Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ği g bif ifı ig Ka ne yi M h AA * N O &i LT a SA Peçeye dair Peçe ve R; &dın Yazıları yazmakla şöhret ka- th ; bir Pransız yazıcısı, peçenin ta. İ Öğrenmek istemiş. Fakat beyhu- !s_—ı üwl'*hıneleri dolaşmış, eski e. h%n karıştırmış, hiçbirinde peçeye, İN aslıma, menşelne dair bir satır Ha.'”amam!ş “kl o, asırlardanberi kadınla - Mnü örtüyor, tabif güzellikleri. ı'Yür lar Malılar, akşamları sokağa çıktık- İerıe::mall ince tüllerle yüzlerini ör . a lli Ortaçağın bütün kadınları pe- Thing Ahırlardı. Muharrir, peçenin ta. htk a"*1Ş4.ırıı!'ı:en eski bir eserde şu î% * tesadüf etmîş, göyle nak. Bi Ör; Ptüyya " gün, Havva anamız, yalnız gez. * üı *'au a bırakınız. i"'*i Ukmıştı. Adem, kendisini, iste- "î!q ÜS soıkmakta, istediği yere gidip n kan, Serbest brrakmıştı. Bu itima. Pti Misine pek pahalıya mal olabi- "lı'.eu D aklma getirmemiş, düşünme. İazaıln Ceplerini bnratlan tuhaf'y ye ma., ği T Yoktu. Havva, süslenmek İ - % İi yolun kenarındaki güller. t“m konca kopararak, saçlarına ktq“ baska bir gev bıı amıvor - bir masal HdV va dik. Havvanın aynası yoktu Bunun için dere kenarına giderdi. Bir gün yine gitti. Suya doğru iğildi. Ne görse be. ğenirsiniz? Güzel, parlak ve sevimli bir yüz... Daha ziyade iğildi. Derenin kena - rındaki otların gümüş telleri arkasın. dan çehresinin daha güzel göründü- "ğünu farketti. - — Samİzainl AakaLisee silrar ken yüzüne, bu otlardan yapılmış bir tül koymaya baş'adı. Aradan nice yüz yıllar geçti. Fakat kadınlar ilk ana- larının pescesini taklid etmekten de çe. kinmediler...,; SOFRA """—.._ '“x öslalalakelalekekek ADAÂBI m"k angı bir sofrada yemek ye- ""'h ede% kaşık, çatal ve biçağı hıhülı © kullanmak değildir. Ka- Peo Ök n Kça & bir yerde yemek yerken uuî’e ğktnlam dikkat edilmelidir. hı *'rlqı 8 oturduğunuz vakit üzün- taı. Ve zihnf meşgalelerinizi Sofrada asık Va huıı Omurtulu, neşesiz bir ada- 'leı, İNuüşu diğerlerinin İştihası miq S “’erlne derhal tesir eder. ın"ı hiz Sofrada hoş görünmek İstİ- ıı.ıv'nız 'Cb!r zaman sofraya aban- Üyşlt Yor İk oturunuz ve ayaklatı- ı&;"!ya â"' olmasına dikkat ediniz, bop m“?uî Dek yakın ne de pek u- ta V apaç Tamalıdır. — Göğsünüzle %'üte Asında 20 santim kadar bir "51?"' Ulunmalıdır. ıımıânn *rinizi çok açınayınız. Dir- ?;3“'1 - Bn tüda yanısık olması lâ- BU Ntmayınız ki dirseklerin lnhı'ümı“"m Üüzeri değildir. Yemek- ““Z'Brinizl yanınızdakine İrmeyin Sofra söhbetinize Üa 'İhnrlal vahud da pek hv,nı Mij Arın yeri yoktur. Sof- i e"hsa da — edilmemelidir. Rî—,m ?le, Nlarr eğlenceli mütenev- Üh "nı..,, Olmalıdır. A#zınıza yemek Ü l Siniz zamanlar — ellerini- ı"”’mu'ö!ıı'. Onları orada ;ğı Cok dikkat ediniz K Onusulanları can kula- NİZ ve sirasında muhave- ©diniz, Fiv sahibeniz bun Size karşı bir minnettar- O Erek bütün misafirler siz- h Niyetla bahsedecekler- Tn Nok 4 h "!h l”:'*“aı- İkram edilen ça- İva 'Pı tetj © Yeya çorbanın dere- oön hhı 'nq Eiı hı "'r:.“'hı Tn Atlp K hh elşiy ön b A emen İçilmesine ;" :“hş ”::""" Fakat önü üfliye- :hı:' © zem da ayıptır. — Tatlı bir i'î'la KA kit Mini asmmız ve böylelik- “"ı-:' Cnrk, © Beçiriniz. O — zamana ),Y&ı: Olup /2 veya çayınız da 8- ._mh hk hal ::Z%' Fa :t""'ken herhatısi bir *k yi lnız a eviniz.Onu sevmese- © bir narça yeyiniz. Ye- & sevdiğiniz yemekler- den ve perhizden bahsetmeyiniz. lük- seriya ev sahibinizi kırabilirsiniz. Eğer tabafınıza hindi, tavuk, ve- ya pirzola gibi bir şey konmuşsa ve siz de etleri kemiklerden kolaylıkla ayıklayamıyorsanız ayıklayabildi - ğiniz kadarile iktifa — ediniz. Çatal, bıcak patırdısı çıkartmamağa çalı- gIınız. Yemeklerde Mmüzik hos bir gevdir fakat bu afız şanırtısından hasıl öl- ma bir müzik olmamalıdır. Yemeği- nizi sossiz ve ağzınız kapalı olarak yeviniz. Ağzı yemekle dolu olduğu halde konusşmak İstlyenler çok fena bi rmanzara arzederler. Muhatabı- nız yeme*i tam ağzıma- götürürken veya bir lotkmayı yutmak üzere iken ona sual tevcih etmeyiniz. Pu da ne- zaket kaldelerine muhaliftir. Yemaekte fazla itinalı davrananlar bile arada sırada ufak tefek kazalar vaparlar. Meselâ yere catalınızı ve- ya pecetenizi düşürmüsseniz İiceri hizmeteikız veya utsnk girinceye ka- dar onu verden kaldırma#Fa teşehhüs etmeyiniz. Hizmetciye uvsulca yerde- kini almasını söylersiniz. Tabil her seyde olduğu gibi bu gibi — şeylerpde de kafayı kullanmak lâzımdır. Eğer görünlürlerde hizmetci yoksa ve dü- sürdüğünüzü, kimseyi rahatsız etme- den yerden alabilirseniz bunu kabil oldu&u kadar bhelli etmeden yapınız. Kibar bir ev sahibesi misafirine ay- ni yemekten tekrar ikram ederken hiçbir zaman “biraz daha alır mısı- nız,, demez. Sadece alır mısınız der. Gayri resmi ziyafetlerde, davetliler de İki üç kişlden fazla değilse, ayni yemekten bir defa daha alınabilir. Maamafih yemefin seyrini işkâl et- tiğini de hatırdan çıkarmamalıdır. İkinci bir ikramı — kabul etmemek kat'iyyen ayın değildir. Resmi ziyafetlerde avni yemekten iki defa almak doğru değildir, Böy- le bir ziyafete davetli İseniz ve geç #itmisseniz o sırada ne yeniİyorsa on dan baslamalısınız. Ev sahibesinin sİZi birinci vemekten bhaslatarak di- ğer misafirlerini bekletmesi doğru | öolmaz. Hurafelerin bovunduruğundan kurtulmak için | ,, Açık çeviriyorlar Gizli stüdyolarda, gizli Çevrilen bu açık saçık fTilmlerin kadm wmuzu nel er annaüwow ? Bir Fransız gazetesinde gördüğü. müz bu yazı, Avrupanın bazı yerlerin- de, bazı sinema şirketlerinin, halka gösterdikleri filmlerden başka, gizli Ve sovRk amalörlerine mahsus filmler de yaptıklarını anlatıyor. Du filmler, hususi olarak gösterilir. mış. Buralara girebilmek güçmüş. Hutlaka tanılmış birisi tarafından tak. lim edilmiş olunmak, parolasını bil - mek lâzımmış... Bu gizli sinemaların da sermaye « darları, sühne vazıları, yıldızları var- maş. Bir Fransiz gazetesi, bu yıldız . lardan birinin gizli sinema hakkın - daki su iliraflarını neşrediyor: “Ben Almanım, daha doğrusu Bav- yeralıyım, Birçok genç kızlar gibi sine. ma yıldızı olmayı tahayyül ediyordum. 18 yaşında ve yalnızdım: Dünyada kimsem yoktu, yalnızdım. Genç bir Rus arkadaşım vardı: Magda... O da, benim gibi ütücülük yapıyor- du, Fakat, benden on yaş daha büyük. tü. Bir cumartesi günü akşamı, biraz gezmek, eğlenmek istedik. İki genç kız, Berlin gıbi bir yerde eğlenmek is. terse nereye gider, şüphesiz dansing- lerden birine.., Biz de, biraz dolaştık, sonra Fred . rikstrasede (Reis) barma girdik. Bu- rası, Berlinin en kibar yerlerinden bi. ridir. Sonra, bir de hususiyeti vardır: masaların hepsinin üstünde bir tele. fon Ââleti bulunur. Masada oturanlar himthirylarlula, telafanla, kofı iqf h’—— rler. nışırlar, dans ederler, e sıtaya, prezantaya hacet kalmaz. Buraya, açıkçası bir (sevda acen- tes:) demek daha doğrudur. Çünkü, (Reis) m müşterilerinden dörtte ücü macera arıvan delikanlılardan, kızlar. den ibarettir. GTali'n'z varsa hemen angaje olabilirsiniz,, Geceyarısı otuz kadın ve erkek kal- mıştı. Birdenbire masamızdaki telefon zili çalmaya başladı. Bizimle görüş . mek istiyorlardı. Bütün bunlar, benim için yeni ve eğlenceli şeylerdi. Geceyarısı, gitmeye hazırlanırken telefon zili yeniden çalmaya başladı. Magda, ayağa kalkmıştı. Şapkasını düzeltiyordu. Reseptörü aldım: — Siz, güzel sarışın... ÂAh! Siz misi. niz matmazel?., Pek âlâ... Yarın sa - bah, saat on birde Gamma sinema şir. keti sahne vazımı te'efonla lütfen ara- yınız. Taliiniz varsa hemen angaje o . lunabilirsiniz. Hayretle sordum: — Nasıl? Nasıl? Kim 07 Siz, siz kim siniz... Yabancı cevab vermedi, telefonu ka- padı. Magda, birdenbire çıldırdığıma hük. metmişti. Hayretle yüzüme bakıyor - du. Santrala sordum. Fakat, bana te lefon edenin kim olduğunu anlıyama - dım. 18 yaşında olduğumu söy'emiştim. Çok, pek çok güzeldim. Boylu boslu, erkekleri çileden çıkaracak iri, bay . gn gözlerim vardı. Fakat, o vakte ka- dar bir erkeğe gönül vermemiştim Elime bir erkek eli dokunmamıştı. Güzeldim, bunu biliyordum. Fakat bir sahne vazımın bunu söylemesi bü- yük bir şeydi. Ertesi gün saat onda Gamma stud. yosuna telefon ettim. Sahne vazımı is- tedim. Kısa bir intizardan sonra: — Allo, siz misiniz matmazel? Bu aksam saat yediyle sekiz arasımda Fre- drik soka#mdaki yazıhaneme gelir mi. siniz? İsiniz irin uzun uzun görüşürüz. Bu gsözleri biraz âmirane söylemiş Ve telefonu kapamıştı. Fakat, bana ka- naat gelmişti. Muayyen saatte studyo. ya gittim. Teciıübe filmi — Gamma studyosu? Sağdaki mer- diven, beşinci kat... Asansörden çıkınca, büyük bir ka . pının kenarında parlak bir levha gözü- me çarptı. Hayretle okudum: Gamma studyosu; tenasüli ve ma. razi tetkikler sinema şirketi, Bundan bir şey anlıyamadım. Tena- süli, marazi kelimeleri benim için büs. bütün yabancıydı. Ne demek olduğunu bilmiyordum. Yazıhaneden içeri girin- ce bir levha gördüm: Almanyayı hurafelerin boyunduru. ğundan kurtarmak istiyoruz. Bir kadm beni karşıladı. Ve: — Biliyorum, dedi, Mösyö İştayner sizi bekliyor. Beş dakika sonra gayet gık bir yazı- hanede bulunuyordum. Otuz yaşların. da kadar yakısıklı bir adam beni ka- bul etti ve gülerek: — Dokttor Hans Ştayner.. Dedi, Sadasını derhal tanıdım, Tele. fonla g&örüştüğüm adam... — Evet, benim.., Lütfen oturunuz, sıkılmayınız. Her şeyden evvel söyle- yiniz bana... Siz kimsiniz? Ne işle mesenlsünüz?. Bir sişara içer misi. niz? Bir viski, vahut da bir kokteyi?.. Sanki hipnotizme olmuştum. Viski- Rej'sör : o — Sikilma, sü- oyun - diyordu « |'düşün ki biz fi m- 'leiimizi insanti | bir matsatla ha- zırlıyoruz. ; yi yudum yudum İciyordum. Biraz kı. zararak, kekeliyerek kimsesiz olduğu:- mu, ütücülük yaptığımı anlattım. — / Maksadımız insaniyete h zmettir! Doktor Iştayner, uzun müddet beni süzdüklen sonra: — Doğru, dedi. Bu, size lâyık bir iş değil. Size açıkça söylüyorum, Çehre. niz çok fotojenik. Dün aksşam barda sizi bana gösteren operatörüm de bu fikirde,.. — Yıldız olabileceğimi zannediyor musunuz? — Bin fotojenik kadından ancak bi- risi yıldız olabilir. Yalnız çalışmak, sebat etmek lâzım, Bana tesadüf etti. ğiniz için doğrusu taliiniz varmış. Bu sözleri büyük bir dikkatle dinli- yordum. İştayner bir sigara yaktı: — Kapıdaki levhayı okudunuz, de- Zil mi?, — Evet.. — Biz, burada muhtelif şekillerde çalışırız. Gamma şirketi iki türlü film çıkarır; Bir kismı umuma mahsustur. Bütün dünya sinemalarında gösterilir. Anmtistlerimizin beynelmilel şöhretleri vardır. Bir kısmı da insani bir mak . satla yapılan filmlerdir. Bunlarda, si. zin gibi genç kızlar kullanırız. ""ak « ıadnnız, yeni yıldızlar yetiştirmektir.; Bay- Devamı 15 incide