Seyaz N sene evvel kaybolan ÖAİLİRİCİKANUN — 1938 tanrı tayyareci mi / - Kayıp tayyareciy! aramağa Sikanlar felâkete uğruyor ! Kimi hummaya tutulup öldü; kimi nehirde boğuldu; 13 ün- cü heyet de bir nehir orta- sındakı adada açlık ve ölüm- v aa le pençeleşiyor KTt ŞIKLI ve genç bir Amerikan tayyarecisi olan Paul Redfern bundan & :.—h::m'ou :vıl evvel soğuk bir kış Sabahı genç karısına bir veda öpücüğü hüre; Corciyada Brunavlek tayyare meydanmdan cenubi Amerikaya doğ- kel ; h%nte'h)'w.lHurckcundm iki gün sonra, bir vapur tarafından görülüyor lap Bti df 'Ohrş tayyarecinin akibetine dair hiçbir haber alınamıyor. Şimdiye €rni cenubi Amerikanım balta girmemiş ormanlarında tamam 12 tlkyn aramış, bulmağa muvaffak olamamıştır. öiş ilerin hepsinden daha fenni ve mükemmel bir şekilde techiz edil- Terak pi Bd Kütaki *T hareketinden Evvel karısını 5 ğ“d'#! Sirada ona: " Hen ! sana dönmekten hiçbir kuv ım 'Mez demiş. %“lımbk itimadı nefisle tayyate - Te h'yı I8ti Yavaş, yavaş yükselmiş biş "ptı;: Meydanının üzerinde bir mın'an Sonra cenuba doğrü Tüyy, lgti, lq'. APetinin hareketinden iki gün ? Norveç gilebinin kaptanı bir —;l;um:' Vapura doğru uçtuğunu w Yavaş yavaş büyümüş ve N Üştüne gelince birdenbire al- ğ&'ln Züverteye ufak bir İngiliz ı..h'“ bağlı bir kâğıt atmıştır. Parçasında şunlar yazılı idi: 'L.h::"'wıu.—u karaya doğru çevi. *& Rir Papurumuzla kara arasında- “Tek Ka lZ Mil için bir defa bat- vi '& NWP“ "r:lı Felemenk Gulana - Bo Mribonun iki yüz mil ka- llqu '::"MA bulunuyordu. Kaptan ı"x h.,_"_ doğru çevirerek iki defa Küp y A salamıştır. 'Tayyare te- ı::". n Minda bir takla attıktan P"!t.:. um"*'—t doğru uçmağa baş- Ka Sonra €a gözden kaybol- | ğ.ü;;ğ!t âleminin Redferni k Y.'dım.m“ı Rodfern bir daha or- yi Bok Mb. Beraber onun hak- "k:“" Oku seyler işitilmere baş- Mikiş , * Sabahındanberi genç ve Yyarecini K Tecinin adı etrafında %hqlr nî“ birtakım gaylalar dön- On Ğ 9 tapıyorlar hı..ı,._ M:imaıı'..ı tda dolaşan kâ - Ş YE: l;lâmine bir takım 1- Avadisler — taşıyorlar. NH Ml):: ğ“l'(-. Amazon yerlileri t hcy ı:l' k'îwh ortalarına dü tndilerine Allah yap- İlah, Pmrya başlamışlar; bu ’b'uî: “turğ"ğıî“ kendisini geldi- A Buna , eTi söylemiş, fakat n Bipg ei Fazı olm i i»:*'ağy;myor tmışlar, ona bir Ve onu bırakmak- & W'Wl:m'l Redfern ise su h ib“"aııy.,m Sakatlandığından ar- TÜvy ğ Nü d “yetler trttıkça, arama Yi Sbbe kııln Yor, fakat bunlar - %ğ_n ha;ı;h“- kulağa dolaşan Bi ıy'"du & bir emüreye tesa- ada M î_"lıı%"bd:):şh" adında bir mis- DA nly::u—ık mektebinden ç Dniş y merhalesine bir lx;lğzîî"' mîiur kirmızi derili- hb B Tacaatla yerlilerin ü şnzn'!"d'üu * Allah diye tapı- W Bünu ve bu adamın söylediğini ız. Teşekkürler, Red- h_' ©n Üçüncü heyet bundan hir ay kadar evvel kayıp tayyareciyi Sin Yola çıkmış fakat alınar haberlere göre yolda kalmıştır, Kocasmı ön sene bekledikten sonra mahxemeye müracaat ederek boşan- ma kararı alan jmadam Redfern Redfern'in uçuğ hocalarından ve A- merikan zabitlerinden yüzbaşı Arthur Williama bu rivayetlere mevzu teşkil eden mıntâka üzerinde bir uçuş yap- mıştir, Bu seyahati esnasında, bir köy müstesna olmak Üzere, bütün diğer köylerin ahalisi, tepelerinde uçan bü- yük kuştan korkarak çalıların — içine saklanmışlardır. Yalmız bir köyün kırmızı derililerden müteşekkil seke- nesi tayyareden karkmamış, onu &a. kin, alışık nazarlarla seyretmiştir. inecek yer yok Yüzbaşı Williams bu köy yerlileri- nin kendinden korkmayışlarını onla- rınt evvelce böyle bir tayyare görmüş ve ona alışmış olmaları şeklinde tef- Bir etmiş ve köyün Üstünde bir iki u- çuş daha yapmışsa da inecek müsail bir açıklık bulamamıştır. Bu uçuşlar eanasında Williams köyün şurasında burasında dağmık vaziyette tayyuare alât ve edevatı gördüğünü iddia et - mektedir. Bu muvaflakıyetsizliğinden yılmı - yan yüzbaşı Williamz birkaç hafta sonra tekrar yola cıkmış ve bu sefer Amerikan misyonerine haber geliren kırmızı derilinin köyüne uçmuştur. Kabilenin reisi tayyarecinin bütün ısrarlarına rağmen onu yanımma kabul etmemiş, Williams “Beyaz Allah” hakkında köylülerden malümat iste - yihdce ona oradan hemen uzaklaşması emredilmiştir. Bunun üzerine tayyare- ci Williams ve kendisine refakat eden biz İngiliz kereste tüccarı bütün o ha- valiyi nehir boyunca bir kano ile do- laşmışlardır. Dönüşlerinde ikisi de Rodfernin o havalide olduğuna dair kat'1 izler keşfettiklerini söylemişler - dir, Onlar, bu işle alâkadar olanlara: *“— Muvaffakıyetsizliğimiz sırf kar | öldürmesini rica etmiştir. Onu bu fe- HABER — Akşam postasr Tayyareci Redfern'i aramağa çıkan pılaştığımız tabii zorluklardan ileri gelmiştir. Arazi çok ormanlıktır ve bazı yerlerinde seyahat hemen hemen imkânsızdır. Bu sorluklara açlık da in zımam edince, araştırmalarımızın en semere vereceği bir sırada dönmek 14- tırarında kaldık.,, demişlerdir. Bundan sonra, Redferni bulmak için birçok teşebbüsler daha yapılmıştır. 1935 te Tom Roch adında bir Al- man Panamada Kulon şehri Amerika konsolosuna başvurarak — Felemenk Gulanasında Redfern ile görüştüğünü söylemişse de, konsolos, Tom'un ya - | lancılığına hükmetmiştir. Bunun üze- ı rine Tom, Güstay Pacht isminde diğer | bir Alman daha bulmuş ve İkisi Fele. menk Gülanasında Surinam'a müte- veccihen yola koyulmuşlardır. Ormanda büyük bir müşkülât ile Hlerlerken Pacht şiddetli bir hümma- ya yakalanmış ve arkadaşından, daha fazla stırap çekmemek için - kendini lâkete sürükliyenin köndisi olduğunu idrak eden Tom, arkadaşınt bırakma- mıiş, protestolarıma, isyanlarına rağ- men yolun mütebaki kısmını Pachtı sırtında taşimak suretiyle katetmi Bu iki adamın araştırması da bir netice vermemiştir. Tom Roch hikâ- yesini Desmond. Holdirge adında bir Amerikalıya anlatınca, Desmond'da büyük bir merak uyanmış, hemen bir heyeti seferiye ile Redferin izi üzerin- de yola koyulmuştur. Desmond. beyaz Allahı gördüğünü söyliyen, onun ar - kadaşı veya akrabast olduğunu iddia eden bir gürü kırmızı deriliye rasla- mişsa da bu esrarengiz Allahı hakika- ten gözüyle görmüş bir tek yerliye te- sadlif edememiştir. Desmond dolaştığı havalide bir tay- yarenin düştüğüne delil olabilecek bir takım izlere rasladığını iddia etmiş- tir. Onun yürüttüğü nazariyeye göre, Amerikan tayyarecisi, gece, yerlilerin yaktıkları ateşleri bir kasabanm ışık- lart sanarak o istikamete ucmuş ve kazaya uğrıyarak yerlilerin içine düş- ( tmüştür, iz üzerinde 1936 gsenosinin başlarımda gayet fenni bir şekilde mücehhez bir heyet, Amazon yerlilerinin taptığı adam! ve felükete uğrıyan on üçüncü heyet Felemenk Gulana'sınım en vahşi, en keşfedilmemiş sahalarında Redfern"! aramak için yola koyuluyordu. Heyt- tin başında Panamanm en tamınmış gazetecisi James Ryan bulunuyardu. Bu heyet, yolunda ilerledikçe - Red- fern'in diyetini gösteren izlere tesadüf ediyordu. 'Tabetjesde rasladıkları bir çıplak zenci, beyaz adamı Triosg kabilesine mensup kırmizı derililerin yanında bulabileceklerini söylemişti. Tipolide bir yerli, bir gümüş dolar | ve bir bıçak hediye edilince, Beyaz Allah hakkında bütün bildiklerini he | yete anatmıştı. Bu'yerlinin söyledik- lerine nazaran Beyaz Allah bütün o havaliyi idare ediyordu. O iyi bir Ak Jahtı, gökten indiğindenberi mahsul bereketli oluyordu. O,»ormandan ke » serek yaptığı koltuk değnekleri ile do- Taşıyordu. Yerli bir kadınla evlenmiş | ve onü kraliçe yapmıştı. Trpkr keadi- ne benziyen bir de'oğte dünyaya gel mişti. c Ryan heyeti “bu yeni — malümatın verdiği heyecan ve taze kuüvvetle he- meon yerlinin tarif ettiği köye doğru yola çıkmışlardı. Fakat yolda kanola- Tı devrilmiş ve Ryon — boğulmuştu. Bundan mütcessir olan ve cesaretleri kırılan arkadaşları Redferni aramak - tan vazgeçmişlerdi. Pek mükemmel bir şekilde teçhiz e- dilmiş on Üçüncü arama grupu buzün'l yolda kalmış bulunuyor. Heyet, Mister Valdek ve madam Valdek ile zengin bir Amerikalı olan Miğter Aston Şan- ler ve Bostonlu doktor Fokstan teşek- kül etmektedir. On senedenberi halledilemiyen'Red- fern mualmmasmı çözmek azmiyle bü- yük bir masrafı ve böyle bir teşebbü- sün her türlü zorluklarını ve tehlike- | lerini göze alarak yola çıkan bu dört kişi bugün Brezilya örmanlarının 1s- sız bir noktasında, coğkun bir sel gi- bi akan bir nehrin ortasındaki ufacık bir adacıkta mahsur - kalmış bulunu- yarlar, Onları tehdid eden tehlike aç- liktir. Bu heyet, 12 birincikânunda İngiliz. Gulana'sındaki Georgetovn'dan hare - ket etmiş ve Cuyuni nehrinin. ilersin- | deki “Şeytan kovuğu,, namiyle anılan mevkle kadar ilerlemiştir. Burada eş- yaları taşıyan ve kanoları sevkeden yerliler verilen yemeğin miktarını be- hane ederek efendilerine- karşı isyan etmişler ve onları ancak bir. haf- talık bir erzakla nehrin ortasındaki ufacık bir adaya bırakarak kaçıp git- mişlerdir. Nehir birtakım gelâlelerle doludur ve bu dört yolcunun aşamıya- cağı kadar sert akmaktadır. Kaçan yerliler beş gün sonra Barticaya, gel- mişler, orada vaziyeti anlatmışlardır. Bunun üzerine hemen bir kanoya er- zak doldurularak yola çıkarılmışsa da Alman D değildir LA Her biri 2 rüştu D AU AĞ M hareket etmezden evvel... kano akıntı yukarı pek y yebilmektedir. Erzakın felâket: ro vaktinde ul lması hemen he - men imkânsızdır. Orada bir. hudud komisyonu emrinde kan tâayy isi Mi ams rüdyo den erzak ye' tir. Ancak nehrin &sı tayyaresinin o kadar sığ bir suya inı bilmesi imkân dahilinde görülmemek- | tedir. Bütün bu patırtılar eönasımda on senedir kâh ümide, kâh nevmidiye dü- şen madam Redfern en nihayet daha fazla bekliyememiş, mahkemeye mürâ caatla dul! sayılmasmı ve kendisine #erbesti verilmesini istemiştir. Şimdi on üçüncü heyetin başma ge- len fölâketi bildiren Röyter ajansı, âyni zamanda — Redfern'in Detroit mahkemelerinden birinde resmen öl - müş olarak ilân edildiğini ve mahke- menin Redfern'in karısma istediği gerbestiyi İK 'DidirmektEdir. Hapishanede bir evlenme merâsimi ! Parisli kibar hırsız Serj dö Lenz,rmevs kuf bulunduğu halde evvelki gün Paris. te evlenmiştir. Karısı dermen Balliye isminde on yedi yaşında bir kızdır ve ©o da hapishane sakinlerindendir. Resim de iki evliler nikâhtan sonra görülüyor. | Stan Lorel evlendi Amerihat iki ah. büp konsik Stan Lo rel ile Oliver Hardi vin Vemlürile göçie nemeyip ayrıldıkla « Yi malüm.. Bunlar » dan Stan Lorel (ya, e ni zayıf olanı) ge. çen hafta evlenmiş. * tir. Resmint gördü « yeni karıst 1 İRensa bir Ruş müuğünniyesidir. Fransızca;lağilizcakonuşma kitapları OK ULU niz gibi igelişi DKU ST AAAT DA LDAST | TUT e AYA CI