İliraf Mi Üü ae 5 a. Buaî benziyen bir cinâyet » Fransada, Paris civa- Dluyo:_ bti « Aradan dört ay geç - Ülapp , L en mahir Fransız de- h Mu',kOMÜğ%ü çözmeye bir Xaffîk olamadılar. Sİ eylülünün 24 üncü gü- üîehe I;’âan adlı bir. küçük çocuk, " hağşar e. kayboldu. Aradan ““%ıî%“malar geçti. Polisin bütün r?-gmen çocuğun ne ol - El_ttiği anlaşılamadı. “Ylülerden - birisi, tüfeği- “l%. Kö;elm[ş' kırda avlanmıya Va k birdenbire acı acı başladı. Bir toprak yığını- _'hemü dönüyor, bağırıyordu. Bit y & köpeğin bulundüğü ’“înıeikîylğmm bir Kköşesinde - Cocuk eli gördü. Hâ- ve: Tüter kücük Odet?.. Ka G Yd ; Otayiyr Çocuş, Tim süratiyle köye Tni k%“g“n âilesi, akrabaları ve Ton, — P Beldiler, Polis de ye- 1 | 3'&1-(! %m.'yaîıd..> * “:îğ tunıı“ AY kağıy L Allesi ta- B .. Yap, *T akıl hastanesi- Yord bahevan ya - '“mm%hu u, muamma ! Çocuğu öldürdiim Diyor. Halbuki tahkikat onun A ğ Stan Laurel çıplaklar Küçük Odet'in annesi, oturdukları ev masum olduğunu gösteriyor y ve kırda kızcağızın öldürüldüğü yer... D beg : Ccemiyetine mensup! 1 e # Meşhurkomik çorap değiştirir - giİbİi karı değiştiriyor Hollywood'dan gelen haberlere gö- (re,»Laurel'in evvelki karısı Misi Vir- cinya Laurel meşhür komikle yine mahkemelik olmuştur. ' , Madam'Laurel mahkemeye, verdiği istidasında şöyle demektedir: 13 “Geçen Eylül;eşyalarımı toplamak iğin Laurel'in apartımânına gitmiş - tim. Girmeden exiw%l pencereden şöy- le bir içeri baktim, Bir de ne göreyim: Laurel,-anadan doğma çırçıplak oda- da üç aşı.ğı beş “yukarı dolaşıyordu. Bu â&rada gözüme bir de kadın ilişti. Onun da'sırtmda bir röb dö şambr- ,dan başka bir şey yoktu. Bu sırada 1- şıklar söndürüldü ve ben de daha fazla bir şey göremedim.., 'Madam Virelnya, bu istidayı, Latı- ediyorum : Onu öldürdüm ! Hayır, hayır katil ben değilim ge saçı üi Jurdan gımı, küçük kızı görmediğini, öldür « mediğini iddia ediyor... — Mümkün değil!.. Nasıl öolür bu?.. Bir kere itiraf ettikten sonra?., Hakikaten bir gün sonra Jurdan, sorgu hâkimi tarafından serbest bı- rakıldı. Fikirler ikiye ayrıldı. halk: — Jurdan katildir!... Bir kısmı da: —- Hayır! Delinin sözine inanıl - Bir kısım | yordu: maz. Jurdan masumdur. Ö, ne söyle- | anlaşılır?. gelmiyecekti. diğini bilmiyor... Mösyö Loran, karısının - fikrinde Ölüm_e doğru : Diyorlardı, Garibi şu ki, bu sonun- | değildi. Zavallı küçük Ödet fena bir adama cularım başmda bizzat, öldürülen kı- babası Jan Loran bulunuyordu. Hattâ: — Eğer Jurdan itham olunursa Haberin deniz ve macera romanı: 6) Yazan: Ali Rıza Seyti nişan koy, çocuk; başımıza büyük işler, çok kü- tü güçlükler gelecektir. Çünkü gemi için gene bir galon yağ alamadan gidiyorum. — En sonra can yarışı yapmağa mecbur olacağız.. — Sizi böyle düşündüren nedir? — Ne mi? Aklım ve muhakemem! Hükümet gemileri bizi bu İngilterenin bir limanından, ya- kın — Rularından izlemeğe — başlayacak. Beolki zırhlıya girmemiz için müsaade edecekler; lâkin iş dö bundan sonra başlayacak. Fakat — elimize yağ geçirecek olursak kendilerini sakınsinlar.. — Yağ bulamazsak? Diye sordum. O ömuzlarını kaldırd ve cevap vermedi.. Ancak bir dakika sonra gene sordu: — Sancak kıç omuzluğunda uzun bir vapur görüyor musun? Ben oraya bakarak bir şey görmediğimi söüy | leyince: & — Gel, küçük dedi, aşağıda biraz şarap içe- m.,. Kaptanın küçük kamarasına girdiğimiz vü- kit bardaklara şampanya doldurdu: ; kendisini kurtarmak için elimden ge- çAR A j leni yapacağım... DA YAK : Diyordu. : Bir heyet tarafından yapılan keşif ve muayene kat'iydi. Küçük kızın a- vucunda bulunan saçlar, değildi. Otopsi hinde çıkmıştı. Zira çocuk, mektebe gitmezden evvel büyük bir bardak süt- lü kahve içmişti., Eğer, saat 7 buçukla 8 arasımnda öldürülmüş olsaydı, mide- sinde süt eserleri bulunması lâzımge-. lirdi. Halbuki mide tamamiyle boştu. Adli tabib, cinayetin saat 10 buçuğa doğru yapıldığını kat'iyetle tayin edi- yordu. O zamangsa, hastâneye dönmüş bulunuyordu. Birçok kimseler: — Bu zavallı adamm sözlerine e- bemmiyet vermek doğru değildir. Ne söylediğini bilmiyor, Zaten her zaman kendi kendini itham eder. Yapmadığı şeyleri üzerine alır... Diyorlardı. Küçcük kızın annesi ise Jurdanım suçlu olduğuna kanidi: — Eğer Jurdan kızrma tesadüf et- memiş olsaydı, çantasmdaki şişeden haberi olmaması lâzımgelirdi!.. | Diyor ve iddiasma şöyle devam edi- | — Jurdan, itiraflarında süt şişe - sinden bahsetti. Halbuki şişe çantası- nın içindeydi. Çantayı alıp açmadık- tan sonra içinde şişe bulunduğu nasıl — Masum bir adamı beyhüude it . ham etme - diyordu. Mesele gittikçe karışıyor Madam Loran, o sabah, görümcesi- Jurdanım neticesi de le- Jurdan çoktan rel'in kendisi aleyhine açtığı davaya mukabil vermiştir. Laurel mahkeme- ye mürâcaatla Vircinyanın yeni karı- sıyla kendisini mütemadiyen rahatsız ettiğinden şikâyet etmiş ve bunun ö- nüne geçilmesini istemişti. Madam Vircinya istidasında hakla- rındaki talâk kararının 24 birincikâ- nun 1936 tarihinde verildiğini, halbu- ki o tarihten sonra Laurel ile kendi- sinin yine karı koca olarak yaşadık- larmı iddia etmekte ve talâk kararı- nım iptal edilmesini istemektedir. |Laurel'in yeni karısı, Vera Şuvalua adında güzel bir Rus müganniyesidir. Laurel'in bu son karısıyla geçirdiği bal ayr, filmlerinde olduğu kadar ka- rışık ve gülünç olmuştur. Laurel bu Rus dilberiyle . evlenir evlenmez bal aymı geçirmek için Ari- zonada büyük bir otele gitmiş, fakat eski karısmın da ayni otelde olduğunu görünce ne yapacağını şaşırmıştır. Ü- telin diğer müşterileri Laurel için pek sıkıntılr olan bu vaziyetle yakından &- lâkadar olmuşlar ve Laurel'e ecel terleri döktüren birçok gülünç sah - nelere şahit olmuşlardır. Bütün dünyada pek sevilen bu ko- miğin kadınlara karşı büyük bir zaafı vçe M Stan Laurel vardır. Bu son aldığı Rus.artisti, o- nun'tamam beşinci karısıdır. Laurel eski - karısı -için: —— Eğer beni rahat brrakmazsa na- fakasmı keseceğim! diyor. " Sabık mdam Lauürel ise onun için şöyle demiştir: * — Laurel iyi çocuktur. Yalnız bir kusuru.var. Çorap değiştirir gibi ka- rı değiştirmek merakında, — Haydi yarın duyacağımız süusuzluğuün şere- fine içelim! ; O şimdi büyük bir neşe içinde şarabı hafif bira imiş gibi içiyordu.. — Şimdi her vakit nasip — olmıyacak büyük bir vaziyet karşısında bulunuyoruz, çocuk! Be- nim aslan gemi bütün Avrupaya karşı ve tek bir adam da bütün beşeriyete karşı! Oh, çocuk.. Eğer aklımda şu yağ sıkıntısı olmasa — coşkunluktan kalkıp oynayacağım geliyor.. Yağımız — olursa, karşı karşıya döğüşsek de sersemler bize ellerini bile dokunduramazlar.. Eğer şimaldeki yuvamız dan çıkmamış olsaydık bu yağsızlık belâsına düş- mezdik; lâkin aldırma; bu da öoyunüun bir cilve- sidir, ben son kozuma kadar oynıyanacğım.. Bu gece kaptan Blak ile masanın — başında daha birçok şeyler konuştuk, lâkin kendi mazisin den, yahut gemisinden hiç konuşmadığı İçin en gonra benim uykum geldi, — uyuklamağa başla- dım... Bir aralık kaptanın yavaşça üstüme doğru fanilâ Örtüp gazı kıstığını gördüm. Çok yorgun olduğumdan enazon İki saat uyumuş olmalıyım. Ertesi gün uyandığım zaman öğleyi geçmişti. Başımın üstündeki — kaportadan İçeri güneşin ışıkları dökülüyor, masanın Üzerin- de öğle yemeği hazır bulunuyordu. Kamarada Blak yoktu. Güverteye çiktım. O, köprü üstünde sabırsızlıkla dolaşmakta idi. — Ufukta hiç kara yoktu; lâkin ta uzaklarda, köpüklü — dalgaların görünüyor, arkasında birkaç gemi töknesi farkolunmaktay- ni yemeğe bekliyor ve onun içir bir tatlı hazırlamak: istiyordu. Mektebi- ne gitmek üzere . çıkan - küçük * Odet, çantasındaki boş süt şişesini, doldur - mak için amcasina bırakacaktı. Bu - nun için de-yolunu değiştirmek 'mec - buriyetindeydi. Eğer, herhangi zaman ki gibi arkadaşlarıyla beraber gitmiş olsaydı, şüphesiz başma bu felâket tesadüf etti. Hayatını kaybetti. Çocu- ğun, bü adama, evinin 400 metre iler- sinde tesadüf ettiği muhakkak, Küçük, çantası koltuğunda, tarla- lar arasından geçiyordu. Orada öldü- rüldü, Fakat, öldüren kim?., Polisler; ğimdi siyah bir otomobil ile vak'a: mahallinde durdukları görü- len bir - kadm ve -erkeği - arıyorlar, Fakat bulamıyorlar. Çocuğun katlinden birkaç gün son- ra ailesine - gönderilen, izmasız bir mektupta kendisinin hayatta bulundu- ğu,yazılıyor, yakında gönderileceği söyleniyordu. Bu mektubu yazan kim? Böyle yazmaktan maksatları ne... Zabıta, bütun araştırmalarıma rağ- men işin içinden çıkamıyor. Küçük Odeti, mademki Jurdan öl- dürmedi, ö halde öldüren kim?... ee dı. Kaptan Blak elindeki deniz dürbününü sık sık bunlardan birine çevirip bakmakta idi. Bu tek- ne uzun bir vapurdu. İskele — omuzluğumuzdan birkaç mil uzakta bulunuyor, iki bacası, üç direği olduğu görünüyordu. Kaptanın bu tekneden şüp- helenmekte olduğunu anladım. Yanına vardığım vakit yavaşça bana dedi ki: — Görüyor musun şu gemiyi? Dilini tut, hiç bir şey söyleme! Bu tekne; yolcu vapuru kolığıma konmuş bir İngiliz kruvazörüdür ve Southamton limanından çıktı.. Bu söz bana kaptan Blakın verebileceği en büyük müjdeydi. Kendimitutmağa — çalışarak yüreğimde duyduğum büyük sevinci ona anlât- madım, Arkamızdaki tekneye dikkatle bakmağa başladım. Harp gemisinin kılığı o kadar ustaca değiştirilmişti ki, işi bilmiyenlerin onu atlantik postalarından biri sanmamalarının İmkânı yoktu, “Köprü üzerinde gemiye kumanda eden “Gök gürültüsü Con,, kaptanın sabırsız, asabi hareket- lerinin ve o gemiye çok sık bakmasının farkına varmıştı, bir aralık yanıma gelerek yavaşça sor- du: — Kaptana ne oluyor? Geceleyin çok mtİç- .. Onu bu halde hiç görmemiştim... Haydut dün geceki acı hâdiseyi büsbütün u- nutmuş görünüyordu, ihtlmal o zaman çok sarhoş olduğu İçin işi pek hayal meyal hatırlamaktaydı. Biraz durduktan sonra gene fısıldadı; (Devamı var)