W gün... Ömer bin Abdülâzizin Ha —_:—uııdın yirmi ay sonra Abü Ha- Üç gün Yezid sarayında görül. Nlıkıı ve Şamda aranip aramp sonra gelip çatan, —“. Öğle ezanları ohımırhıı?— B Tacirin buzuruta iki bedevi ç- Bunlar ._'—ıı.. Üa ı—ı;-hl-yh saraya çok ::ııu hayvanları beğenmişti, Fa. at dahi bederiler. kabal /et T etme- Ni İsrar etmirlerdi. Başseyis, atları k'hl kabul etmesini r'ca etmişti. —rdl:ı &t pazarlığı ile uğraşacak N_ vardı?. Amma nasıl olmuşsa ai iyi tarafına rastlamış, dudakla- Ucundan bir; | S Gelsinler... Üikryermişti.. Amıma bedevilerle kar. x'ÜVn!nı-,e bu likaytdiden eser kalma- t Yezid hirdenbire başkalaşıver. tanlanrvermişti. Adeta yüzünde ü vinç belirir gibi olmuştu. Fakat —Wne. ağzını açmasına mey- Bırakmadan bedevinin biri atılmış: Çıh Emir! . demişti. - Biz atları- k, *Ena getirdik. Pazarlığımızı senin- —*ıı yapmak isteriz, Bunun üzerine Yezid, bir baş işare - K,, *tvisi huzurundan uzaklaştırmış. q © zaman o mağrur, o herkese Mmuamelesi yapan emirin iki ko- » Açıp bu bedeviye doğru koştuğu Sdü kucaklayıp öptüğü görülmüş : W“Hıhımım ne haber? Selâme na. x.'hhanedîr!er ya, & Evet emirim sıhattedirler ve ikisi *ı.ü'- kavuşacakları saadet dakikasını g: l':de beklemektedirler, * &agi saadet dakikasından bahse- NH , ya İbni M'na? Bilmiyor mu- |Be> senin evine girmekten dahi hi pedlmişimdir? — Bilmiyor — musun »-_h:ı: Ömer bin Abdülâriz bütün teddetmekte bana bir yalçın ar soğuk Cavranmaktadır?. 5“:* gelenlerden biri esirci İbni ML N—iıhn değildi. Ve Yezidia ko- hrş (GU sesten daha hafif bir sesle “!l—.nı a En :i h bin Abdülmelik bu aş. b,.“dol lumak isteyince talih onu hiç a.u bir zamanda kahretmiş ı—ı—idm Ömer Abdülâziz de bu- Nq.h'd"'d' isrer edecek olursa, o- Vç beklenmedik bir anda talihin y.' Uğraması mukadderdir? x:ı yüzünde acı bir gülümseme S âulmyorıun ya İbni Minat ö. A,“,Miılıuıiı ile Halife Süleyman “_ı!!ııel'xk arasında büyük farklar yaşlıydı, diğeri gençtir. :hdne hiç dikkat etmezdi, di- l;t riyazet içinde vakit geçir- * Yemeğine, içeceğine, uykusu- !:_, dikkat ediyor ki bu haliyle Ö- F SF ilir. Kaderden ümidi kesme. F, * Bugün buraya - gelişim, — size b bir selâm ve Selâme- *.._Unbı buse getrimek için değik- "q,_::er bin Abdülâz?zin bir talih N hnhvrı.ı.lac:ıiı günlere yak. ldirmeğe geldim. Ya Mer- ; kanından gelen Yezid! Hasmın Ülda tlan Ömer bin Abdülâzizin NP Derede bulunduğunu — biliyor e Nu N).::dldxr sanırım. Burada değil S —Ş&? *tmiyorsunuz. Halife bugün N-;;rnu Diri Sem'anda olacak- » gün.. —h% gün tekrar Şama dönebile. İn ediyorsunuz?. Öbür gün Beni Ümeyye - Mi KÇ İ Yazan : Nizameitin Nazif Emir Hazretleri, buraya gelişim İalnız Hababeden bir selâm ve Selâmeden bir gıyabi puse - getirmek için değildir !,, den islâm yeni bir Hatfe arayacaktır. Zira öbürgün bir Halife, Ömer Bin Ab- dülâziz bulunmuıyacaktır!.. Yezid, Tbni Minanm bu sözlerini işi. dince evzelâ ellerini biribirine vurarak sevinçle; — Oh, oh! Ne iyi.. Diye muırıldandı, fakat sonra birden bire kaşlarını çatarak ve clini haçerine atarak geriledi: — Fakat bunu nasıl sunuz?. — Şamın tam müslümanları tarafın- dan verilmiş bir kacarı size bildiriyoruz. Acaba hata mı ediyoruz?. Ve Ibni Mina, âş.k emirden bir cevap beklemeden devam eti ; — Muaviye Şama bu günkü şerelini verdiği gündenberi burada herke& onun hatıralarını taziz etmekte ve onün İs- lâma açtığı yol Üzerinde yürüyenler bu şehirde beğenilmektedir. Ömer Bin Ab. dülâzizin Halieliği hakiki müslüman- lart haklı bir gazaba sokmuş bulunmak- tadır. Şam, camilerinin minberlerinde Ali ile evlâtlarından bahsedilmemesine tahammül edilemez. Halfenin hutbe. lerden Ali aleybindeki parçaları kal- dırttığını bilmiyor musunuz?. — Evztamma, . — Emir Yezid! Ben gize Şam ahali- sinin dörtte Üçünün arzularını bikâr. meğe memur bulunuyorum. Müslüman- lar Ömer bin Abdülâziz hakkındaki ka- rarlarını vermişlerdir. Ve onun yerin. da Özmer AKANIR IS ÇIKL düşlünmiyer bir yeni Halife görmek arzusundadır- lar. Halife Abdülmelik'n oğlu ve Halife Velid ile Süleymanın öz kardeşi Ye- zid'in kendilerine istedikleri şekilde bir halife olabileceğini sanmakla hata ettik. lerini aniarlarsa, boşalmasr mukadder olan Halifelik makamına Hüşşamı ve belki de Müsellemeyi davet etmeğe mecbur kalacaklardır. Unutmayınız ki bu adam sevgilinize kavuşmaktan siz! menetmekte olan adamdır. Bu tehdit Yezid' h aklımı derhal başı- na topladı. Ve Hababenin Sşıkı hiç dü. şünmeden cevap verdi: — Şamlıların arzu ettikleri şey, be- nim de arzumdür. Eğer Ömer bin Ab. dülâzirin Halifeliği devam etmezse hutbeler'a camilerimizde eskiden oldu- ğu gibi söylenmesine yardım edeceğimi vaadederim. Şam.. İşte Muhammedin Hicret yı. lından bir asır sonıa, İslâm tarihinin #kinci asra basışının ilk yılında yani 101 tarbinde bu Şam, bu derece garip ve böyle esrarengiz bir Şamdı. Cami- lerde hutbelerin şöyle veya böyle söy « lenmesi bir memnumniyetsirlik, bir sui- kast, bir dinişkıyam vesilesi olarak ele alanlar ou Şamda, gelecek Halifeye, gö. kestirebiliyor. Ev Ekonomisi SANERK Cevapları veren: PROFESÖR | Bütün talsilâtiyle karaklerinizi; meziyel ve kusurlarınızı; xizi hayrete düşüretek kadar vazılı ve sarih dlarak busustfyetle. yinizi; tuttluğunuz veya düşündüğünüz işte muvaffak olup olmıyacağınızı; ni- hayet beş farkla yaşınızı size söyliyebi. Jirim. Bana bir gazeteden, zir kitaptan veyn aklınızdan yazacağınız dört satırlık yazıyı; son aylardaki imzalarınızdan i. kisini gönderiniz. —N6— Ankara Kiskaç 6: Siz de genççsiniz, bünyece pek olgun değilsiniz. Hassassınız. İntizanı — sevginiz iyidir. Bugün tahsilinizle daha fazla tema- yüz edebilirdiniz, fakat siz de dikkat has- ganızı lam derecesinde kullanamıyorsunuz. Sizin de amell işlere kabiliyetiniz vardır. Acık konuşmaktan, — olan bilenleri biraz mübaliğa iİle anlutmaktan — hoşlanıyorsu- nuz.. Aleş 17 gibi, siz.de samim!siniz, iyi ve koönforkt bir hayat, en büyük arzuları nızdandır. Üysal olmağa da çabuk Hlışa- bilirsiniz. Kendinizi daba faal bir — hale getirmenizi tavsiye ederim. —4H1— Afgyon R. V. Gençelniz, Bühyeçe Tyisiniz. — Sıhhatçe şikâyetiniz yoktur. Lüubaliliğe yakın sa- miml bir karakteriniz vardır. Hâdiseleri — aralarında yakın bir münasebet olmasa da — biribirine bağlamağa — ve (.. şöyle olduğa icin bu da böyle oldu) — demeğe mütemayilsiniz. Kalbiniz, sevgi bakımın- dan, boş kalamaz. Tutumlu da değilsiniz. Zekânıza, kabiliyelerinize, dalma —muvaf- fak olacağınıza İtimadınız vardır.Size de dikkatinizi artlırınanızı ve datma dikkatli olmanızı tavsiye ederim, Ciddi işlerde çâ- buk yorulmamağa ve zor bulduğunuz şeyle ti de başarmağa alışmanırzı tavsiye ede- rim. —İl8— Kadıköy XYZ: Yaşı 25 (5 farkla) veya orta olarak tabrain ettim, Vücutça toplusunuz. “ nuz orta olacaklır. Manlikl şeylere di . gdüğünüz bir şeyin akışı içinde müfekkire nizi bırakmağa çok mütemayilkiniz. Şim- diye kadar lutumlu olmadınız, habuki bu- na ihtiyacınız vardır. Memleket işlerinde tomayüz elmek İstiyorsumnuz. Hissl mesele- lere de likayt değilsiniz. Biraz da müba- lâağaya, olan bitenleri izama temayülünüz vardır. Bu yüzden hüdiseleri, kafanızda büyütüyorsunuz. Bu buyunuza bir fren 14 zımder ve buna kendiniz da kolaylıkla im- kön bulabilirsiniz. . Md— Aksaray T.M.N.: 33-40 yaşlarında, orta boylu, zayıf dene- cek bir bünyede bir zat. Kavgacı ve asabi RöÖrünüyorsunuz. Aculsunuz da. Çabuk kı- zar, çabuk sükünet bulursumuz. Kin tut- mak, sizden uzaktır. Etrafınızda bir otori- le tesis eder, muvaffakiyelinizi ve bu yürden hayalınızda çok zarar görüp zah met çektiğinizi iddia edebilirim. Devamlı işlerden çabuk bıktığlınız için bir — takım işlerinizde şimdiye kadar istediğiniz ne- ticeleri alamamış bulunuyorsunuz. İşaret ettiğim buylarınızı tashih ediniz. —150- Ankara, Bayer 55: Gençsiniz, yaşınız 20-25 — arasındadır. Boyunuz uzundur, Dolgun — vücutlusunuz. Henüz tahsilde olduğunuzu ve ileriye ait büyük emel ve iddialarınız bulunduğunu tahmin ediyorum. Raşkalarını beğenmeme nİz ve reylerini kayılsız ve şârtsız her yer de tenkit etmeniz, en büyük kusurunuz- dür. Açık kalblilik başka, sizin yaptığınız başkadır. Umuml işlerde merki almak ls- tiyenlerin, — hareketlerini başkalarından evvel bizzat kontrol etmeleri şarttır. Size bunu ebemmiyetle ihtar ve tavsiye ederim. gecek Halifenin encamını bu esirci tbni Mina ile hıber veriyorlardı. (Devamı var) Alle geçimi hakkında tetkikler ıl('nâıl'l” Fakültesi, şehrimizde alle geçimi hılkxl yapacaktır, bu tetkikleri yaparken, fakülte tı tetkikler beleri de, iş yerlerinde anketler yapacak, icabında çalışan kadınlarla gürüşecek, evlerine kadar gidecek, sorulan suallerin cevaplarını alacaktır. Bütün bu arastırmalar noticesinde şehrimizde muhtelif tahbaka- lara mensup ailelerin geçim vaziyeti hakkında bir fikir edinecektir. İktisat Fakültesinin bu gibi araştırmalar yaparak, şimdiyo kadar ih- mal edilmiş bir mövzau totkikinden memnun olmamak mümkün de- Bildir. Bilhassa faklilte talebesinin bir taraftan nazari malümat olde ederken, diğer taraftan hayatla teması neticesinde büyük Taydalar elde edeceklerine şüphe yoktur. Bu tetkiklerden pralik olarak ne elde edilecek? Tetkiklerin, şehir iktisadiyasında bizce meçhül olan birçok sa- haları aydmlatacağına, bize yeni yeni şeyler öğreteceğine kanliz. Fakir ailelerin hayatımnı ucurzlaştırmak, onlara ucuz gıda temin etmek icin tedbir almadan evvel, bu allelerin nasıl geçindiğini öğ- renmek lâzımdı. Bunu öğrenmeden, hayat pahalılığı hakkında alına- cak tedhirler pek nazari mahiyette kalabilirdi. İktisat Fakültesinin alle geçimi hakkında yanacağı araştırmalar, bizi daha isbetli karar- lar vormağe sevkedecektir, Bu tetkikler yapıldıktan sonra, elde edilen malümat akademik tahlillere yarıyan bir malzeme olmakla kalmamalıdır. Fakir halk (a. bakalarının hayatını ucuzlaştırmak, hayat pahalılığını ortadan kal- dırmak yolunda yapılacak mücadeleler de gözününde tutulmalıdır. Yazan: Kenan Çinili — Melekzad Çinili ( ERKEK — KIZ ) (Tercüme ve iktibas hakkı mahffuzdur.), — Numara: 18 — Adıma yazımiş bir mektup Bir genç kız benimle görüşmek istiyor Pastahane kapısı önünde duran oto- mobilden siyablar giyinmiş bir kadın indi Ertesi sabalı şurada — burada dolaşıyor, Muallö ile buluşacağım saati bekli Onun tekrar çalışmaya başlamasına müsamaha göstermem, Leylânın hoşu- na gitmişti. Kıza hak ta veriyordum. Sonra kendisine tahakküm etmekte hak kım da yoktu. O ertesi günden itibaren fabrikaya gidip gelmeye yeniden başladı. Çalış . tığı yer, evimin yolu üstünde bulundu- Ku için daima önünden geçer ve bazan da ona rastlardım. Çok zaman da fabr'ka kapısı önünde uzun uzun görüşürdük. FB M eei © Birsalr akşamıydı. Akşam: yorgun, argın evime gelip te odama girdiğim za- man masanın üstünde adrma yazılmış bir mektup gördüm. Yazıyı tanımıyordum. Arkasımı çevirdim. Adresi filân da yok. tu. Merakla açıp baktım. İlk işim imza- sına bakmak oldu; Kâmuran.. Bu da kim??? Bu isimde hiç bir tanı- dığım yoktu. Mektubu okudum: Kenan Bey, Sizinle bazı hususat hakkında görüş. mek istiyorum. Perşembe günü saat üç- te Haylayf pastanesine gelirseniz mem- nun olurum. Selâmlar... Kâmuran Bu tanımadığım kadın veya kız ,ba. na ne gibı hususattan bâhsedecekti? Yoksa bu da, bir macera kadını mıy - dı? Yoksa böyle değil de, bana, beni â- lâkatlar eden şeylerden, meselâ Leylâya Bit bazı bifdiklerini mi anlatacaktı? Doğrusu merak etmemek elimden gelmedi, Fakat çaresiz, randevu gününü beklemem lâzımdı. Ertesi sabah kalktım. Muhtelif yer - terde dolaşarak, bir kaç arkadaşı riya- Tet ederek caat üçü buldum. Muallâ ile ilk randevuma gittim. Onu söz verdiği saatte ve söylediğ? yerde beni bekler buldum. Sinemaya girdik” Seyrettik, yahut et medik. Konuştuk. Anlaşmamız ilerledi.. Ort boylu, esmer, siyah ve dalgalı saç- İt kahve rengi gözlü bu nazik kız, be- nim nişanlı olmamdan çok müteessir ol duğunu bissettirmişti. Fakat sözlerinden, hareketlerniden dostluğumuzun devam etmesini istedi- ğini anlryordum. Beni arkadaşlarının evlerinde sık &ıik yaptıkları toplantılara davet ediyordu. Ben onun bu teklifle- zini hep muvafakatle karşıladım. Bu başlangıç, iyi devam edeceğe benziyor- du, Gene beraberce sinemadan çıktık. Fakat bu sefer Şişliye kaklar değil, ken- disine ancak - Harbiyeye kadar refakat edebildim. Onunla konuştuğum zaman kafam, daha çok aldığım mektubu hal- letmekle meşgul bulunduğu için dalı - yordüm. Bu, Muallânın gözünden de kaçmamış, bir kaç defa: — Pek dâlıyorsunuz, Kenan Bey de- iyordunu mişti. Yoksa benimle buluştuğunuza pişman mı oldunuz. — Hayır Muallâ Hanım, böyle bir pişmanlık yok. Bilâkis memnunum, Fa- kat bu dalgınlık bende ezelidir. Çok za- man böyle olurum. Kusura bakmayınız. . . * Nihayet perşembeyi bulduk. Hay. layfa, mektupta bildirilen saatten evvel gittim. İçim içime sığmıyordu. Çok me- tak ediyordum. Şimdiye kadar — hiç böyle bir vaziyetle karşılaşmamış ve bugünkü garip heyecanı duymamıştım.. Gözüm kapıdaydı. Bekliyordum. Fakat kimi? Tanımadığım birisini, bir kadını veya kızı.. Beklediğim belki de işte şu kapıdan içeriye giren kadındı, Hayır.. O olmıya- cak.. İşte gidip başka bir masada kerdi. « kadar yaşlı bir adamın yanıma otur- du. Şu dişarıdan pastaneye doğru gelen mi? O da değil, çünkü içeriye girme - di; hattâ bakmadan geçti.. Beni buraya davet eden kendisnii ba- na Kâmüuran diye tanrtan kadını tanı. mıyordum. Fakat onun beni tanıdığın- dan emindim. Doğrudan doğruya yanı- ma geleceğini biliyordum. Böyle olma. saydı, bana muhakkak kendis'ni nsl tanryacağımı anlatacak, ya elinde, ya göğsünde bir işaret taşıyacak, yahut ta nasıl giyindiğini anlatacaktı £ Mektu- bunda bunlara dair hiç bir kayıt yok- tu.. Saat üçe yaklaştıkça heyecanım artı- yordu. Hele geçmiye başlayınca ve ya- nıma kimse gelmeyince şüphelenm'ye başladım. Cebimdeki mektubu çıkararak gözden geçirtlim. Tanıdığım bir yazı olup olmadığını tekrar tetkik ettim. Benzetemedim. Gözümü mektuptan kal dırıp ta dışarıya Laktığım zaman bir takai arabasının gelip durduğunu gör. düm, İçinden, o olduğundan şüphe cde- miyeceğim, iyi giyinmiş bir kadın çıktı. Şoföre parasını verdikten sonra pasta « neye doğru yürüdü, Kapıdan girer gir. mez de içerdekileri gözden geçirerek ba na doğru geldi. İnce yapılı, uzun boylu, siyahlar gi- yinmiş bir kadın.. Onzun bana yaklaştığına emin olun. ca ayağa kalktım. Pastanede öntihap ettiğim yer iyi idi. Kimsenin dikkatini çekmiyen, serbestçe konuşulabilecek bir yer. Bana gülerek elini uzattı; — Sizi biraz beklettiğimden dolayı mahcubum. Affmızı rica ederim, dedi, Hürmetle elini sıktım: — Zarar yok efendim, buyurunuz.. O gösterdiğim sandalyede oturmadı.. Arkasını caddeye çevirerek benim tam kargıma il'şti. Acele geldiği için bir şey konyşamıyor, biraz nefes almak ihtiya- cında olduğu anlaşılıyortdu. (Devamı var) a -—