15 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K € A h CA — Tet —e K BB , e : Mişigan ayale- - izciler, çok garip bir abi ıb_dlkmeğe başlamışlardır. Bu iş * €n eski zamanlara aid $lar, k E l , aplamalar, heykel par- hülâsa tarihi katırası o- €r eşyadan yapılmaktadır 'd"lln elli metre yüksekli- * olması düşün'ilmektedir. LARR, A &'nd M'-'!'hw ingiliz — ayyaşların % Ökirken, resimde gö Üz bu garip mezarın, y: blfı fıçısının altına det Esini vasiyet etti. Ailesi ( Yasiyeti yerine getirmekte tq'Ctiıılut etmediği için bü ı& Dra'îil'! mezarlıkta bir bira ! görmek kabildir. Jek, bir çok derebeyleri n Oı—lîn arı hayyan gibi kul- Giğün Bi K Tepkı resimde gör- ktia ez gibi, sapana at ve Ö- tü g ÇDE sinsan koşulduğuna Vah [ala" rast gelinir. Ne BUmCA duz, Skardaki ( resmi görüyorsu v Heminizi hiç kaldırma- “çmı'ehît üzerihde n iki kere Etrini e * hiç bir çi izgi yekdi Tek .Bu“memeaine dikkat ede- lı“ çi Tesmmih tipkısmr tizebi Ko -hzer““i’-. kalem'nizin de | istikameti, hatların % g Öste çük Ok işaretleri ya 3 mî-' ve hal şeklini a bı :î::ılı, deıf'ın eî—cımızı doğru hal liıtı l:ıncınmye SK Berkel %k 0p, di lıye büyük bir ç ncuye lkı şışe e ?:hi nıu],ynca 200 oln')r_ı Ü- til “ııf hcdıyder xî Çinli askerlerin te;hizatı me yanmda, kendilerini — güneşe karşı koruyan geniş sapkaların büyük bir ehemmiyst! vardır. Askerler bu şapkaları daima arkalarında taşırlar, tabii yaz mevsiminde, Iyi yüzen bazı Hindli deli- kanlılar, hem eğlenmek, hem de yabani ördek avlamak için ga rip ve şayanı dikkat bir usul bulmuşlardır. Yüzlerine sahte bir ördek bağlıyarak, suya dalryor ve şi- kârlarını diri olarak yakalryor ar. Tuhaf değil mi? Hem de iyi bit spor. ' Suriyede bazı cins koyunlar vardır ki, kuyrukları son dere- ce büyük, yağlı ve ağırdır. Bu- nuün için, bazt köylüler, hayvan- ları bu ağırlıktan kurtarmak i- çin, tıpkt resimde gördüğünüz gibi, bu kuyruğu taşıyan küçük bir arabayı koyuna bağlamağı düşünmüşlerdir. * Y X 1910 -da, iki venedikli, büyük bir fıçının içinde dünya seyahatı yapmağı düşünmüşlerdi. Stra siyle birisi fiçimim içindeki ko- tukta öotürürken, diğeri de bu fıçıyı itecekti. Bu oturma sırası her kilometreden sonra deği- şecekti. Bu garip seyyahlerim bir se ne sonra bu işten vaz geçtikle rini söylemeğe lüzum yoktur. Çünkü bir senede ancak iki memleketten geçtikleri halde bütün kuvvetleri tükenmiş has talanmışlardı Şen Fıkralar Bir cüce ter- ğ zi mağazala - rından — biri - sine çırak o- larak alınmış - tı. Fakat sekiz gün sonra, istilasını verdi, Mağaza sahibi sordu: — Bu iş size çok mu ağır geldi?.. Cüce şu cevabı verdi: — Mesele bunda değil, ba- yım, İşe girdiğim zaman her kes bana boyumun kaç santim olduğunu sordu. Ben de: Tam bir metre diye cevap verdim... Söylemez olsaydım. — Bu mu canımızı sıktı? — Hayır. Fakat o zamandan beri her kes metreleri bir tara fa bıraktı ve beni yakalayarak kumaşları benim üzerimde ölç meğe başladı... Canımr sıkan ci het işte budür. v yi H3f Bayan — Şap- z b * kacıma uğrayıp şapkamı aldın mir? - ; Bay — EVCt. hem de buraya kadar koşarak geldim. — Niçin canım?? — Eve gelinciye kadar şap- ka modelleri değişir diye kork tüm, xK * x Amerikadaki köy lerin birisindeki polis komiseri baytar — mektebi mezunu idi. Ye ni vazifesini icra ederken Asıl ihtisasından - geri kalmıyor ve ayni zamanda bay tarlıktan da bir hayli para ka- zanıyordu. Bir gün, komiserlik makamında oturduğu bir sıra- da, telefonun çaldığını duyuyor ve heyecandan titreyen bir se- sin kendisine şöyle dediğini işi tiyor: — Allo hemen gelebilir misi ninz? Size adresi söyliyeyim . — Maalmemnuniye. — Fakat bana polis komiseri olarak mı, yoksa baytar olarak mı ihtiya- iınız var? — Her ikisi olarak da! Köpe ğimiz bir türlü ağzını açmak is- temiyor ve evimize bir hırsız K |* İki kişi, yağmur lu bir havada, sokak ortasın- da — dövüşü - lardı. Beş daki kalık bir dövüş yere girdi. ten sonra birisi rakibini yığarak üzerine çullanıyor. ve soruyor! — Artık mağlüp oldun yar — Hayır. Bunun üzerine galip, . altın- dakini yine dövmeğe başlıyor ve iki dakika sonra hiddetle ba giriyor : — Artık şimdi de olduğunu inkâr etsene! — Hiç bir zaman değilim. Bunun üzerine adam dövü- sün uzayasağımı an.ıyarak ba ğiriyor: — Şu halde bırak ben alta ya- tayım; çunku iliklerime kadar ıswndım H #4 Tramvayda mağlüp mağlüp kadına yerini terkediyor. — Teşek - kür — ederim, bay; cidden çok nazık$iniz. — Görüyorsunuz ya, bayan, Ben; yerimi sırf güzel ve genç diye bir kadına Lcrkedcnlr:ıdcn değilim |hataları bile bir erkek - bir" Hikâye: Siyah $ Akşam oluyor ve ufuktaki bulutlar batâan güneşin son hüzmeleriyie kızıla boyanıyor- du. Ötede ,orman akşamın göl- gesine bürünüyordu. Fred bu manzaraya sakin bir nazar at- fetti sonra atını ahıra brraka- rak, yalnız başına ormana doğ- ru ağır ağır yürüdü . Fred on altı yaşındaydı. Bu- na rağmen vahşi hayvanlarla kızılderililerin kurnazlıklarına aldanmıyacak kadar pişmişti. 16 yaşında olmasıma — rağmen vahşi hayvan avcıları kadar cesur ve zeki idi, çünkü o, düşmanlık denilen ve en hafif affetmiyen şeyin ne olduğunu bilirdi; bunu, mukadderatın kendisini içine attığı bu takest mektebinde öğ- renmişti. Yerde sürünerek, giz- lenmesini, silâh — kullanmasını bir izi takip etmesini, kement kullanmasını herkesten daha iyi bilirdi. Herkesin henüz çocuk sa- yıldığı bu yaşta o, hakikt bir erkek olmuştu. Bu akşam ormana doğru yü- rümesi, kendisini idare eden gizli bir sebebin eseriydi... Filhakika, kavgact kovboy- larr sevmediği için gayet az uğradığı civar köylerin biri- sinde, bir aydanberi esrarengiz bir süvarinin peyda olduğunu öğrenmişti. Bu süyarinin yanma hiç kimse sokulamamıştı. Fakat 0- nun bir çok tahrikleri kövboy- lar mühitinde büyük bir hid- det uyandırmıştı. Bu esraren- giz süvari, bütün bu cesur kovboylara meydan okumuş ve kendisini yakalayarak mas- kesini çıkaracak olan bir kim- seye atıyla kıymetli eğerini vereceğini: vaadetmişti. —Bu meydan okumayı ilân eden be- yanname, bir sabah, kovboylar reisinin oturduğu evin kapısı üzerinde keskin bir kamayla tutturulmuş olarak bulunmuş - tu. Bu kamanın kabzası son derece kıymetli — taşlarla süs- lüydü.. Bu yüzden kovboylar arasında, kamanın kimde kala - cağı husüsunda şiddetli bir mü nakaşa vukubulmuş ve bu nakaşada — kavğga ile netice- lenmişti. Böylelikle köydeki sulh ve sükünet bozulmuştu. Fred, butdan evvel bu kö- ye tekrar gittiği zaman bir çok kovboyların köyün meydanın- da toplanarak bu meş'um ka- ma yüzünden müteaddit kav- galar yaptıklarını gözlerile gör- — Bu devam edemez.. Bu süvariyi yola getirmek, yani al- tında bu kadar fena maksatlar beslediği esrarengiz maskesini çıkarmak lâzım., Herkesi tah- rik etmesi bir şey değil amma üstelik köyün rahatını bozu- yor., Bu kadar da olmaz, artık, onu yola getireyim de görsün.. Delikanlının bu sözlerini a- laylı kahkahalar ve bazı şüphe dolu mırıldanmalar karşılamış- tı. Filhakika €n cesur ve küv- vetli süvariler, esrarengiz sü- varinin peşine müteaddit — de- falar- takılmışlar, fakat hiç bir -zaman önün yanına yaklaşma- ğa bile muvaffak olamamışlar- dı. Fakat Fred ümidini yor, şöyle düşünüyordu: — Canım, onlar nasıl hare- ket edileceğini bilmediler de, ondan - muvaffak olamadılar. kırmı- Bu meçhul süyvariyi faka ban- tırmak lâzım ki ele geçsin.. Ve Fred, bu idüşünce üzeri- ne, evine döner dönmez. plânını kurmuştu. Herşeyden evvel, güzel atı- nr ahırında bırakmağa karar vermişti.. Nal sesleri, şüphesiz, meçhul süvariyi ürkütmekten başka bir işe yaramıyacaktı. İşte, Fred, on altı yaşına rağmen bu körkunç esrarengiz süvariye iyi bir ders vermek azmiyle bu akşam faaliyete geçmiş bulunuyordu. Üzerinde silâh olarak yalnız kemendi ve av bıçağı vardı. A- tirim ve elbiselerinin Trengine binaen, kenidisine siyah süvari lâkabi verilmiş olan Tmeçhul a- damın, akşamları ormanın baş- ladığı yerde bulunduğunu, bu- ralarda, meydan — öküduüğü koövboyları beklediğini biliyor- du. Buhüun'üzerine, Fred, - harp meydanını;küçültmek için öonu ormafım içine idoğru çekerek. arkadan hücum etmeğe karar verdi. Geniş gövdeli ağaçların kendisi için emin ve müessir yardımcılar olacağını ümit edi- yordu. Binaenaleyh, rakibinin kendisini ormanın şimal kıs- mındaki başlarıgıcında beklive- ceğini bildiği için, ormanın ce- nup kısmına doğru yürüdü, A- radığı adamı bulacağından e- min bir vaziyette, hiç acele et- meden ve gürültü yapmadan ağaçların arkasına gizlenerek ilerliyordu. Birdenbire, yavaşça eğildi ve bir ağacın arkasına, yere u- zandı: Yüz metre kadar ileri- sinde, ağaçları altındaki — göl- gelerin içinde simsiyah bir le- ke gibi duran meşhur siyah sü- varinin hayalini görmüştü. Bunun üzerine, sessizce ke- mendini çözmeğe başlıyarak : — Eh! Şimdi meşhur süva- riyi görelim!. . Diye mırıldandı,? düğümü- rü hazırladı ve meçhul 1akibi- ne doğru, ayni sessizlikle, sü- ründü. Siyah süvari, . hazırla- nan hücumdan kat'iyyen şüp- helettmeden, hareketsi” duru - yordu. Fred, güzel siyah atın yelesinin, akşamın tlık rüzgârr altında kıvrıldığını görüyor- du. Müsait 'anı bekledi ve, a- gaçların kemendini atmasına mâni olamıyacağı bir yere ge- lince doğruldu ve birdenbire, kemend, havada, hafif bir ıslık çalarak, bir yıldırım hıziyla sü- varinin boynuna geçti. Bu beklenmedik — hamlenin hızıyla siyah süvari yere yu- varlarıdı. Hücum, o kadat bü- yük bir ustalık ve itinayla ya- pılmıştı ki, en büyük avcılardan daha hassas olduğunu ileri sürmekle övünen bu adam hiç bir şey duymamış, hiç bir şey hissetmemişti. Hattâ yerden doğrulmağa bile vakit bulama- dır.. Fred bir kaç seri adımlda onun üzerine çullanmış ve şaş- kmlığının geçmesine vakit bı- rakmadan onu iyice saı;rruş ve sımsıkı bağlamıştı. Sonra onun maskesini kopararak dizini ©- nun göğsüne dayadı ve şöyle dedi: — Mağlüp oldun, siyah sü-l vari., Atımla eğerin, artık — be- nimdir.. Artık hiç bir kalmadıi... Dur biraz bakalım.. esrarın yüzüne Fred, mağlüp adama doğru eğildi ve dikkatle yüzüne bak- tı. Fakat, ayni zamanda bir hayret nidası kopararak kendi- sini geriye attı. Yakalamış ol duğu insan kendisi için hiç te yabancı değildi. Bu bakışı ta- niyordü., Bu bakış, sergüzeşt dolu ha- yatınım mazisinde gömülüydü . Tereddüt etti. Meçhul .adam gülümsiyot'du. “Çehresinde çılgın bir sevincin nişanesi be- lirmişti ve Fred onun şöyle mı- rıldandığını duydu? — Senin olduğunu biliyor- dum,. Sen diğerlerine benzemi- yorsun.. Nihayet senin. muzaf- fer olacağını biliyordum, küçük Fredciğim... — Fakat... Ben..; Meçhul adam, başiyle sağ cebini gösterdi ve: — Bik küçük, dedi, bü cebe “bâak, Bak Fred!.: ; Delikanlı tereddütle elini ce- bine doğru uzattı ve oradan, zamanın sararttığı bir defter çıkardı.. Geriç avcı bu defteri açtı. ve Hhayretinden dona kalarak: —AHh!,, Diye bağırdı. - Filhakika, ü- çüncü sayfada, Fredi adında bir çocuğun resmini görmüştü. Kendisine son derece benziyen bir çocuk resmi.. Meçhul aldam sordu: — Cimne oldu?.. Sadık - ve ihtiyar Cim?. Fred, heyecandan adeta tıka- narak cevap verdi? — Cim öldü.! — Saha iyi baktı, değil mi? — Evet.. Bana âdeta babalık etti. Geçen sene attan düşerek öldü., Teessürümden hâlâ kur- tulamıyorum.:. Ne - iyi bir in- sanklI.... - — Demek Cim hakikaten sa- dık bir hizmetkârdı.. Ve siyah süvari, delikanlının kendisine hayretle baktığını görüncte ilâve etti: — Fredı, yavrum, ben senin babanım... Bunun üzerine, siyah süvari, kızılderili haydutlar tarafın - dan kovalanarak, nasıl — kaç- mak mecburiyetinde kaldığı- nı anlattı. Yaralandıktan son- ra, oğlunu Cime emanet etmiş ti. O zamandanberi mütemadi - |yen dolakarak onu aramış — ve nihayet köye geldiği bir sırada, onu tanır gibi olmuştu. - Kov- boylara karşı yaptığı meydan okumalar ve mahsus yaptığı tat rikât, Fredin babasırnın cesare- tine tevarüs ettiğini göstermiş- ti. Biraz sonra yükselen ay, ba- bayla oğlun, biribirlerine sa- rılarak çılgın bir saadlet içinde evlerine doöğru yürüdüklerini gördü, «

Bu sayıdan diğer sayfalar: