Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
——T Mavi boncuk kimdeği Dış Siyasa pie — CE İ Yazarı : Şekip Gündüz KIM kime düşman, kim kime dost? Diplomasi âlemindeki faaliyetlere bakıp böyle bir suale cevap vermeye imkân yoktur, Sual bir parça daha vuzuhla sorul- sa, yani “kim” lerin yerine birtakımı devletlerin adları konsa ve faraza! “Yugoslavya İtalyaya Mmı, yoksa Fransaya mı dosttur?,, Dense yine açık bir cevab ile muka- bele görmek imkânsızlığı ile karşılaşı- Yiz. Zira hâdiseler, eskiden, siyasete bir ilim ve diplomasiye bir fen olmak im- kânmı: bahşedecek derecede makul şartlar içinde belirirler ve evvelden se- zilebilecek şekillerde İnkişaf ederler- di. Bu vaziyette bir devlet gemisini i- dare etmek için bir parca havadan an- lamak, bir parça havayı koklamak, tazyik derecesini gözönünde bulun- mamak için az çok haritadan anlar, suları tanır üsta ve tecrübeli bir kı- lavuz kullanmak kâfiydi. Halbuki şimdi hâdiseler hiç umulmadık bir şekilde patlak veriyorlar ve her tah- minin dışmda bir seyir takib ediyor- lar, Dış sıyasa hâdiseleri, eskiden, bir- fakmm ihtirasları tatmin etmek İçin çalışan bazı şirret zekâlarm eserleri olurdu; ve inkişafları da az cok yine bunlarma iradelerine tâbi gözükürdü. Şimdiyse bir diplomat icin, bilhassa bir küçlik ve sulhsever devlet _diplo- matı için, her hâüdise mutlaka bir sür- Yaşıyan neğiller, uzun asırlar de- vam etmiş bir yorucu çalısşma sontn- da ellerine geçen bütün bilgilerin bu günkü sryasa denizine uymadığmı görmektedirler. Dünyanm içinde bu- lunduğu şartlar, diplomatları ve dev- let adamlarımı, adetâ, meçhul bir de- nizde Hindisştana yol aramıya çıkmış on beşinci asır Portekiz gemicilerine döndürmüştür., Onlar, nasıl yalnız meçhuller içinde bocalıyarak haftalar ve aylarca Okyanusta dolaşmışlarsa bunlar da öylece meçhulden meçhule bocalamaktadarlar. Ayvrupa devletlerinin bugünkü kap- tanları on beşinci asrm sergüzeştci ge- micileri kadar talili olabilecekler mi? Tali onların kafalarını bir servet kaynağı olan Amerikaya çarpmıştı; hizmet ettikleri devletleri ihya etmiz- lerdi, Acaba bugünkü kaptanlarm el- lerindeki cürük devlet teknelerini na- Bıl bir tali bekliyor? Bunu kimse kestiremiyor. İşte bu- nun içindir ki kulaklarımıza her ta- raftan dostluk sesleri, tatlı buseler, hararetli aşk neşideleri geliyor. Avrupa kaynakları muhterem Dr. Stoyadinoviçin — Roma |- seyahatini, “Fransa dış bakanının Belgradı ziya- retine fazla hususi bir siyasi mana verilememesi için ihtiyar ettiğini,, ri- vayet etmişlerdi. Dün Belgradda bu rivayetleri gülünç gösterecek derecede samimt bir Fransız - Yugoslav nüma- yişine şahit olduk. Şu anda Yugos- lavyanm, Fransa ile sarih ittifak ifa- de eden bir manzarası var. Delbos- nun Belgradda yaptığı konuşmalar, Orta Avrupaya saldırdığı anda, Yu- goslavyanımn Almanyaya karşı koya- cak olanlar arasmda bulunacağını da ayrıca tebarüz ettirmiş. Roma İle Belgrad arasındaki anlaşmada da ayni esasımmı mevcud olduğu söylendi- gine bakılırsa, Orta Avrupa üzerinde ayni hassasiyeti göstermeleri yüzün- den Roma ile Parisin biribirile anlaşa- bileceğini sanmak kabil midir? Hayır... Bundan sadece şu anlaşılır: Roma Berlinden işkillenmekte ber- devamdır. On on beş güh evvel Alman, İtal- yan, Japon ittifakının nümayişleri i- çinde çalkanan Berlin de dündenberi Tokyoyu protesto etmiş bulunuyor. Acaba bu kadar birliğe aykırı t.eza- hürler içinde çalkanan su komünist düsşmanı cephe dağılacak .mı.? Dağılmaması için— hiçbir sebeb yok. Fakat dağılacağını sanmak yine a olur. ha(t;'roülüyor ki devletler arasmdaki a.nlar::—ma!arî, devamlı anlagmalar ha- linde kabul ömek mümkün olmadığı g'şbi. bunlarm zahiri surette devam e- ğışlen'ni. yapılmış olan taahhütleri, icabında ifa edileceğine bir delil ola- Bugün bir muahedeye imzalarmı koyanların ancak o anda, ö mevzu et- rafımda birleştiklerini lâzımdır. Bir gün sönra bu muühede belki bir paçavradan farksızdır. manlıklarma inanılabilir. Her devlet, beliren yeni yeni hâdiseler kargısın- da yeni yeni cepheler kurmakla meş- guldür. Diplomasinin bütün fâaliyeti;, hizmet ettiği memleketin siyasi bün - yesine istendiği anda - istenilen mü- nevrayı yapabilecek çevikliği verme- ye matuftur. Bu jJimnastiğin iki nu- marası var: 1 — Sırttan silkip atmak. 2 — Belden sarılıp karşısındakinin ayaklarmı yerden kesmek, Eskiler, bunlardan ilkine düşmafilık derlerdi. Bugünde ayni manayı muha- faza-ediyor, Pehlivanlıkta birincisin- den hiç de az vahim olmıyan ikincisi- ne bugünküler döstlük adı veriyorlar. Şekip GUÜUNDÜUZ Bir zehir kaçakçısı Bir sene hapse mahküm oldu Eroin satmaktan suclu, Vefada otu- ran hokkabaz Şerif oğlu Muammerin dün kaçakçılık mahkemesinde yapı - lan duruşmasında suçlu hemen tevkif edilmiş, iki yüz lira ağır para cezasi- le bir sene hapsine karar verilmiştir. Ağır cezada verilen kararlar Arkadaşını yaralıyan bir adam 3,5 sene diğeri de dört ay hapis yâtacaklar - Dün, ağırceza mahkemesinde, bun - dan bir buçuk sene evvel Edirnekapı- da üç Hralık bir rehin meselsinden ar- kadaşı inekçi Hasanı yaralryan Hü- seyinin davasına bakılmıstır. Doktorlarım verdiği raporda, inekçi Hasanın beden kabilyetinin yüzde kır- kmı kaybettiği bildiriliyordu. Mahke- me heyeti bu ciheti üâe nazarı itibara alarak suçlunun üç buçuk sene hapsi- ne karar vermiştir. Bir sene evvel arkadaşı Mustafanın üzerine baltayla hücum eden ve ağır- cezada muhakeme altma alman Halid de bu suçundan dolayı-dört ay hapis yatacaktır. Olçü ve aâyarlar müfettişi ÂAvni serbest bırakıldı Bir ihtilâs meselsinden bir müddet- tenberi Avrupada bulıman sabık ölçü- ler ve tartılar müfettişi Avni, hükü- metimizin Romanya hükümeti nez - dinde vaki eşebbüsü üzerine 'getirtil- miş ve dün ikinci sorgu hâkimliği ta- rafında yapılan duruşma neticesinde serbest bırakılmıştır. Yak_alanan eroinciler Dün Galatada Şeftali sokağında o- tuz altı numaralı evde oturan ve evi- nin altımda kahvecilik yapan Arab Muhiddinle metresi Nadide, bu kâhve- nin Mmüdavimlerinden — Abdülkadir, Şevki ve Pandeli esrar ve eroin satar- larken yakalanmışlardır. Beşinci ceza hâkimliği tarafından Nadide ile Ab - dülkadirin suçları sabit görülerek tev kiflerine karar verilmiştir. Arab Mu- hiddinle Şevki henüz yakalanama- mışlardır. Nadide daha evvel dört ya ralama suçundan hapis yatmıştır. :—— - Bir eroin müptelâsı Dün emniyet kaçakçılık bürosu me- Mmurları tarafından Rıza isminde bir gahış eroin satarken suç Üstünde ya- kalanmıştır. Suçlü eroin satmadığını, ancak buna müptelâ olması hasebile daima üzerinde bulundurduğunu söy- lemiş, bunun üzerine kendisi müşahe- de altına almmıstır, - HABER — Akşam postast rak kabul etmek de mümkün defildir. | ( kabul “etmek || Büu- karma karışik” vaziyet içinde | | devletlerin ne dostluklarma; e düz-- İ Cerrahğa.::a hastanesi Başhekimi Ri' ştü Çapçının Ankara nümune hasta- nesi Başhekimliğine tayin edildiğini evvelece yazmıştık. Herkese iyilik et- mesini istiyen ve herkes tarafından da ayni şekilde sevilen kıymetli dok- torumuz dün vazifesi başına hareket etmiştir. Yukardaki resim kendisini teşyi edenler arasında göstermektedir. ( Hâdiseler ve fikirler... Tercüme eserler istilâsı karşısında.. Yazan: Nizamettin Nazif Meşhur bir şairle konuşuyordum. Gayet samimi bir tavırla dedi ki; — Gazetelerin fıkralarmı beğenmi- yorum. Demin kitapçıları dolaştım, e- le almacak tek yeni eser bulamadım. Fıkralar kötü, makaleler kötü, hikâ - yeler kötü, Cayet samimi bir tavır takmarak sordum: — 937 nin bu kötü hasadından kimi mes'ul tutalım ? — Bilmem... - dedi - belki heyecan- sızlığımızı, belki seziş noksanlığımızı, belki kültürsüzlüğümüzü... sebeblerin tesiri pek azdır. Bizde sa- natkâr sanıldığı kadar heyecansız, se- zişsiz, ve kültürsüz değildir, eğer sa- natkârda mutlaka aksıyan bir taraf | arıyorsan yorulma, bunu sana ben söyliyebilirim, Bizde sanatkârm, güzel sanet sahasmı muztarib eden tek ta- rafı vardır:" devamsızlığı, Fakat gü - zel nanat sahamızı çoraklaştıran asıl illetin yanında bu solda sıfır kalır. — Devamsızlık demekle neyi kaste- diyorsun? Güldüm: — Bir iki giir, dört beş hikâye veya bir cilt roman verdikten sonra aramız dan katanlarım halini; kastediyorum. Faraza sen, pekâlâ, gazetelerimizden birini beğenmediğin Tıkralardan bir i- kisinden halâs edebilirsin! — Zamanım yok. Öğretmenim, haf- tada 25 saat dersim var. — Peki, &debiyat için haftada beş saat aylıramaz mism? * — Ayıramam., — Niçin? — Mekteb kolay ve rahat, San'at; güç iş, yorucu.- iş: — Evet, güzel sanatın her sahası bir başka ömür törpüsüdür. — Fakat hangi ordunun bir harbi göbek şişire- rek-kazandığı görülmüştür? — Güzel sanat insanlığın bitmiyen ve bitmiye- cek olan öyle devamilt tir harbidir ki, medentf âlemde yer istiyen bir millet bunda mutlaka muzaffer olmıya ve , her zaferi daima yeni|yeni zaferlerle desteklemeye mecburdur. Tecrübeli kumandanlar harb alanından çekilmek | için fırsat ararlar ve meydanı dümen neferlerine bırakırlarsa bu hedef na- Bil elde edilebilir? Bence güzel sanat gahesmm eriyken baska sahaya ka- cen bir millf savâsm hainidir. Gülmek istedi. Meydan vermedim ve izali ettim; 4 —- Evet haindir., Zira memleketin topraklarmı değil, fopraklarından çok daha kiymetli olan zekâlarımı, duygu- larmı yabanerya- teslim eder.-Netekim ediyoruz da, Kitapçı vitrinleri-tercü- me eserlerle dolu. — THer memlekette tercüme - eser bolluğu vardır. ' — Vardır ama, bizdeki gibi yerli e- ser kıtlığı yoktur. Bu yıl İstanbul kitapçıları, 200 cild tercüme eser neşrettilerse eminim on cilt yerli eser neşretmemişlerdir. | — Olur a. İyi yerli esr bulamaymca kitapçi ne yapsın? Boş mu dursun? Kitapçıları, yerli esrdir diye, müte- madiyen kötü eser basmıya zorlıya « mayız'ya? ” — Piyasaya iyi yerli eser çıkma- yışmı, sen müelliflerin mütemadiyen kötü ve sudan eserler yaratmalarma mı hamlediyorsun ? ; — Şüiphesiz... v H e — Basılan bir kitabm hizde kimin tarafından ve nasıl seçildiğini bilmez. gibi konuşuyorsun. Bizde basılan her kitap sadece sermayedar kitapçemın şahsi tensibi ile kabul edilmiş bir e- serdir. Kitapçılarm hiçbiri, basacağı eser hakkmda kimsenin fikrini sormı- ya lüzüum görmez. Bir şiir mecmuası- nım, bir romanın, bir sosyoloji kitabı- nm, bir tarihin kıymeti, manası ve mühitte uyandıracağı alâka, yarata- cafı tesir hakkında kendi kendine bir kanaat elde edebileceğini sanar, Ba- zan da biribirinden kifayetsiz ve sa- lâhiyetsiz birtakmm efendiciklerin â- ğızlarmı arar. Va hiç şüphesiz her i- ki şekilde de daima yanlış yola sapar; iyi eseri reddeder, kötü eseri yaldız- lr ve renkli kapaklara sararak vitrin- lerine dizer, Tabii bu yüzden - hem neşriyat sahasma iİyi eser çıkmaz, hem de 'sermayedarların devamli- zi- yanlarından sikâyet ettiklerini görü - rüz. Ben tercüme eserler neşredilme- sine körü körüne muarız bir adam de- gilimi. Muasır dünyanm muhtelif in - san topluluklarındaki temayülleri, his değişiklikleri milletin öğrenebilmesi için yabancı edebiyatları takib etmek imkinimı bulması elbette lâzmıidır. Lâkın yerli edebiyat bu yabancı ede- biyat tercümeleri ile at başı beraber yürümezse memlekette, yabancı s0s- yetelerin daüssılasına tutulmuş, hay- H sathf ve züppe bir muhit yaratmış oluruz. Türk okuruna taklit edilecek güzel insan tipini Türk s#osyetesinden veya muhayyilesinden cekip vere - cek sanatkâri, edibi kösteklememek lâzımdır, Neşriyat sahasmın bütün ka pılarını alaylı tacirlerin elinde bırak- mak memleketi bilgi ve sanat kıtlığı- na mahküm etmek demektir ki, bir memleketin neşiryat hürriyetini en şiddetli sanür dahi bu derece takyid edemez, öldüremez. y ot $ Şâir cevab vermedi, Beni selâmladı Ve gitti. Acaba ikinci gelişinde bir i- ki fıkra ve üç beş yeni şiir getirecek mi7. Ümit edelim, Nizamettin NAZİF — —— : 4 16 BİRİNCİKÂNUN — 1937 İ%. ayramlık kita , YıLBAşı yaklaşıyor. G güü dostum Aka Gündüz ©| bir kitab bayramı haline getir ök, söylüyordu. Bay Peyami- Safa kİ- birkaç seneden beri, bayramlardâ te tabin da unütulmaması için harar? çalışıyor. Böyle şeyleri mütemâdiye tekrar etmek lâzımdır. Bay Pt bay? Safa şimdiye kadar birkaç kişİy! cuk /| râmlarda ellerini öpmeğe gelen gO” lara, gençlere keten veya İPek_u I;B“' dil yerine birer kitab vermeğe * | edebildi isa - umarım ki € göf doğrusu büyük hizmettir. Fakat ? iş. Zor olduğu için de ondan YT mak; yalnız her bayram değil 6 vesile düştükçe, hatta vesileyi ıoîı. icad ederek bu hususta çalI ya' zımdır. Gazetelerde, mecm uğ* zı yazan herkes, kitab satışi i'ı'*”dd“. raşmanın kendisi için bir vecibe ğunt bilmelidir. İnsanm kendi menfaati ile umumul ması biz muharrirler için nimet olmakla beraber rarlı bir şey değildir. Onu mekle, onu — temine çalwu kimseye fenalık etmiyeceğîm% min olabiliriz. Bu hususta biZİP | giç, faatimizle umumun menfaati bif İnsan için de bundan daha keyifi şey olur mu? Bir iş hem Bid;;d,a direcek, hem başkalarına da *? olacak... ! Evet, biz bütün muharrirlef. Peyami Safa'nm ve Aka GÜNÜ Ş' tekliflerini halka kabul ettir! ugıl lışmalıyız; fakat kitabmlırm!lyp'h hususta bize yardım etmeli. d”& kağrwosz; Wa zaraazilar ü RIVâN W li iyi ama bayramlık kitab bw da lâzım. Hani iyi, temiz kw;,g sılmış, güzel cildli kitablar... okur baktıkça okşryası, okudukça M gelir; işte onlardan, Kitab 07 (p bay | ihtiyacmı edinmiş adam, © F? A yakisi olan adam ikinci, ü&'“””n,.:' mur kâğıtlara basılmış, yn't;".u gel kitabları dahi okur,. Fakzt O Wi' memiş olanları okumağa ISIn ' çin itina ile basılmış kitablar Bize buğün bilhassa onlar , gl Kurun gazetesind? yO bir -roman ' “Osmanoflar -| Kin, sevgi ve İhtirasları İle bir karakteristik tahlili 1 Kânunsanide / Teşekkür — çr Sevgili kardeşim Ahmed AT y gul nm ânt ölümünden mütev? llid çensl? ıstırab ve elemlerimize, & buıunl’;; merasiminde bizzat hazif — O eytur. eder Tiyünal İ ve gerek telgraf, teleflînk iştirak etmek suretiy g.hfifo çalışmak lüd'md'[mp ’g kıymetli akraha ve dostl mae- r ayrı Leşekküre b mâni oıduğımdm_ıile?”w rin teşekkürlerimizin tenizin tavassutunmu TİCE | MMMİ“( b BİRİN .13 Hicri: 1356 — Şevvül .,İl , Güneşin doğuşu 1;_;3 7,19 ; 1 y Vakit Sabah Öğle “6',,. 1821 5,50 12,09 14,29 16 c *