arâma- ğa çalışmayın ve cevap verin... Vaktim sayılıdır, Bu kat'i talep üzerine kont, isteni- len, yani bizim hapishanenin vaziyeti ve tarzı muhafaza hakkında vermiş olduğumuz malümatı verği. © Kemal Ozsaı Operatör « Üroloğ Galata - Karaköy - Abdullah ef lokantası karşımmda Galiçi Haz Hergün 15 den 20 ye kadar Telefon: 41235 MARKİZ DÖ POMPADUN r1 Sözlerini bitirdiği zaman, kendisini büyük bir dikkitle dinlemiş olan mös- yö Jak şöyle dedi: — Demek bu delikanlı, vaktini mu- hafaza kumandanile içip oynamakla geçiriyor... Mükemmel!,, Firara ida im- kân yok, öyle mi?.. Dü Barri korkunç bir tebessümle cevap verdi: — Oh! Bu cihetten korkulacak bir gey yokl., — Pekâlâ!,. Sözünüze itimodım var, Bugünkü muhafızlar ne zaman deği- şecekler?.. — öbür gün. — Mükemmei!.. Şu halde, azizim kont, bu defaki muhafaza kumandanı nın Baron dö Marse olması lâzımdır. Haydi gidin! — Monsenyör? — Gidin, dedim... Kaybedecek bir tek dekikamız bile yok... Esasen, rahat edebilirsiniz, bu defa mevzuu bahso- Jan şey, şövalyeyi hapishaneden çıkar- mak değildir. Kont, şüphesiz büyük bir ehemmi. yet atfettiği bu cihetten rahat edince, aldığı emri yerine getirmek Üzete, der- hal çılap gitti, Mösyö Jaka gelince o da hemof çük eve gitti ve malüm olduğu veçhile orada Jülyet'i, şövalye d'Assas'ın por- tresini yaparken buldu. Kontes Dü Barri'yi terkedince, mös- yö Jak doğru şatoya gitmişti. Kapının parmaklıklarına yaklaşınca, tesadüfenmiş gibi kont Dü Bartiyi gör dü ve kont onu hapishane muhafızlar rının bulundukları salonun kapısına kadar götürdükten sonra, yalnız bırak. te. Mösyö Jak kapıyı vurdu ve kapının Üzerirkleki küçük delikten ne istediği- ni soran askere, nazik bir tavırla, Ba- ron dö Mârseyle görüşmek arzusunda bulunduğunu söyledi. — Asker, kendisine şüphesiz gayet €- hemmiyetsiz bir şahıs gibi görünen ba yabancıyı garip bir tavırla süzdükten sonra, cevap bile vermeğe tenezzül et- meden, iç koridorda açılan kapıya yü- rüğü ve kılıcının kabzasile kapıya üç defa vurduktan sonra yüksek sesle ba- gırdı: — Bir ziyaretçi var! Bu $es üzerine vesifesine ancak o sabah başlamış olan yeni muhafız ku- mandanı, apartımanınklan çıktı, kapı nın açılması için kendisini kapı deli- ğinden tanıttı ve askerlerin bulundu. ğu salonu bitkin adımlarla katedip, adamlarma lâkayt nazarlar atlettikten sonra dipteki kapıya geldi. Zabit kendisini rahatsız eden ada- mın mütevazı elbiselerile #yni Herece- de mütevazı tavır ve hareketlerini gö“ rünce, istihfafı âmiz bir tavırla sorduş Benimle görüşmek (o istiyen siz misiniz? Ne istiyorsunuz?.. Kapının öte tarafından tatlı ve mü“ tevazı bir ses cevap verdi: — Bendenize hususi bir görüşme Jütfetmek tenezzülünde bulunmanızı rica ediyorum. Zabit, ziyaretçiye gitgide artan bir istihfafla baktı ve ohu'şüphesiz, biç te hoş olmıyan bir şekilde reddede- cekti, fakat tam bu sırada, bu adamm konuşurken, ayni zamanla ellerile ba“ 41 seri ve esrarengiz İşaretler yaptığı" ni gördü. Bunun üzerine Bü ziyaretçiye daha büyük bir dikkatle baktı ve onu şüp” hesiz kabule lâyık görmüş olacaktı, &i aikerin birisine, Kapıyı açmasını ii ret etti. Asker bu emri derhal yeri getirdi. Zabit hep istihfalâmiz tavriyle, kr 8203: — Gelin, möay&.s Dedi vo ona lâkayt bir şekilde Sr” trnr çevirdikten sonra yürüdü. Ziyatetçi hiç şaşırmadan, iki bük