ŞA AA ŞAM MN Seyahat Notları Uşak'da iktisadi faali- yet çok geriledi Güzel Uşaktan bir görünüş. Uşak (Anadolu muhâbirimizden) — Alaşehirden Afyona kadar uzanan Kı- raç sahasının ortasında “Uşak,, da öl- masaydı; İzmir - Afyon hattında seya- | hat etmek hiçbir zevk ifade etmezdi. | “Kinlik,, istasyonundan sonra başlayan çorak toprak kilometrelerce ayni çıp - lak çehresini muhafaza ettiğinden bu kısımda göz okşayacak manzaraya te- sadüt edilmiyor. Ancak Eşimeye yakirştıkça bir par- ça yeşillenen afazi, Elvanların öte ya nında yine eski çıplaklığını göstermeğe başlar. Uşak, bu çıplaklığın vasat mün- tehrıdır. Uşakı bir parça geçtiniz mi, Afyona kadı eyredeceğiniz saha yi- ns biraz önceki gördüğünüz kıpkırmızı otsuz ağaçsız toprak ve taş yığınları olacaktır. İşte Uşak, kısmı mübimine insan eli | uzanmnenış olan böyle vahşi bir arazi- nin ortasında vücut bulmuş bir şehir- dir. Ve bunün içindir ki paslanan göz- ler ancak Uşakta yepyeni bir cilâ ikti- sap ederler. Fakat Uşak ne yazik ki eski şirinli- ğini muhafaza edemiyor. Üç yl önce gördüğüm Uşağı bu seferki görüşümle bir mukayese ediverince arada şehir aleyhine büyük bir fark mevcu: bulun- Huğunu anladım. Güzel Uşak durgun- aşmış, Kütahyanın bu en canlı kazasınn durgunluğundaki sebepler ne olabilir? Uşakta dünkü kadar cari hareket yoktur. Buhran yıllannda bile belli başlı sekilde müteessir olmamış bulu- e m m m Uşakda ümidini tütüne bağlamış olan zümre, bu- gün borç içinde bulunuyor. Tütün işi organize edilme- lidir. nan Uşakta bugünkü iktısadi hareket- sizlik onu imar ve buhran mevzuların- dan da hareketsizliğe sürüklemiştir. Bundan bütün Uşaklılar müteessirdir. Muhitte iktısaden baş gösteren geri» ligin sebepleri de muhteliftir. Her şey- den önce “tütün,, mahsulü bu memle- keti aldatmıştır. Ümüdini tütüne bağ- layan bir zümre vardır ki bugün borç içinde kalmıştır. Dolu dizgin ve murakabesiz bir hal. de devam etmekte olan tütüncülük işi birkaç yıllar önce Egenin de mütcad- dit yerlerinde eyni neticeleri doğurmuş tu, Uşak güzel tütün çıkaran bir ara- siye malik bulunduğu halkie malsulü Ege tütünlerile nedense âyni zamanda satılmış olmuyor. İktrsat Vekâöletinin el koymak üzere bulunduğu tütün işi organizasyonu © kadar muhtaç ki.. Uşakta hububat üzerine yapılmakta olan iş de geçen yıllara nisbetle gerile- me kaydetmektedir. Bu gibi sebepler muhiti ve dolayısile şehri sakit bir hale getirmiştir. Şimdi de en büyük ümit şeker fabrikasiha bağ- lanmış bulunuyor. Mersinde büyük bir mezbeha yapılıyor Mersin, (Hususf) — Belediye 938 yılı içinde büyük bir mezbaha inşası için bütçeye lüzumlu tahsisatı koymuştur. İnşaata yakında başlanacaktır. Gönderdiğim resim, eski mezbahaya aittir. Dar ve basit şekilde inşa edilmiş bulunan eski mezbaha bugünkü ihtiyaçları temine kâfi gelmiyor. Belediye &#ıh. hat etinin plânına uygun şekilde ve elli bin nüfuslu bir şehrin ihtiyacına cevab verecek vaziyette bir mezbaha inşa edecektir. Galatasaray izmire nasıl gitti, nasıl yenildi, nasıl döndü? Umumi kaptan Vahi “Preston bile Izmirde maç kazanamaz işte First me buna misaldir, diyor Milli kümedeki deplasman maçlarını $ yapmak üzere geçen hafta İzmire giden Galatasaraylılar, her iki müsabakada da 32 lik ayni neticelere mağlüp (olarak şehrimize döndüler. Kısaca verilen telgraf ve telefon ha- berlerile tafsilâtsız ajans haberi, İzmire, de oynanan oyunlar esnasında vukua gelen hâdiseleri kaydetmemiş, yalnız ikinci müsabakadan sonra telefonla ko- nuştuğumuz arkadaşımız maçın Sert ces reyan ettiğini Galatasaraylı (Bülendin hastaneye kaldırıldığını bildirmişti, Hâdiseyi alâkadarlardan öğrenmek i- $ çin Galatasaray kafilesi reisi ve klübün umumi kaptanı ,eski milli takım oyum cularından Vahi ile görüştük. Galatasaray klübünün seyahatinde sa- katlanmadan dönebilen birkaç oyuncu i- le beraber (O konüşurken bulduğumuz Vahi, derdini dökecek insan bulduğuna sevinen bir tavırla, İzmir seyahatini şöy- le anlattı: «— Biz İzmire bir itimatı mefsle git- tik. Nitekim ilk maç da hâkimiyetimiz altında oynanmağa başlandı. Fakat bü- tün ümitlerimiz onuncu dakikadan son- ra kırıldı. Buna da şu beş hâdise sebeb olmuştur: 1 — Bize verilen penaltı... 2 — Bütün tehlikeli akmlarımızın of- saytle kesilmesi, 3 — Biğim attığımız üçüncü gol.. Bakı- niz bu gol nasıl olmuştu; 2-1 galip va- ziyetteyiz, Bülent.topu sürerek avt.çiz- yaklaştıktan sonra — gayet tabif — ken disinden geride olan Haşime pas verdi, Haşim de karşısındaki müdafii çalımla geçerek üçüncü golümüzü (attı. Hakem Esat bu bariz golü ofsayt addetti. 4 — Hakeme yardım edecek olan yan hakemlerin pek genç çocuklar oluşu ve bütün vazifelerinin "(tenis kortlarında ol- duğu gibi)! taca veyahut avta giden top- ları toplayıp hakemin göstereceği oyun- cuya telim etmeleri... Bu çocukların lisanssız olduklarını da tahmin ediyorum. 5 — Yediğimiz üçüncü golde ise Sait yetişemediği topu elle çevirdikten sonra şüt atmıştır. İşin asıl garip tarafı top kalemize gi rince hakem Esat âdeta kendini kay- betmiş ve ellerini havaya kaldırarak s1ç- ramış ve gol diye bağırmıştır. İşte bütün bu (hareketler takımımızm maneviyatını bozmuştur. İkinci müsabakaya çıkmadan evvel 0- telimizde bizi ziyarete gelenler: “dünkü maçı kazanamadıktan sonra bugün hiç “bir şey beklemeyin., gibi oyuncular üze- rinde müthiş tesirler yapabilecek sözler söylüyorlar ve muayyen saatte sahaya çıkan on birimiz o gün de yenileceğine emin bir haldedir. Bu vaziyetteki bir takımdan ne bekle- nir. İlk on dakika arasında iki gol yiyo- ruz; bü göller nizamidir. İşin vehametini anlıyan oyuncularımız derhal üstünlük kurdular. Bu üstünlük o kadar açıktır ki maçı 7-2 kazanmamamıza imkân yok. Bu defa iş başka bir şekil alıyor. Futbol maâçı bir rağbi - Hendbol karışığı halinde cerev'an ediyor. Top elle çevrilirken ayak Ta da oyuncularımıza tekmeler vağdırılı- yor. Bütün patırdı arasında gene iki gol atı yor ve berabere oluyoruz. Ben birinci maçın sonunda halimizin ne olacağı an- İaşılınca (ikinci oyunu OOynamamanın daha doğru olacağını düşündüm. Fakat klübümlün teşkilâta karşı koymamağa ve disipline riayet etmeğe karar (o verdiğini bildiğim için ikinci “oyun, â da takımı çıkardım. Takımımızdan (Sacit, Musa, Necdet, Mehmet, Haşim ve Bülent sakat olarak bu seyahatten dönmüş (o bulunu- yoruz. İkinci maçta yediği tekme yüzün den Bülendin yerlerde kıvranıst pek ha- sindi. Kendisine yardım için beni sahaya Galatasaray takımı dik müsabakanın hakemi Esat maçtan evvel Hsanslanı tetkik ediyor, bile bırakmadılar. Stadda ne bir sediye ne de en küçük bir ilâç bulamadık, ken- disini İtalyan hastanesine kaldırdık. Has tanede doktor bulmak mümkün olmadı, bir klinik tavsiye ettiler. Orada da dok- tor yoktu. Nihayet mecburen otele git- tik. Hasta arkadaşı hastane hastane do- laştıran şoför, İzmirde bize yardım eden tek insandı Büyük ısrarımıza rağmen tak si parasını almadan yanımızdan uzaklaş" tı, Bizi en ziyade üzen bâdise: Birinci maçtan sonra müdafi Lütfiye karşı ha- kemin yaptığı çirkin harekettir. Evvelce Esatla ayni takımda futbol oy nayan Lütfi müsabakadan sonra eski ar- kadaşının elini sıkmak için yarma git- tiği zaman bu eski dost. (9 o günkü ma- çın hakemi, uzanan ele ayağını kaldıra- rak vurdu. Velhasıl büyük ( haksızlıklarla karşf- Taşan Galatasaray yedi, sekiz golle mağ- lüp edeceği rakiplerine o yenildi. Zaten İzmirde bu tarzda oynanan ve idare €- dilen maçları değil Galatasaray (takımı İngilizlerin meşhur Prestonu bile kazana maz. Size bunun açık misalini de göste- reyim: İşte First Viyana... İzmir idarecileri arasında da anlaşma ve fikir birliği yoktur. Müsabakalardan sonra görüştüğüm futbol ajanı Suat “E- sat maçı fena İdare etti, halbuki Musta- fa da sizi tuttu, dedi,. Güreş ajanı Sedat ise “İlk ooyunda Esat çok iyi ve bitaraftı, halbuki Musta- fa sizin hakkınzı yedi, mütaleasında bu- lundu: İşte İzmirin salâhiyettar iki spor idarecisinin ağızlarından çıkan bu sözler de orada ne fikir ne de görüş birliği ol- madığını gösteren açık hakikatlerdir.,, Galatasaray kaplanınm anlattıklarını aynen naklettik, eski bir sporcu ve ciddi bir insan olarak tanılan Vahinin sözleri- nin doğru olduğunu dün elimize çeçer İzmir gazeteleri de isbat etmektedir. 16 mayıs salı tarihli “Halkın sesi, ga- İzmir sahasında “ zetesi maçın şemasını yaptıktan sonra , Şu satırları yazıyor: A Jzmire gelen İstanbul takımları içinde , em iyi lesir bırakan Galatasaray olmuş- dur. Fakat bası oyuncuların asabi halleri 5) olmasaydı daha iyi olacaktı. Hakem Mus tafa: son zamanlarda idare ettiği maçlar- , da her nedense kendisini kaybediyor, dün de uluorte kararlor vermekle oyunda bir asabiyet havası yaralmağa sebeb olmuş- Jr, $ 15 mayıs pazar günkü “Anadolu, ga- © zetesi ise ilk müsabaka için: İ “Oyun esnasında ve oyundan sonra ban taşkınlıklar olmuş, zabıta bir iki ki- şiyi karakola götürmüşlür. ! Maamafik, Galatasaraylı oyuncuların “Za, oyun bite? bitmez, infiallerini göster- mek maksadile hakemin elini sıkmak is- temeleri ve peşi sıra yürüyüp ona tarizde bulunmaları, yerinde bir hareket olma- muşfır. Çünkü kakem Esat, yanlış bir karar vermiş olsa bile, İzmirde itimade şayan hakemlerin başında gelir. Aleyhte- ki tezohüralta bu hareketin de tesiri çok olmuştur. Bu hallerin tekerrür etmamesi- ni dileriz. Avrupada futbol maçları FRANSADA: Paris, 16 (A. A.) — Bu hafta bura « da yapılan muhtelif karşılaşmaların neticeleri şunlardır; Olimpik Marsey - Rasing Rube ö-1 Rasing Paris . Preston Northond 2.4 Soşo . Fe. go dö fon (Zürih) 63 MACARİSTANDA: Budapeşte, 16 (A. A.) — Bu hafta yapılan muhtelif futbol karşılaşmala- rınm neticeleri: Macar milli takımı - Volverhampton ; . 00 Föbuş.. Ofner elf 50 Anadolu klubü 30 uncu senesini kutluluyor Anadolu klübü başkanlığından: Klübümüzün 30 uncu yıl dönümü 22 Mayıs 1938 pazar günü ve akşamı klüb merkezinde kutlulanacaktır. Bütün üyelerin mezkür gün saat 13 de klüpte bulunmaları bildirilir. PROGRAM 1 — Açılış (İstiklâl marşı) 2 — Geçit resmi. 3 — Söylev (Asbaşkan Vahdet Pe- kel tarafından) 4 — İstanbulspor . bol maçı, 5 — Emekli sporcuların futbol ma- çi, 6 — Fenerbahçe - Anadolu futbol maçı. , Akşam saat 21 de: Eski Üsküdar musiki cemiyeti tara. fından alaturka konser. Caz, dans ve muhtelif eğlenceler, kkk en p Anadolu voley-,