Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
&!dmın Naci çocukluk arkadaşıi , Hıı Aymi 1lkinaktepterokunuuslar, | ' bDerabver bitirmişler ve, nibayet | 'vzı_ı Kanın ikt memuru GA Riklari duAşağı yukarı bi- ÖOİURNTŞ- 4 SAYE &4 Yamş:n“r,, Yandaki locara lmk!.. 3 dedi - Sedut, plrosunun dumâanlarımı sa- yurarık düakuyt bir tavaırlarryama dön- dü ve hlray ktzarartak: Ne var sanki, bir kadiıü alturu- .. - L LA . a Di » H * : * Serrres Yazan: , Leman Karamanoülu Hanencnatedü Sedat biraz sıkılmıştı. Fakat arka- daşını yalniz brrakmamak için bera- ber gitmeğe karar verdi. Locada o- taran kadın , kızıl tırnaklı ellerini uzatarak; garip bir fransızca ile öon- lara: - #kösgeldiniz, sıkıntıdan bunalı- yordum, - dedi - Mısırdan geldıgım— denböri, konuştuğum ilk Türkler SİZ ;ım”“f’ benzerdi. İkisi de kelimemu yor.. - dMerli - Naci Ppan lovadan Böz- &5 Mahaslle mMüÜsrir, zevk ve kaedın | lerimi AyITamıyordu. künü idiler. BHeyoğlundu girime- Pvet, bir kadın otaruyor ama, | olacaksıniz.. BU sarhos olmadıkları, bir bar| nasıl bir kadım., diye söylendi. Yan N Amuştı. *luğ(ı Sayanıdikkat bir kadın gör- t%ğ:hdada haber verir. Sedâat eh- bir tipe tesadüf ettiği zaman | Naciye bahsederdi. Ekseriya %kadmîn alâkadar olurlar, biri- duskanmazlar, âdeta bu zevk "îlk İnden hoşlanırlardı. — İkisi de Işt klı gençlerdi. &iri ince uzun, öteki es, göüzlü, atlet rral sSaçlı yeşil gözlü, Siyah saçlı, siyal ;Ecuııu idi. Ba locada oturan kadın. sahiden Çok şa yanı dikkkâatti. Uskumru — baliığımın sırtını Denziyen Tenklerde pullarla islemnmiz elbisasi, ikinci bir deri gibi vüruduna vamemıştı. Sünmelerle ta sakaklarına vadar urzanmış badem *ııı imi gözleri. havava doğru kalkık kalınca kaşları ve, omuzlarımna ka- dar inmiş simsiyah satlarile, bir çöl kaplanma benziyordu. Yukarıda, Sedat kuzararak baktı über Farlaila naları _fj“jm“ demistik. Kızararak bakmaıştı, çünkü âz arkf%ğşren kadınlar, bu ıhı'_zı_v_rıî ©. bu kadını ilk defa olarak gürmüyor lakn adaşa Üyapışiklar, — ismini | . Pundan evvel de bir akşam Bey- “Şlamıı 1;1%" ay buaşı, Nüci, İle Sedat kendi- ”© büyük, parlak bir karar verdi Aîılılia.rını bir mraya gelirecelk- Wr - En Rüze| hir eğlence yerimdle ve, Fşk%adi' ibülün servetlerini sarle- Fu Prensler gibi exleneceklerdi. at nede ölsü, ikisi de akıllı ardı. Geriye kalacak olan a- rlâıîh—mi dokuz günü içim yemek pa- bayırmağı unutmadılar. O ak- Zarlıkları oldukça uzun sür- içimlii smokinleri — brimbeyaz oğlunda onu görmüş, Barip gçazibesi- no kapılarak, takin etmis. Kadın bir otamohilr atlaymen da olduğu yerde külmastı. Ru tosardüft Sedat arkadası nâ anlatmamıs, bir Mrsnr tarihinin savfalarından fırlamısa benzeren gü sel kadının kokusunü, bakısmmı, vü- rüyüsünü yalpız tendisine — hasret- Mök istemisti. Şimdi onu yan Toca- da göürünce Sedat, bem memmun ve oldu, Nacinin —anlayışlı leri, hu kadımla uğraş- hem meyur o nesür Pidir Sedatla,'Nüci masaya yerleştiler. Sampanyalar ısmarlandı. Geniş aBız b kadehlerde köpüren buzlu içkiler, ; yavaş yavaş tesirini göstermeğe baş- Hyordü. Kondisini Mısırlı bir paşanın dul karısı diye prazante eden ve İsminin Ayşa olduğunu göyliyen kadın iki ar kadası piribirine düşman etmeden, çileden çıkartmak ilminin üstadıydı. Sedada tebessüm ederken, Nacinin kolunu okşüyor, birinin uzattığı ye- mişi alırken, ötekinin sigarasını İs- tiyordu, Pakat nedense Sedat, bü ka- danı daha evvelden)görmüş olmanın verdiği hir teveffuk hissile bu iltifat- ların sadece kendisine münhasır kal masını istiyordu. Küçük locada daki- kalar çok tatlı ve neşeli geçiyor. va- kit de mütemadiryen ilerliyordu. Na- ci, türkçe! — Buradan çıkrmp başka bir yere gütsek nastl olur? - dedi - Sedat, — Hele bir hesabhı çakalım da düşünürüz.. verdi. görüp dışarı - diye cevap ı mî"mori ictsüe İNT Fönetle SNT f-* mufa kalkışırsa, Dü m*tml::llkî'n_l'ı Paralar Sedadım cüzdanında idi.. Pç * klari İi memnnun kalamrvacafını — hisantti. | Simdi hesap görmeğe kalkışırsam, rh" parayı düşünerek, kendile- Fakat Naci pözümnü, yuvarlak küpe- | benlin meşgüliyetimden İstifade e- Tödiy T Hint racnsr giübi cengin far- | orbamazlarına değen badından ayı- | derek, Ayşa ile benden çok meşgul lüran"f'lamdı Dışarı tıkmadan evVel | ramıvordu: Kadin dt bu —alâkayı| elacak.. Bu işi Naciye tmvale — ede- le:. Aynada kendilerini tetkik etti- | misseltmis olmalmedi, çünkü- kuyruk- yim . diye İçinden söylendi. We ge- düdın hafif dalrahaçık kum- Mi :fımı Nacinin dümdüz- taran- toğepr ençlarila-güzel — Dbir tezat d'“l'i diyordü. Naci gülerek ayma- Ükislerine &lle bir solüm verdi MB“ gece Ratısın'ız n.!—lk olacağa, ııor baylar! -dedi - '31: la AYi tangoyu Böşdiyerek t sürmelerinin wemt İlearatlasırada Tkl arkadasın masasına bakmakta kusur etmi yordu. Naci nihayet daya- namüdt : — Ne aluür ise nislin, bu kadınla konuumak, tecrübesini yapacafım. dedi. Ve oradan seçmekte olan garâo- nu cağırarak kartvizitine bir şeyler ı_—__la Çıktılar. vazdı we van loevadaki kadmına götür- "'mkrm Voantava içki koku&le kâ- l mesini sövledi. Dakikalar ikisime de ' Ürk havasinı zevkle lok“ıva— asırlar kadar uzmmn geldi. Garson ! hiraz r-nea nudlint medi. Va kadımın oturu_ T eün eçyikl trettrikları rursaya ikisini beraber heklediğini sövledi. ne türkçe olarak arkadaşına: — Naci masanın altından #üzdanı- mrı sana vereceğim, hesabı sen göÖr, | benim başım pek ağırlaştı. Dodi. Naci, kadına karşı parayı veren adam tavrını takmabilmesine sebab olacak bu teklifi memnuniyet- le kabul etti, Ve, masanın altından | mavi vtüzdan Nacinin eline geçti. Yap tığı hileden pek memnun olan Sedat, istemlresini biraz daha yaklastırdı. Naci: bir nrens tavrile garsondan he gan , sarıeoradar. Kanra sişkin cüzdanı Arareİ İ ıııf litalık nzattı. Ve .ısta— kozların bir daha sefere dahan gü?el bir gekilde hazırlanmış olmasını, is- tediğini söyliyerek garsona atıp tut- mağa başladı. Bu sözlerile, Mısırlı kadına buranın müdavyimlerinden ol | duğunu anlatmak istiyordu. Fakat Aysa, oralarda değildi. süzgün güz- lerile Sedada bakıyor, elle :doldur- duğu kadehleri biribiri arkasından delikanlıya sunuyordu. Sedat, gittik- çe fenalaştığını, dilinin ağırlaştığını hiesetliği halde, reğdedemiyor mü- temadiyen içiyondu. Naci: — Artık gidebiliriz. Dediği zaman Sedat yerinden kal- kamadı ve başınmı masaya dayryarak horlamağa başladı. Ayşa, bir yılan gibi kıvrılarak avağa kalktı. Taham mül edilmez bir bakışla Natiye ba- karak: — Seninle yalnız kalabilmek için, arkadaşını şampanya ile muyuttum. - dedi - Haydi otomobille bir dola- şalım, Naci kulaklarına inanamıyordu. Böyle bir otomobil gezintisi harikul- âde bir şanstı. Horlamağa devam e- den Sedadı biran acıyarak baktıktan «sonra kbadının koluna gindi ve bar- dan çıktılar. Kaplan derisi mantosu- na iyice bürümmüş olan Ayşa, Naciye sokularak taksilerden birini işaret etti: — SŞuna binelim, ne güzel, yepnye- - dedi - Arabaya atladılar. Güzel kadının yumusak kürklerine basşını dayamış nlan Nar'.L âdeta kendinden geçmişti. Bir aralı Ayşa, sigarasını atmak için pencer: Rir saat kadar gittiler. yi açtı. Blini dışarı uzattı. Tekra pencereyi kapatırken, bileğine bal ÜL ; — Eywah! - diye bağırdı. Zümrü' lü bileziğim düşmüş!.. Derhal otomobil durdu. Naci aş: ğıya indi, Kibrit çakarak yolu ar: mağa başladı. Genç kadın da penci reden başını uzatmıştı. — Biraz daha geride düştü galibı diye seslendi. Naci geriye doğru giderken, otr mobilin kaprsı yavaşça kapandı vı lüks araba arkasından şeytan kov:; Iryormusş gibi, güzden kayboldu.'N: , afalladı. Bendeledi. Karanlık vı lun ortasında, elinde kibrit kutus kalakalmıstı. Fakat birden aklı bı: sına geldi. Ustalrkla hazırlanmış bi htleye kurban gittiğini — anladı v elini cebine attı. Çantasının yerind yeller esiyordu. Naci, arkadaşını, a Tattığına mı, tabldot paralarının . tuğuna mı, yoksa gecenin bu saatlı de ve soğukta, yolun ortasında ka dığına mı yanacaktı! Bir ağacın dibine oturdu yakasır kaldırdı ve bekledi. — Sabaha kar: geçen bir kamyon, çeneleri biribir me çarpan Nactiyi şehre getirdi. Sa: altıda, ttana srkıla — pansiyondal odaya girdiği azman, Sedat ona h gımla bakarak arkasınt döndü, vı © tarihten sonra “yapısıklar,, biri birlerinden ayrrkirlar. Leman Kuraman Oğlu Marken, Yaci Sadarr dürtüü! Hai KAHMAMN M o samar ae Gld; ı'l—ı;eceğşm aa mi t e Bin allana yahse girmiş- SA v l'ukar.ırr*—î' Ben de sizi, Ruayal h_n hç t'ğ ortasında- öldüzeceğime dair bahse girmiştim. Ba) —— Kurşilapacağımız günü tayin et- ha? olur? De“"üu hayatsan bu kadar bıktı- * Kavallı M kiciğim, &İ I*a?"" «zizim Kont! Fakat itiraf — 'Yim | Ve İsti, M ki sizi bir an evvel öldürmek -'9"1!m, Stkız “Ekâkı! Su halde, öğer kardinal ÜN sonta hala sağ kalırsa.. 0““ güzel bir dücllo gösterece- pmhnomd& penceresinden, düella va- ânun Am - cezasına mahküm eden h Unu bize ok kuyacaktır. Fakat ak- ki, '“îîn” bir sey geldi farzedelim Zi Öldü: :a'mahüa ikimiz de birbirimi- a aıvüru, Ö zaman artık, kardi- İki & öli İni görün! Zavallı adamcağız de YÜ Hasrl İdam edeceğini, herhal Ayli dllf*l.nur ı'!'r E:m_ erkek kahkahayla güldi- a,x—ı—ud"ha €) sıkışarak — birbirlerinden ar, Ftlhl Şerek birbir'erine İr“l öcliyen bu iki erkek t!ue" ımızin 69 slinhesiz fehmin ct- önt g Vechile, Marki dö Üü dö Butvııa, P&_ hîh.îm hâ'rek* inden üç İdîm katısı tek: aeilür ve Va la Volet, “*rıı rîu Vandlomı, bı,rh :Bn dö Bürbondat mütesakkfl &İ bi İSarıya çıktı. Bunlar da, ves “Dt lar hehrime dofru İndiler, Söla SE Lüvr mectnnrüdan gectil l'a ıEded blt*—î tlerinden ayrılarak .'-__../ Böwtonle daki'ra son " B YI'l'ım;ıı :r lıu" v Ek k*“'lme e'lî"îı'lı siz korkune '” İtliva t'ĞWDrı u, cünkü Lâ “înq,o, ;ena #sabi, Sezar SapFarı Biürbon ise Ürperiyondu. w daha gecti ve diğer bir l N Tkametefkindan çıktı. KSN | | | YONUGİ Z p VUT, | X d grupu dürt geunç erkek Leşkil edi- Fonuwayr, Lirerdan ve Büşyer. Bu-dGört . şüvalye - yürümme, © başladıkları gırada Büsyer onları bir jestle durdurarak şüyle dedi: — Mösyüler, Bize söyliyeceklerim var. Fakat, yavaş konuşalım., Fontray Sordü — Ne diye burada konuşalım? —. Bunu size söyliyeceğim. Fakat her gşeydean sevvel şunu bilin ki, mat- mazeldö Lesnur burada bu binada ika met etmektedir. Liverdan cevap verdi: —— Bunu biliyoruz. Düşes ona bina- nan birkatinı tahsis etti, Büsyer devam etti: — Durün, 'Bu noktaya iniçin işa- ret ettiğimi anlayacaksınız. Şim'li ba- na müsaade edin de, sunu söyliyeym ki, penirbiyot kardinaline refakat ot- mekle, kendi nefsimize” kanşı bir - cü- rüm isledik ve-bunun oezasımı gördük. Stver bafıröârak sordu : — Nasıl?. Ne demek istiyortünuz? — Yemin etmtetik, arkadarslar ve demistik ki: Trankavel bizim tanli le- kemizdir. Çünkü obu silâhsız bir za- manmmda sılostrranak tpkt adi birer ket$l gibi onu öldürmek istedik. Üc arkadaş veminler vendetlrret mis daları savur'du'ar, Büsşyor de devzm etti — Tranlameli kaltletmek istedik te Terhirasel Bepimizi karırdı, öyle ki o, va'nız bizim mamus lekemliz: değil T-- kat aymi zamenda canlı bir hicabımız- Ün genç erkek hiddetle mırıldandı- ları — Yani İzah edin! — Suima'sö vlemek ıstıvürum Trün- ne demek kavel sağ kaldığı müddetçe. ne PEka'ta nrentel dö İsesharsiçin. ne'de huskı bi- risi inih, Mübir tehlikefe girmemefe — yemim etimişlik: Biz artık- kendimize istiyorsunuz? KAHRAM'AN Kl! — aürsm 'a * Merdivenin altından körkunç bir se5 cevap verdi: —— Onları görmedik bile! Dehşetinden, sesini alçaltmayı unu- tan hademe bağırdı! —— Nasıl görmediniz?. Aşağıya in- diler!. Biran, etrafı korkunç bir sükünet savdı, sonra Korinyan dehşet içinde kekeledi. — Yukarıya çıkıyorlar! Raskas bir kapı gördü ve bu kapı- yı açtı. Nereye gidiyordu? Bunu ken- disi de bilmiyordu. Son bir hayat sevk tabiisi ona otomatik hareketler yaptı- rıyordu. Kapıdan içeriye girince tavan arasındaki odaların birisinde bulundu- . ğunu gördü. Korinyan dünyayı verse- ler, zeki Raskasın peşinden ayrılamaz- dı. O da içeriye girmişti. Raskas cna bir işaret yaptı Ve bir hamlede, kapıya iki üç ağır sandık dayadiılar. Tam vak tivdi. Kapı da şiddetli bir darbe düyul dü. Raskas, heyecanmdan titriyen bir ses'e —- Döstum, dedi, cübbenizi bana ve- rın. Dehşetinden düşünemiyecek vaziyet te bulunan Korinyan da hiç tereddüt etmeden cevap verdi: — Tete! Bu odada her nevi eski eşya vardı. Raskas birkaç dar iskemleyi birbiri- nin Üzerine koydu ve rahibinin cüb besini bunların üzerine — yerleştirdi. Pencereden sızan ay işıği altında bu cübheli iskemleler korkunç bir haya- let halini almıştı. Raskâs mMmırıldadı: — Bu hayalet, onları, en aşağı bir dakika durdurur ya! Kapmın üzerine müthiş darbeler ya ğıyordu. Korinyanın ayakları artık tütmuyordu. Raskas onu en yakm penoeraye-dağru itti ve: —— Dostum, dedi, omuzlarınıza tır- 205- —a S wn 1 nn mmcak oradan da dama çıkacağım. Bundan sonra, sizi de oraya çekerim. Başka bir zaman olsaydı, Korinyan bu tekliften muhakkak ki ürkerdi. Fa- kat dedik ya, dehşetinden bir şey dü- şünecek vaziyette değildi; Raskas, ra- hibin geniş omuzları üzerine çıktıktan sonra dama tırmandı ve oradan eğile- rek göyle dedi: — Dostum, biraz sonra bu haydut- lar kapıyı kırarak üzerinize saldıra- caklar. Onları kama darbelerile, yum- ruk darbelerile, ayak darbelerile kar- şılayacaksınız. Onları kaçıracağımıza eminim. Bundan sonra sabâahr bekler- siniz ve rahat rahat aşağıya inip, beni evimde bulur ve döğüşü anlatırsmız. Elveda, dostum hiç korkmayın.. Korinyan inledi « — Ah! Sefil! Raskas ortadan kayboldu. Korinyamn başımı elleri arasına alrdı ve hemen kü- piyı açıp kendisini derhal boğazlatma ni daha hayırlr olup olmayacağını düşündü sonra, olduğu yerde dönmeğe başladı. Daha sonra da, ne yaptığının farkında olmadan, odada koşmağa bat ladı.. Tam bu sırada, haydutlar kapryı kırmışlardı. XXKXVTI FLÖRİDEKİ ZİYAFET Bu başlayan cumartesi günüyle er. tesi günü atlayarak, kralim kardeşi Göstonun, birkaç döstile beraber, kar- dinalin Flörideki ikametgâhma misa- fir geleceği günün arifesine yani pazar günü akşamımma geliyoruz. Anlatacağı mız hadise, saat on bire doğru vüku buluyordu. Evvelâ, Rişliyönün ikamet etmekte olduğu Ruayal meydanmdaki binaya girelim. Filhakika, Rişliyö, kralla An d'Otrişe söylemiş olduğu vechile, ct- martesi gününden itibaren, kardinal sarayma yerleşmeğe başlamıştı. Mü: hafızları, bu muazzam ve mutantan