15 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

15 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gene tercüme U yakınlarda tercümeden şikâ- yetler çoğaldı: muharriri, ka- isti, kitapçı vitrinlerini bir ter- stilâsına uğramış diye tasvir lar, “Ateşsiz duman olmaz,, der- Tikatiğy Güme j şlybr , y Bu iddia da yalan değil ama işin İ “İlde haylı mübalâğa var. Topu topu da 3ç kitap tercüme edildi; onların Yerli edebiyata zarar verdiği söyle- Ü Henüz müharrirlerimizin el Verip sokaklarda Ey muhterem ahali! tanı, Okuyun yerli mali %hamı söyliyerek dolaşmalarına lü- Yok, kaî“cüme salgınından şikâyet, bir- İelifmdm beri, bizim de beynelmilel ecneb';&kkmı kabul etmemizi, yani kitabhüülerden tercüme edeceğimiz Di I'l_n muharrirlerine para ver- %î»lü istiyenlerin ekmeğine.. Yağ '_ü Gdiyecektim ama doğru olmıya- S'ağ'. tünkü Türk mMuhartriri ekmeğini Yet ;l yemekte devam ediyor. O şikâ- döye nlara, fikirlerini bir kere daha *Mak fırsatını verdi, işte o kadar. k N pazar günkü Kurun'da Hak- Ü i_îha Gezgin bu fikre itiraz ediyor Üfadığim Avrupa edebiyatlarından is- hiy çe Xe daha çok ihtiyacımız olduğu- lüyordu. Ancak makalesinin s0- » telif hakkımı kabul etmemizin hak ğytluı olacağını teslim etmiş: o K abul edildiği takdirde bizim ye- (,;meîîîeri bırakıp eskileri, bundar hiç lel'in îî. elli yıl evvel ölmüş muharrir- Söylüş kitaplarını tercüme edeceğimizi » a:or. Allah razı olsun! bizim (ya- Mis; © Mukavelenamesine iştiraki- Üğtmi Yenlerin bir kısmınm) bekle- tüm H: asıl büyük iyilik de bu, Dos- Iiyeyi kkı Süha Gezgin'e bir şey söy- M ben, telif hakkı vermeğe mec- biyaç Mayışımızın bizde tercüme ede- *ttigımğ hizmet değil, bilâkis kötülük H&îık a.naatîndeyim. Vaktile ben de h;lt_tar Süha Gezgin'in fikrindeydim; “ınbu Mmesele yeni ortaya atıldığı üm, / Bürhan Felek'le ve Fikret A- Olüy * ğanete sütunlarında münakaşam hdlm_ I;lm onların haklı olduğunu an- di endt ük_m iİştirak - edişimin menfeat kitay C ile olmadığmı da bilir, çünkü hepaç VA veya gazetelere satılacak kîı_ b.""m var, ne de hikâyem. Bilâ- | ü kım yeni hikâyeler tercüme hatı, :;llaf— için biraz para alırım. Sa- Bini ü eb_’ğatl ve mütercimlik mesle- ş 'Bim için söylüyorum: fran- hikâyeıî! îhangi gündelik bir gazeteden Mahlap hi Veya iyiden ziyade kötü ro- &ej Immüme edbilinek: hakkı bizim ğm&mım“tl İsbat edilmiş eserlere ca- lanara çç PBel oluyor. Maurice Le- Veya ne Sürice Dekobra'ya, Allen'e Verm, 'a"!an biraz iyicelerine para Ve kita Simgelseydi gazetelerimiz hluu;ğî'l:""nız belki -0 masraftan Trlergi, — Sİn - eskileri tercüme etti- et“üm FNU bi olumguMiz de hiç şüphesiz da- kita Se*“ çünkü eskiler arasın- îev.,ke ihti ©mek için oldukça ince bir Sanlay a AS Vardir; bu zevke sahib Salı 3 elbette daha anlayışlı ve a ld— U.da"îlıardıı—_ığerı"'""inden daha çok bilen T Nurullah ATAÇ &ç. *Şekkür Pamı, SAYretli l;lmm&n kath bİl' tedaviye rağımın a- n.u_ Sîhop Ybettiğimiz eşim ve baba- lıl&n Ahkaı-:ath doktor Galib Üstü- açi Müddet Tümune hastanesinde yat k"m— -- Esnasında başta başhekim ş "kçapçı olmak üzere bü- adğ%hrı ve hemşireler a rilen candan ihtimam tayı lünm Cenaze merasiminde ha- qıîtav Te ı:k İütfunda bulunmuş olan ça ş *slek arkadaşları ile tanı- u acıînıza. tel ve yazı ile ü lıîlır'eî;ıle iştirak eden ze- r"mzıeî; AYTI ayrı minnet ve Bişi hariz, İ Ü“ün Vi i Çocukları UGı'zin Ataman, Afif stün, Kemali Üstün akkı Süha Gezgin benim şim- | Ihracat tacirleri ecnebi rekabetinden şikâyetçi Burada çalışan ecnebi ihracat müesseseleri kazanç vergiğine tâbi tutulmuyor. Türk ihracatçılar ise vergi Ödüyorlar Tacirler Ankaraya müracaat ettiler İhracat tacirlerimiz İktısat vekâleti- ne çok mühim bir müracaatta bulun- müuşlardır. Bu müracaatın mevzuu şu- dur: 2395 sayılı kazanç vergisi kanunün 2 inci maddesi Türkiyeden alış yapıp da ihraç eden ecnebi firmaları vergi - den muaf tuütmüuştuür. Hatta bu firma- ların aldığı malların ambalâj ve istifine ait işlemeler burada yapılmış dahi ol- sa.. Aynı kanunun Türk ihracatçılarını gayri safi iradları üzeri- n vergiye tabi tutmakta idi. 3258 sayılı kazanç kanunu ise Türk ihracat tacirlerinin kazanç vergilerini beyannameye tabi tutmuştur. Bu şekilde şimdiye kadar ecnebi ihracatçılarla Türk ihracatçılar | arasındaki vergi farkr bu suretle büs- bütün büyümüştür. Şimdi ecnebi ihracat tacirleri bestçe mal ihraç ederken Türk ihra- catçıları mühim bir yekün tutan ver- giye tabi olmaktadırlar. İhratcat tacirleri, bu şerait altında ecnebi firmalarla hariç piyasalarda Te- kabet yapmağa imkân olmadığını ileri ser- sürmektedirler./Bu şeklin hiç hissedil- | meden muayyen mevsimlerde burayaâ gelerek iş yapan yabancı firmaların mümessilleri eline ihraç — ticaretimizi geçmesi şeklinde bir netice vereceği iddia edilmektedir. Beyoğlu Halkevi tarafından Ses müsabaka- sı terlip ediliyor Beyoğlu halkevi büyük bir ses ve saz müsabakası tertip etmiştir. Bu müsabakaya girmek istiyenlerin ka - yıt muamelesi ayın on beşinde başlı- yacak ve 31 inde bitecektir. Müracaat edenlerin sesleri mütehas- sıs bir heyet tarafından tetkik edile- rek muvafık görülecekler müsabakaya iştirak ettirileceklerdir. Ses müsabakası, 1 .— Yalnız sesin güzelliğini esas tutan ve 17-30 yaşın- da kadın ve erkekler arasında, 2 — Ses güzelliği ile beraber arsrulusal mu siki tekniği nazarı itibara almarak; 3 — BSes güzelliği ile birlikte halk tür- külerini orijinalitelerini muhafaza e- derek okumaktan ibaret olmak üzere Üç esaslı grupa ayrılmaktadır. Müsabakada kazananlara halkevi ta tarafından hediyeler verilecektir. Kıy- | metli ve mütehassıs kimselerden seçi- len jüri heyeti, müsabaka etrafında ge niş bir program haz.rlamaktadır. Avrupadan getirilen fizik âletleri Resmi mektepler için Avrupadan getirtilen fizik âletleri ile diğer ders malzemesinin gümrük muamelesi etrâ- fında sarih bir emir gelmediği için bunlar aylardanberi gümrükte bekli - yordu. Ankaradan gelen bir- emirde mek- teplere ait olan bu Aalâtm, gümrük resminin üç ây için tecil edildiği ve bunların şimdiden, gümrüğü veril - meden ithal edilmesi bildirilmiştir. Dünya şarap istihsalatı azalıyor j Dünya şarab istihsalâtı seneden se- neye azalmaktadır. Romadaki beynel- milel şarab Enstitüsünün hazırladığı son istatistiğe göre 938 senesi dünya şarab istihsalâtı 140 milyon hektolit- redir. Halbuki, 936 üa istihsalât 180 milyou, 93T senesinde d? 150 milyon hektolitre idi. Dünya şarab istihsaltının azalması- nin bir sebebi İspanyadaki dahili harb- dir. Şarapları ile meşhür olan İspan- yada istihsalât son iki senede yarıdan ziyade azalmıştır. Bazı iktısadi sebeb lerden dolayı Sövyet Rusyada da şa - rab imalâtı azalmaktadır. Fransız şa- rapçıları, sarfetikleri gayretlere rağ- men mallarıma son zamanlarda mah - reç bulamamaktadırlar. Dahili sarfi - yatta fiatların büsbütün — düşmemesi için bu memlekette de şarab istihsa - lâtr tahdid edilmiştir. Ciçü ve tartı âletleri Muayyen gümrük- lerden idhai edilebilecek Ankara, 14 (Hususi) — Ölçüler ni- maddelerine zamnamesinin değişen göre memlekete getirilecek olan ölçü ve tartı âletleri, yalnız Ankara, İstan- bul, İzmir, Mersin, Samsun Trabzon, Zonguldak gümrüklerinden gecirilebi- lecektir. Nizamnamenin bu hükmü yarın tat- bik mevkiine konulacaktır. 1 20 ve 100 paralıklar Tedavülden tama- mile kaldırılacak Cumhuriyet Merkez bankası piyasa- da halen tedavülde bulunan Lronz beş küuruşluklarla, yüz paralıklar ve nikel kırk paralıkların toplanması işine baş- lamıştır. Bu toplanma ile tamamen mu- vazi olarak bu paraların yenileri pi- yasaya çıkarılmaktadır. İ Hükümet yüz paralıklarla 20 para- lıkları tamamen kaldırmağa karar ver- miştir. Bunun için bronz yüz paralık- lar bu senenin son günü tamamen pi- yasadan kalkmış olacaktır. Merkez bankası bronz yüzlüklerin miktarında yeni kırk paralık piyasaya çıkarmak- tadır. Ufaklık küsuratında yalnız on para- lıklar kullanılacaktır. Eski beş kurüş, yüz para ve kırk paralıklar 939 başından ve onparalık- larla yirmi paralıklar da 940 senesi ba- şında tedavül mevkiinden kalkmış ola- çaktır. -Londra Istanbul yolu loşaata iyi havalarla beraber başlanacak Alâkadar memleketlerin el birliği ile ikmaline çalıştıkları Londra - İstanbul asfalt yolu inşaatı hayli ilerlemiş bulun- maktadır. Bu yol hakkında geçen ayın yirmi yedisinde Peştede bir konferans tonlanmış, vaziyeti tetkik — etmiştir. Kongrede memleketimizi yollar müdür muavini temsil etmiştir. Toplantı neti- cesinde yol inşaatını devamlı bir şekil- de kontrol etmek ve hükümetler nez- dinde i#sap eden teşebbüslerde büluün- mak lizere daimi bir komite seçilmiştir. Bu komite kendisi için br program ha- zırlamıştır. Londra - İstanbul yolunun bize ait kısmı Balkan yolları içinde en iyi kı- sımlar arasına girmiştir. Bu yoölun İs- tanbul - Lüleburgaz kısmı tamamen asfalt olarak yapılmış bulunmaktadır. Kusursuz bir şose halinde olan Lüle- burgaz - Edirne kısmı da 939 senesi nihayetine kadar ikmal edilecek, bu suretle hududa kadar olan Avrupa yo- lumuz tamamen asfalt olarak inşa edil miş bulunacaktır. Havaların güzel gitmesi üzerine İs- tanbul - Edirne asfalt yolunda taş kır- ma işine tekrar başlanmıştır. Yolda umumi faaliyete martta başlanacaktır. Bulgarlar da Londra - İstanbul yolu nun kendi topraklarından geçen kısmı- hın inşasına başlamışlardır. Bulgarlar, Sırbistan hududundan başlayarak şim- diye kadar 5Ü kilometre yol yapmışlar- | dır. Onlar yollarını beton temelli ola- rak ve daha esaslı bir surette yapmakta dırlar. Bulgaristandaki yolun yapılma- mış olan diğer kısmı çok bozuktur. Ö- nümüzdeki bahara kadar bu yoldaki arızalar düzeltilecektir. Ça A O —e IÇCERDE: ÜNİVERSİTE rektörü dün hukuk fa- kültesi son sınıf lalebelerine bir çay ziya- feti vermiştir. * Bazı semtlerde geceleri sırt! hamallığı yapıldığı görülmüşltür. — Belediye bunun men'ini alâkadarlara bildirmiştir. * Belediye, teftiş esnasında pis oldukla- rı görülen alıçı, lokanta ve buna mümasil yerlerin derhal seddedilehilmesi için tali- malnamede'değişiklik yapacaklır. * Türkiye, Elgan, İran ve İrak arasında fanzim edilen ademi tecavüz muahedest nin tasdikine dalr küânun lâyihası Meclisin bugünkü toplantısında görüşülecektir. * Yeni bronz on paralıkların basılma- sına bir aya kadar başlanacaklır. On pa- üçükHakelr. ralıklar eski beş ve ön kurüşlukların hali- tasından yapılacaktır. Miktarı İ6G0 milyon olacaktır. # Topkapı sarayı — Müzesinde yeni bir salon açdlacaktır. Burada 16 1ncı asırdan 19 unecn asır nihayeline kadar dörl asır- | bık zamana ai Türk elişleri teşhir edilecek lit * Vilâyoet hılzıssılıka — meclisi dün vali vekili Hüdainin başkanlığında toplanmış, vilâyetin sıhh! vaziyeli etrafında görüşül- müştür. Valide hanının boşaltılması mesç- lesi de tetkik edilmişlir. 4 Denizbank umumi heyeli ilk defa ola- rak bugün saat 14 de toplanacaktır. * Uludağda kaybolan — kayakçı Süley-, manın cesedi donmuş bir halde bulunmuş tur. Dağcıların ilk kurbanı Süleyman bu- gqn merasimle gömülecektir. * Belediye köprü — başındaki dört ku- lübeyi yıktırmağa karar vermiştir. Bun- dan başka Galatada ziraat bankasının Ö- nündeki yaya kaldırımı da daha genişleti- lecektir. * 1937 yılı içinde Muğlaya 16 bin kilo balık gelmiş ve istihlâk edilmiştir. Balık- lar Köyceğiz dalyanile — ciyarından gel- miştir. 'Culak p Pa LEf ak B * ü ne oliyorlar ? KURUN 'da Yeni terimler SIM US, küllür hayalımızda — sessiz A sadasız başlayan inkılâp hareketin- den bahsediyor: İlk okullardaki — ilim ve fen derslerine ail terimler öz lürkçeye çev rilmekledir. Kültür bakanlığı — her dersle kallanılacak terimleri ayrı ayrı birer bro- şür halinde bastırmış, öğrelmenlere dağtl- mışlır. Asım Us, dipyor ki: “Güneş Dil teorisi iki yıldanberi fenni ve ilmi metodlar ile Türk dilinin zengin- liğini, 'genişliğini isbat için uğraşıyordu. Bu ilk Suvaş bittikten — sonra daha ziyade pratik olan bir safhaya girdi: Yani ikinci adım olarak mektep hayalında kullanıları ilim ve fen terimlerini millileştirmek işine kendini verdi. Bu terimlerin bir — kısmını özlürk kaynaklarına göre kurdu, bir kıs- mınıtı dg Türk aslından geldiklerini mey- dana çıkardı. - Hakikaten (Gütbelik)te çok doğru olarak denildiği gibi Türk dilinde ,her fikri, her maksadı ifadeye kâfi söz vardır. — Mesele bunların saklı ve kapalı bulundukları kö- şelebe nüfuz ederek açığa çıkarmak ve bu sözleri siyantifik — bir metod ile kontrol ederek Türk ilim âlemine mal edebilmek- tir ki Dil Türk Kurumunun bu defa yaptığı da budur.,, *“Terimlerin bir kısmi ilk — bakışta bt- günkü Türk nesline yabancı — gibi görü- nür. Meselâ fransızca (abstrait) kelimesi karşılığı olarak (abstre), gene fransızca (axlom) yerine aksiom, (alliage) yerine (alişam), (balance) yerine (balans), (exer cice) yerine (ekzey), (are) yerine (arğ), (formule yerine (formül) kelimelerinin kullanılmış olduğu görülünce belki biraz yadırganır. Fakat bu türlü kullanış şekil- lerinin kabul edildiği hakkındaki izahlar: (Gütbelik) te okununca © kelimelere kar- şı ruhlarda duyulan yabancılık — derhal kaybolur. Hülâsa: Yeni terimler yapılırken bazı kelimeler osmanlıcadan hiç değişiklık ol- madan, olduğu gibi alınmıştır. Çünkü bu kelimelerin aslı özlürkçe olduğu Güneş Dil teorisi ile yapılan koöntrol — neticesinde anlaşılmıştır: (Cebir) gibi, bazı kelimeler türkçe köklerden alınarak yeniden yapıl- mıştır: (Çarparı) gibi, bazılarının karşı- Nığı eski Türk köklerinde bulunarak aynen dilimize geçirilmiştir: (Asal) gibi. Şimdiye kadar ecnebi dilinden sandığı- mız bazı kelimeler de hakikalte — türkçe , olduğu anlaşılmış, osmanlıcası bırakılarak bu şekil kabül olunmuşfur; — (aritmelik) Bibi. İlk okul, orta okul dersleri için hazırla- nan terimler bundan sonra yüksek tahsil dersleri için de tamamlandığı — takdirde artlık Türk dilinin hudullarını çizecek o- lan büyük lügatin terlibine de başlanabi- lecektir. Demek istiyoruz ki dil yolunda başlı- yan büyük inkılâp Atatürkün yüksek var- dımları ile ve muvaffakiyelle devam et- mektedir.., CUMHURİ YET” de Neşster altında şarkı söyliyen adam ANADA'da bir varyele arlistinin baca- ğı kesilirken şarkı söylediğini halır- latan M. Turhan Tan, işkence allında can verdikleri strada kahkaha savuran, cellât- larile eğlenen insanların pek çok olduğunu söylüyor ve bazı ltarihi vakalar stralıyor: “Kanuüni Sultan Süleymanın soön yılla- rinda Budin valisi Aslan paşa. boğulmak üzere cellâda verilmişti. Fakat iriyarı ve çok kuvvetli olduğundan cellât, onu boğ- makta güçlük çekti. Aslan paşa da bu va- ziyetle gülmek ihtiyacını duydu: — İvme (acele etme), dedi, ellerini iyi kullan. Benim boğazım çelebi boynu değil- dir. Muhkem bas!.. : $ 1639, da Dördüncü Muradın Diyarbakır- da öldürttlüğü şeyh Mahmudun evvelâ bü- tün oynakları kırılacak ve bu süretle ölü- mü İşkenceli olacaktı. Cellât önün Parmak mafsallarını kırmakla işe — başladı. Ölüm mahkümu fıkır fıkır gülüyordu: — Yavaş ol ağa, diyordu, hünerini gös- ter. İversön belki eksik iş görürsün, kırıl- mamış kemik bırakırsın. Fransanın şarkta elçilik yapan filozot- larından Cont de Coubineau da Asya Din- leri ve Felsefesi adlı eserinde Babilerden bahsederken şu saltırları yazıyor: “Sokaklarda zincire vurulmuş bir sürü masumlar gördüm. Bunların çıplak vücut- ları yarık yarıktı ve her yarığa bir yanar mum /dikilmişti. Fakat ölüme — mahküm Bağdat, Babil, Germanşah, Hemedan, Tah- ran, Trabluşşam bu meyanda, bülün masa rif dahil, —fiyat 16800 frank — (Takriben 840 lira). Rusya, Yımanistan ve diğer komşu mem- leketler için de ayni — reklâmlar sık sık göze çarpar. Biz de bir kömbinezön yapsak! Türki- ye daha mı az alâka — uyandırır? Festival mevsimine kadar bunu şimdiden düşünme liyiz. Marmara havzamızı, tarihi âbidelerle dolu sahil ve demiryolu şehirlerimizi de gezmeğe gelirler elbette..,, (Lütfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: