*TEKUNNZUY KUULTEŞPONUSLA UORYT “MSfM ARDA AOYPLOĞDEDİ W3AJE ÜNEYO MAD ÇoOBAavIY 9p pata 99 ÖO 2p GÜPPMDU ZUŞAY NUTEY aP ge NuJ toBaca BY SOY8L) dİNY dU7 MUS 1 Tye gpos aoi vsyeS Tllz , _ı “OpuyAse) ULDONEZ G3 aa 'ı9ığ zçunğıpusığa 9p SORMAI zaoAo3 TurSipiraeninı op Haponnyay “ysypusa UTULNG 9y) pue 23e33nı ay) 3 #jprodsnd anf aşy) 1 gpıodesed mo4 aat KPPU l * spumoazn mısa y YU4prraay TUDUZORĞD. W0A,, "(S94Ğ08yp )) :20812İS1P OD *(İtBsÂDU ZoU SŞUbSp ÂD) 3 HPEKYI YO DOLAĞEIP 1 op Zeğy “ıfodo yowruş,, *(OYA Havp OĞ N3) " moJag UMOP 03 o4 d3 *(İt98 zUDA BAXBAKP M3) *gIDE BÇDUO DORLİSİIP O3 “puULNdaPp OA VUN7 YELryeydlA V, “ÇENNEŞİLLE TUPMAYI “RPUOY UYY YU YD V, rarsuıyo,dıda mz (ç98 Z4DA 13198 S SUO,, APUNEU .ı:pı'ım *azazıı YauLI9Y80 Tüğiprdek — öopuyazı Çpuar Ulursuy UTl3 a YUpuan l 'ç Sen di -40 Jajdı WORİDA NPAOMAPA POLDEDU UDIĞDOL VPMLEDUED,, 2 ğ B 2 : $ z İ B F E Z B t i $ E F *(209 ÖUT PP 4Of n SIP) #“andoa Sşdüpg W3İş gofi na,, Tfdtoğ YO d3 d0F KEM BELlL — 18 Üepeiliğ tındea uapt3 9 5neH *ÇOyla 9p tavUf SĞŞANde 4P Poöna UydoNY 9p YALMAÇ) 258 Karkan tencere ve kazanları getirince, ateş vermek kâfi gelecekti, Grengay kapıyı teftiş etti, Hâlâ çok sağlamdı, Anahtarla kilitlenmiş sağlam bir kilit ve cesim bir sürmeyle müceh- hezldi. Kapt dürürken tavandan çıkmanın hiç de hoş bir şey olmadığını arkadaşına söyledi ve yerde duran de- mir çubuğu alarak, birkaç darbeyle kili di kırdı, Sürme, onları, —lüzümsuz bir ziygretçiden bolbol kurtarabilirdi —. Esasen bundan korkulamazdı. Meş' um âbide, önünden her geçene dehşet veriyordu. En cesur adamlar — bile ona titriyerek yaklaşryorlardı. Herşey böylece hazırlandıktan sonra, Göşeme tahtaları üzerine oturldular, rengayım önünde bir delik — vardı. Herhalde tavuklar burada toprağı kaz- muş olacaklardı. Grengay, — Eskargasla konuşürken farkında olmadan, kılıcının ucuyla bu deliği karıştırryordu. Birdenbire merakla bağırdı: —ALL,Budane ? Deliğin üzerine doğru eğildi ve top- rağı ellerile itmeğe başladı böylece or- taya kocaman bir halka çıktı. Halkaya büyük bir tecessüsle görleri ni dikmiş olan Eskargas: — Mademki bir halka var demek ki bir döşeme taşı var, dedi, ve mademki bir döşeme taşı var, Şu halde altından bir şey çıkacak. Eskargas garip bir tavırla: — Herhalde bir mahzen olacak, de- di. — Şu halde bunu öğrenmek lüzım., Neler olabilir, Bi.linmu ki!,. —İHaydi bakalım! Hiç tereddüt etmeden, —“karmağa ve toprağı itmeğe başladılar. Biraz sonra, ortayı, cesim bir döşeme taşı çıktı, “oZpLag #Y1 U0IJ Buoryelado dÜY poyl'yuma — üreydes OY ONTUM girip * | mkayroyt — d vod :dn sead (dDmUDU Zy ŞaD JAB 14Y) İZçUYSÇUK DAT KULUTEN OPOPDANA) yonoyoyt — do eDd nj :dn esed af “AŞUDANĞ SPUNLOA YO YUADL 2H SPUYPADIS) (Cy>p wD dv 938 n yÂvI NÂ ppa) *x29p uo dN KÂsv)8 03 9AT NAK prnoak ygemuanp Çevryey — do 9)8 N3 :dn Âv)s oNi Yo — Havp oS tiz i:umMop 03 OG LUTUSURNA GOZLTLONİ *201kot HUSErEMNA “WOR UNUO YDOMLLÂDA O, 'Xpoaa püs asoy Surgstp srorres ». #te aeij Üöö 19 WDUBECA “1SD1O SA YECANG HUSNĞOY LAPOMUAĞ,, fumpao3 Lreyeunsuuz YOLNa VENprey OzAX ğ vopsaK İya PAANK SA ÇeSeg “(tappan 3 poporutağ *) y4K36 say “us6nBoY EXEMA tABIO azomu tayp49b "(ıpoL Buyyyugaa Guş 326 “app puz syy Bup Şop zamışe) tugcüsula KOÖOZLlLONİ aHuUyma3 veAyarreyj BuruKısas — Zuypas 'arsy) ea (obLA UOPOYYOR. APPDUMİDUL UD PARDAYANIN OĞLU Grengay, iki elile halkaya yapışmıştı ve bütün kuvvetile çekti. Cesim ve ağır Göşeme kımıldamadı. bile, — Vay şeytan! Diye söylendi ve demir çubuğu ala. rak halkaya geçirdi. İkisi birden - kal. dırmağa çalıştılar, yine yeritiden oyna- tamadılar, İkisi birden eğildiler ve taşr yakın. dan tetkik ettiler. Yine uğraştılar, ça- baladılar fakat bir netice elde edeme. idiler. Grengay hiddetlenerek söylendi. — Fakat canım, bunun açılması 1â- zım yal Bu sözleri söylerken halkayı iki eli. le, sağa sola, yukarıya, aşağıya sallı- yordu. — AL. Bu da ne?.. dedi. Halkanın dibinden oynadığını hisset. mişti. Bu defa yavaş yavaş ve dikkat. le aynı hareketi yapmağa başladı. Sert bir gıcirti duyuldü ve cesim taş kendi- liğinden ağır ağır indi, ortaya bir mer. divenin basamakları çıkmıştı. Tam bu sırada, yolda, hemen tanıs dıkları seri ayak sesleri duydular, Ka, pıyı aralayarak baktılar. Hakikaten, gelen Karkandı. Ona bir işaret yaptı- lar içeriye girince, sürmeyi itinayla it. tiler. Karkan muzaffer bir tavırla bağırdı. — Üç şişe şarap buldum! Memnun tavırlarla arkadaşlarımı yük lerinden kurtardılar ve bu defa kendi. leri de muzaflfer bir edayla ona yiye- cekleri gösterdiler. Karkan hayranlıkla ağzını açtı. — Bunları nasıl buldunuz, dedi, Grengayla Eskargas evvelâ ona, sone Ta birbirlerinin yüzüne baktılar ve kahe kahalarla güldüler. ğ a — Geçen derste başladığımız 18 ncl resim (Bir seyahat), Üzerindeki çalışmalarımıza bu derste de devam edece. 57 Kiz, Evvelâ, geçen dersin sonunda ingilizceden türkçeye (Her bakkı Haber Gasetesine aittir, DERS: (18 numaralı “Bir seyahat” resmile takip edilecektir) | — İNGİLİZCE DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile İNGİLİZCE DERSİ ve türkçeden ingilizceye çevrilmek üezere verdiğimiz vazi- felerin yapılmış şekillerini görelim: lürkçeye çe'vtrknlı İNGİLİZCE DERSLERİ — T saw the huge cranes, sailors and the captain, “bizim olacak bir iyi deniz seyahanı.. 2 — What the captain was doing? Wwe shall have a good crossing. İyi bir seyahat yapacağız. (wi şol hev © gud kros'inğ). “deniz dir tamamiyle sakin... Deniz tamamiyle sakin, 1 — What did you see on board? PARDAYANIN OCLU — Nihayet Grengay izah etti: — Birkâç yumurtayla bir tavuk sat. tık, dedi. Karkan arkadaşlarına takdirkâr bir nazar atfederek: — Olur şey değil, dedi. bu benim aklıma gelmezdi. Eskargas sahte bir merhametle , ve alaylı bir tavırla: — Zavallı! dedi. — Artık derhal yemeği pişirmekten başka yapılacak bir İşimiz kalmadı. Her şeyi inceden inceye düşlüinmek itiyadında olan Grengay : — Durun bakalım, dedi. Eğer ateş yakarsak yukarıdaki deliklerden duman çıkacak. — Tabil! — İyi yal İşte o zaman darağacından duman çıktığını görenler şüpheye düşe. cekler ve bizi buradan atacaklardır. »— Fâkat ne de olsa. — Biliyorum, tehlikeyi göze alaca. ğız. Fakat belki bunu bertaraf edebili. riz, Evvelâ gu mahzeni ziyaret edelim. Sonra kararımızı veririz, Diğer ikisi hiç tereddüt etmedi, — Hadi gidelim! Dediler ve derhal aşağıya inmek is. tediler, Grengay tekrar onları durdurdu, — Üçümüz birden oraya ineceğiz ama, bu kocaman döşeme taşının üzeri- mize kapanarak bizi oraya gömmeyece. ği ne malüm? , Diğer ikişi: “Vay şeytan!,, diyerek derhal gerilediler. Grengay devam etti: — Ben yalnız iniyorum, Sen, halka. #ın nasıl işlediğini gördün, Eğer vu. rursam, açarsın, anladın m:? — Kortkma oğlum! anlaşıldı, Doğrusu Ki — Arkadaşımı uğurlamak için Southamptor lima, — “Çucen Mary” ile. Biliyorsunuz, bizim en büyük nımna gittim. 4 — Evet, biliyorum. Bu vapur ne muazzam bir gemi, vapurumuz. dir! lardır: Çevrilecek olan ingilizce cümlelerin türkçeleri şunlar. dır: Çevrilecek olan türkçe cümlelerin ingilizceleri de gu. 1 — Went you down to Southamptan? 2 — (Arkadaşınız) nereye gidiyordu? — New York'a, 8 — Hangi vapurla? 1 — Geçen gün ne yaptınız? oraya buraya koşuşuyorlardı. Ingilizceye çeviriniz — This way is for Harwich boat. 4 — Woulâ you like to stay up on deckı — Sağ tarafta; ikinci mevki de sol tarafta, — He watched the operations, 3 — Bugün deniz sakin, değil mi? 3 — Which is the way for Harwleh boat? — No, I prefer go down below, — Evet, çok sakin. 4 — O halde iyi bir deniz seyahati yapacağız. — Gördüm 1 — Vapurda gemicileri gördünüz mü? 2 — Birinel mevki nerede? 259 Grengay yerdeki kuru otlardan — bir meşale yaktı vev aşağıya indi. Döşeme taşı inmiş vaziyette duruyordu. Onu güçlükle yakaladı ve kapamak istedi. Taş tekrar düştü. Fazla ısrar et. medi ve kendi kendine: — Herhalde onu kapayan bir düğme var, dedi. Basamakları sayarak indi. Ayağını altıncı basamağa basarken, taşın kendi. liğinden çıkarak kapandığını gördü, — Mükemmel, diye mırıldaridı. Gayet basit şimdi nasıl açıldığını anlamalı, Kâranlık içindeydi, Kuru ottan me. şalesini yaktı ve basamakları indi.. On iki basamak vardı, Hiçbir şey bulama. yınca, çıkmağa başladı. Gizli deliği ka. payan basamağın uclarından birisinin çatlak olduğunu gördü. Bu kırık parça- ya ayağını bastı. Delik.açıldı. Aynı ba, samak, onu hem kapryor, hem açıyordu, Birkaç defa, aynı hareketi yaptı, Taş kolaylıkla indi çıktı. — Mükemmel! diye mırıldanldı. On dakika sonra, bütün âletlerini, demir çubuğu, odun ve tahta parçala- tınır, kuru otu, hulâsa yukarıda bulunan her şeyi bu mahzene ta: De. liği kapadılar ve hiç kimsenin kendile. rini göremiyeceklerini nazarı — İtirabe alarak rahat ettiler, Grengay izah etti. —Burakla emin yetdeyir. Hiç kim- senin bizi rahatsız edemiyeceği muhak. kaktır, Dumarlın şüphe uyandırmasın. dan kokmryarak ateş yakabiliriz. Şimdi burasını ziyaret edelim. Ondan sonra yemeğimizle meşgul oluruz. On adrm uzunluğunda ve yedi atlırm genişliğinde küçük bir mahzenin içinde bulunuyorlardı. Merdivenin tam karşı. ( sında iki kişinin, cepheden rahat rahat — Yes, I went. 2 — When was it?