Ripetajı yapanı ZS. Fe Hollvud'da bir gece... (9) NI. - Mae Vest Etli butlu yıldızın muhafız kıtatı kumandanı Boris Karlof'dur | HABER — <A 28 BİRİNCİKANUN — 1907. Miriam Hopkins'in evi Nuhun gemisine benzer! Kapısı dalma, herkese açıktır. Davetliler! Gördüğüm şey şuy duz Garbo, bir ara hk masisa benim Marlenle konuştuğu 5 4 mu görmüş, hayalatı ç tin: muvakkaten ter kederek © otomobili” geri çevirtmiş. Son oi, "e dâ araoadan iner “b ken asfalt ü, A zerine a bayılmış, GİR. İşte tam bu sırada Marlen Ditrih bana filmlerinden. bahsedi yor ve talaffuzu güç İ bir Rus İsmi söylüyordu ki, Rupen ba | Ba hâykırmıştı. | Güç hal ile Gretayı ayrlterk. Beni görür görmez tekrar bayıldı. Nihayet kendine geldi. O sırada bir kaplar gibi yanımıza sokulan artiste hakaret dolu bir bakış fırlattı, Ben Mamulyandan Mae Westin ad resini aldım. Hemen otomobile atladım Uzaklaşırken, rejisörlerin müdahalesi | ne rağmen iki yıldız acayıp sesler çıka rarak, tam bir Kasımpaşa edasiyle saç saça, baş başa İerdi... Uzun müddet gittik. Nev Yorku, Londfayı, Monparnası geçtik. Bir, iki çol aştık. Leman gölünün İryısmi do laştık. Kutuptan dolaşıp Kongoya ge lirken asfalt üzerinde ve bir duvar di- binde durduk. Ben stüğyonun büyüklü günü hâyretle mülihaza ederken şoför inmem Tâzım geldiğini anlattı. Yediku le surları gibi bir duvarın önünde kala xaldrm. Esvelâ yanlışlıkla bunları bir dekor sandım; fakat değilmiş, Şaşkın şaşkın bakınırken duvarda bir delik açıldı. Korkunç iki göz bana baktı... Bu gözleri tanıyacaktım ama.. Sönra bir el uzandı ve gtsırtilı bir ses “kartını ver!" dedi, Mamulyandan aldı ğım kartı uzattım, Delik tekrar kaybol du. Beş dakika, on dakika, on beş da- kika sonra birdenbire duvarda esrarı engiz bir kapı peyda 'oldu, Baktım Bo ris Carloff, Dört köşe alnıma saçları ya pışmış, korkunç gözleriyle beni çağır di: sirlerine girmiş- » — Merhaba Borisçi ğim, burada ne arr yorsun?,, » Tabii beni tarnıma- dığı için kapı gıcır- tesını andıran kalım sesiyle homurdandı. İçeri girerken: — Yahu, dedim, ba ban Kuşdilinde süt- gök ederdi, ne çabuk unuttun e gün Boris Carlofi, Mae Westin makka kıtatı kumandanı ve "apıcraı imi ş. Du var boyunca en meşhur kovboylar ma kineli tüfek-ve kemendlerle misellah, minimini mazgalların önüne çökmüşler gece gündüz meşhur yıldızı güngseterle rin hücumuna karşı muhafaza ile mü- kelleftiler, Bunlar arasmda Ken May. nord, George O'Briand'i tanıdım. Bahçe gözün alabildiğine uzanıyor du; Fakat çiçekler tuhafrma gitti Bo ris insan gülmesine benzemiyen bir gü Yüşle, Frankeştaynde olduğu gibi kolu nu uzatarak-izah etti: — Bunlar yıldıza gelen buketler. dir. Cicate merakı olduğundan Uç bin hektir üzerine buket tarlaları yaptı Bir binanın önüne geldik. Burası bir salondan İbaretti. Yüzletce daktilo kız cehennemi bif gürültü ile çâlışsyorlardı. Boris izah etti: — Bünlar yıldıza geleni aşk mektup larma canları istediği gibi cevap verir- ME müddet daha yürüdükten sonra ümrük dairesine geldik. Buradâ müa- yene olundum. Tabii üzerimde kügrd, kalem ve or beş kuruştan başka bir şey bulamadılar. bü: Beni bu sefer bir başkası aldı ve bir küçük köşke götürdü. Kapıdan içeri gi rer girmez bogulacak gibi oldum. Me ger yıldızın ter saatı yeni bitmiş. Gan- gster korkusundan evden dışarı çıka- madığı için, günün muayyen saatinde kaloriferleri son haddine kadar açıyor ve bu suretle zayıflık kürü yapıyor- MUŞes Nihayet köşkün büyük bir salonun da onu gördüm; evvelâ tanıyamadım. Aşçı kadın zannettim. Beni görünce bir çıglık kopardı ve yuvarlana yuvarla na kırmızı perdenin arkasında kaybol Tu. Salonda bir kişi daha vardı. Görür görmez ta- nrdım, Walt Disney yıldızın karikatörü- nü yapmağa gelmiş. Yeni kir Holivud re vüsü çevirecekmiş. Biraz konuştuk. Bir de baktım, perdenin nin arkasında bir ka dm, Mae West, çık ti. On dakika evvelki et külçesiyle bu nun arasında hemen hiç münasebet yok tu, Ağzında bir cıgara külhani bir ta- vırla kırıta kırıta yaklaştı, Saçlarını ka- bartmış, ağzını kan rengine böoyamış- tı. Sırtımda siyah bir tafta vardı. Etli, butlu vücudunu kuş tüyü yas tıklar arasına bırakarak müstağni bir ta vurla elini uzattı, Öptüm. —Ne istiyorsunuz? Diye sordu. Yumuk gözlerini süz“ müş, başını yastıklara gömmü;, dur madan gülüyordu. İstanbuldan ne-mak sâdla geldiğimi; Holivudda niçin bir ge ce kalmak istediğimi anlattım. : — Tabii, dedi. Geceyi benimle bera ber geçireceksiniz. Bilseniz yabancı bir erkeğe ne kadar ihtiyacım var... (Walt Disneyi gösterek) bunların hepsinden biktim artık... Kalktı, kırıta kırıta uzaklaştı. Bir zile bastı, Boris Carloff girdi. Vahşi bir bayvan gibi artistin o Özerine atılarak onu öptü. Üsteki salona götürdü. Beş on dakika bekledik. Mae West saçları perişan, gözleri mabmur, elbisesinin göğeli yırtılmış bir vaziyette göründü. Elinin ihmalkâr bir hareketiyle saçla- rını düzeltirken: — İşte böyle, diyordu. Evimde mâh busum ve her gön biraz daha şişmanı yorum. Gerçi erkekler beni böyle daha çok seviyorlar ama.. Ben zayıf erkek İeri tercih cdiyorüm. — Yeni filmler çevirmek fikrinde misiniz? — Bilmem ki, bir film çevirsem, baş aktöründen figüranına kadar hepsi bana âşık oluyorlar. Sonra onları siraya koymak uzun iş... Maamafih bazı $ey ler düşünüyorum. Meselâ bu mevsim “Havva, ve “Merih batakhaneleri,, di- ye iki filme başladım, Onlar bitince “Cambaz karı,, “Yatak,, diye iki tanesi ne daha başlıyacağım. Size evimi gezdi reyim... dedi. Disney siz burada kalı- niz), Disney süt dökmüş kedi gibi itaat etti, Mae West etli vücudunun bütün yükünü zayıf gövdeme yükliyerek ko- Yuma girdi, İlk olarak yatak odası ziyaret et tik. Oradan kütüphane dediği yere gir dik. Filhakika burada dört duvar ta- vanlara kadar raflardan ibaretti, Her raf gırtlağına kadar kitabtan çok al- bümlere benziyen cildlerle doldurul- muştu. Merakla baktığımı görünce: SE 1875 denberi &- © şıklarımın o tesmini </ 7 v biriktirirdim. dedi. Benden bir resim is Gi, tedi. Tabii henüz â- şikr olmadığım — ve resmim de olmadığı için dünyevi yıldı zn arzuşunu yerine getiremedim. Mas- mafih ben ondan imzalı bir karikatürü muhtelif ırklara ve mesleklere Hiç de güzel değil Fakat güzel görünmesini biliyor Miran hopkinsi şüphesiz tanı - yorsunuz.. İhtimalki . seviyor vs beğeniyorsunuz... Size bu cici yıl- dızın hayatından, Kusuşiyetlerinden bahsetsek canınızı mış olur mü- yun? Mirlam (Georçle) de doğmuştur. Zenciler arasında, pamuk tarlaların da büyümüştür. Annesi, resimlerde görülen kayıtsız, gamsız, başında ge niş bir şarpe sarılı, (omütemadiyen muz yiyen ve gülen köylü kadınlara benzer. Fakat, büyük annesi tahell ve ter- biye görmüş, akıllı (o ve mücadeleci bir kadındı. İşte, Mirlam tamamlile ona çekmiştir. Büyük annesi, boş va kitlerinde romatilar, hikâyeler ya- zardı. Dostlarma okurdu. Torununa edebiyat hevesi veren, onda a hneye çıkmak hevesi uyandıran odur. Mirtam, İlk evvel Brodvey müzik hollerinden birinde sahneye (çıktı. Yavaş yavaş İlerledi. Az çok bir şöh ret kazandı. Genç bir piyes muharri- ri İle evlendi. Sonra Holivuda çitti, Hopkis sinema artistlerinin yeni bir tipidir: Kimseye tabi olmıyan, kimseyi taklid etmiyen (o müstakil, cesaretli, inatçı mağrur, oazimkâr ve küstah denecek derecede serbest. (Becky Sfanrp) filmindeki serseri kadın, (Hante Pegse)dek! güzel kız (Trols Serenades) filminin yi 'ek kapan oynak kadını; Jilda.. Evet, Jildanın ta kehdişi. Ona oo kadar ben$er, öm 6 kâdar cnr YAşatir kI., Kocasından boşandı. Artık daha serbest, Şöhreti var, sevgilileri var., Fakat, barlarda görünmez. Şık 1o- kantalara, birahanelere, kabarelere gitmez. Evinde; dostlarımı, Holivu- dun güzel düşünen, söz. söyliyen â- Adamlarını otrafına toplar. Konuşur, güler, içer ve eğlenir... Kapısı dalma ve herkese açıktır. Misafirleri, davetlileri muhtelif ırk lara muhtelif mesleklere (omensup- tur, Bunlar arasında büyük artist- lere, maruf sühne vazilerine, meşhur orkestra şeflerine, propagandacılara tesadüt olunur. Fikirleri. o zekâları gayeleri biribirine zıt mütefekkirler görülür. Viyanalı şairler, genç Avru- pa hapishahelerinden kaçan komü- nistler, Viyanalı şairler, genç aktör- ler ve aktrisler, ilh.. Fakat, hepsi de sânat âşıkı.. Bazan (Mirlam)ın evi o kadar kalaYalik'olür ki Nuhun ge. misine benzer, O; herkesi kabul eder. Yeni gelen mühim bir isim verir, dostlarından birinin , tavsiye ettiğini: “Oraya mutlak sit! Holivudda mütefekkirle rin toplandığı birlelk yer orasıdır. dediğini ve bunun için geldiğini söy ler. Sıkılarak bir (Oköşeye çekilir, oturur, sansar, dinler. Kendisine bir kadeh içki ve sandoviç verirler. Bir az sonra açilir, mükâlemeye karışır, Söyler fikirlerini döker zekâsını gösterir. (Mirlam); herkesle her şeyle meş gul olur. Münakaşalara karışır, fi- kirler beyan eder. Zekâsı, yerinde zman mlm a nü kopardım. Albür.lerden bana en yakın olanını aldım, açtım. Aman yarabbi burada kim ler yoktu ki... Meşhur sineme artist- lerinden, Masist, kornik Patti, Zigoto.. Kelli, Eddi Polo, şüeradan Botiler, Ver leri, üdebadan Zola, Kope, siyasiyundan prens dö Gal... Yine iüdebadan Bernard Şov ilâh... Kapıldığım bayretten meşhur artis tin hararetiyle uyandım. Diğer tenha bir kaç daireyi süratle geçtik. Kendimi Mae Westin saldırma larından güç kurtararak bahçeye atıl. dım. O, arkamdan çapkın bir apaş tür küsü tutturmuştu. Caddeye çıkınca Harry Bavr ile E in kol ola, bna doğru gel mekte olduklarmı gördüm. Sonu var Menü peur. Onu “Mübarek toprak” filminde de gördük... Pol Müni Holivuda Rusy” dan gelmiştir. Hususi hayatında çok mütevazı, sakin ve sade bir adamdı” Fakat sahnede büsbütün başkadır. Her an değişir, başka başka adamlar? temsil eder. Resme dikkat ediniz: üstte soldan itibaren “Zen bir kaçağıyım,, filminde; Çinli bir köylü Tolünde; “Papasın hayatı” filmi papas; altta: “Bir köy doktoru,, filminde doktor; “Amerikanvari bir DAS” muharrir,, filminde gazeteci Mirian Hopkins sözlerile hazır bulunanları hayrette bırakır. Çünkü o, herkesle alâkadar olmayı, herkesi dinlemeyi, herkesin cesaret ve gayretini arttırmayı, her kesin itimat ve emniyetini kazanma- | yı bilir, Onun evinde mükellef ziyafetler verilmez. Diğer yıldızlar gibi Lon- dradan, Paristen gelmiş bir ahçı ba- şısı, hizmetçileri yoktur. Evine ne zaman istenilirse gidilir, boş bulu- nan yere oturulur, 06 bulunursa o yenilir, Miriam zengindir. Evinde şampan ya ve nefis havyar boldur, Fakat, fisafirlerine bir Jirionata İle peynir- den ve franceladan başka ikram ç- | Orlof ve Tarakanova filmi “ dilecek bir geyi de olmasa gene kala balığın eksilmiyeceği muhakkaktır. Çünkti oraya gidenler, orada yeni bir | fikir, yeni bir ümit (o bulacaklarına | emindirler, Hiç bir seyden müteessir olmıyan Miriam yalnız, (Nevyork)da yasıya- madığma müteossiftir.. Orada daha ziyada biribirine yakın yaşanıldığı- nı söyler: — Holiyndda herkesin o büyük ve güzel evleri, çiçekli habçeleri, traça- ları, havuzları var, Fakât o bunlar © kadar büyük, birbirlerine 6 kadar “Hiddet !,, filminde bir asi... “ uzak ki insan hir dostunu ziyaret iğ mek, bir dostile görüşebilmek. kilometreler katetmek mecburi tinde kaliyor. Ben, burada, ken yel kaybolmuş gibi sanıyorum. Zirn, niz yaşıyamam. Dostlarım — #“ > muhitinde bulunmak, onların gi lerine, kederlerine iştirak etmek e terim, Dostlarımdan uzak ya$i bence kabil değildir. Yalnız El sek Alimler yalnızlığı severler, lerle kesten uzak yaşamayı tercih eğ€ zeki Başkaları için bilhassa (o biraz ri sahibi kadınlar için güçtür. Bun akı zeki adamlar arasmda bulun ig konuşmak, dertleşmek isterler: suz yapamazlar... A (Mirtam), sinema perdesini? yg zel gibi görünür. Tafbukl eler çirkin bir boyunu, kısa (o kirpik #oğuk bir rengi vardır. Fakat rindeki parlaklık, bakışlarınd”” el tatlılık, zarif bir tebessüm. pek küçük yumuşak ini <i caklık, halinde ve tavrındaki lk bütün bunları unutturur. iyinmek hususunda zevki9* bidir, Keyfi nasıl isterse öyle #0 nir. Birgün bakarsınız gemici 116 ge Sonra tüller, Jâmeler de görürsünüz, bir peri zanne niz. Butün-bunları zevk için YAP" Şuhluk için değji. Gene bir gün, paçası süz, sade bir tayyür lüt edersiniz. Gö lerinde, narlı bir gözlük vardır. aba kef diye tereddüde düşersiniz. — He? 00 bü hallerin iyi olmadığını, şöb"” dg iyi zarar vereceğini, bunlardan vee mesini söyler. Fakat o, hiç si maz, kocaman gözlüğünü olsun © mâ? O herkesle konuşmak, A9 le tanışmas, horl ndini 19” mak ister, Herkesi dinler, dinle ipe ten usanmaz. Herkesin trirllik düsün rine hürmeti vardı» Rİ mefta j vin, #anatin meftunudur. geri? Miriam: simdi sahne ve den A. Luvikin ka lar ge e yada hazırlanan bu filmin şo" leri de çevrilmiştir. İM. Bu film için 5 milyon frank lunmuştur. Bu paranın cüşt€ ya çok ehemmiyet vermiye İtalya hükümeti vermi tır. Romada, en asri stüdyolar Taği z X Musolini, son zamanlarda mıştır. Tarakanova tarihi ye Bununla İtalyanlar, sinemadaki yetlerini dünyayâ göstermiy* yorlar.