“İstanbul konuşuyor Kutucu'arın büyük bir derdi var Yük arabaları- » Nn, dükkânları- hin önündeki dar caddeden geçmesini Ş İstemiyorlar âîhta fiyatlarının Sok K'('wı N l"'_ı tü n, arabaların geçmesini ist emedik * Ağağrda: genç kutucu Semih di. ma bir ses duy- yorum. keni eceğimi » buyurun-sizi dinliyorum, t a Ması kutuculara Zarar eltirmiş teri tekiden aldığı fiyatı ön p yüzden arada ezilen bilir, bugün a fazla vermez, Bu tabil biz. oluyo- ruz. Sonra ikinci bir zacazı da, seyyar satıcıalıın kaldırılmasında zördük. Ba- hıkçılar, dutçular esnafına tablalar ya- pardık. Şirmdi bu iş te hapt yuttu. Kutucuları dolaşırken, bir de eski usul sandık yapan dükkiânlardan birisi- ne uğradım. Burada üç tane yaşlı ve bu işte kocadıkları anlaşılar insan — çalışı- yordu. Dükkâna asılan levhada (Sandıkçı Hasan Bal) ya: 1 okuduktan sanra, dükkândan içeti girdim, Arkamdan ÂL ayni mala İ & pürtelâş beni takip etti. b Ve l tamm zamanımda yaptığımızı anladık. Çünkü o sırada biribiriyle ya- rış edercesine iki araba sokaktan hızla geçtiler. Arkadaşım fena halde ürk- müştü. — Herifler az daha beni çiğneyecek- lerdi, diye söylendi. O zaman, ihtiyarlardan birisi: — Ya bizim canımız yok mu, ba- yım! Bunların yüzünden, bu sokakta & Cam, ne çerçeve kalıyor. Dükkân- muzdan başımızı çıkarsâk çiğneneceğiz. K yadal t diye korkuyoruz. Allah kürtârsın bizl, Mdatli çakinin, sesi biraz — evvelki Bunları söyledikten sonra, eski ra- ll,q'( ;tılım epey kaybetmiş bir va arda yeni gelinler için yapılan Ne“::"l':'"" i sandıklardan birine bentiyen yeni bir *Der ütucular. Ben size bütün sandığın üzerine eğildi ve müthiş bir el Samma telefon ediyorum. Allah Yöriz gi Den kalkıp geliniz de, ne çeki çabukluğiyle, bu sandığın üzerindeki madeni kastınlara zarif nakışlar yapma- e yi n S e e Tünüz.. Ja başladı. O zaman, diğer ihtiyarlarla Ütleyı * Var, çektiğiniz nedir, kime j . di konuştum: DT Ye soracaktım, fakat telefon 5 yi t & e h__._(,_ : ğ — İşler çok bozuldu, diye € an- İnin Dandı Soracaklarımın hepsi dılar.. Şimdi bu usul mallara xz Bayeş , Sünda kaldı. O dakikada birçok Taikyat TiM olduğu halde, hepsini Ti vchıı_ı Âliyi buldurdum ve be "'lıuı. 9ğru — Kutucuların — yolunu insap bakıyor. Halbuki ne güs., ne sağlam iştir bilseniz.. Ne çareki her- kes bir asti, modern mal almak usulü 'r% tutturmuş. Bizim sandıklara nazaran ikaleni; yüz kere çürük, yüz kere daha az sağ- Ni B k arma q&:::k dür ve P:'x'::;şî'ğmk": lam mallara gidip avuç dolusu para sa- K ... ıhı'ı YOnra 15 dakika sonra, Kututu yavaş yavaş sönen bir sânat» çıyorları. Baki'ecr zi .khı. u:.. Yere varmıştık sandıkçılar — hailerinden _!î“"h SA V ** ç Nereye uğrayı ü adai çekti.. %Md“ eti ın"“gmm B eet e eee Yw Gözlezini arkadaşının işlediği sandığa Slaşmas, , Zafimiza bakına — bakına gL A BU y B &i duı,ff başladık. Bu da kü çen arabalara; otobomillere çiğnenme- doğru çevirdi ve dakikalarca öylece sa- tü öan AM önün kağı ? bit nazarlarla baktı, durdu. Sonra bize ('““nd mnden geçerken, kapı Tikiy, a * düzan genç bir çocuk güle | k döndü: X di s“î.uı geldi.. anın *hesabırir. Altah bi — Çok severim şu işi amma, genç ol- Ralip, Bi.i::ıdm'l' dedi. Bugün — sıra | Bu yürden. mallarımız da ziyan görü- saydım, hiç durmaz kendime başka K"_m“ı Semtin!, , İ yör, bir Çokları “İdrilr dökülüyor. | bir iş arardım, çünkt ekmek kalmadı, emin (ETBAl “Bordum Sezih ! sustu, İize dükkânmin | trtık bunda diye söylenidi.. K Te ı'fı_d'm eden siz miydi önündeki duvarların yıkık, sıyrık yer- HABERCİ leır"iln old _a"' Haberin okuy lerini gösterdi: ' Uğüm için tanıyorum — siz Hi Tüpe ” Perabı *Hn,,u%"- Zenç adamin; küçük B Üzerindeki le » v 3 Ürdi Nöüer & arabalardan ba devam etti. Arabalarmın radan nasıl, he tehlikeli ki geçtiklerini terseniz şu duvarların haline maz, Bütün esnaf aramızda bu vaziyete bir nihayet mü at edeceğiz. canım.. Geçenlerde 19 Safiye: 18,30 plâkla dans müsikisi, piyano ve keman refakatile, 19,30 koalı rans Selim Sırti Tarcun (Spor pedngoji y rhaya s), 19,58 herleri, 20 Sadi Hoşses k " Ha ilem VA . | sD, 19.58 Borsa hahe oŞS b"'*' Ko UTAN gencin Semih a la, iriyarı bir adam ya- | — e açi tarafından Türk — musikisi 'ı::" tnina, G sokuldu ve mefes almadan söze | ,0 4 sik garkıları, 2030 hava raporu, 20,33 " NŞ Va & Duratim umumi der Ömer Rıza tarafından arapça söyler, 20,40 Semahat Üzdenses ve arakadaşları tarafın Üa Sektiğümder n WRbtE ik te sanki ne oldu? | dan Türk müsikisi ve halk şarkıları, (saat üz, Mak sakama Be O | ayarı, 21,15 örkestea: eçi DeĞi açaç Yölümuzu Şörüyo: vüziycti. gördü, 1 — Ölfenbach: T belle Helene Potpo Ükbee, çi koydu. O gün arabaları örti. idiyor. Za üN yildırım gibi ge aba, ü «dnsanların bile zor Bu yoj ü ık | ı'ıh._u $ Y. ldan Fünde yüzler:e yük ölsa ne ise, | | sonra bir çok başka kutu dılar. Fakat ertesi gün an ayrıldıktan ularla konuş- | İların pahalı- tuk, onların derdi de lanmasın idi Eskiden metre mik'abını 25 İiraya 9 — Volisted: Frores Jayeuü valse, $ — Borodin: Dans Les Steppes de Va sle centrüle, 4 — Grossmann: Csardas. — Ramcand: Menueti. Ajans haherleri. 22,30 Plükla solo- önera ve öperet parçaları, — 22,50 son haberler ve erlesi günün — programı, 23, son BÜKREŞ 18 Rumea havaları, 1915 müzik, 20,35 sarkılar. 21,15 cazbant, 2245 Rumen ha Yazan. Kenan Çinlli — Melekrad Çinili ( ERKEK —- KIZ ) (Terehme ve Ektibas hakkı mahfazduar), —Numara 41 — Müth!ş kazadan sonra... iki bacağı kırılan atı öldürmüşler Ağlıyor dum; çavuş beni teselli ediyor Kurtuldunuz ya üzülmeyin! diyordu İyileşemiyordum. Sıksık bayılmıya baş- lamıştım. Bu hal bir kaç gün sürdü. Hastaneye girişimin ancak haftasında kendimi toplayabildim. Bir jandarma çavuşiyle bir polise ifade verdim. Be- nim bilmediklerimi de jandarma çavu- şundan öğrendim, Beni kanlar içinde yerde, Bebeğe e- veine giden bir rençber görmüş, Biraz ileride de atı, gene ayni şekilde görünce şöseye fırlamış. Bir şoföre haber ver- miş. Beraberce beni alıp — otomobille KEtlal hastanesine kaldırmışlar. İfademi alabilmek için Üç gün Üç gece uğraş- mışlar., Nalile.. .Nihayet dört gün önce yalan yanlış verdiğim adresteki yeri a- rTamışlar,. Çavuş bana bunu söyleyince annemi hatırladım : Annem geldi mi dedim, hal- Ge çok Üzülmüştür. — Tabil gelip gidiyor. Hemen he- men her gün. Şimdi de neredeyse ge- Rr.. Jandarma çavuşuna atı sordum: — Hayyan ne oldu? dedim, — Iki bacağı da kırildı. İyileşmiyece- di anlaşılınca Sipahi ocağında öldürdü- ler.. Bunu işittiğim zaman duyduğum ü üntüyü tarif edemem.. Yalrız ağladı- #amı biliyorum. Çavuş benim ağladığı- mu görünce teselli etmiye çalıştı: — Siz kurtuldunuz ya! Üzülmeyin, dedi, İki saat sonra annem geldi.. Yanım- da geç vakte kadar kaldı ve hep ağla- dı. Etafl hastanesinin başhemşiresi sı- cakkanlı genç bir kızdı. Benim konuş- maya başlayabildiğim gecelerden birin- de yanıma gelmiş, ben sormadan hasta- neye gelişimi anlatmıştı. Çünkü vak'ayı garip bulmuştu. Nasıl olup ta aldana- bildiğine hayret ediyordu. * Xe Bıılınııınııo ben sebep otmuştum Beni hastaneye getirdikleri zaman hemen sedye ile ameliyathaneye götür- müşler. Beni gören hastabakıcılar: — Vah zavallı, pek te genç bir deli- kanlı, diye üzülmüşler. Ameliyathane- de, ameliyat masasına yatırmışlar. Elbi- selerimin çıkarılması icap edince dok- tor, ameliyathancde bulunan kadınlara: — Siz çıkın bakalım, demiş. . Kapıyı kapatmışlar.. İçeride bir dok- tor, bir ben, bir de beni soyacak adam kalmış. Merak içinde dışarda bekliyen hastabakıcılar, birdenbire kapının açıl- dığını duymuşlar, dışarrya çıkan yar- dımer onlara: — Haydi bakalım siz girin, hasta siz- denmiş, demiş.. Put gibi kalmışlar, Heyecanla içeriye koşmuşlar, meğer ben kızmışım.. Başhemşire bana, öyle komik, öyle garip bir tarzda anlatmıştı ki, âdeta a- cılarımı bir an için unutmuş ve gülmüş- tüm, Â Gene başhemşirenin anlattığına gö- re benden tamamiyle ümitlerini kesmiş- Termiş.. Hep “yabugün, ya yarın öle- cek,, diyorlarmış.. Maamafih giringa yapmaktan da vazgeçmemişler. Bir aralık düşünmüştüm. Ölecydim acaba daha iyi olmaz mıydı? Bu kadar zaman içinde yaşayıp ta ne görmüştüm. Neden zevk, neden tad alaıştım. Hiç.. Bilâkis hep ürüntülü, hep dağdağalı bir hayat türüyordum. Sonra işin sonun- da kötürüm kalmak ta vardı, Atın sahibi prenses beni ziyarete geldiği zaman ikinci bir ürüntü içinde kıvrandım. Güzel atın ölümüne ben se- bep olmuştum. İçimi bu iyi kalbli kadı- na açınca: — Rica ederim, bunun da 1âf: mı ©- lur, Siz sağsınız ya.. Ne yapalım, de- mişti.. . (Devamı var) ——— Ö vi eee aa eee akeeeeeamernan AAA —— vaları, BUDAPEŞTE: 18,30 siğan orkestrası, 20 Leharın plâk- ları, 22,55 cazbant, 2840 opera orkestra- sının konseri, BERLİN: 19 plâk, 20,10 konser, 21 radyo orkestra sı, 29,30 bafif müzik, ve dans havaları ”| ROMA: 18,15 cazbant, 20,30 orkestra, 21,30 ha- fif müzik, 22 Bayader opereti temsili, 24, 15 cazbant. VARŞÖVA: 18,15 opera parçaları, 19,15 plâkla şar. kılar. 21 radyo orkestrası, 22 dans hava- ları.