KDÇ mag TL EE Ginger Rogers'in kanaatı: En güzel makyaj güneştir Açık havada dolaşırmış; fazla yağlarını eğlene:ek yani dans ederek eritirmiş! Holivudun en ince ve zarif boylu ka dını, Onu şöyle tarif edebiliriz; Dolgun €a bir vücud, yüz taze, sıhhatı yerinde; dişleri beyaz, saçları sertçe; gözleri par lak. Pek o kadar güzel değil: Yüzdeki sizgiler biraz kaba, ağız biraz büyük, Fakat ne ziyanı vari O, hoşa gitmenin, kendini sevdirmenin yolunu biliyor ya! a Küçülken her kes benimle eğ leniyordu, çünkü yüzümde çiller vardı, Biraz da şişılanca idim. Bu dogru... İlk #ilmlerini görenler, fazlaca semiz bir genç kız: elbete ha- triardalr, Evet, 1930 yılın ideal bir kızı, bir artisti olabilmek İçin bira za- yıf olmak lâzımdı. Şu halde çare? İlâ ca müraaat, yahud da hususi bir rejim takip etmek... Fakat 0, ne bu tehlikeli ilâeları aldı, ne de husmaf bir reiime ri ayet etti. — Bir kadının a»lâkı üzerinde husu #i bir rejim takip ötmek İkadar fena te sirler bırakan bir şey yoktur. Bu: key fi, neşeyi kaçırır, ifsarı heyesiz yapar. Ginger eğlenerek zayrflamağı ter- cih ediyor. Fred Aster çevirdiği flm lerin her birinde 4-5 kilo kaybediyor. Predle saatlerce dans etmek her kesin. kâr değil. Fakat, zayıflamak için laka dans et ji isman, veya yan kadınlar ek lâzrm, Bi yalnız da ya şişmanlemaya ş in danstan daha iyi bir çare yoktur. Ginger diyor ki? '— Vaktiyle kadinlar bir çok hiles lere müracaat ederlerdi: o Kusurlarını bir takım suni şeylerle kapatmiya, ört- miye çalışıyorlardı. Bunlardan kurtul. manın çarelerini aramiyorlardı, Vücud lerini zayıf göstermek için dar koranlar içinde sıkılıyorlar, iğreti saç takıyorlar göğüslerine -kabarık dursun diye- yün, kıtık ve snire dolduruyorlardı, Şimdi, umumi havuzlarda, p'âjlarda, bu gibi vasıtalardan ii; mümkün değil, İnsan olduğu gibi, yani vücudu İ boyasız, saçları çözülü görünmek mec | buriyetinde, Ve bu daha tabii, dahis boş | Vücudun bir kusuru düzeltmek İstenin ce bunu ilâçlarla, hususi rejimlerle de» ğil idmanla yapmalı, çehrenin rengini de bol meyve yiyerek güzelleştirmeli.” Ginger, güzelleşmek için dürgünle re, pudralara; pomadlara Kizum görmü. | yor. Bu suni şeylere hiç ragbet etmiyor | Genç olsun, yaşlı olsun hiç bir kadının | bunlara muhtaç olmadığını söylüyor: “— Yirmi yaşımda bir kadın için en iyi düzgün güneştir, Evet, en güzel mak yaj budur: Güneşte, açık havada dolaş mak... Ben de, hazı şeyler kullanmadım değil... Bunların tertibini annemden öğ rendim. Bunlar güzellik müesseselerin den çıkmış şeyler değildir. Bahçenizde her zaman yetişen tabii geylerdir. Me selâ ilk baharda taze çiçekleri alır, avn sunun içinde ezer, suyunu yüzüme sü rerim. Yazı, siyah frenk üzümü yaprak larını suya koyar, bir müddet bırakır, sonra bununla yüzümü yıkarım, Sonba harda taze bal maskesi, kışa gelince? çiğsüt. Saçlarım her zaman, şimdiki gi bi çok,parlak ve dalgaliydi. Bizim mem lekette: “Hayvanm tüyleri parisk mı sıhhatı yerindedir.” diye bir ata sözü İ vardır. Saçlarımı daima güneşte tararım. Bu sarı saçlara tatlı akisler veriri ” Gingerin saçları cidden harikylide denilecek derecede güzeldir. Vaktiyle sarı ile kırmızı arasında bir renkte idi, Şimdi ise plâtin sarısı ile âçık kumral arasında, ' Rollerin iktizasma göre başka başka tanzim eder, «.. Saçları düzeltmek ve bunu daj ma değiştirmek, kendisi ve başkaları i çin çok hoştur. Spor için saçları serbest Srkak, yal ir vak veya kurda sttermak kâfidir. Fakat, danap gi genç hızla oşr istediklerini saçlarını Kendilerine yakıştırınak zmrtiyle- sir | pabilirler- Ortada, sağda ve selda bir çiz ği, bukleler, örgüler, ber ne cins olursa olsun küğük bir çişele genç kızlara çok Ginger Rogers ve Katerin Hepbürn “Artistler pansiyon” fiminde ku cakla şiyorlar yaraşır. Eğer" her zaman tuvalet d. tirmek imkânı yoksa saçlara ehemımi vermelidir.” Eibiselere gelince, Ginger diyo: ki: * Daima sade giyinmeli, genç İz ların nazarı dikkati ce'bedecek biçimde roplar giymelerinde © mahzur yoktur. Yalnız, yalancı elmaslar kullanmaktan, fazla dekolte roplar giymekten muhak kak Icaçınmak lizımdır.” s Ginger farkında: olmadan kendini, kendi giyinme tarzını anlatıyor. Bügün Gingerin takdirkârlarından hangi rine sorsanız, Size Şunu söyler; “Hayır, ©, yalnız bir güzel kız değil, ayni zaman da sevgili b adaştır.” Hakikaten aziz bir arkadaş... Şen, keyfili, vanlı bis arkadaş. “ — Bir erkekle sokağa çıkarken. ka dın mümkün mertebe güzelleşmiye ça- lışmalıdır. Zira erkekler yanlarındaki kadının güzel olmasından, göze çarp- masından gururlanırlar, Randevudan bir saat kadar evvel tu yaletinizi yapar, robunuzu giyer, saç- larınızı düzeltir, yüzünüzü hafif pudra larsmız, Daima neşeli görünmeli, dans etmekten yorulmamalı, Yaşlıca erkek ler neşesiz kadınları, gençler de dans et miyenleri sevmezler," Şunu iyi bilmeli ki girkince, fakat şen, şuh ve şekrak ka dmlar; güzel, fakat küskün, somurtkan kadınlardan daha çok sevilir, Ben, çok defa benden daha güzel kadınlardan zi yade muvaffakiyet kazandım." Şimdi Gingerin son tavsiyelerini din leyin: shlâk ve âdetlere aykırı şeyler de geç- miyor...” Alber Prejan Hile yapıyor Alber Prejan, sinemacılığın her tara fını öğreniyor! Mellenâr, ona bir başka branşta çalışmak © fırsatını vermiştir; Sahne vaziliği... Bir sabah Dünkergde, madam Mol İenard, bazı yerlilerle görüşürken sine- ması slmavaktı, Sahne bir köprünün üs tünde geçecâk ve biraz canl: olacaktı. Fakat, Tilmi almann imkân: yok. Halk toplanmış, kımıldanacak yer kalma- miğtı. Buna bir çare düşündüler, nihayet şa hileye müracaat etmeyi kararlaştır dılar, Mdüür Rolen Tual, Prejana bü yük bir mâkine verdi. Aktorlerden ba gılariyle beraber beş yüz metre İlerd ki meydana Kalabalık da bun ların peşine gitti. Rolan Tual köprünün üzerinde kal dı, rahat rahat filmnin çevirdi. Beri tarafta, Prejan makinesini kur du, halkı oyalamak için yalandan çevir. meye başladı. Beraber gelen aktörler gülüyorlar, garip vâziyetler alıyorlar» du Halk da onlara İştirak ediyordu. Pre fanm makinesinde film olmadığını göyle miye lizum var mı? ? Geleli öyle Hun bi 16 BİRİNCİKANUN — 1997 # Ripelağı yayın 4 Zn ya | Holivud'da bir gece.. I - Garbo | İlâhi yıldız, kalın, hülyalı ve esrarl! bir seşle inledi... Aylardanberi yapmak istediğim; | birçok alamod gençlerin rüyalarma giren bir Holivud seyahatini böyle hiç beklemediğim bir zamanda yapı- vermiş olmak beni sevindirdiği ka- dar şaşırttı da.. Size yolculuğu anlat mıyacağım. Doğrusunu isterseniz i- çinde kulunduğum sarhoşluk bunu doğru dürüst hatırlamamaı — bile Stüdyolar şehri hiç de tahayyül ettiğimiz şekilde © değil. İlk nazar- da göre çarpan "gözleri kamaşıyor. Şu anda ben bile | Ertuğrul Muhsinden aldığım tavsiye mektubunu vereceğim adamı nerede bulmak lâzımgeldiğinde mütehayyi- rim, Lâkin, işte, içinde £ bulündu- gum stüdyonun, belki yalnız bir film için, İstanbul belediyesini kıskandı- racak kadar mükemmeliyetle yapıl- mış sun'i, asfalt bir sokağında yü- rülken, aradığım adamın, yani Ron- pon Mamonllan'ın ileriden geldiğini um! Ne sandet!,. (Mamul. yan ne kadar da bahasma benziyor! Mamulyan efendi; — Abdülhamit devrinin en mühim — ricalinden bir Ermeniydi, Oğlu ise (zamanımızın tanmmış rojisörlerinden biri o oldu. Tıpkı meşhur caz üstadı Gregor gibi, Onum da babası Tasviri Efkâ- rın meşlvur Dikran Kolekyanı de- ğil miy: Hemen IKupeni yakaladını, Muhsi- nin mektubunu sundum: — Vay, diyor, Cenabı, bizim Muh sin dayımm ehbabısım he7?.. Beni gör mes gelesin de, sornam, ben daha iş peşinde kosayım., İnç kadar kepa- zolik olur?,. Bu ne vankörlüktür 20. Yürü kalıbının sol gözü, o seninlen şunda birer tek atalım., Rupen beni bir salona soktu. Bus rası, şüphesiz stüdyoya alt lokanta- lardan biriydi. — Zatımız ne ki içersek sıkılma» sm. Diyor. — Dinle Mamulyan efendi; de- dim, benim maksadım senin delâle- ; tinden istifade ederek tanınmış bazı yıldızlarla görüşmek.. — Başüstüne ciğerim, takkede ge- tirtirim.. Kimi istoorsun? Sonra cevabımı o dinlemeden bir kâğıda ermenice bir şeyler yazdı.. — Şimdi, dedi, sana Kerata Gar- boyu çağırtoorum.. Bak ne kıyak ka rığır.. Dilediğin gibi hosbeş edesin.. — Garho ermenice bilir mi? — Salt bunu lâkırdı dei söloorum? O ki Gavbodur, ermenice bilmez ©- lur hiç? Ben öğretmişim.. Pilhakika bes dakika sonra, kapı da lüks bir Mmeozin (duruyor, Üni formalı bir şoför yerinden fırlıyor. İşte Garbo,. İsveçli yıldız... Biraz zayıflamış, Bermutat burnu havada, lâme elbisesinin o etekleri yerleri süpürerek, o rüyadaki gibi yaklaşıybr. Bir elinin gayet ağır bir hareketi, yüüne dökülen © saçları düzeltiyor. Telâşla yerimden fırladım. Rupen biç tinmiyor. Oturduğu yerden ka yana görüürünüz yetmedi mi7. Şaşkım şaşkın mi — oğuştur. İm. İsveçli yıldız o hakikaten söy- lendiği kadar yabani idi, — Evet madam,. oHayranlarımız- danım,. İstanbulda çıkan Haber ga- Ka a m e eş A nil tal : i — Oh, İstanbul. İlâhi © şaheser. miyan, kitap değil, küçük bir kasaba oldu- Kunu #öyledi, Tekzibe cesaret ©de- medim. İlâhi kadın, kesik (okesik, halsiz halsiz güldü: — Ah, evet, şimdi hatırladın w simlerini görmüs, hattâ bal bir de yazı okumuştum galibö” tanbal., : , — Oraya gitmek ister iy GANİ Alt dadağını büktü, o başmi yatırdı, kaşlarım hafifçe çattı: — Hayır, asla.. Orada o kada” ew Greta varmıs ki.. Kaybolmakt korkarmm.. gi Dalgın dalgın bana bakıyo kat beni görmediği muhakkak gi — Filmleriniz İstanbalda “ yaklaştırdı. ra Birdenbire başını geriye rakı — Oh, diye inledi, bırakmı, bırakın. Gözlerinin altında'mavi patı leri duruyordu. Mamulyan, bir tavırla güldü, Ben sordum: — Rahatsız mısınız Greta” Piz iki erkek, ilâhi yıldızm gi Ldam O Kamel" karşılanıyor, dedim. xi Kamera gidi sında imiş #, muhte“ , hir Jestle : gövirdi. iie , cdsrcesine , daklarını ” hiç Eimayağgd , Yüzünü * i i N yere çöktük, alıştığı bir şekilde öksürdü: 4 — Hayır, dedi, rahatsız ' çok isterim; fakat rejisör m | etmiyor. yi r Hep beraber kalktık. O, 78 gi , muzlarını büzerek koluma dai 4 Fena halde ter kokuyordu; , heyhat, ilâhi yıldızın cennet oi ri gibi koktuğunu kahmi et! J smd, Otomobile bindik. Yama i förün- yanına oturdu, biz de geçtik, Araba hareket etti. ni burnu havada, gözleri yarı öt i sayıklar gibi, kalım ve inişli vE i Jı, esrarlı bir sesle bir geyler ii ; yor, asabi asabi kolumu sik yar i Bir defasında o kadar coni MA a ki, derhal çekmeğe mecbur oldi” | & biçare kolumun, Gretanm e ile Madrit misali tahrip ediy” kt duğunn gördüm. Araba durd! k man fırsatı kaçırmadım: fs” hk — Allahaismarladık — Ma a dedim.. * — Güle güle. Bizim Mubsi9* a Yâm edesin., l, — Olur. Sevgili Garbo, azl “4k z biricik sanatkâr; bana geçir! . duğunuz leziz dakikalardan i minnettarım., hı N İlk defa hayalinden ayrıld£ — Fakat size henüz zevkli ÖN kyef | a, lar geçirtme”a imkân olmad” ig” ti tımanımı görmek istemez A Sandetin bu kadarı bana ari t vermeğe kâfiydi. Kendimi ii tm. Pencereden w pıttığı Ş0f! da Ateşli bir buse kondurdum. i “lu — İnşallah, ikinci gelişimi” > dim, e gör ti İlâhi Garbo, gelmediği w derhal kafayı dikti, hUlyalar”yysl |» dı, acnip iniltiler çıkarmı # N dı; Tozu dumana katmadan y uzaklaştılar., Köşeyi dünü gi v hırçm, Marlenle burun bu 4 x dim. seli çi e ze GN iy b Wi Na . İDARE e 4 sil | 3 N Istanbul Ankara e) N İ ç Y iş v Senelik | 1400 Kir. " 8 aylık 700. 0 te Saylık 400 g0 : ayık o ©» il » N Sahibi i Tadili v ibi ve Neşriyat yu Hasan Rasim yer Basıldığı ger (VAKİT)