2 Dış Siyasa Milletler Cemiyeti ve Balkan paktı. karşısında İtalya Yazan : l TALYA Milletler "Cemiyetin- den ayrıldı. Bu ayrılışın İtal. 'yan menfaatlerine ne dereceye kadür uygun olduğunu keatirmek İtalyan ga- zetelerine düşen bir vazifedir. - Fakat. Musolininin nutkunda söylediği gibi, eğer İtalya, “Milletler Cemiyetindefi ayrılmakla hakikaten iyi bir iş yaptı- Bma,, kanaat getirmiş - bulunuyorsa hiç tereddüd etmeden söyliyebiliriz ki; “Milletler Cemiyeti de, akgi tahmin. ler yapmıya müsait oldu uüd vazd. yetine rağmen, bu ayrılıştan az çok memnun olmuştur, Zira, Jşine Zeldiği zaman azasf 0l- duğunu ileriye süren ve işine gelme- diği zaman karşısında cephe tutan bir İtalyanım Milletler Cemiyetini ne zaman, hangi 'İşlerde, ne derece felce uğratmış olduğu - herkesin malümu- dur, Bitaenaleyh yıllardanbesi fillen Milletler Cemiyetinden ayrılmış olan İtalyanm şimdiki nazari ayrılışı — ile | vaziyeti kötüleştirmek göyle dursun, | bilâkis aydmlattığı, Cenevre muhitine bir “vuzuh” hediye ettiği söylenebi « lir. Milletler cemiyetinden Almanya da ayrılmıştır. Japonya da ayrılmıştır. Fakat biribirinden otoriter rejimlerle idare edildikleri halde, siyasetleri bi- riblrinden sert ve harpçı olduğu bal. de, bu iki devlet, Milletler cemiyetin. den ayrılışlarını kat'iyyen İtalyanın ayrılışı gibi ağır hakaretlere mezçet. miş değillerdir. Hattâ bu yıl kısa bir müddet Tokyo "“ıbinelerinden birinde hariciye nezaretini deruhte etmiş olan Japonyanın sabık Paris sefiri ve Mon- trö konferansındaki murahhası Sato tarafındaa konferansın resmi bir cel- sesinde şöyle bir cümle sarfedildiğini de işittiğimizi hatırlarız “Japonyanın Mületler Cemiyetini terketmiş olmaktan hususi bir asab duyduğuna inanmak doğru olur.., Bu sözler belki bir hakikati ifade etmiyorlardı; belki Japonya da İtalya gibi Milletler Cemiyetinden ayrılarak istediği gibi hareket #tmekten, hattâ harb hürriyeti kazanmış olmaktan memnundu, Lâkin Milletler Cemiyeti. nin manevi şahsiyetine hakaret etmek le bu manev? şahsiyete İnanmış bulu. nan elilden fazla milleti rencide et. mekten çekinmişti. Haydi başvekil Musolininin iki gün evvel Romada irad ettiği nutukta, Mil- letler Cemiyetini tavaif eden cümle- lerden birini burada takrarlamak #za- bina katlanatım: "Sarsak Cenevre mabedinden hiç bir : Şekip Gündüz ve takdirkâr bir çehre Böstermeye başlamış — bulunuyor, Stoyadinoviçle yapılan konuşmalar etrafında Roma- da negredilen Tesmi tebliğden bahse den gazeteler, bilhassa Measagero Balkan devletlerine şu satırlarla te- Mas etmektedir “Avrupanım daima çok nazik ve muğlâk şartlar arzetmiş plan bir paf- tasında karışıklık ve intizamsizlık tahrik eden manasız nüfuzların eğe- menliklerin âleti olmakla Balkan dev- letleri her şeyi kaybedebilirler ve müstaki! bir siyaset tukib etmekle her #Beyi kazanabilirler, Bu devletlerin müş terek menfaatleri, Ttaiyanm her za- man işaret ettiği gibi karşılıklı bir iş birliği kurmalarını âmirdir. Habs- burg imparatorluğunun ki — iktısadi plânını ihya ederek bir dirilme, bir kalkınma yapılabileceğini sanırp haya- It proğeler kuranlara biz uymadık. Bu: nunla beraber biz bu devletlere daima Balkan yarımadasında devamlı ve va- sıtasız münasebetleri olan büyük dev- letlerle iyi anlaşmalar da tavsiye et- tik, İtalya ile Yügoslavya arasında Mart ayında yapılan muahedelerle te- essils eden ve hakikaten Avrupal olan işbirliği nümünesinin bütün Balkan yarrmadasında itimat ve karşgilıklı anlaşma kurarak yayılması ve todavi etmek vaadinde bulunduğu hastalık- lardan beter bir İlâç olduklarını gös- termiş olan betbah€ Idöologle'lerden uzaklaşılması €idden temermiye şa- yandır.., Herhangi bir devletir. Balkân yarı- madasmdaki güzel ahengi beğenme- sinden daha tabif bir şey ölamaz. Ttal- yıan%A vygne"ıa_n'u_üıııı- paktınm ruhunu ihlâl eden bir taraf bulmamışlardı. Bir Balkan paktı pren- sipleri dışmda olmiyan her münase - bet diğer Balkan devletleri tarafından benimsenebilir. Lâkin Balkan devlet - leri aralarındaki güzel münasebetin ve insanf ahengin sadece kendi eser- leri olduğu kanaatini muhalfaza et- mek hususunda pek kıskançtırlar. Sekip GÜNDUÜZ eZ— % Doğru Değil mi? iki mühim mesele Bir — arkadaşımız, bayramda ço- cuklarıma aldığı karamclâlardan çı- Bu cümleyi #Serfetmekle, — Tatık |? bize gösterdi. Şekercinin bulduğu ve bin Zeyyad gibi, Musolininin Afrika- | | bu kâğıflarda gördüğümüz sözümüz ya dönmesine imkân verecek bütün “nocise” Törden en masuma- yor. Ve Almanyada İngiltere ile an- || mektedir. laşmak ihtimalleri büyük bir dikkat Karameldanı müştorisi küçük vealâka ile gözününde tutulurken || cuklar olduğuna göre, Uı'olhî Musolini şu cümleyi sarfetmiş bulunu- ya, buluşlarını kendine saklayıp ço- yor: “— İtalya gibi her türlü fedakârlğn |: yapmaya muktedir. bir millete karşı hiçbir şey yapılamaz, Karada, deniz- de, havada, çelikten silâhlarımız var. Büyük demokrasilerden gükkeler ve vükselecek olan tehdit sesleri bı'g' lâ- kayt birakır.,, , ) b Görülüyor ki İtalya, Milletler Cemi- yetinden ayrılmakla, kedece Almanya ve Japonyaya uymak. benzemek niye- crklara valnıs şeker satmasını ihtar etmek bizrm ç Bi .. ğ Küurüçeşme - ahalisi, 'oradaki kö- İmür depolarından — senelerce şikâ- gyn ettiler, belediyeye ve nihayet jmahkemeye başvurdular, sihkatleri- brin bozulduğumu ileri mirdüler. Hal- buki kömür tozumun sıhkate hiç de İ muzir olmadığını kabul etmek mec- Veriyetindeyiz. Çünkü İstanbulun , tiyle “eymboligue bir Jest, yapmış Ol- |i büyük Raslanetrinden - biri, bir kö- îltlygî.lm“!:ıfl. konuşmek ve anlagmak intimallerin! de ortadın kat'i surette kaıngnwuw.iwsmda Muso- lininin bu hareketi malüm — olurken, Sı"hnl Paris v: Londrada büyük bir chemmiyet atfedilmektedir. Acaba ı'ı;: ma, Musolini ile konuşmuş olan Dr. toyadinövi! için Fransa hariciye nazırT ğ ümesi esnazinda Yugoslav- kağşi nasıl bir te- edir? diyelim ki, Roma bu ile temas etmesi yaya Ve mayill Peşinen ile Delbos'un konüş- |: zamanda büyük demök- |F şetir deposu yanındadır. Kömür to- Vğzu #hhafe muzr olsiydi - hestane (Ş deno ada kurulmaz veya hasta. neviy önlne bir depo fes's edilmez- di, Haydarpasadaki emrazı inlaniye ihastanesinden bahsediyorus. Daha yade veremli haştaların bulundu. İ gu bu haştane Haydarpaşd İşlasyo-| jrruna hâkim bir yerde ve istaşyo- tın kömlür deposunun-ilat yanında y. Kömür tozu eğer sihhate muzur 5e hastancnin teya kömür deposu- !nım yan yana — bulunmasına cevaz | verilemet. — Mnılnnhnkuııpck dost HABER — Akşam postasr İngiltere, müstemleke meselesinin ilerde dirdi — Gazetelerden — Almanıya — Con Bul amca, kremalı Togo pastasından bana versene. Halya — Çikolatalı Tunus pastasında n bana versene.. « İngiltere — Uslu durursanız, belki veririm, —Fransız karikatürü — Hâdiseler ve Tabancaları kılı'f-' rına sokalım! Yazan: Wizamettin Nazif Gene kanf bir hâdise oldu. Genç bir kadın koçası tarafından vuruldu. Hâdi- seyi tak'p eden arkadaşımızın yazısın . dan anladık ki katil kurşun betbaht ka- diniın midesini delmiş, böbreklerini parçalamağı da ututmamış, kıskanç kocadan aldığı vazifeyi hakkiyle başar- mış. Kü ne derse desin; nasıl bir macera. ya son verirse versin, şuurlu ve mede- hi insanlar bunu da buna benzeyenler “gibi, açıkça ve düpediiz bir cinmyet nd- detmekte ısrar edçcekterdir. Medent iİnsanm en bariz Vasir, hazp sahası dışında bir başka #nsana kargı silâh kullanmaktaki tereddüdüdür. Bu I teredklüdün dereceşi ne kadar fazla işe | ihsan o derete medentdir. Silâhm ezeli aşinası olduğu halde Türkün, gene ta- bancayı gösterip; *“Bunun tetiğin' çekmek için on man. da kuvveti lâzımdır.,, demesi başlı başına, medeni bir ka- | rakteri göze vurur, Ne oluyorsun vatandaş? Bu gayrin, bu hiddetin sebebi ne? Niçin gözlerin. kan bürümüş? Şu kadın seninle evlen- “mek mi İstemiyor? Yahut bu kız sana iltifat ediyordu da pimdi vaz mı geçti? Yoksa nikâhlı karının soğuk davran « | mağa başladığını, yan çizdiğini, ötede beride dolaştığını mr duydun? Başka birisine gönlünü kaptırdığını mr sanı- yorsun?. Hatayı evvelâ kend'nde ara.. Evlen- mek istemeyen kadının, sevişmekten vazgeçen kızın seride bulduğu eksik » Tikleri tamamla., "Tamamlanamıyacak gibi ise, yani kendini ona beğendirme- neömkân yoksa vazgeç bu sevdadan... Medmlekette kadın mı yok? Niçin onun üzerinde jsrar ediyorsun? Belki, (hem ” belki değil, mutlaka) bir diğeri şeni is- teyerektir. Hattâ kimbilir belki —e peşinde dolaşıyor. Zaten tayh insanın arkavından gelir, derler .Başınr döndür, men leketteki büyük kadın kalabalığı. na bak, bir de onunla gözgöze gel. *Vilân kadın beni istemiyor,, de, çek vur; “İllâün kız evvelce beni istiyondu, şimdi insana dirsgek'çeviriyor,, de, vur, “yok karım bana ihanet ediyor,, de vur! Sıkt'ğin kurşunlardan biri de — zavallı Hir çocuğa rastlasın... Hıyır.. Bu çinâyeflerin sonu gel- mez. Sevginin, mes'ut olmanın, bir ka- d gönlünde —yer bulmanın — vasıtası tabarıcadan başka her şeydir, fakat ta. 'banca? Asla... v “İeYvaç bir mukayveleden — ibarettir. Erkrk ve kadın biribirlerine saklık kala> caklarını taahhüt ederler, Kanun — bu jtaahhütlerin bekçisidir. Karısını alda » tan kotaya da, kocasını aldatan kadına da, taahhüde riayetsizlik etti mf ceza . Vsırir verir; Bir vatandaş, kendisini mad- Gılmış, 1068 de di veya manevi bir zarara sokan her hangi bir işe, kendi kalasına göre bir çeza tertip etmek hakkını haiz değildir. Karın seni istemiyor mu? Bırak e- fendirn! Ayrılıver! Sen, tabancanı çekip betbaht kadını - öldürüverdikten kell asliye hukuk hâkimleri ne ile uğraşa! caklar?. Türkiyede kadınla erkek arasında bugün tam bir müsavat vardır. Eğer kıskanç'erkelder gibi yarin Krükanç Ka- dizilişr da tabansnz a sarılarak,> yöşemün sa “irzem, mirtim elden gitti,, gibi sudan yâüvelerle çeki çeki verip kocalarını temiz lemeğe başlarlarsa, şandi kafeşantan- larda, barlarda, rahat rahat kafa tütsü- Teyen aslanlardan bir çoğunu - hiç şüp- he etmeyir'z - yarm teneşirlerde gö- rürüz. Hani İstanbul derhal Parise dö. nüverir. Malüm a, bize her şeyin modası oradan gelir, Son üç yıl içinde Pariste, bir çok kadınlar kozalarını, Aşıklarını yere serdiler. Ve tıpkı bizdeki erkek- lerin ağtını kullanarak kendilerini mü- dafaa ediyorlar, Burada karı katili ko- calar nöül; — Filân erkekle konuştuğunu gözle- rimle görtlüm. diyorlarsa orada da koca katili karılar; —Filân kadınla konuştuğunu göz- Jerimle gördüm. .diyorlar, - Ş . * * Yarın mahalle aralarında — kıskanç kadın tabancalarının “grav gravvv1,, - larını işitmek İstemiyorsanız, erkekler, tabancalarınızı kılıfına sokunuz. ğ Zavallı bir kadinın hiç te gayri tabii olmıyan br temayüle gem vyuramıyarak işlediği masum bir hata, bir erkeğin böyle bir gadrini ve cinayet'ni mazür |. addettirecek bir sebep değildir. Nizameddin NAZIF Kazanç vergisi- nin cibayeti Maddelerde bazı tadilât yapılıyor Ankarada, maliye vekili Fuat Ağ- ralmın başkanlığı altında — toplanmış olan komisyondua kazanç vergizinin di- bayeti hakkında yapılacak bazı tadi - lât üzerinde görüşmeler — yapılmıştır. Bu hususta verilecek karar yakında 1- lân edilecektir. Komisyonda ayrıca ceham Ve tahvi. lât hakkında hazırlanan - istatistikler tetkik edilmiş ve bu arada altım me- selesile de meşgül olünmüştur. — ; Altm dün borsa haricinde 1070 te a-. kapanmığtar. . © * 14 BİRİNCİKÂANUN — 199 dair görüsülebileceğini Almanyaya bik % . -|Dilimize hizmet |B AY Sindbad Çekiç blr "; ı.lı:ın.ınu, İngiliz gibi ingilizce, de İtalyanlar gibi italyanda yaan Öyle ıanıyurfm ki istediği 3 fransızcayı Amerikalılar, İtalyanlar, italyancayı da gibi konuşmak elindedir. Türkler gibi konuşmaz diw*.“”ı: “ma kargı taraf Türkleri '“"îur" *di: onlar gibi könuşur, hattâ ö n konuşmasını bir nevi kamal nok' ae erdirmiştir; Gözlerine fransızti; e manca, daha bilmem nece keli * kafmakla kalmaz, o dillerden VA zun cümleler de karıştırır; Bunürt Onu - kargı tarafta - hayran Ü e dinleyenler; ağzından M—ı dümlenin bir nükte olduğuna - denler-çoktur, Doğrusu nüktedat damdır; hani bir Fransız Avrelien Seholi, “les ıvlf“”"..ıl tiles” demiş.. Ama ben BAY Çekiç için “nüktodan geğim; niçin hatırmı anun, nükte ile zekânn mesi Jâzımgelmediğini damlardan olduğu muhaki Şüphesiz garip bulacaksınız b ne söyliyeyim: bana öyle I'W:I:;’ #anm bir yabancr dil, hattâ TÜ Â k ğ den: “Bak! diyor, ben Racine'iü, p öthe'nin dili ile meramımı ifad Ö . Fum.” Yabaner dilleri önce Kİ dan; büyük, küçükimük y zılarmdan; hiç olmuzsa "“"“;'W ni ne de olsa ilmi temsil eĞi Dşyoru Tüm ağzından öğrendiğini â yeli Oysa ki ana dilini ev halkmdât (i fe kadar sayarsa göysmn yint. Tp olduğu kimselerden öğrenmiştir. a nun için yabancı dile clddl!"d"w ile başlıkla çalıştığı halde - aDâ D cüs kesin kelimeleri, halkın dili ÜC İ yier gek, en karışık fikirlerin Z ceği itikadına - ber m“".l"'u# A nız sanatkârlarda, san'at yyunun asaletini ılllll":.iı mevsif çe AM tesadüf olunur. ’ ördüBl, Ve açi K Ne diyecektim? “Ha! bay adetâ küçük bir kitap Hemen onu mocm“l'““'“:" olmuş, ona ne? Fransiğ, harrirleri türkçeyi slahü ç 4 U SALI 305f ımmcmım'ş',..ı: Y Çattt Micrt: 1356 — YE Göneşlt Güneşin doğuş Ü e İ gea Fi mı&ıı:ıoıuıı-l gA0 f Akşal ' 14 48 1aos 1420 184 l