14 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dikınıyoruz ? Ularca i * , asırlar'; ü'z%d ırlartca altın madenleri dik ni Memleketin dört tarafında yeti U Te hiymEtli açaçların meyvelerinden | & Dleri fadalanabiliyordu: ne de u- [:yoflaı:;: 0 meyvalara ellerini uzatabi- Ş ;vyofkâ. Şanghaya gitmek, mese- tök o"îlşa_ Malatyaya gitmekten pek t Ydı. Merkezden muhitlere dog- Tltp hîı-na'? demiryollarımız her gün vata Yeki, “Sesini daha bize yaklaştırıyör Yo faraftan da oralara nur götürü- kiden kendisine Sivas valiliği ih hij d..uy“fulan bir adam, nasıl gideceği- Ü ç Erek cehennem azapları yeçi- 'th; ;:'!di bir Sivas köylüsü 24 saat- l!lebüil._ aya, İstanbula hem de rahatça biş Pimizin seve seve yediğimiz me- ; Cünet taamı denilecek kadar lez- Pai Bidalr bir mahsulümüz, bir Antep ? vardı, ki yolsuzluğumuzdan Antak Halep, İskenderun yoliyle by ,, A gelebilir ve hâlis bir türk olan öp SUl “Şam fıstığı” adına bürüne- Şiır &rap olurdu. y diye kadar takip olunan şimsndö tîı»my Sseti, merkezi muhite dogru gö- îkt've oraları uyandırmaktı; bu- Mitik İsadi, mali, ziraf bir kalkınma By a':'l!z Üzerinde daha yürüyoruz. hnmüfnen yol, trpkı bir külü, meselâ hâüe hi kuvvetlendirmek için 9 onu tİh; &den birleri daha canlandırmak '!keşoıf themmiyetli, çok esaslı bir mem . ı“ğaseıidir. "Aİ kalkınma siyasetinden ibaret Bş “__hamle, seril sefil yerlerde ya- abit Mahsullerimizi ayağa kaldır- ?E."eoman paraya tahvil etmek, köylü Ec%_ dolayısiylc memleketi zenginleş- ;*ten başka bir şey değildir. Ezth.nraat vekâletimizin sessiz sedasız *da , Yürüdüğü, bu en esaslı iş hak- "B*rğmzfı'hdlğı programın teferrilatı- “in ;_'dîğim zaman almacak neticenin -qıtıı-;__ğ'ı gözlerimin önünde birden ' böyier . h Ylümüzün bir âdeti vardı: Tarla p, Mdirmek! yani bir sene ekip, biç fîk 'Ttesi sene boş bırakmak ! Halbuki &y , Pir mahsul, ertesi sene bir baş- _ lirse iki mahsulün tarlada kalan 4, Ş biribirine gübre vazifesini gö- "iiyahî;ıla 1 dinlendirmeğe de hacet kal Sürdi. ğ ç Mahzur zeytin mahsulümüz İ- Wuhrd"— Ağaçları döve döve, düzcesi İş, 7k » S€ne işe yarayacak dalları kıra dtğıahâlıl toplarız ve fakat o dalları İ aı:“Zdan dolayı ertesi sene mah- :ğaga ma_ylz. Bundan dolayı “Zeytin '—'?ıhez __hlr sene malhsul verir, bir sene ’mizde - diye pek yanlış olarak köylü- hı Taîti “kıeşmiş bir itikad bile vardır. iükap edilen programa göre bu yan Steiy ** ve tatbikatın önüne geçilir, ğ!m;ho farladan, o ağaçlardan h:r Üsnk; Sul alınacak, ve umumi servet D,oıre iki misline yükselecektir. İ;“'mîta'“da_ tohum meselesine de e- hliyhu eh “*rildiği görülüyor; Bir mi- Skap ğ ytîîf;dif: İzmirin Menemen kazası- Cü | Ve çok buruüşuk bir kavunu ;’hıtmçok tatlı ve ayni zamanda her İ hü?üîha dayanıklı olduğu için bü- 'h?"?e yelkenlilerle bilhassa İsken %ngı n'—*tvkedüirdi.: her sene ayni üph hiha tohumu ekile ekile, ihtivarla İk kay “Yet kayboldu, gitti. Eğer vak hum y eai BZ : çi - hüı Olkayaş Meselesine ehemmiyet veril hej reı.: Gediz nehirinin taşıdığı ta- HH 0ya. 'le yeniden canlanan Mene- yt ml: îl_îmctli evlâdından mah- ı%'j_rîhat Veıîâll. ... “ Ü Ü ye ğ etimiz programında köy ı'i:lde I“Y hayvanatımın içtiği suları q,'d"*dqn erak_"_lamış: köylerim'zde seya k%şh“ bî'rbılırler ki, her köyde mev- hit k“yu Meydancığın ortasında bir Eg;“ Oyul hun yanında da (yalak) de h;yvamuâ bir taş vardır. Köylü de %ıklt)_u Dları da ayni suyu içerler. ' ; Aşında su içen hayvanların *meleri ve orada biriken, 'Sne bulanan suların zaten | * ÖNnülürse vekâletin verdiği e- Anlaşılrverir. t Ve şumüllü olan bu pro- t önemle karşrlanmış. Ben Hüsevin Ritat * aç, biilâç ve çıplak oturuyor gi | *mmiyetteki büyüklüğü göster | h ıh'si dü tîe 'îerırıhğır_ıdckı kuyuya sü | *lerde dokumacılık sanatları | Burada Haydarpaşa nümune hastane sini görüyorsunuz. Nümune hastaneleri — ebediyyen “nümune” olarak kalmamalı, tamim edilmelidir. Kurmamız lâzımgelen yardım müesseseleri I - Veremliye parasız sanatoryom 2 - Faizsiz, rehinsiz kredi yapacak müesseseler istiyoruz... T 3 “— Falan millet, medeni bir mil- let midir?,, “— Bu “falan,, adıyla bahsettiği- miz insan yığını eğer hakikaten mil- let denilecek bir hale gelmişse mut- laka medeni olması icap eder.,, “— Medeni olmıyan mudur?,, “— Yoktuür tabii. Zira medeniyet teşekkül etmeden millet teşekkül e- demez,,, “— Ne garip konuşuyorsun? Vah- şi millet olamaz mı? “— Olur elbette. Fakat — vahşet kelimesi bugün eski manasını kay- betmiştir. Artık o medeniyet — kelil- mesile bildirilen halin zıttını ifade etmez. Bugün milletler ayni zaman- da hem medeni hem de vahşi olabil- mektedirler. zira buğün - hir takim insan yığınlarının yan yana gelme- sine, birlikte yaşamasına — ve bazı işleri hep beraber görmelerine me- deniyet adı verilmediği gibi; “vah- şet,, denildiği zaman da sadece göçe- belik eden, veya bataklıklı — Afrika göllerinin kenarında saz kulübeler i çinde, yarı çıplak — yaşıyan bir ta- kım insanların hayatı akla gelmez. Eskiden vahşi dediğimiz insan tipi- ne şimdi geri insan demek ve böyle- lerinin yanyana gelmesinden doğan topluluğa da geri kalmış — insanlar yığını demek daha doğru olur. — Geri kalmış milletler — diye de bir tabir var ya? — Bu galat olarak kullanılıyor. Geri kalmış insanlar yığını demeğe dilini alıştır. — Peki. Bu senin hem — medeni hem vahşi diyebildiğin milletler han gileri? — Çok. Avrupanın bir çok milletle ri böyledir. Kendi hudutları içinde medentdirler. Hudutları dışında ise ya vahşidirler, yahut icap ettik- çe vahşi olmakta tereddüt etmezler. Görmüyor musun, Dünyada harpler, gasplar, siyasi entrikalar gırla gi- diyor. — Bu milletler arasında kendi hu- dutları içinde de, gasp ve talana da- hilft harbe, siyasi tedhişlere, adalet- | sizliklere cevaz ve İmkân verenler de vardır. Senin tarifine kulak as- mak lÂâzımgelirse, bu bakımdan, bun ları vahşi addetmek, —doğrüu ©o lacak. — Hayir. Bunlar olabilir. —Fakat hep geçici şeylerdir. Birtakım rejim değişikliklerinde, intikal devrelerin de görülebilen bu haller nihayet üç yıl, beş yıl — sürer. Arizf Şşeylerdir. “Medoniyet,, diye tarif etmek İste- diğim esâsg hunların mevcudiyeti es- nasında dahi bütün şartları ile ber- devamdır. Dahili harp olur., — fakat medeniyet gene devam eder, rejim değişikliği olur, fakat medeniyet ge millet yok | / gemner . n Bir insan topluluğu içinde fertler biribirlerine yardım etmek, biri- birlerinin yarınını düşünmek, in- sannf hergününün ayni şekilde gi- demiyeceğini, bazan hastalanabi- leceğini, işsiz, parasız bakımsız kalabileceğini, anlamak kertesi- ne geldiler mi, o topluluk - içinde medeniyet belirmiş demektir. —— eai ne devam eder. Hapisler, tazyikler, kıtlıklar, tâunlar olur; fakat bir de- af kuruldu mu medeniyet mutlaka < berdevam olur. Medeniyet insanla- | rın muayyen bir şuura ulaşmalarına verilen addır, — Yani ne? Muayyen bir şuur de- diğin nasıl şey? i , — Basit: Müşterek emniyet deni- len şuurdan bahsetmek istiyorum. Bir insan topluluğu içinde — fertler biribirlerine yardım etmek, biribir- lerinin yarınını düşünmek, insanın hergününün ayni şekilde gidemiye- ceğini, insanın bazan hastalanabile- ceğini, işsiz, parasız, bakımsız kala- bileceğini zaman zaman görünür gö rünmez belâlar olabileceğini — anla- mak kertesine geldiler mi otoplu- luk içinde medeniyet belirmiş de- mektir. Ve içtimal yardım teşkilât- larını kurdukları anda — medeniyet devresine girmiş olurlar, — Anladım. — “Düşmez, kalkmaz bir Allahtır.,, deyip ona göre hare- ket etmek. — EBvet ajlmaret açıp, avuca sadaka ve tenbelliği, miskinliği teşvik etmemek. Yardımı hakikaten muhtaç olana yapmak, ve vatandaş- lara düştükten sonra yardım edildi- ği kadar, düşmemelerine dikkat et- mek suretile de yardım etmek. — Senin bahsettiğin medeniyet ne kadar kolay iş! — Hayır dostum. Sandiğin kadar kolay değildir. Zira bahsettiğim tarz da medeni olan cemiyette insan nâa- sıl hakikaten muhtaç olmadan yar- dtm aramıyacaksa, İhtiyacı bittiği anda da cemiyetten gördüğü yardı- mı derhal iade edecek ve İçinde ya- şadığı cemiyete karşı bile minnet al- tında kalmaktan çekinecektir. Bah- settiğim medeniyet İçinde yardıma muhtaç olan adam, İş hayatının mü- temadi mücadelesinde gelip geçici bir yara almış veya yorulmuş bir a- damdır. Yahud da hayatın mütema- diyen yeni yeni cilveler gösteren de- gişikliklerinden, ebediyyen müca- dele dışında kalacak tarzda sakat- lanmış olan adamdır. İlk — şekilde Tonton amcanın macerası Sihhâye Vekili Bay Hulüsi yardım kısa bir zaman sürecek ve İ- ade edilecektir. İkinci — şekilde ise devam edecek ve yapılacak yardı- mın geriye dönmesi beklenmiye- cektir. Sana millet halinde yaşayan, bu medeni tekâmül devresine var- mış bulunan insanların ne gibi yar- dım müesseseleri kurmaları lâzım- geleceğini de şöyle bir sıralıyayım: 1 — Fakir veremliye parasız sana- toryom. 2 — Her hasta vatandaşın müra- caat edebileceği ve her müracaat e- dildiği anda yerinde — bulabileceği doktorları temin edecek müessese- ler. 8 — Bol hastane. 4 — Dalma faizsiz ve icabında re- hinsiz kredi yapacak müesseseler. 5 — Mektep hayatında İyi bir isti- dat gösterip de parasızlık yüzünden tahsilini bitirememek tehlikesine dü şen gençlere yardım edecek müesse- seler. 6 — EBvlenecek fakir kızlara yar- dım edecek İctimal teşkilât. 7 — Çok çocuklu ailelere, hayatla- rını gizlice tetkik edip onları mah- cup etmeden ve onlara minnet yük- lemeden gizlice yardım edecek mü- esseseler. 8 — Fakir çocukları giydirecek, fakir mahallelere kışınm kömür, ya zın su temin edecek ve memurları, bu işleri görürken gazete fotoğraf- çılarını davet edip yardım görenler- le birlikte resim çıkarmak illetine tutulmıyacak hayır müesseseleri. . “Bir insan topluluğunun içinde bu nevi müesseseler ne kadar çok büu- lunursa o cemiyetin insan tarafı o kadar tekemmül etmiş ve o cemiyet içinde yaşıyanlar o derece medeni addedilmiş olurlar. İçtimaf yardım teşkilâtları bir fantezi, bir lüks, bir sadaka değildir. Medeni millet olma nın esası ve zarüretidir. HABER Bir hiç. yüzünden çıkan harpler Truva muharebesine, İsparta kralr (Menelâs) ın karısı (Güzel gözlü E- len) in kaçırılması sebep olmuştur: Truva kralı (Peryam) ın oğlu (Pa. ris), (Elen) i sevdi. Güzel gözlerinin sihriyle büyülendi, ve bir gece kraliçe- yi kaçırdı. Kaçırma hâdisesi, savaşı doğurdu. (Ağa Memnun) Yuaanlıların( (İlyon) kalelerine hücum etti. Siperlerde, is- tihkâmlarda kanlı boğuşmalar oldu, şehrin zaptı ve yakılmasiyle mesele ka, pandı, Romalıların, Sabinlerin kızlarını ka- çırmaları, iki komşu millet arasında muharebey sebep olmuştur. Fakat, Ro- malrlar bu cür'etkâr teşebbüslerinde haklıydılar. Çünkü, Sabin kızlarını ka çırmak işi hayatf ve fiziyolojik bir ih- tiyaç yüzünden ileri gelmişti. Romada, '““Kadın,, olarak bir tek mahlük yoktu. Nesli üretmek için, muhakkak böyle bir akm yapmak, komşu kızlarını ka- çırıp halka ekmek dağrtır gibi dağıt- mak lâzrmdı. Üçüncü Kartaca savaşları, görünüş. te (Masinya) nm zalimane hareketleri ve müstebidane idaresinden çıkmıştır. Fakat muharebenin hakiki sebebini (Katon) nun nutuklarmıda aramak lâzımdır. Ortada hakiki bir lüzum ve sebep yokken, Romada Senato kürsü- süne çıkmış, şöyle bağırmıştı: — Kartacayı yıkmalı!. . Katonun arkadaşları, onun her gün tekrarladığı bu sözleri artık işitmemek ve onu memnun etmek için, Afrikanım haşin ve ateşin kıyılarmdaki, Roma- nm büyük rakibine, harp ilân etiler. Fransa tarihi de, böyle garip, tuhaf harp sebepleriyle doludur. Hıristiyan azizlerinden kalma şeyleri saklamıya mahsus bir kutu yüzünden (Kiyom Lokonkeran) İngiltereyi istilâ etmiştir. Meşhur (Yüz yıl savasları), kadın . larm, Fransa tahtma varis olmalarını meneden (Salis) kanununun tatbi- kinden ileri gelmiş ve Fransanm tam yüz yıl açlık, yoksuluk ve harabi için- de kalmasma sebep olmuştur. Fransayı hemen hemen mahvolacak bir raddey getirfen İtalya savasları . nm #&ebebi de Fransanm siyasi ve ik- tısadi hiç bir menfaati olmryan işlere, kendilerine ait olmryan meselelere ka- rışmasından ileri gelmiştir. On Üçüncü Şarlm, İtalya yarımada. sr üzerinde hak iddiası, lüzumsuz yere bir çok insanlarmım ölümiyle neticele « nen bir takım kanlı savaslara sebebi. yet vermiştir . y On Dördüncü Lui zamanmda sa « vaşların sebebi cidden tuhaf bir şe- kil almıştır. O vakit Fransanm Lon . dra sefiri olan (Kont Vestra) ile İs- panya sefiri (Vanevil) in, İngiltere kral sarayında teşrifatta üstünlük me- selesinden dolayt kavgae etmeleri, bi. ribirlerine nezaket ve terbiye kaideleri dışında söz söylemeleri, iki milletin biribirlerine girmelerine sebeb olmuş, (Lülfen savlavı ceviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: