..00 aa a aa DA ĞADÜT ” <D A öi - HABER — Aksam poestası Kafa şişiren kahveler Kahveaehnanelerim zi uyuşturucu ve kara şişirici birer zaviye coimaktan kurtaralım Yazan: Ur. Rasim ADASAL B UGÜN bedeni ve ruhi gergin- liğimi en yaksek haddine ka- darı çıkaran bir kafa çalışmasından sonra sokağa fırladığım raman sulu kar yağıyordu. Mizacıma, ve zevkime uy- gun bir kahkaha filmi bulabilseydim, belki bir sinemaya giderdim ; semtimde- ki sinemalarda gösterilen (Bethofen), ve (Labohem) gibi gözyaşı döktürücü filmleri görmemiş olsaydım bile bü gün seyredemezdim. Çünkü bu akşam ağlamak ihtiyacından ziyade gülmek ve neşelenmek ihtiyacını hissediyordum . Bir kaç gündenberi maddi ıstırabını ruhuma da aksettiren midem bütün me- kanizmalariyle güzel işleyebilseydi ihti- malki bir "Travyana,, veya “Ayda,, nın hatirı için çalgılı bir birahaneye dalar ve bir Ömer Hayyam ve yahut ta bir Baudelaire felsefesi ve tesellisi İle kas- vwetimi öldürürdüm . "“İki koca alacağım..,, gibi adi şarkı- Tarı dinlete dinlete ince zevklerimizi u- yuşturan çalgılı yerlere baş vurmaktan sa, güzel bir radyo başında oyalanmak dana müre.cah olacaktı. Ne çare ki bu gece evimde de — kala- mazdım; çünkü ziyaretimize gelmesi muhtemel olan bazı aile misafirleri a- rasında muhakkak ki dertlerini bütün tafsilâtiyle dökmek fırsatını arayanlar- dan ve günlerdenberi tansiyonlarının Gerecelerini ölçtüremedikleri için endi- gelerini izhar edeceklerden biri olacak- tr. Bu gece başkalarının elemlerinden ziyade kendi elemlerine deva arayan ve hekimini kala sükünetinde arayan eti- ketsiz bir insan hayatını yaşamak isti- yordum. Bu haleti ruhiye ile yağmur kamçısı altında olarak sokaklarda hayli yürüdüm ve en nihayet tenha buldu- ium büyükçe ve temiz bir kahveye dal- dim. Bir saattenberi bu kahvenin bir kö- şesini işgal ediyor ve şu satırlar; da bu- rada karalamıya başlıyorum. Fakat şu sön kelime kalemimin ucuna döküldü- üÜ acıda İlk önce tenha sandığım kahve- nin yavaş yavaş dolmıya ve cigara du- manları içinde kalmıya başladığını gö- rüyordum. Etrfimda şehrimizin aşağı yukarı bütün içtimal tabakalarına ve mesleklerine mensup oln muhtelif yaş- larda bir çok vataridaşlar var. Hattâ bunların arasında ders kitap- ları ve notlarını masalara yayarak - bir şeyler yazmıya ve dersi hazırlamıya ça- lışan genç lise ve üniversite talebeleri de az değildir. Nitekim yanımdaki ma- sada iki cılız talebenin çetin bir cebir muadelesini çözmek ile — uğraştıklarını takdir ederek yan gözle takip ediyor- dum. Ve eminim ki bu çocuklar tahsil iştiyakı ile Anadolunun herhangi uzak bir köşesinden İstanbul mekteplerine koşmuşlar ve sobasız bir odada çalışa- madıkları için bu sıcak köşeye sığın - mışlardır. Fakat bilmem ki okuduklarını anlıyorlar ve muhakemelerini sağlam bir kafa ile yürütebiliyorlar mıydı? Ben kendi hesabıma yorgun kafamı dinlendirmek niyetiyle bu kahveye gir- miştim; halbuki ayrılırken şakak — da- marları Çatlarcasına atan bu zavallı ka- fa davul gibi olmuştu. Çünkü bir taraf- tarı başlarında kimbilir ne gibi menfa- atle talebe kasketi bulunduran işsiz gençlerden aksaçlı vatandaslara kadar hemen bütün müşteriler biribirlerine meydlan okuyarak iddia ile rar atıyor- lardı; bir taraftan da bir dakikalık fa- sıla bile verilmeden en bayat gazelleri çalan eski bir gramolon bilhassa bizim gibi oyunla alâkası olmıyanların kulak- larını ve daha doğrusu ruhların: taham- mülsüz bir gıcıttı ile dolduruyordu. Tabiatiyle ,dudakların büzerek ve dişlerini sıkarak şivelerine garip bir a- henk veren garsonların nâraları da bu örkestranın nakaratı sayılabilirdi. Dünyanın her tarafında, Viyana ve Parls gibi en büyük musiki beldelerin- de dahi en basit isçiden, en namdar bir mütefekkire kadar bütün şehirlilerin kahvelerde oturup dinlenmeleri çok tabii bir âlettir. Kendimi Şanzelizede- ki (Hongarya) veya (Floryan) kahve- lerine atabildiğim gece çok bahtiyar sa- yasdım . Bura 'da ve Parisin bütün küçük kahvelerinldle ne kumar oyunları oyna- mır; ne sabahtan akşama kadar gramo- fonlar çalınır ve ne de garsonlar bağı- rırdı. Bu kahvelerin çoğunda bira ve li- kör gibi içkiler içildiği ve gönül açıcı galğılar da çalındığı hakle bi mabet küneti veyahut ta bunun aksine ©- tamamiyle çılgıa bir neş'eye sahne teşkil ederler. Buralarda ister kitap oku- yabilir, ister mektibunuzu ve yahut makalenizi yazabilirsiniz. Türkiye Şark memleketleri serasın- da sayılmaktan hakkiyle kurtulduğu halde ve bir çok hususlarda da Garp dünyasının içtimal âdetlerini en mede- ni sakinlerinden daha iyi kavranış ol- mamıza rağmen bazı huylarımızı olduğu gibi muhalfaza etmek an'anesinden ve nargileil, tavlalı kahve hayatından he- nüz tamamiyle kurtulamadık. En Avrupai şehirlerimizde bugün da hi hâlâ bir Şark havası miskinliği içinde yaşayan içtimaj milesseselerimizden bi- ri de uzun ve yorucu işlerimizden son- ra kafalarımızı dinlendirmeğe koştuğu- muz bu kahvelerdir, Awvrupanın büyük merkezlerini ziya- Tet etmeden önce ben de kahyeleri bi- rer tembelhane ve hattâ kumarhane sa- nıyor ve oralarda oturanları işsiz, güç- süz telâkki ediyordum. Halbuki Parisin her sokak başında büulunan sayısız kahvelerinin bütün gün dolup boşaldıklarını ve en olgun kafa- hi münevverlerin bile dinlenmek için ü- Şüştükleri yerler olduklarını görtlükten sonra fikrimi tamamiyle değiştirdim. Modern cemiyette hayat, hep kapalı bir evin darlığı içinde geçemez. Aile sevgisi haricinde diğerkâm hisler taşı- yan her vatandaş kafa ve mesai dostla- rını ara sıra bu toplanma yerlerinde gö- recek, büro hayatından sonra biraz dal- ga geçecektir. Yeter ki kahvelerimizi uyuşturucu ve kafa şişirtici birer zaviye olmaktan kur- taralım ve mümkün olduğu kadar elem giderici, hakikt musiki ahenkleriyle de dolduralım. Çünkü pazarları Beyoğlunda bile sevdiklerimizle içinde oturup dertleşe- cek tumansız ve gürültüsüz bir kahve köşesini bulmakta güçlük çekiyor ve dar caddeler de coşup taşan insan de- nizinin dâlgalarına kendimizi kaptıra- rak perişan olduktan başka ister iste- mez “derbeder,, sıfatiyle de etiketleni- yoruz. Ben Bakırköyünden Büyükdereye ka- dar uzanan koca İstanbul beldesinde ka- fa sıhhatıma ait şartlarla dolu bir hava ve neş'e yaratan örnek kahvelerin ade- dini parmakla sayıyorum: Diğer vatan- daşlarımın bu husustaki düşüncelerini bilmem.. Dr. Rasim ADASAL Izmirde Sokak isimleri kaldırılıyor Her sokak kendisine konulan numara ile anı'acak İzmir (Hususi) — Belediye meclisi- nin evvelce verdiği karar üzerine dün- den itibaren İzmir şehrinin Lütün s0- kaklarına numaralar konulmağa başlan maştır. Sokaklara numaralar konulduk- ça sokak adları kaldırılacak ve bütün sokaklar, numaralarile anılacaktır. Yalnız bulvar, büyük semtler ve baş- hea caddelerin adları baki kalmakta- dır. Belediye memurları Üçkuyulara — gi- derek (1) numaradan itibaren sokakla- rı numaralamağa başlamışlardır. Üçku- yular sottaömın numarası (1) numara- hi sokak olmuştur. Dün on kadar sokağa numaralar ko- | Tarih diyor ki: amsinin de bir tarihi var :' ON günlerdeki balık bolluğu a- rasında, meşhur hamsi de ka- raya vurdu. Toptan kilosu 20 para- ya satıldı. Bu, bolluk karşısında o- nun bir tarihini yapmak. bilmem si- zin için zevkli bir yazı mevzau mu- dar? Hamsi, o kadar şöhrotli bir ba- lıktır ki, adı tarihlere bile geçmiş- tir. Hiçbir balık, ansiklopedilerden balıkçılığa ait kitaplardan — başka, onun gibi tarihlere girmemiştir. 1050 yılında Trabzona giden Evli- ya Çelebi, seyahatnamesinde çOllt, 2 sayfa 92,93) hamsiyi balıkların en memduhu olarak göstermiş, muhte- lif hassalarını kaydetmiştir. Eski coğrafya bilginlerinden Trab zonlu (Mehmedülüâşık) da (Menazı- rülavalim) adlı eserinde hamsi hak kındla bir çok malümat yazmıştır. (Kâtip Çelebi) de — (Cihannüma) sında hamsiden bahsotmiş. — menşel hakkında araştırmalar yapmıştır. Eski Trabzon salnamolerile büyük Lârosta, İstanbul — balıkhanesi eski müdürü Deveciyan Karakin efendi- nin (Balık ve balıkçılar) adlı ese- rind> hamsliyo dair cpeyce malâümat vardır. Hamsinin vatanı, o taraflarda çok çıktığı için bazılarının zannettiği gi- bi Trabxon değildir. Hamsinin öz va- tanı, — Noörvecin cenup — sularından (Ternov) kıyılarına kadar uzanan (Bank)lardır. Oralardan kafile ha- linde kalkarlar, birçok denizleri do- laşırlar, Birçok memleket kıyılarına uğrarlar, şimal yoluyla Azak deni- zinden, Rusya kıyılarından — suları- mıza geçerler. Bu itibarla hamsinin | Ööz vatanı Xorveç, ikinci vatanı da Trabzondur. Trabzonlular ve o havalideki bü- tün Lâzlar, hamsiyi çok severler. Ve türlü türlü pişirirler. Bazıları nevile- rini on dörde, on dokuza kadar çı- kardıkları gibi, bir kısım hamsi se- venler de kırk dokuza iblâğ etmiş- lerdir. İşi mizah gözüyle görenler de suyundan şarap, sirke, hoşaf, çorbu, dolma, fındık cevizle karıştırıp bak- lava, yağda kavurup gaziler helva- sı, kılçıtından tel kadalfi, tax keba- bi yantldı”ımı da yazmışlardır. Evliya Çelebi “tesemmüm alâimi güsteren hayvanlara hamsi suyu İ- girmek; meselâ hastalanan inekle- rin ağızlarına dükmek suretile toda- vi,, yapıldığını söylüyor. Çski Trabzonluların, hamsi hak- kında garip hurafeleri, — itikatları vardı. İlk denizden — çıktığı zaman hamsinin para kesesine atılışı bere- ket getireceğine, bütün — yılm para bolluğu içinde geçeceğine delâlet e- derdi, Çatal kuyruk denilen cinsinin bel- komitini kurutur, tarak — yaparlar, bununla yeni doğan çocukların saç- Tarını tararlardı. Ve bu euretle saç- ların gür olacağıma İnanırlardı. Hamsi hakkında c&ki ve yeni &- irlerimizin birçoğu gazel, — kaside, nazire, muhammes, müseddes vesal- roe yazmışlardır. Eskiden Trabzonda, hamsi alma- ya parası olmayan kadmlar, hamsi kayıklarının başına — gidip irticalen yüz mısra türkü söyler, bu — suretle parasız hamsi alırlarmış. Şu parça- lTar o türkülerden birinden alınmış- tırı Hamsiler kurban size Evvünüz var denize Yakarlar çıraları Atarlar ağı size Çekerler sizi yüze Doldururlar kayuğa Satarlar sonrâ bize Kesorük başınızı Sororük gİZzi göze Yedukca gani gani Dua ederük size, Hüsevin Rüştü Tırpan HAMİŞ: Albullu Şeker — fabrika- tın'la Bay Ali Saibe: Mektubunuzu aldım. İltifatınıza teşekkür ederim. Sorzunuzun cevabını yakında bü sü- tunlarda vereceğim. H.R.T. nulmuştur. Büyük bir süratle sokakla- rın numaralandırılmasına, bir plân da- hilinde devam edilesektir. Belediye bu münasebetle, sokak nu- maralarına göre bir de plân hazırlamak tadır. Bu plânda sokakların hem eski adları, hem de verilen numaralar bulu- nacak ve alâkadar dairelerle posta ida- relerine verilecektir. Maksat, hersangi bir yanlışlığa mey dan vermemektedir. Ayrıca bu plânlarda sokak — ve ma- hallelerde mevcut bulunan clektrik, hava gazı, telefon şebekeleri, yol (par- ke veya kaldırım), kanalizanyon, su iş- leri de işaretli olacaktır. Bu suretle gidilecek mahalle ve sokak hakkında şehir halkı daha kolaylıkla malümattar ©! Hak, aynı zamanda belediye de bu işler üzerinde çalışabilecektir. Tren yolu üzerinde salış yerleri açılması iİsteniyor 5 senelikimar plâni hazırlandı Aydın (Hususi) — Belediyemiz beş yıllık çalışma prog W tamını hazırlam'ştır. Bu programa gö- re, elektrik tesisatı genişletilecek, asri ’ kabristan, buz fabrikası, soğuk hava depoları, koruluklar, takviyesi — yapıl- mâayan sokakların tesviyesi ve kaldı- k sımları yapılacak; kanalizasyon işi mü- tehassıslara etlid ettirilecek. çay mec- | rası 1slâh ve mevcut setler tesviye et- | tirilecek, Cumhuriyet meydanı imar | olunacak, güt çrcuğu balım evi veni: | den ve modern bir şekilde inşa ettiri- lecek, halen belediyenin bulunduğu adadaki arsa ve binalar istimlâk edile- rek buraya asri bir belediye kurağı ya- mılacaktır. Bunlar için lâzım olan para beş yıllırk belediye bütçelerizden temin olunacaktır. Bu proje, şehir meelisinin ilk top- lantısında, meclisin tasikine arzolun- narak 938 bütçesinden itibaren para ayrılmağa başlanacaktır. (Mangal ve kok kömürü buhranı var Aydında son günlerde şildetli bir kömür buhranı vardır. Kömürün kilo- su 10 kuruşa satılmakta, fakat bu da kolaylıkla bulunamamaktadır. Az mik- tarda gelen kömürler, kömürtüler ta- rafından şehir dışında paylaşılmakta- dır. İlbaylığın emrile belediye ve or- mâan idaresi kömür işini hal için müş- Kemaha Sivas (Hususi) — Kış mevsimi gel demiryolu üzerinde çalışmalara devam mamen tatil edilmemesi için lâzım gelen Demiryolu şimdi Divrikl aşmış ve ki haziran ayında Kemaha ve Cumhuri: tır. Yukarıki resimde Dedesini boğan Kadının idamı istendi 10 yaşlnda bir çocuk anasının einayeti nasıl işlediğini anlallı Kastamoni (Hususi) — Küre- nin Çörekçi köyünde Necibe İs - minde bir kadın 80 yaşındaki ihtiyar dedesini çok feci bir şekilde boğmuş- tur. Ağırceza mahkememiz bu davayı da sona erdirmiştir. Katil Necibenin dedesi 80 yaşların- da Ahmet kendini beslemek kavliyle öküzlerile birkaç tarlasını bir komşu- suna vermeye teşebbüs etmiştir. Bun- dan fevkalâde kızan Nesihe dedesi uyurken biçarenin Üstüne atılmış ve biçare ihtiyarı tırnaklarile boğmuştur. Mahkemenin son safhasında katil kadınım on yaşındaki oğlu şahit olarak dinlenmiş ve masum çocuk anaşının ADOLU- , Aydında yakacak buhranı Halk soba aldı, fakal kok kömürü yok! terek tedbirler almaktadırlar. Belediye Sivas-Erzurum hatt! Sivas - Erzurumdemiryolu üzerinde köprü görülmektedir. L 15 İKİCİKÂNUN — 1938 ki şehirlerde sömikük Çivrilden biz vagon kömür ıcdl“'J sattıracaktır. » Burada maden kömürü MV çok rağbet görmektedir. Resmi Vt pab sust dairelerden başka, bir kısti y da bunlardan almaktadır. Ancak kömürü bulmak müşkülâtı bu w“:: da odun yakılmasını icap ettirmt dir. w Vakti yerinde olanlar birleşerek 4, mirden kok ketirtmekteler ise d€ da çok pabâlıya mal olmaktadır. 'Tren yolu üzerinde olan büyük saba ve'şekirlerde eöemikok' mer f l ti açmak halkı, maden kömürü yakt Ba alıştırmak için çok faydalı ola€ tır. Zeytin mahsulü çok bere“u' Aydınm Koçarlı kamununda, M 1,5 milyon kilo zeytinyağı ve 1 kilo da pamuk kozası — istihsal 14::, Bu yıl pamuk rekoltesi — biraz olmasına rağmen, zeytinyağı çok::; ketlidir. Fakat her iki mahsul lı_g rmın çok düşük olmasından mül şikâyetçidir. Pamukçular, Nazilli basma lıbg nn doğrudan doğruya — müstahi | veyahut mahalli fabrikalardan 1 temin etmesini diliyorlar. Zeytinyağ piyasası kilosu 100 Ğ dır. Bugün alıcılar Üç kuruşa kâdtf karmışlardır. yaklaştı ” İmiş olmasıma rağmen Sivas edilmektedir. Çalışmaların kışın Ö4 tedbirler alınmmıştır. M Kemaha yaklaşmıştır. Hat, EV yet bayramında da Erzimzana y yeni yapı' Yurddan Küçük Haberlef e * Geçenlerde Karsta hük::;v’ lim olan şaki Aydemirin ari dan Dursun, Bardiz nahiyesinif köyünde bir elinde değnek, bİf ekmek torbası İle yakalanmışt!“ | (ç * Konya belediyesi muha! m/ kili Mehmet, iki bekçinin © ıl' taklit ederek maaşlarını aldığ! / sile işten el çektirilerek mahi y verilmiştir. * Balrkesirde bir doğumevi rılması kararlaştırılmış ve © şası münakasaya konmuştur. dedösini nasıl boğduğunu bÜyÜN hüzün içinde anlatmıştır. / Mahkemenin sona © g) müddelumumi katil - Necibenit Öf ceza kanunun 450 inci madde$ bince İdamını istemiştir. ;!"l Mahkeme ayın 17 sinde kat? Tebcektir. K