VETKEKLİLİLEYİ, Yazan: Kem Çinili — Melekzıd ’;:ınıu T *” ERKEK —- RIZ ) ( Terc&mc ve iktibas hakkı mahfuzdur) — Numara ö0 — Şükrap abuk sabuk söyleniyor Gözleriniz &.. pek güzel, 5 Sre hoşuma gidiyorsunuz| Onun öyle konuşması kafamın icındeki Şşüpheyi sildi; bu kadın muhakkak kaçıktı h::'*ı_m:ncla.kı _pencerenm ıgme kor- &H.. a—nıııı ııııınllıııı M do- — A... Teşekkür edemıı, dedim. Fa— ht aç değilim... — Olmaz ıcıkmı;smu:dır Yemelisi- mz öi v - g dddi bkü Dige zorladı.. Ben bu iyi yürekli ka- hatmm rmnnuk için hepsin- den birer tadımlık aldrm. dı:aht' ığımı aldıklarım, bir türlü gitmiyor, her lokma THikie yütüyordum. ” “” ö ei Befim Rız ölduğum, hapisane içine hıı- anda yayılmıı bulunüyordu.' Fakat "'* “ ' SOT 2!23 g:—gm iMenetmiş bul letmi rağmaı Siklım tıkw mahkümlarla dakmuştu . Hepsi de neden geldiğimi, mahkümi- '?ehmin ne kadar olduğunu soruyorlar- dı. Ben: — Tehditten üç gün.. zamatı hepsinin dudakları Bünu pek :ızmııamg'lı:dı. da: '——Budahirgayui? 'Der gibi omuzlarını salladılar. İçlerinden biri, gün görüp geçirmişe iyen yaşlırsı 'bana fazla * yakmlık iyordu. Ünun suçunu sordum: "'Emmhsah;ıhzrmçıylehirbu- lmeyemü&mım,deü. somdımıhkamohnmna rağmen '“sununoîmdxmifanyıummm Wyleıaı_nm 73“-.” a.muuweca: W- t Ş “l-'klrm Sualler W *mnwwmm li bir gömlekten başka bir şey M %îünmdım bir kese Odanın bir kenarına bağdaş kurup ©- %“’gu elinde dumanr tüten çigarasının Di S*Gn suçunuz ne?. ye sorduğum zaman şöyle bir ce- M-b" YAL. Srak.. dedi., Doğrusu pek tuhaf 'h h? M#;wm: “vhz Kİ da ihanamıyorum.. Demincekten qm"& Siz sahi kızmısınız?- — - — Nıî:t kızım, dedim. Benzemiyor ı MA sorduğum bu suale, odada n topu birden cevap verdı— S Rıt!imn ©a d n « ql_â,_tguır!.._dıymğmm El ğtmîan rmı.fı&ü' e Z Ğ, giyer, Herıihııkıınüıtühnıye— :;uıııı " Hattâ ıııııı'::ı kimse de onun kız olduğumu bilmez. İs- mi de Mukadderdir .... Ben: — Olabilir, diyerek sözü kısa kesmek, istedim. Bu sırada Şükran gene atıldı: — A.. dedi, siz benim hoşuma gitti- niz. Hele gözleriniz pek güzel döğru- su.. Sizin kız olduğunuza bir türlü ina- namıyorum., diye abuk sabuk söylenmi- ye bâı!adı- , louı rı,yıe&nw Ca döddel, telçyı deki süpheyi sildi. Bu kadın kak azıcık ta kaçıktı. lşu !x'rğgîğpmm önünde iri yın oun , u,ı' ıa;ıg nî;r ıhî.' dın.lmu dürttü. Ku.lığmu usulcacık: — Çeşmemeydanın'da Kürdü öldüren TEE SA LA D Ben gayri üyarf: ğ çocuğ-n.bumda mı? diye sorddum. — EBvet, burada, dedi. PHM içeriye bizi ııd“mîımıbâs giicünen,tlmmânııiykıüzd beyaz wıl!b&rksdmdı. BunundıHmoldw- ğ“;—n düküme la.ı — EKadıköy mıhküm. Bunu da“hmh'en'tîbd!m et- “ı Uşüük “AL/L l ıı #lü li 4 Dk'â h4 d! M BB“HD?» —-—Moıhırm Mu— keıidlktınmıh!a&m liykdi.. Iıht.hcpımdm farklı, bunda .da— ha terbiyeli bir hal var, Dantel örüyor. Bunuün 'da künymm ol:udı:!ar Bü da döğürdüğü Biçi böğüüş.... Ben oâadakılerıni, % elenlcri k hayretle ve büytır Seka- Nihayet gece oldu. Elektirikler yun ĞWWWW | Mâmvww Si i*?*'_ UUD Buaw WHM%? erni da, nasıl oturdı_ıyıa öyle kalmış: .kmu:- damamıştı bile.. “Yalnız kalınca biraz konuımnk istedim.. L&îolıundıye y s .ıo..ın?— lu:u i —&Iı..Unum — îstınbıüdı-bimıcn var mr? Bu ayal bötün dertlerini dökmiye - fi gelmişti.. . Hdi kâ O.SıU Jstabü"l iâd: 24 ikincikânun Bazarteşi 18,830: Çocuklara masal: Bayan Nine tarafından. 19;00: Bayan İnci: Yan ve piyano refakatile. 19.80: Mem-' yahan'îm.hm 19,58: îiorqalm- fmduı 'ruı-k müsikisi ve Halk mkı- Iar;t_ 20.80 Haîrî rapom 2033 Üîğr %—J—ıı J'o u.ı.ı—ğ m musikizi Je.hüksaıhlm Asaat aya- ri), 21;15: Radyofonik temsil stüdyo orkestranı refakştile (Mannn) 22,15' gpefa Ve oR6Tet parçaları %Şî'âw lsr.v:nneıisıhıün -PROŞTAMU. 23: Son 2'bir çocuk daha: Samsunlu Fazıl mekten kurtarmak lâzımi gelirdi. Halbuki zim cemiyet ancak 12 yaşmdan' aşağı'| e ua G çe OA a U yeam ERİL A, Gımü'n meselesi Kımsesız çocukla, rı düşmeden evvel himaye etmek lâzımdır Himayesizlik yuz"nden mahvolmaya mahkum 13 yaşında -.. Bizde, kimsesiz kalmış çocuklara yar- dım edecek bir teşkilât hemen hemen yok gibidir. mwwmm maye, diye yaptığı iş pek dırve mevzil bir çerçeve içinde kalan İstan- bul belediyesinin bir müessesesi vardır. | amma, bu ihtiyacın yüzde değil, binde | birini bile karşılamıya kâfi değildir. Zaten düşmüş çocukları himaye et- meden evvel, düşmemiş çocukları düş- İstatbulda rüce savali' küçük yavrtıldr, sırf bu himayesizlik içinde, felâket u- sww Yyuvarlanryor, hesabını ancak Allah bilir. # * & Dün mıhbaayı bir çocuk eldi. U- tangaç BiF hali vardı. Vaziyeti perişan- d Odınm )ıapmmdan girince doğru be- nim masaya yaklaştı. Yanıma sokulun- ga, gözlerini yere eğdi. Öylece durdu. — Ne var , bir şey mi i,aynr. sun? diye 'i ıoruyor Takât cevap nIamx yordunu * * * HğMyen önüne bakıyor, şanki nutku tutumuş gibi konuşamıyordu. Bu vaziyet etrafımdaki arkadaşların da merakmir uyandırmış olacak ki, hepsi de biçare çocukla alâkadar olmağa baş- ladrılar, Uzun israrlardan sonra başını bir miktar kaldırdı. Gayet hafif bir ses- #ibesl Gznk 3 4 Samsunlu Fazıl yım. Babam Samsunda İlican mahallesi Karabey sokak 14 numarada oturan, es- ? eli memurlarındandır. ” Aninem ülften gonra. baska bir ka- mwedâi.vs üwymm heni evden kovdu. Okumı.k ta îstıyordum. Kalk- üm n. uı- 4 ym gı*t y WW .Ğr—xohtn- Fa- ĞW da pek yoksul, kendini bile geçindirmekten acizmiş. Onun için İs- tanbula gıldım. Mektcplcdden bıı'ine girip d'kîîm%k şçın balşvürmadık yer b Bı- Tam dhir buçuk aydır. buradayım.. Hiç:kimsem yok.-Bahrisefit oteli Sahıbı baha acıdı, yatacak bir yer verdi. bimde heş, on gaşm Yardı. O sayede de bügüne kadar. kapamı ,ğoyurğqğ. Fakat şimdi ne yapacağım?. .Belediye reis muavinini gördüm. “Bir şey yapa- mayız,, dedi. Bâşvumağxk yet ' birâkina- dım. Şimdi son oluak size g.eîdılşn. - “Zayalr yayrunun er acısı bir işti. Bir.an düşündük, onu himaye için, kime, nereye müracaat edebilirdik. Bir- den bire aklımıza Çocuklan 'Himaye Cemiyeti geldi. Telefonü ; ASıp merkezi kulduk. Vaziyeti suzunuzun anlattık.. ; Aldızunız <eyapi , “—- Maalesef'bir şey yapamayız.. Bi- | 30“*' zİÇİ © lımermden bir kısmımı süsliyen bu güzel 9””1“ M devaxn ederse kurumağa mahkümdurlar. Bogazıçındeki çam ağaçları Bakımsızlık yuzunden çüriyecek mi ? Tarabya veya Büyükdereden otomo hille İstanbula dönerken gerek Hacros- man bayırında, gerekse Tarabya yoku- şunda etrafımıza' bir kere baktmızsa, oralardaki güzel çam ağaçlarını gör- müşsünüzdür.. Bunlar Boğazın o kısmı için bulunmaz bit ziynettir.. ğ Fakat çok bakımsız bir halde bırakıl- maktadır. Her gün Büyiükdereye gidip gelen Naci ismindeki bir okuyucumuz biz müışmt cdcrek, şimdi bu çam a- ğaçlarının çurumegc başladığını yana yakıla a.nlattı — Geçen sene 8—İ0 ağaç kurudu, gitti. Dikkat-ettim bu sene de ağaçlara hastalık gelmiş.. Şımdı tamm mevsitflidir. Eğer ağaçları sarmağa Tıaşîıym" tırtıl tohumları temızlcnmezse, yakmda tır- tıllar çıkacak ve artık ondan sonra iş işten geçecektir. O yoldan her geçişte içim sızlıyor. Lütfen nazarı dikkati cel- bediniz.. kledi. Bay Nacı ile konuştuktan sonra, bir fırsatını bulup bca de kalktım, hasta - landığı söylenen çam ağaçlarına kadar gittim. Okuyucumuzun tamamen hakkı mağa başladığını bizzat gördüm. Bu iş- le hangi daire alâkadardır bilmiyorum, Fakat şu satırlarımla nazarı dikkati celbederim. Alâkadarı kimse bir an geçinmeden, bu ağaçları kurtamağa boışmahdn' Dev- letin bir tek ağaç yetiştirmek için bır yığın fedakârlık yapmaktan çekinme- diği, daha ilkmekteplerimizde ağaç ye- tiştirmek için, bir çak, propaganda ya- püdığı bir devirde yatişmi; kocaman a- gaçların çürümesine göz yumulamaz. HABERCİ çocukları bimaye edebilir'ğen ibaret ol- du. Şaşırdık ve telefonu kapadık. Dün- denberi aç olduğunu anladıgxmız Zaval- l Fazıla beş on 'para vermekten başka yapacak bir çare bulamamıştık- . Çocuk gıttıkten sonra düşünmiye başladım. Zavallr şimdi ne yapacaktı?. Onun bir hunnyesızhk yüzünöcn kötü yollara sapmıyacağını, kim temin ede- bilirdi.. Belediye “dçarışmam,, demiş, Çocukları Himaye cemiyeti “vazifemiz değil,, cevabınt vermişti. Halbuki bu çocuğu'kurtarmak yolun- da yapıîacak fek Bir iş vardı. Babasını oğlı,ışıu iw,kgıag_a adhye vası;tasıyle mec- bür etmek.. Fakat 13 yaşında bir çocuk, bunu tek başma elbette başaramazidı. Kendisitle bit destek lâzrmdı: — Bu vazife için ise, Çocukları Himaye teşkilâtı harekete yeçmeli değil miydi? Diğer taraftan, hiç bir şey yapılamasa, belediyenin bu çocukcağızı İstanbuldan memleketine yollaması lâzım gelmez miydi?. Fakat hiç bir şey yapılamadı, ve kü- çük Fazıl, aç biilâç sokaklarda kağdı Şimldi bu satırları yazdı_ktııı, belki. belediyeyi veya Çocuklan Eurg_eme kurumunu harekete getirebilirim diye düşünüyor ve bir saniye teısellı )l';!ı'.ı.lu » yorum.. * * ! Şurada bir no'ktaya tekrar temas et mek ısterım. Kımsesız gocuklan duş- tukten sonra degıl, duşmeden ewcî hi maye l.ızmıdn' Bufrı.nku vazıyet î:e- melİsiz bır iş yapmakta.n ıbarettır ye ta- mamen manasızdxr yW ” Her seyde olduğu gibi kitap mu- habbetinde ileri g!den]er son derece buz'ük yeya m.hıupinıcîk kztapîaı' yazan lar pek çoktur 'Nbetm ve Tanıurun incili 108 cilttir ve 10.000 sayrf'ası var, İler çildin ağırlığı da 4kilo 400gramdır. , Brîıtî; müzesinde, ikinti Şaı:lm he- diyesi olan'bir atlas vardır (i boyu, 1 metre 65 şantim, eni de 1 metre 15! santimdir. 1893 Şikâgo sergisinde teşhir edi- len ve Dokaota hükMeti dzıreamde o- H 4 | lan yaldızlı kitabn. Ağızlığı 79 kilo , 380 gramdır. Ayni sergide bir başka | k:tap da.ha varşh Bunün da agn'lxrrı Kuçuk ve büyük kitaplar 130 kiloydu ve sayıîala.rmm ıaym 2,790 dı. Bunların aksi olarak İran şairi Ömer Hayyamın Rübailerinin yazı'İı oldüğü ök sayıî'ahk reSimli bir eserin * - lıigu 'on kuruşîuklar kadardn' "” 1896 da Londrada basılan bir İnci- lin buyukluğu S0XK4s sa,ntımetrbdı: Yazmı 875 rcsımlen dc 27 Bay;fıdn' Oksfor üniversitesi Wafmdan bas- tırılan bir başka incilik ıbuyüquğl_l g - pemlıh bir posta pulu k:-ıdıxdn' 18 inci yüz yılda Bog;ı:ıgi vı_guh' larmın biletleri biıy.ıklü_ğişnde ptıplıl ya.zmak -bastırmak moda idi. Hattâ bu küçük kitaplardan mü.rekksn ıpnsşıığ tüphaneler vaxdı. |