Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
- a * t z ehi li ü üü PN — . —— GA İ ZG a0 aĞT ea ae X T C #a — Hollivud'da bir gece... ©) Etli butlu yıldızın muhafız kıtatı kumandanı Boris Karlof'dur | Gördüğüm şey şuy du: Garbo, bir ara hk nasılsa benim > Marlenle gonuştuğu | Mu görmüş, hayalatı tırı muvakkaten ter , kederek — otomobili" geri çevirtmiş. Son — ra da arabadan iner <0 ken asfalt üzerine # — düşmüş payılmış, x XL_ İşte tam bu sırada z Marlen Ditrih bana filmlerinden , bahsedi a yor ve talaffuzu güç bir Rus ismi söylüyordu ki, Rupen ba na haykırmıştr. Güç hal ile Gretayı ayılttık. Beni görür görmez tekrar bayıldı. Nikayet kendine geldi. O sırada bir kaplan gibi yanımıza sokulan artiste hakaret dolu bir bakış fırlattı. Ben Mamulyandan Mae Westin ad resini aldım. Hemen otomobile atladım. | Uzaklaşırken, rejisörlerin müdahalesi ne rağmen iki yıldız acayıp sesler çıka rarak, tam bir Kasımpaşalı edasiyle saç saça, baş başa biribirlerine girmiş- lerdi... Uzun müddet gittik. Nev Yorku, Londrayı, Monparnası geçtik. Bir, iki çol aştık. Leman gölünün kıyısını do- laştık. Kutuptan dolaşıp Kongoya ge- lirken asfalt Üzerinde ve bir duvar di- binde durduk. Ben stüdyonun büyüklü ğgünü hâayretle mülâhaza ederken şoför inmem lâzım geldiğini anlattı. Yediku le surları gibi bir duvarın önünde kala kaldım. Evvelâ yantışlıkla: bunları -bir dekor sandım; fakat değilmiş. Şaşkın şaşkın bakınırken duvarda bir delik açıldı. Korkunç iki göz bana baktı... Bu gözleri tanıyacaktım ama.. Sonra bir el uzandı ve gitirtilr bir ses “kartını ver!” dedi. Mamulyandan aldı ğım kartı uzattımı Delik tekrar kaybol du. Beş dakika, on dakika, on beş da- kika sonra birdenbire duvarda esrarı engiz bir kapı peyda'oldu. Baktım Bo ris Carloff. Dört köşe alnına saçları ya pışmış, korkunç gözleriyle beni çağır dı: * — Merhaba Borisçi " gim, burada ne arı- V - yorsun?.. . Tabif beni tanıma- dığı için kapı gıcır- tisıinr andıran kalmım ';eılyle homurdandı. Mra!'t (e iGStri girerken: î%ı î — Yahu, dedim, ba —— . ban Kuşdilinde süt- çülük ederdi, ne çabük unuttun c gün leri... ğ Boris Carloff, Mae Westin muhafız krtatı kumandanı ve 'sapıcrsı imiş. Du var boyunca en meşhur kovboylar ma kineli tüfek ve kemendlerle miüsellah, minimini mazgalların önüne çökmüşler gece gündüz meşhur yıldızı gangsterle rin hücumuna karşı muhafaza ile mü- kelleftiler, Bunlar arasında Ken May- nord, George O'Briand'i tanıdım, 'Bahçe gözün alabildiğine uzanıyor du; Fakat çiçekler tuhafrma gitti. Bo ris insan gülmesine benzemiyen bir gü Kişle, Frankeştaynde olduğu gibi kolu nu uzatarak-izah etti: '— Bunlar yıldıza gelenm buketler- dir. Çicete merakı olduğundan üç bin hektâr üzerine buket tarlaları yaptı... Bir binanım önüne geldik. Burası büyük bir salondan ibaretti. Yüzlerce daktilo kız tehennemi bir gürültü ile çalışıyorlardı. Boris izah etti: — Bunlar yıldıza gelen aâşk mektup larına canları istediği gibi cevap verir- ıer"Bi;- müddet daha yürüdükten sonra gümrük dairesine geldik. Burada mua- yene kalem ve on beş kuruştan başka bir şey bulamadılar. olundum. Tabif üzerimde kâgıd, | Beni bu sefer bir başkası aldı ve bir küçük köşke götürdü. Kapıdan içeri gi rer girmez bogulacak gibi oldum, Me ğer yıldızın ter saatı yeni bitmiş. Gan- gster korkusundan evden dışarı çıka- madığı için, günün muayyen saatinde kaloriferleri son haddine kadar açıyor ve bu suretle zayıflık kürü yapıyor- MUŞ.. Nihayet köşkün büyük bir salonun da onu gördüm; evvelâ tanıyamadım. ' Aşçı kadın zannettim. Beni görünce bir çıglık kopardı ve yuvarlana yuvarla na kırmızı perdenin arkasında kaybol lu. Salonda bir kişi daha vardı. Görür görmez ta- nrdrm. Walt Disney yıldızın karikatürü- nü yapmağa gelmiş. Yeni bir Holivüd re vüsü çeviretekmiş. Biraz konuştuk. Bir de baktım, perdenin WW nin arkasında bir ka 'AZ.. dın, Mae West, çık tı. On dakika evvelki et külçesiyle bu nun arasında hemen hiç münasebet yok tu. Ağzında bir cıgara külhani bir ta- vırla kırıta kırıta yaklaştı. Saçlarını ka- bartmış, ağzını kan rengine boyamış- tı. Sırtında siyah bir tafta vardı. Etli, butlu vücudunu kuş tüyü yas tıklar arasına bırakarak müstağni bir ta vurla elini uzattı. Öptüm. —Ne istiyorsunuz? ş Diye sordu. 'Yumuk gözlerini süz- müş, başınr yastıklara gömmüş,. dur-; madan gülüyordu. İstanbuldan ne mak sâdix geldiğimi; Holivudda niçin bir ge -| ce kalmak istediğimi anlattım. — <— — Tabii, dedi. Geceyi benimle bera ber geçireceksiniz. Bilseniz yabancı bir erkeğe ne kadar ihtiyacım var... (Walt Disneyi gösterek) bunların hepsinden biktım artık... Kalktı, kırıta kırıta uzaklaştı. Bir zile bastı. Böris Carloff girdi. Vahşi bir hayvan gibi artistin üzerine atılarak onu öptü. Üsteki salona götürdü. Beş on dakika bekledik. Mae West saçları perişan, gözleri mahmur, elbisesinin göğsü yırtılmış bir vaziyette göründü. Elinin ihmalkâr bir hareketiyle saçla- rını düzeltirken: — İşte böyle, diyordu. Evimde mah busum ve her gün biraz daha şişmanlı yorum. Gerçi erkekler beni böyle daha çok seviyorlar ama... Ben zayıf erkek leri tercih ediyorum. — Yeni filmler çevirmek fikrinde misiniz? — Bilmem - ki, bir film çevirsem, baş aktöründen figüranına kadar hepsi bana âşık oluyorlar. Sonra onları sıraya koymak uzun iş... Maamafih bazı şey ler düşünüyorum. Meselâ bu mevsim “Havva, ve “Merih batakhaneleri,, di- ye iki filme başladım. —Onlar bi'tince “Cambaz karı,, “Yatak,, d'ye iki tanesi ne daha başlryatcağım. Size evimi gezdi reyim.,. dedi. Disney siz burada kalı- niz |.. : Disney süt dökmüş kedi gibi itaat etti. Mae West etli vücudunun bütün yükünü zayıf gövdeme yükliyerek ko- luma girdi. İlk olarak yatak odasını ziyaret et- tik. Oradan kütüphane dediği yere gir dik. Filhakika burada dört duvar ta- vanlara kadar raflardan ibaretti, Her raf gırtlağına kadar kitabtan çok al- bümlere benziyen cildlerle doldurul- muştu. Merakla baktığımı görünce: i — 1875 denberi â- şıklarımın — resmini " birktirirdim. dedi. Benden bir resim is / tedi, Tabit henüz â- şıkr olmadığım — ve ; Tesmim de olmadığı zın arzucunu yerine İ getiremedim. Maa- mafih ben ondan imzalı bir karikatürü Miriam Hopkins'in evi Nuhun gemisine benzer! Kapısiı dalma, herkese açıktır. Davetilleri muhtelif ırklara ve mesleklere mensuptur Hiç de güzel değil Fakat güzel görünmesini biliyor MIRIAM hopkinsi şüphesiz tanı - yorsunuz.. İhtimalki . seviyor ve beğeniyorsunuz... Size bu cici yıl- | dızın hayatından, husüsiyetlerinden bahsetsek canınızı sıkmış olur mu- yuz? Miriam (Geoörglie) de doğmuştur. Zenciler arasında, pamük tarlaların da büyümüştür. Annesi, resimlerde görülen kayıtsız, gamsız, başında ge niş bir şarpe sarılı, — mütemadiyen muz.yiyen ve gülen köylü kadınlara benzer. | Fakat, büyük annesi tahsil ve ter- biye görmüş, akıllı ve mücadeleci bir kadındı. İşte, Miriam tamamile ona çekmiştir. Büyük annesi, boş va kitlerinde romanlar, hikâyeler ya- zardı. Dostlarına ökurdu. Torununa edebiyat hevesi veren, onda aâhneye çıkmak hevesi uyandıran odur. Miriam, ilk evvel Brodvey müzik hollerinden birinde sahneye — çıktı. Yavaş yavaş İlerledi. Az çok bir şöh ret kazandı. Genç bir piyes muharri- ri iİle evlendi. Sonra Holivuda gitti. Hopkis sinema artistlerinin yeni bir tipidir: Kimseye tabi olmıyan, kimseyi taklid etmiyen — müstakll, ceşaretli, İnatçı mağrur, — azimkâr ve küstah denecek derecede serbest.. (Becky Sfaarp) filmindeki serseri kadın, (Hante Pegse)deki güzel kız (Trois Serenades) filminin — yücek kapan oynak kadını: Jildas. Evet; Jildanın ta kehdisi.. Ona o kadar 'benfer, önu'ö kâdar 'canlı yaşatif ki.. Kocasından boşandı. Artık daha serbest, Şöhreti var, sevgilileri var.. Fakat, barlarda görünmez. Şık lo- kantalara, birahanelere, kabarelere gitmez. Evinde; dostlarını, Holivu- dun güzel düşünen, söz — söyliyen a- damlarını etrafına toplar. Konuşur, güler, içer ve eğlenir... Kapısı dalma ve herkese açıktır. Misafirleri, davetlileri muhtelif ırk lara muhtelif mesleklere — mensup- tur. Bunlar arasında büyük artist- lere, maruf sahne vazilerine, meşhur örkestra şeflerine, propagandacılara tesadüf olunur. Fikirleri. — zekâları gayeleri biribirine zıt mütefekkirler - görülür. Viyanalı şalrler, genç Avru- pa hapishanelerinden kaçan komü- nistler, Viyanalı şairler, genç aktör- ler ve aktrisler, ilh.. Fakat, hepsi de sanat âşıkı.. Bazan (Mirlam)ın evi | o kadar kalabalik'olur ki Nuhun ge- misine benzer. O; herkesi kabul eder. Yeni gelen mühim bir isim verir, dosttlarından ,birinin — tavsiye ettiğini: mutlak git! Holivudda mütefekkirle rin toplandığı biricik yer orasıdır.., dediğini ve bunun için geldiğini söy ler. Sıkılarak bir köşeye çekilir, oturur, 'süsar, dinler. Kendisine bir kadeh içki ve sandoviç verirler: Bir az sonra açılır, mükâlemeye karışır, Söyler fikirlerini döker zekâsmı gösterir.. — i (Mirlam); herkesle her şeyle meş gul olur. Münakaşalara karışır, fi- kirler beyan eder. Zekâsı, — yerinde nü kopardım. - Albünderden bana en yakın olanını aldim, açtım. Aman yarabbi burada kim ler yoktu ki... Meşhur sinema artist- letinden, Masist, kornik Tatti, Zigoto.. Kelli, Eddi Polo, şüeradan Boldler, Ver len, üdebadan Zola, Kope, siyasiyundan prens dö Gal... Yine üdebadan Bernard Şov ilâh... Kapıldığım hayretten meşhur artis tin hararetiyle uyandım. Diğer tenha bir kaç daireyi süratle geçtik. Kendimi Mae Westin saldırma larmdan güç kurtararak bahçeye atıl- drm. O, arkamdan çapkın bir apaş tür küsü tutturmuştu. Caddeye çıkınca Harry Baur ile £B mil Jarinizs'in kol kola, bna doğru gel- mekte olduklarını gördüm. Sonu var ___._ı-/ t — Ö erfm a a -* Onu “Mübarek toprak” filminde de gördük... Pol Müni Holivudu Rusyt dan gelmiştir. Hususi hayatında çok mütevuazı, sakin ve sade bir adamdı!ı Fakat sahnede büsbütün başkadır. Her an değişir, başka başka adamla'? temsil eder. Resme âikkat ediniz: üstte soldan itibaren “Ben bir prangö kaçağıyım,, filminde; Çinli bir köylü rolünde; “Papasın hayatı” filmi'““ papas; altta: “Bir köy doktoru,, filminde doktor; “Amerikanvari bir bUğ” muharrir,, filminde gazeteci; “Hiddet!,, filminde bir asi... L “Oraya |- Mirlan Hopkins sözlerile hazır bulunanları hayrette bırakır. Çünkü o, herkesle alâkadar olmayı, herkesi dinlemeyi, herkesin cesaret ve gayretini arttırmayı, her kesin İtimat ve emniyetini kazanma- yı bilir. Onun evinde mükellef ziyafetler verilmez. Diğer yıldızlar gibi Lon- dradan, Paristen gelmiş bir ahçı ba- şısı, hizmetçileri “yoktur. Hvine ne zaman istenilirse gidilir, bog bulu- nan yere oturulur, ne hulunursa o yenilir. Mirlam zengindir. Evinde sampan ya ve nefis havyar boldur. Fakat, fisafirlerine bir limonata İle peynir- den ve franceladan başka ikram e- dilecek bir şeyi de olmasa gene kala balığın eksilmiyeceği muhakkaktır. Çünkt oraya gidenler, orada yeni bir fikir, yeni bir ümit — bulacaklarına emindirler. Hiç bir seyden müteessir olmryan Miriam yalnız, (Nevyork)da yasıya- madığına müteessiftir. Orada daha ziyade biribirine yakın yaşanıldığı- nı söyler: — Holiyudda herkesin — büyük ve güzel evleri, çiçekli bahçeleri, traca- ları, havuzları var. Fakat — bunlar o kadar büyük, biribirlerine o kadar uzak .ki insan bir dostunu ziyaret î: mek, bir dostile görüşebilmek şe kilometreler katetmek mecburi ,l tinde kaliyor. Ben, burada, kendi Ki kaybolmuş gibi sanıyorum. Zira, nız yaşıyamam. Dostlarımın BT çit muhitinde bulunmak, onların Z€ ye* lerine, kederlerine iştirak etmek ak terim. Dostlarımdan uzak ""M,ıif bence kabil değildir. Yalnız peE et sek âlimler yalnızlığı severler, yefı kesten uzak yaşamayı tercih edef yâ Başkaları için bilhassa — biraz “; sahibi kadınlar için güçtür. Bı::;fv zeki adamlar arasmda — bulun puft konuşmak, dertleşmek isterler- suz yapamazlar..,, (Miriam), sinema perdesindedsiî zel gibi görünür. Halbuki değiııefıı çirkin bir boyunu, kısa kirpik git soğuk bir rengi vardır. Fakat Söaxı rindeki parlaklık, hakıslarmd yi tatlılık, zarif bir tebessüm, P pek küçük yumuşak ellerlntîeıd K caklık, halinde ve tavrındaki a$ lrk bütün bunları unutturur. N Giyinmek hususunda zermPWlı bidir, Keyfi nasıl isterse öyle swf_i nir. Birgün bakarsınız gemlcl kü Y” ile gezer. Sonra tüller, lâmeler ** de görürsünüz, bir peri znnüedî_,,f. niz. Bütün bunları zevk için Y? Şuhluk icin değil. ge Gene bir gün, pudrasız, düzg;y süz, sade bir tayyörle sokaktâ ge' lüf edersiniz. Gözlerinde, kalll Tg narlt bir gözlük vardır. Acabâ Orkef diye tereddüde düşersiniz. pe nt bu hallerin iyi olmadığını, şöhfew,q zarar vereceğini, bunlardan V ydif” mesini söyler. Fakat o, hiç aıksf maz, kocaman gözlüğünü olsul çkgf maz, O herkesle konuşmak, herduf le tanışmaş, herkese kendini tâ7 ge mak İster, Herkesi dinler, din e, ge ten usanmaz, Herkesin fikîfl;egl' düşüncelerine hürmeti vardil nın, sanatin meftunudur. "3349' Miriam: şimdi sahne den A. Luvikin karısıdır. Xi Orlof ve Tarakanova filmi ” we' yada hazırlanan bu filmin son leri de çevrilmiştir. Xk Bu film için 5 milyon frank e lunmuştur. Bu paranın üçt€ İtalya hükümeti vermiştir. 'n“’ Xe Musolini, son zamanlardâb:;M ya çok ehemmiyet vermiye tır, Romada, eri asri stüdyolaf â;(j' mıştır. Tarakanova tarihi bir vpa* Bununla İtalyanlar, sinemadaki yetlerini dünyayâ göstermiy? yorlar. çe İ