31 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— d ei &KANUN — 1938 HABER — Akşam poösfası — sq""llcak sual bulmakta güçlük Miyordum. Sekiz kardeşmişler.. ““hakkak siz en küçüğüsünüz, de , Şaştı; . H Nereden bildiniz? Güıümsiyerek cevap verdim: — Masallar da bileen küçük ;.::ı'deledin daima afacan olduk- anlatılmaz mı? . —H qşğl'kaç sene evvel — işitmiştim ki hmköî civarında da bir genç kız, T M Gibi delikanlı kıliğiyle gez- “da' bir genç.kız — kıyafetile arzı %ım etmeğe tercih ediyormuş. Bu hta tanışmak o zaman aklıma bi- İşştlmemişti. Ne diye tanışmak İs- | ktim? Onun benim nazarımda Kat fevkalâdeliği olamazdı; baş- bi için belki... kaç ay evvel İzmirden dönü- gazetecilerin muhasarasına he Vinca bunu hatırlayıp bir ara- x “lemiştim: Vey, Sünrm efendim, benimle ne di- ' kkadar meşgul oluyorsunuz? ]îaı&d- elbisesi giymek bu kadar fev '1%,.1 * bir şey mi? Hem benim gibi ]a"la Süşkülürı da Yar. Biraz da 'on- Orkar. Hlâkadar — olsanıza.; Meselâ Ültüy Varm ÖYde bir “Erkek - Kız,, daha ğ 0 . hem de güzelmiş. l'ıun Za î“rea? 1 alâkadar olmuşlar, fakat y inuni bilmediğim için benden faz !fteeinıu alamamışlardı. Birkaç ga- n;z"ıü H buiki — numaralı Erkek ü duğunmüîşkat yapmak arzusunda qaı-. Zamu biliyordum. Aradan bu ka T hgat geçtiği halde hiç birinin n*h Bln Amadığını hatırlayınca ge- uıhm&n _bff*rıde de bir — gazetecilik la araıtutuverdi. Hattratım dolayı- | bıannda çok bulunduğum için hığıq" ş Mem, onların — istedikleri 'lıı;ıh' pamadıkları bu mülâkatı ©crühe etmek istedim. îl * & & "h nı:îkvşm çok mahcup ve cekin Siki Su hissini veren sarışın ve Mta5i İr delikanlı... Kesik kesik hlp&ğ l 'İr tonla konuşuyor. Sesi ı“"eı-ı“ı ha girmek üzere bulunan Çocuğun sesi.. Çok temiz ıqkki“y'f" Pardesü, golf — panta- P. Spor biçimi gömleğinin kiylEnbe hiş yakasından gerdanı- hk kamı Cİldi görünüyor. Güzel bir ki Pi fâkat daha tam erkek te- dâlEmez. &ğ qîde bir kıraathanede karşı İA TLcok Uruyoruz. Benimle tanış- M h:hl aratermîs. Fakat birkaç de- ÜnçlU, h Adığı halde bulamamıs. İmgmeze ? Onu, biribirimize belli Süzü,, “Alşarak mütecessis göz- ıaşüru! üyÜPUZ. a %:;'âın “ak sual bulmakta güçlük *“rq“%dır SVzuubahs değil; çünkü 88 olar etecilerin bizzat bana * “î% kap Uklarımı ona tekrar et- %ı—u“ gaç; Fakat birden mühim &u- T Tek onu ürkütmek istemi- T ne olmaz? Belki mü fen çekinirse diye düşü ülğ— Sebebhle ilk suallerim Dü Necü derecede sualler N Şüş Tuş%hğakkardeşinîz var mı. & ârdesiz. Üçü erkek.. HBA &, e“îıdüf aynen benim gibi.. ı;izkwkak kardeşlerinizin ' Rerden bildiniz? 1 Nu No. K İ numaralı ve 9 numaralı ErLek “Sırnaşık kadınlarla karşılaştıkça erkek elbisesi giydiğime pişman oluyorum ! ,, AU Man gazetecilerden bazıları | kızlar yan yana maralı Erkek- Kızı tanıtıyor Bayan Bedia Yahut Yazan: KENAN - MELEKZAD v DDD « " RKEK elbisesi giymek gibi bence masum bir hove; yüzünden el de etmiş oldıığıım — beklemedi ğim ve istemediğim — “Ertkek « Kız,, şöhretinden galiba kurtulmak üzereyim. “Erkek - Kız,,lık bakımından artık yalnız değilim. Yeni erkek kız unutulacak ve üç sene eveline kadar ol- duğu gibi kimsenin nazarı dikkatini celbetmiyen bir kimse olmak bahtiyarlığını elde edeceğim. Bu yazıyı işte onun için yazıyor ve bir başkasmı ortaya atarak kendimi hiç hoşuma gitmiyen bu şöhret sah- nesinden çekmek emelini takip ediyorum. sayesinde Aartık ben belki GUNRREUR AA UKUK AM A NARAREEERAREE Çünkü — İstanbulda Gülümsiyerek cevap verdim: — Masallarda bile en küçük şeh- zadelerin dalma afacan oldukları an latılmaz mı? Ben de kardeşlerimin en küçüklerindenim. Bahsi değiştirerek sordum; — Kaç yaşındasınız? — ÖOn sekiz.. Fakat nüfus kâğıdı- ma bakarsanız on beş.. Aramızda garip bir benzeyiş da- ha... O da benim gibi yaşını küçült- mek ihtiyacını hissetmiyor ve haki- ki yaşını söylemekten çekinmiyor. Erkek elbisesinin — insana, yaşının doğrusunu söyletmek gibi bir fay- dasr olduğunu kabul etmek 1lâzım! tatbiki kolay olsa yaşları merakedilen kadınların sırlarını elde etmek için mükemmel bir usul! ü İsminin Fatma Bedia — olduğunu yazmamıştım galiba.. Bedia ismi ko- layca erkek adı haline getirilebilece ği için benim gibi ayrı bir isim kul- lanmağa mecbur olmamısş; Bedianın sonundan bir harf atmış ve Bedi ©- lup çıkmış. Suallerime devam ediyorum: — Tahsiliniz ne kadar? — Ortamektep... Okuyup mühen- dis olmak isterdim, fakat maalesef bazı sıhhi vaziyetler dolavısile bu- na muvaffak olamadım. — Demek mühendisliğe hevesiniz vardı? Erkek doğsaydınız başka ne olmak isterdiniz? — Tayyareci! — Gene tayyareci olabilirsiniz, mademki orta tahsiliniz var, kız ol- manız bir mani değil.. — Hakkınız var. Zaten ben de Türkkuşuna yazılmak İstiyordum. Erkek elbisesi giymeğe ne zaman başladığını öğrenmek tabif çok en- teresandı. Sordum, dedi ki: — Üç yaşımdanberi erkek elbisesi giyiyorum. Hiç unutmam. Bende acı bir hatırast vardır, cünkü bu yüzden He'»erin deniz ve macera romanı: 7İ Güvertede bir ses: — İkinci makine parçalandı! Dedi. Güverteye fırlayınca gemicilerin bek somurtgan yüzlerle toplanmış kudreti tükenmiş gibi oturuyor, vaşlar dökülüyordu. Muazzam zırhir hâlâ parçalanma nin silkintisile titriyor gibiydi ve artık on mil bi- le gitmiyordu.. En önde bulunan zırhlı her daki- ka daha çok yaklaşıyordu. Biz daha felâketimi- bulamadan, menziline girmiştik. İngiliz zırhlısının iki arka- — zin derecesini ölçmeğe vakit daşı daha hayli uzaktaydılar, , Yazan: Ali Rıza Seyit olduklarenı gördük. Makinistin büyük oğlu Frederik makine dairesi merdivenin en üst basamağında, gözlerinden iri dayak da yemiştim. Bakın size an- latayım: Benden dört beş yaş büyük ağabhe- yimin bir gün bayramlık yeni elbi- selerini gizlice giymiştim. Elbisenin içinde tabil kayboluyordum. Panta- lonun kemerini gırtlağıma — yakın bir yerde bağlamış, ceketin kolları- nı İyice kıvırdığım halde — ellerimi meydana çıkarmağa muvaffak ola- mamıştım, Manzaram herhalde koö- mikti, fakat ben bunun farkında de- ğildim. Kendimi fevkalâde buluyor dum. Evin içinde yeni yetişmiş bir delikanlı azametile gezmeğe koyul- dum. Herkes halime katıla katıla gülü- yordu. Yalnız ben çok ciddi idim, erkek elbisesinin bana çok yaraştı- ğına kanidim. Biraz sonra ciddiyeti- me bir başkası da iştlrak etti. Fakat tamamile başka bir düşünce İle... A- ğgabeyim gelmişti, cici — elbiselerini benim giymiş olduğumu görünce he- men üstüme yürüdü ve beni bir temiz döğdü. Bilbiseleri de sırtımdan aldı. Hem dayağın acısiyle, hem de erkek elbisesini — kaybettiğim için hüngür hüngür — ağlamağa koyul- dum, Belki o teessür İle, yahut baş- ka bir sebeb tesirile ertesi gün has- talandım. Haftalarca hasta yattım. İyileştiğim zaman bana hediye ola- rak güzel bir erkek elbisesi yaptır- drlar. Gülümsiyerek sözünü burada kes- tl ve sonra devam etti: — İşte “Erkek - Kız,, İik hayatım böyle başladı. O günden — sonra bir daha kadın elbisesi giymedim, buna mukabil erkek elbiselerinin envaini giydim. — Peki erkek - kızlık hayatmdan memnun musunuzü Sualime derhal cevap — vermedi, dalgın dalgın düşündü, sonra: — Sizden saklayacak değilim ya, verecektir! Öbek, ü- söyle. bütün hâdisesi- — Şimdi seyret! top Erke ay Bedi ile nasıl karşılaştım; neler konuştum? “Dört gözlü,, elindeki dürbünü sarsarak: — Hay Allah belâlarını versin, size flika göndereceğiz! diye işaret veriyorlar. Kaptan Blak haykırdı: — Onlara söyle ki; şimdi Allah belâlarmı Sonra Alman makinist Karlı çağırdı, ona el işaretlerile bir şeyler söyledi. gözlü,, tekrar gözü dürbünde bize seslendi: — Eğer göndereceği flikayı üzerimize ateş edecekmiş! Kaptan Blak cevap verdi: — Öyle mi? Pek iyi, hâydi yaklaşalım da ne çene yapacaklarını dinliyelim.. Kaptan bunu söylerken kaşları sürette çatılmış, yüzüne buz gibi bir sertlik İn- mişti. Beni kolumdan tutarak zırhlı kuleye sok- tu, İçeriden kapıyı kapadıktan sonra: Dedi. İngiliz harp gemisindeki kumandanın bizi artık ele geçirdiğine emin olduğu anlaşılı- yordu, çünkü zırhlı ilerliyerek bize üç yüz metre kalıncaya kadar yaklaştı. Kaptan Blak gemiyi, kulenin lombuzundan, avını D DEEİ dedi bazan memnun değilim. Fakat umumiyetle çok memnunum. Çünkü sevdiğim sporları, motosiklete, bisik lete va ata binmeği, ava çıkmağı bu elbise ile gayet rahat — yapıyorum, erkeklik, kadınlık mevzuubahs ol- madan erkek çocuklarla arkadaş o- labiliyorum. Daha ne bileyim bir sü- rü sebebler... — Bazan memnun değilim demiş- tiniz?.. — Evet, Bazan pişman oluyorum. Hem de kimler yüzünden — biliyor- musunuz? — Aileniz yüzünden mi? — Hayır. Aile namına bana kü- çüklüğümdenberi büyük bir şefkatle bakan sevgili teyzem var. Kardeşle- rim de var ama onların benimle ara- ları pek iyi değil.. — Şu halde kimler yüzünden? Gözlerimin içine bakarak mırtıl- dandı.: — Kadınlar! — Kadınlar mı? — Evet kadınlar! Beni erkek bi- len kadınlardan bazılarının ara sı- ra Öyle tekliflerile karşılaşryorum ki.. Bazan üzerime âdeta hücum e- diyorlar. Güç belâ kurtuluyorum. Yanakları kızarmıştı. Dudakla- rını istihfafla büktü: — Böyle kadınlarla karşılaşınca erkek elbisesi giydiğime pişman o- luyorum, Tehlikeli bir suali hemen yerleş- tirdim: — Tesadüf ettiğiniz delikanlılardan erkek sandığı için sizinle alâkadar olmıyan birisile karşılaşıp bu elbise | yi giydiğinize pişmanlık hissettiği- niz hiç vaki oldu mu? Epey afalladı, kızarıp Ve nihayet cevap verdi: — Hayır! — Peki böyle bir tesadüf olsa bu elbiseyi sırtınızdan atar mısınız? — Böyle bir ihtimali hiç düşünme miştim. Fakat sevdiğim bir —erkek olursa herhalde öyle yapmam İcap eder. Tabif evlenmek mevzuubahs olursa.. — Demek bhaşmızdan hic aşk ma- cerası geçmedi? — Evet hiç geçmedi. Aklına tuhaf bir şey gelmiş gibi durdu, bir kahkaha attt ve anlatma- ğa başladı: bozardı. bekleyin, k - Kız rici çizgiler belirmiş, eli kumanda kavramıştı. Ben de dışarı bakınca bizim güverte- de kimsenin bulunmadığını ve makinemizin ta- mamile istaper etmiş olduğunu gördüm, yerimiz- den oynamadan duruyorduk. Bay Bedi — Bir aşk maceram var ama büs bütün başka türlü... Oldukça küçük- tüm. Beşiktaşta bir kızcağız — bana âşık olmuş. Etrafımda dönp dolaş- mağa başladı. Ben hiç oralı — olma- yınca bir gün dayanamıyarak aşkı- nı açtı. Ben gene aldırış etmedim. Nihayet kıza, benim zannettiği gibi erkek olmadığımı söylemişler. İnan- mamış ve teyzemi yolda — çevirerek sormuş: — Teyzeciğim. Bedi için kızdır di- yorlar. Doğru mu? Teyzem kızın maksadını anlama- dığı için ve biraz da şaka olsun di- yo: — A! kızım, demiş, o nasıl sual? Bedi kız olur mu hiç! Zavallı kız aylarca bu muamma- nın İçinden çıkamadı, ve hasta oldu.. * ** “İki numaralı erkek kız,, Bedi ve ya Bediayı tam vaktinde bulmu- şum, Biraz daha gecikseydim galiba o da bir muhakeme dolayısile gaze- tecilerin meçhülü olmaktan çıkacak trı. Mesele biraz karışık ve işin doğ- rusunu tayin şimdilik zabitaya, da- ha sonra da icap ederse adliyeye dü- şer. Ben yalnız iki tarafın ahnlatışına göre hâdiseyi hikâye edeceğim.. Bedianın anlatışımna göre: Bedi (Bedia) hüviyetile bir genç sevmekte ve onunla evlenmek iste- mektedir. Fakat Bedia her nedense bu sevgiye mukabele etmiyor. Evve- lâ arada nişan varken sonra vazgeci yor. Bunun üzerine delikahlı geçen- lerde bir gün erkek kızın vyolunu ke- siyor. Bir münakaşa... Ve bir aralık sustalı çekiliyor. Etraftan vetişip ayırıyorlar. Bu hâdisede, yani zabrıta ve adli yeye taallük eden cihet hbıçağı ki- min çektiğidir. Bir kısım — şahitlere göre sustalıyı erkek kız gekmistir. Erkek kız ise aksi iddiadadır. Sustalıyı sabık nişanlısının çektiği- ni ve kendisinin bıçağı onun elinden zorla aldığını söylemektedir. Şaya- nı dikkat olan nokta da delikanlının erkek kızı dava etmek — istememe- sidir. Dediğim gibi işin doğrusgu — tabif sonra anlaşılacak. Benim temennim 'Yki numaralr,, erkek kız,, n “bir nu maralt erkek kız, iın başımma geldiği gibi mahkeme ile işi olmamasıdır, Kenan Çinili telgrafını Sonra, birçok çıngıraklar çalmağa başladı, Bu sırada “dört beklemezsek Onlara öyle makine daliremizden işliyen demirlerin, çarkların sesi duyuldu; adsız altın gemi, düme- nini dikliyerek dik bir saldırışla yanından köpükler saçarak denizi yarmağa baş- ladı. Gemimizin başı ve kuvetli önümüzdeki düşman gemisine cevrilmişti.. Yara- lr bir canavar gibi uğuldayarak, homurdanarak büyük ölüm hamlesine atıldık.. dönen döndü ve iki mahmuzu tam O zaman yürekler titretici, korkunç hakika korkunç ti anladım, Blak İngiliz harp gemisini makmuz- la vurup batırmak istiyordu. Bu korku anınır, makinemizden gelen o kız- mış demirler hışıltısını, ö denizleri yararak atı- lışı hiç unutmıyacağım. gözetliyen kızgın bir kaplan gibi gözetliyordu. Yüzünde korku ve- Bütün kuvetimle zırhlr kulenin oturduğum sedine tutunarak korkunç çarpışmayı bekledim. En sonra denizin altından doğru, gök gürlü- yormuş gibi derin ve titretici bir gürültü duyul- du. Büyük sarsıntı ile ellerim kurtuldu, oturdu- (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: