23 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 16

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Türk gerncinin Seylan adasında başından geçenler A — Yazan:N.M. — Kara, kara, kara!.. Hğnri bunu işitince — kımıldandı. Başını kaldırarak kurtuluşa kavu- şacakları yeri görmek istedi. Fakat günlerin açlık, ve sususzluğu, son- Buz saatlerin yükü üstüne çökmüş - til Başı salm — tahtasına çarptı. 'Yalnız rüyada imiş gibi: — Kara, kara, kara diye mırı , danabildi. LA İlk dakikaların sevinci geçtik , ten sonra Ercüment etrafima ba . kındı. Düşünmeye — başladı. Gerçi uzaklarda karayı görmüşlerdi. İş oraya hemen kavuşabilmekti. Deniz de dalgalüâr yavaş yavaş onları ka- raya döğru sürüklüyordu. Fakat varabilmek için daha saatler lâ « zımdı. Kendi de aç ve susuzdu; tahammülünün sön basamağına gel mek Üzere 1di. Ne de olsa bir kuç Bâaat dayanabilirdi. Hanriye ne ola kadar caktı? Adaya — varıncaya dayanabilecek miydi? Hem de ya bir aksi akıntı on'arı umutlarına bu kadar yaklaşmışken uzaklara Bürükliyecek olursa ? kalbi daha ça- buk atmaya başladı. Soluk yüzü kı zardı. Düşünüyordu. Dağmık fikir. lerini topladı geri kalan bütün e. nerjisini kullanarak kendinden çok arkadaşımnın selâmetini gözönüne ul dı. Birdenbire kaşları çatıldı. Sonra ra açlık, susuzluk, endişe ile büzül müş ağzı genişledi. Boş deniz geniş liğini sevluçli bir ses doldürdu. — Buldum, Hanri buldum. Kur « tulduk Hanri, Boş bir çuval gibi yerde yıkılıp yatan İngiliz çocuğu sadece ho - murdandı: — Hır, hrmr, Ercüment, salın ucuna emekli £ yerek sa'lanan uzun bir tahta par. çasmai sarıldı. Çekmeye başladı. Çekti, çekti. Ne çare bir türlü ko. paramadı, Yorularak bir ân için durdu. Fakat Hanrinin iniltileri ku, Jaklarını doldurdu. — Tahtaya deli gibi yeniden sarıldı. Hanrinin acı çektiğini görmek ve işitmek ince kalbine bir bıçak gibi sapla niyordu. Çektikçe tahta daha büyük bir inat gösteriyor. Gıcırtıları ile âdeta — Kopmıyacağım, kopmrıyacağım, diyor gibi idi. Bunu böyle yerinden oynatma . nın imkânı yoktu. Ercümendin ak | lma bir gün mektepte bir deneme geldi. Arkasmdaki ce, ketini çıkararak İkiye Aayırdı. Son ra bunları güzelce biribirine ek - ledi, ve iyice bir halât gibi kıvırdı. Bunu tahtanın ucuna güzelce bağ, ladı, Geriliyerek tahtayı başladı. Ercümendin zekâsı tahta , nin inadını yendi. Bir esnedi iki es. nedi, üçüncüsünde hüyük bir gıcırtı ile koptu. Ercüment âz kaldı arka, üstü denize düşüyordu. Bereket ver sin sal oldukça uzundu. Tahta Ercümendin tam istediği şekilde kürek biçiminde kopmuştu. Hanri yerde baygm yatarken Er cüment bunu kürek gibi kullana rak sala karaya doğru yol vermeye başlâdı. Bunun derhal büyük fay . dası görüldü. Karaya gittikçe da ha çabuk yanaşmağa başladılar. Fakat yaklaştıkça ve yoruldukça Ercümendin içini yeni bir — üzüntü kemirmeye başladı. Bu kadar güçlükten sonra çıkmaya — uğraştıkları kara ya tssız bir ada ise? Ya burada yiye . cek içecek bir şey yoksa? Ya bu. rada korkunç vahşilerden başka bir kimse bulunmıyorsa? Gerçi Ercl. ment biraz da böyle olmasını isti . yorsa da böyle hazırlıksız, yapa - yalnız ' vahşilerin arasında kalma , nım doğuracağı tehlikeleri de dü . şünmüyor değildi. Fakat ne de olsa bu bir tali : Ş şiydi. Bu bir sergüzeştti ve Ercü | ment bir ân bu sergüzeşte kavu - şabilmek için kürek gibi kullan - dığı tahtayı şimdi daha çabuük ha. reket ettiriyor. (Arkası var) cemettikten sonra bu yekündan is- Hele şu küçüğe de bakınız.. Ne kadar güzel jimnaslik ya- pıyor. Bunu muhakkak baba - sından görmüştür. O da ba - bası gibi her sabah yatağın - dan kalkar kalkmaz jimnastik yapmaktan geri kalmıyor. — 23 SONTEŞRİN — 1935 Her hafta cumartesi günleri HABER gazetesine ekli olarak parasız verilir. No. 4 — ” Miki ile Vakvak polis hafiyesi: &4 h MESELEYİ n_ng.nom") di SÜ TABİL GİRİSİ GELOL- Mi HAV.., . & Hav. Hav / , VE İŞTE O YOVAK VAK HAŞ Dİ UYUYALIM HEM SENİN NEN VAR BÖYLE TİTREYORSUN TARRA... fOK Souk.. OH ... VŞTE PALTO DOLU BİR YERİ /O KT DE ÜŞÜMEYEDE Hiç. İf YİMDİ KAHAT AKLIM ERME &... ğTJ'M-- .a A ERTESiİ SABAH ÖRTÜNDÜĞÜMÜZ PALTÖLA- RADPA WE OLDU -..7 PALTOLAR Ü HAKIKATEN ÇOK ESRARENGİZ.. _ CoK .. ESRARENGI "An_mnsııı.nnw GEL. DİĞİNİ HABER VERECEK BiR Zi YAPABİ LSELA EĞER BUĞKE VFEACIK 3'R ŞEYRKAMM OLURSA BENDE F ( EVE GİDİYURUM Y İN DE BURADA BİR ; D İSE YARA KDLGINIZ yT N2 —— —— —- İ j vet SÜ, Şi T ge HABER'in Çocuk Haftası | Hesap sorusu : 4 dildiği zaman 1 artıyor, evvelâ bü Bu sorunun karşılığı önü - hassayı haiz en küçük rakamı ta müzdeki — haftaki sayımızda yin ederiz ki bu da bittabi 8 dür. KA bulacaksmız. O zamana kadar Sonra bu adedi maksumaleyh yani t siz halletmeye çalışımn !, taksim eden adet olarak kabul € . | z Bir baba ölerek — kızlarına bir derek üçle taksim edildiği zaman 2 | miktâr inci miras bırakmış. baki bırakan adedi tayin ederiz. Bu En büyük kız mevcut incilerin da: yedide birile geri — kalanlardan bir 3X34-2—11 eder. tane, ikinci kız geri kalan incilerin : yedide birile geri kalanlardan iki in Ayni şekilde buradaki 11 i tak , ci, ve diğer kızlar da ayni şekilde sim eden adet olarak kabul eder ve kendi paylarinı almışlar. Ve geriye —- dörtle taksim edildiği zaman 3 baki yaptıkları hiç inci kalmamış Acabâ- adamm brrakan adedi bulurüz, bu da: kaç kızı, ve kaç incisi varmış? 11X4--3—47 eder, | Geçen haftaki sorumuzun | cevabı Bu şekilde muhakemeye devam & | Bu gibi meselelerin — halli için dersek en ' sorlra 1439 adedini elde l kullandacak usul şüdür: deriz ki bu da —istenen — adetlen Mademki bu adet 2 ye taksim e. ibarettir. çekmeye Hesap oyunları : Sakladığın ra- kamı ben bilirim Dokuzla darbedilen rakamların tediği bir adedi çıkarmasını ve çı « yekünu her zaman (9) dur. kaârılan adedi bulabileceğinizi söy <. Bir kâğıt üzerine (9) la darbe , leyiniz. dilen bir çok rakamlar yazınız. Burndan kolay bir şey yoktur. Bu Meselâ; — 36, 108, 117, 27, Y9, 126, nu bulmak için yalnız size geri ka 129.. lan yekünu bildirmesi yeter. Bir arkadaşınıza — bunların için |—Kalan rakamları cemediniz. Bun« Ç den iki rakam seçmesini söyleyiniz. da.u dokuz rakamları çıkarınız. Ge- Yalnız seçilen İki rakam cemedilin ri kalan adedi 9 yapmak için kaç ce yekânu üç adetli bir rakam ol « eklemeniz lâzımsa bu eklenen ra, g malıdır. kam arkadaşmızım — çıkardığı ra , 4 Arkadaşımıza, böyle iki adet alıp kamdır. jE Meselâ: Diyelim ki arkadaşmızın | seçtiği adetler 198 99 dur. Bun « Jarın yekünu 297 dir. Eğer arka « daşmız (7) rakamını — saklamışsa 29 dan (2) çıkarırsmız. Geriye (2)) kalır. Şimdi ikiye ne ilâve — etmek Tâzımdır ki (9) olsun (7). O halde saklanrlan rakam (7) demektir. Miki Bobiyli elbise askısınım direğine bağlarken ona: " — Meseleyi anladın tabil, diyordu. Birisi gelirse hav.. hav.. hav... Artık her şey hazırdi. Bir hırsızı yakalamak kalmıştı. Vakvak ge- ce kalacakları bu dükkânda sığınacak emniyetli bir köşe arıyordu. Fa, kat ayni zamanda elinde tuttuğu tabancasımı sallıyarak : — İşte o zman herifin işi tamam olur.. dedi. Vakvak kanapenin bir köşesine büzülmüştü. Dükkân çok soğuktu. Daha şimdiden üşümeye başlamıştı. Miki de olmadığını görünce: — Vakvak haydi uyuyalım,dedi. Sonra ona göylece sordu: — Senin nen var böyle titriyorsun ? : öonun hiç de nomal bir hal, Vakvak titriyerek cevap verdi: ı — Çok soğuk. " — Palto dolu bir yerde Üüşümeye de hiç aklım eı:mizîdoğruşiü... Miki hemen koşmuş dükkândaki paltoları askılarından çıkararak Valıvakın üzerine yığmaya başlamıştı. Vakvakın bir burnu-dış_rda kal, mMmişlii ' . : — Öh.. dedi. İşte şimdi rahat ettim, Sıcak. Vakvak, Miki ve Bobi derin bir uyku içinde sabahı ettiler. Miki u. yandığı zaman gece Üzerlerine örttüğü paltoların yok olduğunu gör - düğü için şaşırarak bağırdı: ; — Fakat paltolar nerede? Gürültüsünden Vakvak da uyanarak şaşkınlıktan şapkası başın « da uçtuğu halde: — Örtündüğümüz paâltolara da ne oldu? diye sordu. Vakvak bütün kabahati Bobide buluyor, kızgınlıkla: Miki ile Vakvak Polis hafiyesi : 4 FBURADA BİRÇOK ALETLER ÜYU y &; E VAR AMALYUKARDA ete) ? b YARAYACAK, ' BİRİ VÜRE “ ğ ÖyPİRŞEY RUYÜRÜ. YOK.. /VR.... D — Bu da bekçi köpek mi diye çıkışıyordu. Mikinin şaşkınlığı hâlâ geçmemişti. — Paltoların kayboluşüu hakikaten çok esrarengiz, çok esrârengiz, diye tekrarladı. Ertesi gün Vakvakın dayısı Karakonca dükkâna gene her şeyin çalmdığını görmüştü. Akşam üstü eve giderken umut | suzdu. Kapıdan çıkarken: — Ben eve gidiyorum, dedi, Sizin de burada yok. Gene hırsızlık ölüyor. Bu Mikinin çok ağrına gittiği için! — Eğer bu gece ufacık bir hırsızlık olursa ben Arap olurum, de - di. Buna Vakvak da: — Ben de,. diye onayladı. geldiği zaman bir işe yaradığınız Karakonca gittikten sonra Vakvak kapıyı kilitlerken? — Ah, diyordu. Hırsızların geldiğini haber verectek bir zil yapa - bilsek! — Çok iyi bir fikir.. Gel bodruma inip bakalım, belki bir şey bulu- ruz. Biraz sonra bodruma inmişlerdi. Miki: —Bak, bak diye bağırdı. Yukarıda biri yürüyor. Vakvak birdenbire yukarıda duyduğu ayak seslerinden korkarak oracıkta duran fıçınm içine girmiştir. — Burada bir çok âletler var ama yarıyacak bir şey — yok. Yukarıda yürüyen hırsız mıydı? Bunu gelecek hafta öğrenecek , d sİNİZ. : N '

Bu sayıdan diğer sayfalar: