Şaka Kedici Bay Ahmede Bizde kedi hakkında şiirlere dair ikinci açık mektup Yazan : Osman Cemal Kaygılı Sayın bay Ahmed, Sana karşı HABER'le neşretmiş olduğum mektup üzerine bana gön diğin cevapta diyorsun ki: “Tavsiyelerinize teşekkür ede- rim. Fakat size bir teklifim var: Benimlebirlikte gelin de Sivri ada- ya beraber gidelim, ben orada ce- surca kaplanlarla aslanlarla — sava" şirken sen de onlrı mestedici şürler okuyarak bana yardım eder; bu suretle oradan bir sürü üç renkli er- kek kedi toplayıp onları piyasaya sürer, kazanacağımız paralarla şu ölümlü dünyada bundan sonra ra- hat bir hayat süreriz!,, Peki ama bay Ahmed, benim şiir | tarafım, yani şairliğim biraz zayıf- cadır, vakıa vezinden, kafiyeden, ahenkten, mahenkten pek çakmaz değilim ama bu piyasada benden çok derin, çok yüksek, çok içli şair arkadaşlarımız var; sen bu güzel teklifi onlara yapsan da üç renkli kedi avma onlarla birlikte daha i gitsen yi olur. Ve böylelikle maksar aha kolay erersin! — Bu şairler kimler? şte sana onların ad- r sayayım: Soy adm- Üüzere bu zat n meşhur kedi me- kı Süha - Gözgin kumuştu. işte o şiir de gşudur: BİZİM TEKİR Bir kedim var, rengi tekir, cinsi Van Ne sevimli, ne de güzel bir hayvan Semtimizde eşi yoktur çapkımın Marttan 'marta kesilir baş pehlivan Henüz'genç de üç yaşında ancak var Kaplanın bir minyatörü nev civan O, bir kera coşup ava çıktımı Zangır zangır yerinden oynar tavan Değil sade o m> adebur fareler Sansar bile durur önünde divan! Nasıl bay Ahmed. kedi merakı salt seninle bende mi varmış? Bak eloğlu, kedi için ne güzel şiirler ya | zıyor, Sonra Halid Fahri Ozansoyun aziz dostlarından Salih Zeki klâsik man denilen meşhur bir şair daha vardır ki, benden iyi olmasr oldukça kediye düşkün bir adam” dır. Hatta onun da kedilere dair ya- zılmış bir takım klâsik şürleri vardır ki al, Bana,'onlardan birini de yazı- vereyim: Homer ona yazmıştı birinci —desta. : nımı Eşil ona giydirdi alaca fistanmı Teokrit ilk kavalr onun önünde a ldr Virgil bütün aşkmnı dağda kedçi:ien | aldı | Ovid dağlar devirtti bir minicik Hi kediye yojen onu verdi İakendere hediye Ben nerede bir kedi görsem kaplan Erkek midir, dişi mi kuyruğ:ıııdın ! İş_!? sayın bay Ahmed, İslanbuldd' edi için böyle gürler söyliyen şair, ler varken kedilere giir - söylemek için senin, beni kendinle birlikte Sivri adaya davet etmen mümnasebet “!’İ mı? Sen ne yap, yap bunlardan h>ınnı kandır, yanına al, beraber Siv ri adaya götür, orada kediler karşı söylenecek şiirleri onl, Bay kedi tayım: Benimşimdi tam bir yaşında bir sarman kız var. Ama bir görsen ne dilber şey! Hatta, bu geçende has, talanmıştı da sepeta koyup Fatihter ki hayvan hastahanesine götürerek tedavi ettirmiş ve bunu uzun uzun KURUN gazetesinde yazmıştım Bizim Sarman kız, geçen yaz daha bir buçuk aylıkken ona 'Alaca ha- lara söylet! Ahmed, sana şimdi. burada dair bir de tuhaf fıkra anla- _Sğ(âyrilor teme: mamdan küçük bir lâstik top alacak oldum. Dükkâncı bay Moiz bana bir top uzattı, fakat bu top biraz büyüktü, — Dahaküçük olsun! « Dedim. O da bana sordu: — Çaocuk kaç yaşımda? — Henüz bir buçuk aylık! Adam manalı manalı beni süzdü: — Haydi be, hiç bir buçuk aylık çocuk top oynar mı? — Aman bu çocuk dört ayaklı! Herif, busözenedese beğenir. sin? Demesin mi ki: — Dört ayaklı mı, maşallah mar şallah! Demek sizin çocuk dört ayaklı ha?!. . — Dört ayaklı sıpa değil! — Tay mı? — Tay da değil! — Ne ya? — Kedi! Yahudi gülümsiyerek: — Üyleysan, dedi, yarım fazla söyledin! Niçin? Kedinin ayağı uç buçuktur da onun için! İşte bay Ahmed, görüyorsun ki ben de senin gibi bir kedi meraklısrr yım! Fakat bu mübareğin üç renkli erkeğini bulmanın imkânı yoktur. Yalnız bir tarihte ressam Çallının bir beyaz erkek kediyi üç renge bor yararak 'bin beş yüz dolar muka- bilinde bir aha satmış olduğunu sen bir ke- re de ona büş vür azizim O.Cemal KAYGILI miler : Inhisarlardan bir dilek Balatta günde üçyüz kişi cıgara arıyor, bulamıyor Balatta Leblebeciler caddesinde | 4 numaralı Şen Gişe sahibi Ali De- ğerli isimli okuyucumuzdan şöyle bir mektup aldık: “Ben dört ay evvel Balatta Leb- lebiciler caddesinde sırf inhisar malla rı satmak üzere gayet modern ve Ba. latın şimdiye kadar görmediği dere- cede şirin ve temiz bir dükkân açtım; Bu dükkânm yalnız techizat ve te- sisatına 1500 lira sarfettim, Posta idaresi bana bir şubelik bile — verdi. İnhisar rakı ve şarabı satryor pul ve gazete bayiliği yapıyorum., Fakat inhasar idaresi bana bir türlü tütün ruhsatiyesi vermiyor. | Çünkü yirmi adım ileride tütün sa - tan bir musevi bakkal var. Fakat bu bakkal haftanım ancak beş gününde açık, diğer günler kapalı. Her gün tü tün Ve ciğara almak'için dükkânıma en aşağı üç yüz kişi müracaat edi. yor. Müteaddit müracaatlarım seme resiz kaldı. Eğer tütün tezkeresi verilmezse altı çocuğumla bütün ü: midim ve iştikbalim mahvolacak. Çünkü evimi satarak bu dükkânı açtım. Tütün satamazsam kapatmak mecbüuriyetinde kalacağım. Diğer taraftan Sultanahmette seksen met- re mesafe dahilinde tam yirmi iki tü. tün bayii var. Bayilerin biribirlerine yakm olmaları orada bir mahzur teşkil etmiyor da benim dükkânımın bulunduğu Balatın en büyük ve hal- kım en mütekâsif olarak geçtiği cad- dede neden mahzurlu görülüyor. Derdimi anlatmak'için 'nereye mü - racaat edeceğimi şaşırdım. Bu dile » ğimde bütün bu civar vatandaşla - rının da hislerine tercüman olduğu- müu hiç çekinnieden - söyliyebilirim. Bu acı vaziyetime alâkadarların na- zart dikkatlerini çekmenizi rica ede- rim.,, Okuyucumuz dileğinde haklı gö- rünüyor. Bayilerin çoğalması fazla sürüm noktasından elbette İnhisar . lar İdaresinin de menfaatlerine uy - gundür. Başka bir mahzur yoksa bu Talebelerin askerlik kampları Galatasaray lisesinde talebelerin a0- kerlik kampı başlaniytır. Diğer mek « tepler talebesi de Temmuzun beşi vt altışında kamp başlıyacak ve verilen karar müucibince bu sene beş gün fazla olarak yirmi gün devam edecektir . *Foto Süreyya,, tarafından çekilmiş olan resimlerimiz Galatasaray liseri talebelerinden muhtelif grupları kamp ta göstermektedir. 54 H'ICZMN!: 1937 Napolyonun odası | Garbi Gürcistanda küçük bir nahiye merkezinde meydana çıkarıldı Dünyanın bu en büyük genera" | prensesi Salome Dadiani ile evlene- linin vermiş olduğu muharebelerin ve yapmış olduğu seferlerin harita- sını aklında tutmuş olanlar, Napole- on'un çalışma odasının halen garbi Gürcistanın küçük bir nahiye mer- kezi olan Zugdidi'de bulunduğunu duydukları zaman hakikaten şaşıra- caklardır. Filhakika, Napoleon, hiç bir za- v Khikasyaya ' gümemiştir. 'T eşya, Zugdidi'ye, Nepoleon'un meş- hur mareşallerinden — Napoli - kralr Joachim Murat'in — torunu Achille Murat tarafından getirilmiştir. Achil le Murat ise, Zugdidiye, o zaman müztakil bir memleket olan Mingreli şebbis vatandaşın çalışmasına imkân verileceğini ümit ediyoruz. mü rek gelmiştir. Cürcistanın Sovyetleşmesi üze- rine Dadiani'lerin muhtelif malikâ- nelerinde dağınık bir halde bulunan Napoleon'a ait bu eşya dikat ve iti. na ile toplattırılarak Zugdidi müze- sine yerleştirilmiştir..Bu müzede, ha len, Napoleon'a ait bir yazı masası ve telerrüatı, bir dolap, muhtelif ka- napelerle Bonaparte'in ve mareşal. lerinin çok kıymetli ve nadir birçok da resimleri mevcuttur. Çok kıymet. Ki bir hatırayı ayrı olarak çikretmek icap eder: O da Napoleon'un ölümü üzerine, şahsi doktoru F. Antomarci tarafından alınan yüz mulajıdır. ki in dünyada ancak üç veya dört tanedir. Zugğdidi müzesi, yalnız Napole- Telsiz ve Radyo kanunu neşredildi Telsiz kanunu dünkü resmi ga' zetede neşrolunmuştur. Kanun, ağustos 1937 de meriyete girecektir. Bu tarihten itibaren bir ay d telsiz tesisatı ve cihazları bulunanla rühsatname almağa — mecburdurlar, Bu mecburiyete riayet etmiyecekle cezalandırılacaklardır. Vapura binerken Üsküdarda oturan — yirmi' yaşı Şükrü isminde bir genç bu sabah vap rken ayağı kayarak denize düğ ür. Şiikrü dalgalara kapılmış, K civarına doğru giderken arkasında yetişen sandalcılar tarafından' kurtarık mıştır . on'a ait eşyalar dolayısiyle meşhu değildir. Bu müzede, Mingreli'ni eski hükümdarları Dadiani'lere ait çok kıymetli silâhlar, tabaklar, muh: telif tablolar da vardır,