ımaşlaria kap, mmel bir ors oynahır » bir gişe £ gehen? m garson hizmet eder, da göyledir: r in das stauran' e Mann ist cin Ke ht sehr hoch, ( fiya uu o WwYOU UU estaurants gef hr reich, (4) 8 » Möbel dieses E etenine sittir) DERSLERİ Kendi kendine 1009 kelime ile EY “Tp 01110 sun 2 aları Türkç m (dem) ich sitze, ist nicht be- Gem, (10) Leh Vehbe sehir din tri 21511 yemeli Wf ppi özşg zpşaoĞ) nakkı Haber gö: sterpodium İst ni, ALMANCA Geçen dersin vazifeleri Coyoyuayoj 3p7 ALMANCA DERSİ Crpassd, üns einen Onun evde ol, “ops Lop 24 ist mir ALAN 00 J “ayreyi Mp hand Geriehte 2 ımcaya çeviriniz * 16) Ağırt ou DERSLERİ Mit opp “t z ürlich nicht, dann auf Wie, Başgarson, hes asehe estaurant rsona bah TeYT S1p san org ulUU — il, Almanca da bi vusnuoy 8 “14901 Yyöru yoOU EsTom sond Kart 3593811 gomo Türkçeye çeviriniz Alm. Türkçe de, - (nicht nur. I4Z71SYuaJd YOINYK'IY ALMANCA iner hat die F (4) Dieses F ymuok “4 "np nach der 9D ÇI 1ap0 y29p9E) üye Wöpogey “ 0496 ınyufi şopran; Die Dame ng. odi ) Biz: iyi bir masa ayırımı g zahlen g? (10) In einem groflen Restaurı — O, das möchte ich na dersehen! — Auf Wierdersehen! ne nâmlich im Vor er). © 3 w e iş Ğ 5 yoo di im Smoir 186 CÜCENİN AŞKI —- a — CUCENIN AŞKI 187 te geri çekilirken, Juana, yüzünü elleri | zuu sevki bütün içine sakladı ve yavaşça ağlamağa baş. | ladı - Juanal İşe gene Pardayan müdahale etmek | meçburiyetinde kaldı ve cüceyi omuzla- dan tutarak ona doğru itti. Öyle ki, Şiko genç kızın ellerini tutacak kadar büyük bir cesaret gösterdi ve, neredey se kendisi de, ağlayasakmış gibi sord: in ağlıyorsun? Pardayanın ümit ettiği bu değildi. Bunun için, omuzlarını silkti ve lâkayt — Aptall... Bu mahç lamıyacak gitti! yük âşıklar zaten öyle aptal olurlar! Juana, her zaman oturduğu koltukta, ağlayıp duruyordu. Şiko, alçak, tabu. renin üzerine diz çökmüştü. Onun diz- lerine doğru yaslanmış, ellerini tutuyor ve onü eskiden mağrur yapan, Şimdi ise kaibini a dolduran bir bakışla ona bakıyordu. dayan, bu hayat ve masum fakat dem büyük ve samimi aşkım tevlit et- tiği bu güzel tablo karşısında son derece mütehassis oldu ve onlara prestişle bak» tı Bu sırada Jwana, bir kuş O cavsltisına benziyen bir sesle murıldandı: — Yaramaz!.. Yaramaz! İşte tam o: beş gün oldu, seni göremedim! Pardayan gülümsiyerek düşündü: — Anlaşıldı senin yaranın mahiye küçük Tuana! İşte bayılmanın, sararma» nın ve gözyaşlarmın Sirri! Şiko, o kadar ince düşünmedi. Müt- hiş anlaşamamazlık devam ediyor, orle, rı ayırmak tehlikesini doğuruyordu. Cüce, bir türlü yenemediği omahcu- biyet ve son haddini bulmuş olan teva» essümlerin, gözyaşlarının, tatlı , görünüşte kendisine tevcih edildiği halde, hakikat te, arkada duran ve kardeşçe bir tebes- sümle kendilerine bakan şövalyeye ait olduğunu zanne Juznanın sözi çin» gizli bir ki sözleri amâz, on beş g haber getirmedin. Onu kurtarmak iç beraber Ibuki sen y hareket e ve ben İde onu kurtarmak kaldım. Onun için & ediyordu fakat ser beni kenarda bıraktın. İşte zavallı cücenin kendi söylediğ ki bir kabahati eğdi ve kekeledi: — Kabahat bende Heğil. . Haher ver- meğe imkân olmadı — İyisi mi istemediğ ber hareket et takındığı esrare — Aman yaral Diye düşündü ve ürperere — Ben ölseytlim bu iki güzel ç ta mr ölecekti? Değrusu, kendimi tarmağa uğraşırken, bu iki masum lükun hayatları da kurtarmak için ç Uiştığımı zarinetmiyordum.. oOKimbilir Beli sarf bunun iç smuvaf- fak oldum. Şiko yavaş bir sesi — Senin ölmeni istem nu kabul ederi dim. — Yalnız ölmeği mi tercih (ediyor dun?.. Ya ben, benim halim ne olacak. | tı2.. Ben de ölmiyecek m Eğer. Juana cümleyi bitirmedi ve daha fâz- la kızararak tekrar yüzünü elleri içine sakladı. Onun bu cümleyi bitirememesi de yeni bir aksililti. Çünkü © Şiko ona / bir müddet şefkatle baktıktan sonra ba» | şını salladı ve cümleyi şöyle | bitirdi: “Ben de ölmiyecek miydim eğer.. O ölseydi., ve ayağa kalkarken Pardayana | gevirdiği gözlerinde öyle bir elem oku. nuyordu ki, Pardayan onün © aklından geçenleri anladı ve gayriihtiyari bağır- dı: — Aptalık. Şike, hiç de hoş olmayan bu kelime- nin ve büyük dostunun bu hiddetinin asını bir türlü anlayamadı ve şaşkın bir vaziyette ona baktı. XX BIB.ELZAR Pardayan, vaziyetin uzayacığını ve, her seye rağmen, istediği vaziyetin ha- sıl olmıyacağını anladı. e Kaybedecek vakti yoktu, ertesi günü bütün kuvveti- ni toplaması için mubakkak birkaç sa. atlik istirahate ibtiyacı vardı. h, iki saf âşık hakkınd projeden şimdilik vazge sesile bağırdı: — Cici Juanadığım, anlaşılıyor ki, aç- İk, susuzluk ve uykusuzluktan ölmek üzere olduğumu unutuyozsunuz. Haydi bakalım, çabuk bana ve dostum Şikoya yemek. Hera de helbel şarapla. Juana bir sıçrayışta koltuğunu terket ve bağırdı: — Aman yarabbim! Unuttum.. On beş gündenberi bir şey oyemediğinizi aptal gibi unuttum. Juana, Şikoyla tamamile anlaşma i miş olmasma rağmen. onun kendisini sonuna kadar seveceğini anlamış maktan mütevellit büyük bir sevinç ve saadetle, neşeli bir vaziyette (koşarak odadan çıktı. Adeta, bir baba tebessümile gülüm yen Pardayan, onun, âmirane bir ses ta- kınmak istemesine rağmen, içinde iyi kalplilik okunan bir sesle emirler verdi. ğini duydu: “Barbara, Brijida; çabuk o- damda masayı hazırlayın. Güzel ziy fet sofrasını koyun, Lora kızım, çabuk mahzene in ve en eski şarapları İzabel siz de en semiz £ piliçlerden bir kaç tane seçin ve çabuk hazir baabma götürün. Mutfakta, beyaz takkeli ve önlüklü bir sürü ahçısile uğraşan babusma : — Babacığım, göreyim (sizi tupkı Monsenyör Espinozaya hazırlamış ol. duğunuz gibi, güzel yemekler hazırla- yın! Manüelin şefkatli ve kaba sesi cevap verdi: — Kızım hangi büyük misefiri tat- min edeceğiz öy rens falan mı? — Ondan daha büyük bir o misafir babacığım! Senyör dö Pardayan geldi, Bu sözleri öyle it o bürmet, muhabbet ve prestişle söylüyordu ki, en uzun nutuklar bile bunları ifade e. demezdi. Anlaşılıyorldu ki, OPardayanı olan irve hayranlığı yalnız küçük na duymuyordu. Çünkü, Manüel bütün işini gücünü bırakarak bu büyük mişafi xi selâmlamağa koştu. Pardayan, boğa güreşleri esnasında ki müdahalesinin ve (görülmemiş bir darbeyle boğayı öldürmüş O olmasınm dillere destan olduğunu bilmiyordu. Onun, sızf Barba Rojayı kurtarmak için hayatın: tehlikeye sokmuş olduğu.