14 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— %î':" sünger gibi hâdiselerin Üsz- k'kîecmış. her şey unutulmuştur. beş metro yüksekliğinde, dört Üüy l S€eniş ve yepyeni surlar İle mağ Ma, Etruryaya sarkan Golleri k?q Tmağı yanında mağlüb eden Sen'i:v'usu:.ı avdetini beklemekte- ı*î: Yağryor; don tutmuş bataklık- İıpm yavaş yavaş örtülüyor. dallarda geceki ayazın tak- ı"hhımtkiğğrmıvekışmuça. k' büyuk bir galebe kazanmışlar- %%m&e yalnız Romayı ve yal- dostları ve müttefikleri olan İîı. Ü, Sabinyomu ve Etruryayı de %ize bir çizme şekli çizerek yarrmadanın topuğundaki İ- da sevindirmişti. Zira Gol Apenin dağlarırdan aşma- Yarımadanın istılâdan kurtu- Rap demektir. hch] Yağmasma rağmen, babalarmı, '1 î!'rnı Ve kocalarını beş aydanbe h!h Miş olan genç kızlar, genç ıb, kadinlar, analar, sanki sırt- da&'a İh kendilerini günde dört öğün dö- h €rketlerin yolunu sabırsızlık- ütet IYOA t”los tepesı de ayni sabırsızlık îff f . F a, kocası kra! Tarkinin öl- tümî:mhpri ' giymadiği saltanat Yesine bürünmüş, etrafa ışıl- Teşeli gözlerle bakıyor. p Parbe kralın iki damadı da iş- Üq:tlniştır Bunlardan Kassiyüs harpten sonra kolundan ağır ı,%maıandıgı için, bir aydanbe- 92Ya dönmüş bulunmaktadır. %mm Betirenler onur ve Lüçiyü- kahramanlıklarımndan bah - ler. Kassiyüsün sol omu- hrzı f?' onu görmüyor bile... Yalnız Lüçiyüsiln kahra- bahsedenleri dinlemek er ona anlatmışlardır ki Olmasaydı Goller Arno irma- rahat geçerler ve Serviyüs önlerine katıp hiç olmazsa dar sürerlerdi. Eğer Roma, ı"'-ulaç,lımnd& tutunabilmişse, %?’f S e £ gğfğğ ” ’Wn İlk:şi bu' sözleri Roma: olmuştu. Genç köle Ar- Yaşlı kölesi bir aydanberi ' ola.şarak Lüçiyüsün kah- hğ&n halkı inandırmışlardı. m kar altında titreşerek aqndkadm kümelerinde bir ağız Yüsten bahsediyorsa, mut- ağ—.z Lüciyüsü konuşuyordu. , aydınlanışı Üüzerinden ne Nan Beçmişti; yahut havanın & daha nekadar zaman var- Osda oturanlar bunu öleç- ı;:&dan mahrumdular. Yal- n İnci öğün yemeğini yedik- h l-"1'18.1'(11 Demek ki günün i- Ma sirmiş bülunuyorlardı. %en Kornelya hâlâ mutfak- n?l ise kargılarma daya - N nöbetçinin soğuktan tit- ehhzden ikde bir geçiyor, MY& kâh bu ödaya girerek ikle uğraşıyordu. Haki - LA A T a ;fğ A t & B â!;%f Z f.ıâğ koı kadm Palâtinostaki nöbet- %g YYor ve Arsinyüsü bekli- | 'qm'm_ leyi ! Serviyüs surlarına gön kç &.d;’gda beklıyecek ve alay Zaman Lüçiyüsü almp &no“a geureeektî. Genç “ 'ı— / « TU! LLİYA: S Tullıya Lüçiyüs'ün kahraman- ) lıklarından bahsedenleri dinlemektedir Yazan : Nizamettin Nazif dağlarında geçiren Roma | k yemek için kaşmyormüş | T. Kornelya mutfakta keçi kı- | Tullıya Jortalığı temizliyor. | 'ldece Lüçiyüsün kılıcma | tırmamış olsaydı, ( 2 4;1*)' :| î:r ! .'7 <h a. ci ) -_._M > İ köle güzel kadının bundan - nasıl bir maksadı olduğunu farketmemişti. Tul liyanın önunla da seviştiğini biliyor- du: “— Herhalde bir an evvel görmek istiyor...,, Diye düşünmüştü, Fakat Tulliyanın maksadı başkaydı. O a.ı'tık kararını vermişti. Fırsat bu fırsattı. Şehrin Lüçiyüsü “bir kahraman olarak alkışlamıya ha- zırlandığı hir günde indirilecek darbe- nin boşa gitmiyeceğini kestirmiş bu- | lunuyordu. Roma kralı harpten döndüğü za- man dosdoğru kapitola cıkar, Jüpiter mabedine girer, sonra senato tarafın- dan kabul edilirdi. İşte, Tulliya tam bu sırada tatbik edilecek bir plân ha- zırlamış ve bunu en yakın adamlarım- dan, bütün sırlarını bilen iki köle - sinden bite saklamıştı. Arasıra mutfağa girdikçe Kornelya ya takılıyordu: — Artık keyfin yerinde, Gözlerin gülüyor. Şimdi neredeyse Lüçiyüs be- liriverir. Sonra büyük anasının odasına koşu yor ve süslenmesi bir türlü bitmiyen Tanakile yardım ediyor gibi davranı- yordu. Tanakil de bugün çok neşeliydi. O- danın bir köşesinde yanan odunların odayı dumana boğduklarını kat'iyyen farketmiyor, eski bir Korent türküsü nü kapısında nöbet bekliyenleri gül- düren iğrene bir sesle tutturmus, bir düziye hırlıyvordu. * Sarviyüsün krallık tacı Ve kartallı asanı fildisi tahtin üzerinde duruyor- du. Tulliya bunlara baktıkça gözleri gehretli bir işıkla parlıyor, Sonra mutfaktan gelen şakrak ve billür kah kahılar kulaklarında çınlarken ken - dini daldırıyordu. Roma krallığma ait alâmetlerde bü kadıntı çeken garib bir mıknatıs vardı. Bir aralık büyük ana- sına sordu: — Kralın kaftanı nerede? Tanakil şarkısını kesmiye lüzum görmedern başı ile bir kenarda duran tahta sandığı işaret etti. — Çıkarayım mı? — Sen bilirsin. Çıkar, koy oraya. Gelince hazır bulsun, hem oda epey ısındı değil mi? — Şüiiphesiz, şüphesiz... — Ismamıyacağız diy> bir hayli ürkmüştüm. Yolda üşümüş olacaklar tabit. Kapitolun binalarında nasıl buz kesildiğini de bilirsin. Bari büraya geldikleri zaman sıcak bir oda yüzü görsünler... — Çok haklısım büyük ana... Bu sözler Tulliyanın ağzından is- teksizlikle dökülüyordu. Belliydi ki kadını cevabsız bırakmamak için bir şeyler söylemek ihtiyacın duyuyor ve hakikatte onunla hiç mi hiç meşgul olmuyordu. T“Bandıkta biri erguvani renkte biri kırmızı iki kaftan vardı. Bunlardan erguvani renklisini alarak sandığı ka- padı. Oda dumanlı olmazaydı ve kra- liçe Tanakil, damadı ile geçireceği tat li dakikaların hulyasma kendini kap- kızın bu kaftanı u- zun uzun kokladığını, bir âşıkma sa- rılıyormuş gibi onu göğsüne bastığını görecekti. Bununla beraber, bir iki saniye sonra Tulliya erguvani kafta- nt tahtm Üüzerine okşıya okşıya serer- ken, kimbilir nasıl oldu da Kassiyüsü hatırladı ve sordu — Kocan nasıl? Kralı karşılyabile- cek bir halde mi? Genç kadın bel kemiğine iğne batı- r.lmış gibi silkinerek, ürkek, ürkek et rafıma bakındı. Bu sualin, acaba ne - den Tulliya üzerinde böyle bir tesiri olmuştu? Maamafih kendini toparla- makta gecikmedi: “ “— Kassiyüs iyidir büyük ana... Az TYTTAYYN ; : Trakya Mektubu Her sahada geniş kalkınma hareketi var Edirne, (Hususi) — Balkanların en güzel yolu olan Edirne - İstanbuül yo- lunun İstanbuldan Lüleburgaza ka - dar olan kısmımın cumhuriyet bayra- mında merasimle açıldığı malümdur. Şimdi de bu yolun Lüleburgazdan Edirneye kadar olan kısmının inşaatı- na başlanmak Üzeredir, Asfalt yolun iki tarafı Akasya ve meyva ağaçlari- le süslenmiştir. Yeni dikilen bu ağaç- ların hemen hepsi tutmuştur. Yolun üzerine yer yer çeşmeler yapılmakta ve bu çeşmelerden civardan getirilen iyi sular akıtılmaktadır. Trakyada kar Birkaç gündenberi şehrimiz ve ha- valisine fırtma ile karışık kar yağ- maktadır. Trakyanın hemen her ye- rinde kar olduğu gibi Balkanlarda da fazlaca miktarda kar yağmaktadır. Yol ve köprü inşaatı Havza — Uzunköprü arasındaki şo- senin ve bu meyanda Zaluf köprüsü- nün inşaatı devam etmektedir. Vize - Kırklareli yolu —üzerindeki ahşap köprü yerine yeniden beton olarak | yapılmakta olan Poyraz köprüsü in- şaatı da bir hayli ilerlemiştir. Konserve fabrikası işletilecek Halen kapalı bulunan konserve fab- rikasımın işletilmesi için umumi mü- fettişliğin emrile tetkikata başlarnmış- tIr. « Trakyada ve bilhassa Edirnede her türlü ve çok lezzetli Ssebzeler yetiş- mektedir. Fabrikanın işletilmesinde muvaffakıyet hâsıl olduğu takdirde mühim miktarda bamya, patlıcan, do- mates, enginar, bezelye, fasulye, kuş- konmaz konserveleri yapılıp iç ve dış pazarlara sevkedilecek ve bu yüzden | gebze ziraati şüphesiz büyük bir inki- şafa mazhar olacaktır. Ziraat vekâleti de bu önemli işe el koymuştur. Ümumt müfettişlik iktısat müşavi- ri Saffet, fabrikaya giderek tetkikat- ta bulunmıya başlamıştır. Fidanlık kursları Trakya fidanlıklarından her sene dağıtlmakta olan yüz binlerce kıy - metli meyvasız ve meyvalı fidanlar - dan çoğunun köylerde dikim, aşı ve bakım işlerini kuvvetlendirmek mak- sadiyle umumi müfettişlik bölge vi- lâyetleri köy bütçelerine, kısmen de ziraat vekâletinin paraca yardımları- na dayanarak her vilâyetten 15 ve 16 yaşlarında vücutça sağlam, okur ya- zar, köyünde arazisi bulunan gençler- den yemesi, içmesi masrafları kursa ait olmak üzere onar kişiden kırk ta- lebe alımmış ve Edirne fidanlığında “Aşıcılık, fidancılık ve küçük ziraat san'atları,, namiyle bir kurs açılmış- tır. ' Kursa muntazaman dâvam olunmak tadır. Talebelere ayni zamanda tavuk- çuluk, tavganerlık ve arterlık dersleri de verilmektedir. Umumi müfettiş General Kâzım Di- rik kursa giderek talebelerin dersle - rinde bulunmuştur. evvel derin bir uykuya daldı. Onu, kral Palatinosa gelmeden uyandırmak istemiyorum. — İyi. Fakat kral geldiği zaman Kassiyüs uyanmış olmalıdır. Böyle büyük günlerde bir Romalı ' nekadar ağır yaralı olursa olsun kralma say- gı göstermeye mecburdur. (Devamı var) & - £ LŞİ ae hS a Y O * Müstahsil İzmir (hususi) — Son günlerde ü- züm piyasasında durgunluk vardır. İh racatçılarımız tarafından an konsinyas yon olarak ihraç edilen üzümlerden mü him bir kısmt Alman ithalatçılarına sa tılmıştır. Onun için Alman ithalat evle rinin son siparişleri, küçük partilere in hisar etmektedir. Bu üzümler fazla ol- mâadığı için yakında yeni siparişlerde bulunacakları ümid edilmektedir. Bu seneki üzüm rekoltesi 42bin ton düur. Bunun şirdiye kadar 19865 tonu borsa kayıdlarına göre satılmıştır. İkin citeşrin sonuna kadar limanımızdan Av rupa memleketlerine ihraç edilen üzüm mikdarı 14000 tondur. Şu hesaba göre Insan kaçakçıları Gümrük muayene memüurları, biraz açık göz oldu mu, zevk için ı_m;akçı- İrk yapan yolcuları, seyyahları yüzlerine rük parası için değil, mahza muayene memurlariyle eğlenmek için gizlice ge- çirmek isterler, Bazan akla gelmez hile lere mürataat ederler. Bizim burada bahsetmek istediği- miz “adam kaçakçıları”dır. Çinde binlerce âdam açlıktan ölü- yor; bir çokları da ölmemek için memle ketlerinden ayrılmak, başka diyarlara hicret etmekten başka çare bulamryor- lar. Fakat, son zamanlarda bir çok mem leketler muhacirlere karşı kapılarını ka- palr bulunduruyor. Kendi vatandaşları işsiz dururken dışarıdan yabancıların gelip onlara rakip olmasımı, onların ek meğini almasını istemiyor, bunun önü ne geçmiye çalışıyor, ve muhatcirleri ka | bul etmiyor. Fakat, Çinliler bunâ da çare bulmuş. lar: Yelken gemileri ile adam kaçakçılı ğt yapıyorlar. Şanghaydan bir sürü adam yükleti w yorlar. Bunların ne ismi belli, ne pasa- portu ne de bir hüviyet kâğıdı var. 'Yalnız yol ücretini verdiler mi, gemiye giriyorlar. Güvertede bir köşeye büzü- lüyorlar, bekliyorlar. Haftalarca deniz üzerinde çalkalandıktan 'gonra nihayet Amerika kıyılarına varıyorlar.. Lâkin hemen çıkabilmenin imkânı yok. Geteyi beklemek lJâzım... Bir kere karaya ayak bastılar mı iş kolay! Hemen Çinlilerin ikamet ettik- leri mahalleye kapağı atıryorlar. Orada her türlü yardımı görüyorlar. İş bulu- yorlar, çalışryorlar, Bazan da zengin olu yorlar, Fakat, karaya çıkmak! İşte bu müş kül. Bunun için ekserisi bir sandık içi ne konuluyor, gece sahile bırakılryor, Bu da her zaman muvaffakiyetle ne ticelenmiyor. Bir de bakıyorsunuz ki, ufukta bir duman peyda oluyor. ÂAz son ra gümrük muhafaza memurlarının mo törü görünüyor, suratle yaklaşıyor. Gemi kaptanı bütün Çinlileri san- tılar mı, bir yığın sandık görüyorlar. Kaptan bir küfür savuruyor, tayfalara emir veriyor. — Atınız şu ölüleri denize!.. Tayfalar emre itaat ediyorlar, san- dıklardan bir kaçını tutunca denize atı yorlar.., Gümrükçüler gidinceye kadar bazan bir düzine ttanlı adamın denize atıldı- ği oluyormuş. Ne çare baht işi!.. e A Bunlar, bir paket cığara, bir çift ye | ni kundurayı verecekleri ufak bir güm | dıklara tıkryor. Gümnükcüler gemiye çık |. İncir ve üzüm satışla- rında durgunluk var elinde daha İ4 bin ton üzüm ve 10 bin ton incir bulunuyor müstahsil elinde bulunan üzüm mikdarı 14000 tondur. Tüccar elinde henüz ih raç adilmemiş üzüm mikdarı da 6000 tona yakındır. İncir rekoltesi ise 34000 tondur. Bu mikdarda 9000 ton hurda da dahil- dir. Borsa kayıdlarmma göre, satılan in cir mikdarı hurda ve İyi incir olmak Ü- zere 17556,5 tondur. İnhisar idaresi de istihsal mmtakalarından 4000 tön incir satın almıştır. Demek oluyor ki rekol teden 21556,5 ton İncir satılmıştır. İncirlerin mühim bir krsmı da bor- saya kaydettirilmeden tüccarlar tarafın dan köylerden satın almmırştır. Bunu nazarı dikkate almazsak müstahsil elin deki incir mikdarını 13000 ton olarak kabul edebiliriz. Bunun 3000 tonunun borsaya kaydedilmeden satıldığını ka bul edersek müstahsil elinde yine on bin ton incir bulunduğu anlaşılmakta- dır. Mevsim iptidasından İkinciteşrinin sonuna kadar ihraç edilen İncir mikda rı 21500 tondur. M KA DU TT Fi llaaen ” eei Ce Yurdun Dilekleri Belediye kömür gelirse kıyamet mi , kopar ? İzmirde odun kömürü ihtikârı olanca hızığla devam ediyor. İzmir belediyesi nin kömür tedatik ederek maüliyet fiya dına halka salacağı duyulmuştu; Fakunl, ne yazık ki, bu şaylanın ömrü çok kısa oldu ve belediyenin yaplığı Ltetkikal ne- ilcesinde İzmirde kömür fıkdanı bulun- madığı netlcesine ulaşlığı anlaşıldı. Be- lediyenin bu vaziyet karşısında verdiği yeğgâne karar ve aldığı — biricik tedbir şudur: Kömiülrcü dükkânlarındak! Kkömürle- rön üzerine fiyalını göslerir etiket koy- mak mecburlyelti İhdas eylemek. Bu tedbirin maksadı — teminden çok nzak olduğunu söylemeğe — lüzum bile woktur. Çünkü kömürcü malınin üzeri- ne İstediği fiyalı yazıp koyacak olduk- fan sonra eliketli veya etikelsiz — salış arasında ne fark var? Belediye, elikelle beraber Kömüre narh da koymağa kalkışsa kömürcüle- rin bu defa da mallarını saklıyarak bir buhran yaratacaklarına hiç şüphe edil memelidir. Sonra narh hangi esasa da- yanılarak konabilecektir? Görülüyor ki, nazar! tedbirlerin vazi- veli düzeltmekle hiç bir faydası olmt- yacak, haşmetlâ kömürcü gene ferma- nını dinleleceklir. . Biz ameli tedbir istiyoruz. Fakir hal- - kın sihhali, hayatı ile alâkadar olan bu meselede daha ciddt — ve cezri harekel edilmelidir. Meseldâ belediye muhasebet — husüsi- ve, Hilâllahmer ve esnaf birliği beşer bin Ura sermaye ile bir — milyon kilo kömür alıp kışın fakir halka pek cüz'! bir kârla salsalar kıyamet mi kopar? İzmirli ÇatstsePARNggeyarFR Pt ayagegarİMyyyayçgyaF BAA yyyguayaltERREAüm 'HABER,İ AKŞAM POSTASI İDARE Evİ; Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusd: İstanbul 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı işleri telefonu; 238732 idare, ilân PN : 24370 ABÖONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi İ Senelik — 1400 Kr. » 2.700 K, 6 aylık 780-, — 1450 , 3 aylık 400 , 1 aylık 150 , Sahibi ve Ne;ı:ıgat'llğdurn.l Hasan Rasim Us!/ Basıldığı ıer (VAK!T) lfltbm ç

Bu sayıdan diğer sayfalar: