Miki Mavs'un hâlıkı anlatıyor Filmleri dünyayı dolaşan Miki ve arkadaşları bir günde doğuvermemişlerdir (Los Anjelos)un stüdyolar mahal lesinde, Pelikül caddesinde, etrafı duvarla çevrilmiş büyük bir bahçe- nin ortasında beyaz boyalı küçük ev- lerden mürekkep bir grup — vardır. Evlerden bazılarının — çatıları cam- dandır. Bu duvarların arkasında — ancak 500 kişi çalığır. Civardaki muazzam stüdyolara nisbetle denizde bir dam- la denebilecek derece axz., — (Çünkü, ostüdyolarda çalışanların — sayısı, binlerden, on binlerden çok — fazla- dır!) Fakat, bu 600 kişiye binlerce kur şun kalem, tonlarca mürekkep, kilo- metrolerce kâğıt, — milyonlarca icat fikri ve gene o kadar tatbik kudreti İlâve etmek lâzımdır. Anladınız değil mi? Burası Dizneyin stüdyosu; Mickey, — Minle, Donald, üç küçük domuz — yavrusu, üç kurt yavrusu, kurbağa Flip, vesa- irenin evleridir. Hepsl burada doğ- muşlardır. Sinema perdelerinde gördüğümüz zaman güldüğümüz mini mini yıldız ların; büyük ve küçük hepimizi eğ- lendiren, velev ki muvakkat bir 2n- man için kederlerimizi — unutturan Mickey, Minle ve arkadaşlarının e- vini de görmek, gezmek istemez mi- siniz?.. Haydi, öyle ise içeri girelim. Projeksiyon salonunun — yanında büyük bir salon daha var: Rossam- lara mabsus.. Burada Valt Dizneyin en ziyade omniyet ve itimat göster- diIĞİ ölll kişi çalıştyor>Hepsi de va- natkâr, zekâ sahibi adamlar, Bütün dünyanın alkışladığı Mickey, Minle, Donaldın maceraları hep — bunların dimağından, hayalihden çıkıyor. Bu salonun biraz ilerisinde (müb tedi ressamlar)ın — atölyeleri var. Bunların sayısı 100-150 kadar. Hep: &l de genç. Valt Dizney bunlara me- todunu talim ediyor, İnceliklerini öğ retiyor. Bunlar bir sene stâj gö Tüyorlar, Sonra ressamlar — sırasına geçiyorlar. Filmlerin mevzuunu dalmâ Dizney veriyor. Krokiler, ilk evvel kurşun kalamloe yapılıyor. Sonra, mürekkep le çiziliyor. Yalnız kadınlardan mü- rekkep hususl bir atölyeye veriliyor, Bu Sellulold parçalar oradan eklen- dirme atölyesine geçiyor. Krokiler, renk renk — boyanıyor, Ve resimler, Yotoğrafları alınmaya hazır bulunu- yor. Bundan sonrâ derhal fotoğraf ktamına gönderiliyor, Krokilerin, sı rasile ve büyük bir dikkatle fotoğraf ları çekiliyor. Dokuz dakika devam eden bir film için 15.000 krokinin fotoğrafını çekmek İüzımgeldiği dü Şünülürse, sarfolunan emeğin kıyme- ti anlaşılır. Fotoğraflar alındıktan sonra filim ler, de dekupaj atölyesine, (senaryö ye göre sahneleri tertip eden dalre), daha sonra tetkik dairesine gidiyor; lâzımgelen tadilât yapılıyor. Buradan, sessiz filmler kayıt da- iresine gönderiliyor. Fotoğraflar, ilk evvel ayrı ayrı kaydolunuyor. Söyle yecekleri sözler işaret ve tesbit olu- nuyor. Musiki sahneleri tayin edili- yor. Ve fotoğraflar seslendiriliyor. İşte gördüğünüz ve canlı zannetti- ğBiniz bu küçücük resimler — burada, bu küçük atölyelerde doğuyor. Şimdi, bunları hayalinden çıka ran Valter Dizneyi dinliyelim: — Bana dalma, Mikeyi nasıl icat ettiğimi soruyorlar. Buna cevap ver- mek zannolunduğu kadar kolay bir iş değildir. Zira, Mickey — bir günde doğuvermemiştir. Mickey bir tekâmüldür. 1928 de Kalitorntadan geldiğim zaman can- lr resimleri teerübe etmek, bunları tekâmül ettirmek fikrine — düştüm. Birkaç arkadaşımla beraber olduk. Lâzımgelen sermayeyi koyduk. İlk filmi yaptım: “Harikalar diyarında Alis,,. Bunda, büyük bir muvaffaki- yet kazanmadık. Fakat ben muannit veazimkâr bir adamım. Çalısmaktan uğraşmaktan bıkmam, — usanmam. Biraz sebatla resimleri değiştirdim, tadil ettim, Bazan hepsin! yeni baş- tan çizdim. Nihayet koca kulaklı, u- Valt Valt Disney zun burunlu, küçük vücutlu, bacak- Jarı zayıf, ayakları iri bir mahlük yarattım. Buna ilkevvel Mortimer tsmini verdim. Bu isim karımın ho- şunü " gitmedi. Düşündük ve"Mfekey olsun dedik. Mickey büyüdü. Birçok kardeşleri oldu. Sonra, bütün dünyanın sevdiği ve kabul ettiği barka erhus — doğdü. Alkazar — sineması bu hafta “iki filmi gösteriyor. Ralph Bellamy ve ettikleri bu film, “iki yüzlü adam,, ve kahramanları Mesalmden çok memnunum. (Valter Dizney); büsbütün — yeni bir tarzda yeni bir film — daha yap- maştır: Blanş ve yedi cüco.. Bt Yitmin inemratarda gösteriime bırsızlıkla bekleniyor. — Dunun da diğerleri gibi; belki de daha çok rağtet kazanacağı muhakkak sayılı yor. eanlı adam,, Jsmlle yeni bir heyecan Marina Marshım başrollerini deruhte filmine naziro olarak yapılmıştır. AT D LA LA AAA şekillerde: AAT M (çalışma) cetveli - 109 W yokl İşçi hesap pasl İşçi hesap cep d DA L İşçi mukavelesi (takun DA LA LAİ üyük boy ÜYTT YU LA İ AY SN ST aT K Gzerlne Bir yıllık OT FO E TU A HEL SADA BAA suvamtaj deletri ($9 yapraklı ve aunbalıdır)10) k HİAYAT YOARA ' AA anyol hak yepdevleri sird ile (PT ÜÇ EE eT kitap depsa)dır. Ye bda,iğ l Gaatık hanıada No :10 İİ,1?.Bedeli pojia gönderilen Lapr DY DA Fransızcâ ÜğrsAmek' istiyen Türkler için yazıl mış ve bütünüdünya'Mmetotlarından'muhakkak, çok'üstün, çokikolay bir metot — (Frarısızcayı çabuk öğretirim ) Linlaraz,; 1 konysma,(6 kitap-taiı tükim cera 135 ciltlenmişt 160 kuruş Öğretmen * Fuadı Gücüyöner'in (*Anailo'u Tütk ğ kap *depösu)dir A LA AU A A TELAL A DL T E DD KS YAY VĞ Y G ELAL L | Hollvutta bir gece V - Rober Taylor Sinema payitahtında “ Taylor avcısı kadınlar klübü ,, olduğunu duydunuz *“Yıldız imali bü- rosu,, muazzam bir sahte adam imalât. hanesiydi.. Muhte« lif salonlarında baş ka başka işler görü- len binanın daha kapısında göze çar- pan büyük bir lev- hada “sus ve ölü leri dinle.,, cümle- i yazılmıştı. Bir — numaralı salon bu esraren « cümleyi izah, ediyor: yüzlerce Konofon, yüzlerce meşhur insanın sesini, sizin sesi n yerine koyuyor. Meselâ üzreinde 'arozo yazılı bir âaletin mikrofor nuna bi ler söylerseniz Hoparlör se- sinizi Carozonun sesine tahvil ediyor. Sa nıyorsunuz ki, meşhur bestegâr dirilmiş de salonu çın çın öttürmektedir. 'Yine meselâi “burun dairesi” bütün meşhur şahsiyetlerin burun kalıplarına tahsis edilmişti. Asansörle 75 inci katta ki 100 numaraya çıktık. Bu oda münha. stran siyasilerin kafa kalıplariyle doluy. dü. Yer altı asansörile yedi kat yerin dibi. ne girdik. İş dairesini ziyaret ettik. Dün yada ne kadar işsiz kalmış ressam, hey- keltrar, fotografçı, töruşçu, mulâjçı varsa burada çalışmaktaydı. İri gövdesiyle sem patik dostum Arif Dinoyu, Fikret Mual beyazla layı tanıdım. Tekrar yer yüzüne çıkınca |da, süyariye kadar adeta bir ordu *hazır,, salonnuna girdik. Hazır salonun |dı. Elektrik zilli tel örgü manileri, bina idi. Burası ha- | mu ? Jön prömiye sane inledi; lerden — beşincisine mensup bir kadırle bir “bizim olacak sın” azası. Beni © çok harap eden bu teşkilâttır. Allah ©* lerine düşürmesin. Pestilimi çıkarıy Hepsi apaş sınıfından, iri yarı kadl"u: Ben nasrl onlara mükavemet edebilirili” — Aleyhinizde daha kaç kâdın tı var?.. | — Hepsi gakba168... Hartrımda oldi lardan bir kaçını söyliyeyim, “Tı)lnrd' Bunlar, nefret ettiğim esmer kadınlı cemiyetidir. Bir an evvel ölmemi isterlfi Her ay, beş altı sui kastleri polis tarafifi dan meydana çıkarılır. “Bizi sev!” klütü de hatırı sayılır derecede tehlikelidir.”B* kir delikanlı”, “Seni yiyeceğiz”, de azıli' lardandır. Diğer bazıları da şunlar: “KE bimizin intikamı”, “paylaşma komitesi ” “kemiklerimizi kır”, 'Jigolomuz” (hatt Aşk), (sevgililerin), '(ya kalb ya brçakl! (ölümün e!'mizdedir) ve daha bir sürüe Ben, bu şerait altif da yıldızlığın felâkt li encamını dü Xa ken meşhur artistif evine gelmiştik. BU ra bir nevi müstal” kem mevki idi. kale toplarından, ** uzun menzilli sahra toplarından, ıut;_ ayak da bütün ülmüş sandığımız artistler, top Joltaları her adarmda önümüze çıkıyordi lanmış sohbet ediyorlardı. İnsan bunla- rmm sokaktan toplanmış bir takım sefiller olduğuna nasıl inanır?.. . Nike Rayayı orada bırakarak sokağa çıklım, Daha üç âdım bile gitmek kısmet olmadı. Dehşetli bir kalabalık gözümü çekti. Kalabalığın hususiyeti hepsinin bir noktaya hücum etmiş olmaları ve sadece binden fazla kadından ibaret bulunmasi idi. Nerde parçalanmış bir tanğın anka- düm, erci ile foto ÂAlinin orada bulunma ları ihtimaline rağmen yaklaştım. Ne ol- duğund sorup anlamiya vakıt kalmadan düdükler ötmeğe, makineli tülek ateşleri dı.. Bir anda earafımız sarıldı, Fotografım daha gelir gelmez “G, Men” lere dağıtıldığından be ni tanıdılar ve dokunmadılar; Lâkin orta da ne kadar kadın varsa ite kaka sürükle yip götürdüler. Biraz sonra benimle, e- zilmiş, harap olmuş bir yaralıdan başka kimse kalmamıştı. Betbahta yaklaştım. 'Yağlı saçları, parça parça gömleği, Ça- murlu suratiyle her hakle linç edilmesi üşünülen bir kadın düşmanı olmaliydi. Nihayet yavaş yavaş ayildı. Kim oldu- Kunu ve beni dehşet ran hâdisenin ma hiyetini sordum, Anlattı ve o zaman yü ünde bakik! yetini gösteren Çizgileri Zzını gö bu biçare bir tumaralı jön prömi € Rober — Taylor- Hustef tankiy an geçeceği â “Tayloru takip ilâtı” vasıtasiyle ğrenmiye muveffek olan kadınlar yolur nu bekliyerek tanka saldırmışlar, İsmeti- ne tecavüz etmek istemişler, saikai muhabbetle berifi bu hale koymuslardı... 'Beraberce yürümeğe başladım. Bırak- sam yı caktı. Evi yakınmış, Bu kıya- fette tanınmaktan kotkmuyordu. Yerde beyat bir şey gördüm. Aldlım, bu bir ro- zetti ve üstünde, artistin tercümesine gö re 'or avcrsı kadınlar klübü” demek olan hir ibare verdi. O srrada yanımızdan yıldırım süratiyle hir motosikletli kadın geçti. — Bu ne?.. diye sordum. Kalenin iç içe üç kapısı vardı. Her & pıda da ayrı bir parola veriliyordu. Rober Taylor bir taraftan bana izah * diyordu: Parola her gün değişirmiş. KA pılardan sonra karma karışık bahçe Y ları geliyordu ki, gideceği yeri eve varmasına imkân yoktu. Yollar tabi rent gibiydi. Gözcüler burada şaşkli şaşkın dolaşan bir kimseyi yukarr'ın çi lik ağlar içine alarak yakaliyacakla! Sokak kapısından bir salona girdik. rada kırk elli kadar Taylor vardı: ler ay yıldız imal bürosu, yük: ücretli fedailerimi benim nüshalarım Bâ” line koyar. Hepsinin hayatı sigortalıdi” Kurşun işlemez çelik yelekler — giyerle” Kadınların nümayişleri, tehdit mektul t çoğalınca beş on tanesini muhtelif istikâ metlerde şehre salarım. Biçareler ekseriy geri dönmezler, polis bir kenar maha de veya bir umumf evde onları ezii bir halde bulur. Muhaberat dairesi sadece tehdid Mt tuplarına cevap vermek için 350 bulunduruyormuş. Hayretimi celb edefi bir nokta da evde hiç kadın rxlmııull"!J Bunu sorduğum zaman bana: — Elbette, dedi. Maazallah bir kadifi bulundursam bir daha kapıdan dışar? adi mımr atamam. Ve bir işaretle genç bir memuru î" na çağırdı. Cevabr yazılmakta olan bif mektubu bana gösterdi. Mektup “Katıl kıskançlık” ctmi)"a dendi ve gunlar yazıliydi: “Taylor! Dün istihkâmlarında sanf ©— beşi çeyrek geçe bir kadın mendili | du; Ayağını tetik a)...” Baska bir kelime yok. — İşte, diyordu yıldız. Her şeye men benimle bukadar yakından a) dardırlar. Beş kere intihara teşebbüs tim, Beğinde de kimseye ı.-—yımıdil" tasavvurumu haber alarak mani lar... Bir cehennem hayatı yaşıyan bı'":: adama veda edip çıkarken koluma dı: i — Ne yapıvorsunuz canım? İki gel kadanberi parolalar defisti. Hem İG:; olmadılfınıza dair sansör dairesinden #Di- himdelti cemiyetlerce tardikli bir vesiki almadan rsıkmavın yoksa haliniz hlf" tır. Te b