© Almanyada Moskova radyosunu dinleyenlere © ceza tatbik ediliyor! pvr birinci ceza mah- 1 kemesi sekiz Almanı yur © da karşı yüksek hiyanet suçuyla muhakeme etmiştir. . Bunların su- çu.Moskova radyo istasyonunun neşriyatını muntazaman dinleme» leridir. “Suçlulardan ikisi 4 yıl, üçüncü- sü 15 ay hapse mahkâm olmuştur. Ötekilerin hepsi muhtelif cezala- ra çarpılmışlar ve yalnız birisi be raat etmiştir. Bu cezalar devletin emniyetine © karşı gelmek istiyenlere bir ibret - sayılmaktadır. Hâlâ esniyor! anada'nın Montreal şeh- “© rinde'bundan üç ay evvel © 42 yaşmdaki Madam P. E. Vakalin kocasının anlattığı tuhaf bir hikâye! “ ye bütün yüreğiyle gülmüştü. Gü- lerken Madam birdenbire esneme ğe başlamış, bugüne kadar hep es- nemeğe devam etmiştir. Esneme nöbetleri her yarım de» - kikada bir gelmekte, hem de u- yurken ve yemek yerken bile ka © dınbağızı esnetmektedir. Doktor ve sinir mütehassısları kadına muhtelif pehrizler yaptır. mışlar, müshil ve teskin edici ilâç- lar vermişler, bel kemiğinden aşı — yapmışlardır. Buna rağmen Ma odam hâlâ esnemektedir! © © Pölisin en sadık müşterisi aliforniyanın -Los Ance - i los şehrinde 1915. senesin- © de polis memurluğuna tayin edi » — len Jon Nord, üniformasını giymiş ve eline sopasını alarak devriyeye çıkmıştı. Yurtdaşlarının rahat ve huzurunu temin etmek için gecele © yin sokaklarda (dolaşan bu yeni “polis memuru bir dönemeçte artık yürüyemez hale gelmiş olan Vil - “yam Tobin adlı sarhoşu yakalamış ve karakola götürmüştü. Yeni po - lisin bu, ilk işi oldu. Geçen hafta tekaütlük çağı gel mişolan polis Nord en son devri « © — yesini yapıyordu. Yanında bir sar- hoşla karakola döndü. Getirdiği a © dam şimdi altmış dört yaşina var- mış lan VilyamTobin'di. "En sön vazifesini yapmakta o * lari Nord polis komiserine Töbin'i teslim ederken sokaklarda yürü - © yemiyecek kadar sarhoşluğu dola- © o yısiyle yakalayıp getirdiğini söy » — demiştir. o Vazifeye ilk başladığı günde gene bu adami sarhoşluk yüzün - den karakola getirmişti. 2000 yıl önceki zehirli gazlar DD ömadı barut icat edilme. den çok evvel boğucu gaz. © lar bir savaş vasıtası olarak kul © lanılmıştı. İsâ'nin doğumundan önce 424 yılımda Peloponez'liler Delion şehri üstüne boğucu gaz bulutları püskürterek burasını al. © mişlarâr.Grizo âdiyle'tanılan b — harp silâhr O ortaçağlarda sık sık kullanılmıştı. Bunun Çinliler tara- © fından icat olunduğu söyletimek - tedir, © İspanyollara karşı erkinliklerini müdafaa eden Hinltiler de boğu- © cu dumanlar kullanmaışlardı. İs - “Jiyaya hediye ettiği sandıktır. Bu- panyol tarihçisi Ovides de Valdes (1532) in yazdıklarına göre Hint askerlerinin sıraları önüne daima iki kişi çıkarmış; bunlardan biri- sinin elinde ateş, ikincisinin sır - tında da içi üğütülmüş kara biber tozu dolu bir fıçı varmış... Rüzgâr düşmandan tarafa esin- ce bu iki asker hemen bibere ateş verirlermiş, hava da biberin bo - ğucu dumanlarmı İspanyolların üstüne taşıyarak durumlarını çok güçleştirirmiş... Biber dumanları insanı bazan boğarmış da... En çok çay içilen şehir G laskovda İngiliz çay s0s- yetelerinin delegeleri Sir Grahamın başkanlığı altmda bir toplantı yapmışlardır. Toplantı ye ri olarak bu şebrin * seçilmesinde sebep vardır. Çünkü en çok çay çen şehir burasıdır. Glaekov'da senede 4.590.000 ki- lo çay istihlâk edilmektedir. Borjiyaların zehir sandığı L ondrada meşhur antika cı Hristinin salonların - da yapılan açık arttırmalara ko 4 nan mallar arasında bir vakitler | Borjiya ailesinin omalr olan bir) sandık vardır. Bu sandık O Sezar| Borjiyanm kız kardeşi Lukres Bor nun kapaklarında ve kenarların - da bıçak ucu ile yapılmış olan işa- rel ve rumuzlar o günlerde kulla» nılmış zehirlerin o reçeteleridir. Lukres Borjiya zehirlerini bu san- dıkta saklarmış. Avusturya talebeleri neler öğrenecek evam ettikleri kurs ne o- İursa olsun Avusturya Üni- versitelerine kayıtlı bulunan Avus turya tebaası talebenin hepsi Kül- tür Bakanlığının emriyle siyasal bilgiler dersi okuyacaklardır. Bu siyasal bilgiler kursları A - vusturya ulusunun idare şekilleri » ne göre okutulacak; talebe aynı zamanda ulusal ihtiyaca tekabül edecek ve Avusturya ( devletinin varlığına yardım edecek şekilde tarihi ve felsefi dersler görecek - letdir. Jtalya ve harem ağaları Nevyork Tayms yazıyor: aron Aloisi'nin iddia et- tiği gibi, yaşını başmı al » mış adamların iğdiş edilmeleri Habeşistanın yabani ve barbar bir ülke sayılmasına vesika olabilir mi? İtalya on üçüncü yüzyıldan - 19 uncu yüzyıla kadar kilise hâ - nendesi yetiştirmek için yaşını ba» şını almış adamları idiş ederken medeni değil miydi? Papanın idiş ettirdiği adamlar güzel seslerini kaybetmeden gene türkü söyliyebilirse ne iyi, söylü - yemedikleri takdirde şimali Afri- kaya harem: jası olarak gönderi » lirdi. 1878 den 1903 tarihine kadar Papa olan 13 üncü Lui bu kötü âdeti ortadan kaldırmıştır. Şimdi ise İtalyanlar Habeşistanın bazı kabilelerinin bu âdetini ayıpla - maktadırlar. HABER — Aksami postası Göç nierle hasbihal ime “Köyden çıkalı 26 gün oldu, hep açıktayız... Lâkin zarar yurdumuza kavuştuk ya! Biz hep bu günü bekliyorduk? ,, Romanyadan, #ugaristandan şuradan buradan yurda akın akıs göçmen geliyor. H'isümet bu işe özel bir önem (husust bir ehemmi- yel) veriyor. Bir program yapıldı teşkilât kuruldu. Vapurlar tutu! du. Köstenceye memurlar gön derildi. . Göçmenler için evler, mahalleler yapılıyor Toprak veri- liyor, çift çubuk altı temin edi liyor. Velhasıl şimdiye (okadır yurt sınırları dışında yaşamış o lan bu ırkdaşların şurda kolay lıkla, rahatla, arızas:z gelerek ye leşmeleri, müstahsi! hale geçme leri için hükümet hüsrü niyetle ça gi) lışıyor. işe eksilmiyen bir ilgi ame rini görüyoruz... Hemen Allah mu ET | ; bu gibilerin çoğu gelemiyor Bütün bunlar, bizim kendi dert- yok, ği Ü Devlet başında bulunanların bu Sirkeci rıhtımında sevkedilmek (üzere olan göçmenlerden bir grup | hal daha evvel düşürmüş olsa bi” le kâfi değildir. Çürkü “düşür vaffakiyet versin, buişdeyüzak-| lerimizdir. Samimi surette görüş-! mek,, den ziyade d'i,önüleni yo” lığıyla başarılsın... Türk valanma can atan bu binlerce çalışkan ve fedakâr insan yurt için (o faydalı bir unsur haline konulsun... Herkesin ve hevimizin temen- nisi bu! Fakat, kulaklarımıza öteden, beriden çalınan bazı haberler var kiş memleketin nüfusça zenginle- mesi demek olan bu durum karşı- sında duyduğumuz neşeyi, kırdı, Göçmehlerimizin ana yurda nakil ve burada yerleştirilme işle- rine ait tatbikat, canla başla ça- lışılmakta olmasını rağmen, $i - kâyetler doğuran aksamlar içinde gzçiyormuş... Bu hal, yapılan teşk'lâtım noksan olmasından mı, elde kâfi eleman bulunmamasından mı ileri geli - yor? İşin idare mekanizmasında bir bozukluk varsa tu derhal di. zeltilebilir. Eğer bu arızalar teş- kilât bozukluğundan değilse der din kontakt yapan tazafı aranma- Idır. Söylendiğine göre. göçmen iş- lerinde en ziyade şikâyeti mucip olan nokta, sevkiya* işinin arızalı ve yavaş gitmesidir. Köylerinde, kaldırılan köylüler sncak 20 - 25 gün sonra mahallere gönderile- bilmektedirler. Bu uzun vaktin çoğu Köstence rıh'ımı üzerinde m çıkta geçmektedir. Kiş mevsimine girdiğimiz için bu sçıkta günlerce bekleyişin ne gibi za'arlara sebe» olduğunu kestirmex biç de güç bir şey değildir. — Göçmenler neien böyle haf- talarca soğuk altında, taşlar üze- rinde bekletiliyor? | Bu suale iki taraf'an ve iki türlü, cevap veriliyor: | — Vapur kâfi gelmiyor. — Göçmenlerin vasaport işleri! uzun sürüyor. Bu iki sebebin 1: bertaraf edi- lemiyecek mühim birer mazeret olmadığı muhakkak! | Vaziyetle ilgili (aiğkalı) olan -| lar şu derdi de orleya atıyorlar: “ Romanyadaki Türklerden bir çoğu tüccar ve i'kkâncı esna fıdır. Bunların ten. eşyalarını, mallarmı hiç bir res'me tabi olma: dan Türkiyeye girmı:'eri için ted- bir düşünülmemiştir. Bu yüzden , dun kuca, mek, dertleşmek, tedbirlerini al- makla hailedilir şeylerdir. Onur için buraya olduğu gibi kaydettin. Fakat bununla beraker şurasırı! da derhal ilâve edeyim ki; bütün bu. ahval ve şerait içinde, ve v zun bir yolculuğun tabii olan bö tün meşakkatlerine katlanarak k ze kavuşan bu kardeşler, ana yu»- un «butucmaktan ha, kiki ve samimi bir seyinç duymak tadırlar. Geçen gün: — Nazım vapuru Köstenceden 1800 göçmen getirmiş, Sirkecive çıkarıyor, Dediler. Gittim.. S'rkecide güm rük salonunun sonunda, karput| sergilerinin arkasırr'aki saha on - larla doluydu. Hepsi öbek öbek çamurlu toprakları çömelmişlerdi. Bir kısmı kapıları kilitli boş antre- po binalarınm saçakları altma s1- ginmıştı... Bir çokları, topr:ös serilmiş ha. sırlar üzerine bitap bir halde se rilmişlerdi. Sürü sürü yalın ayak, pejmürle kıyafetli çocuklar çamurlar içersin de oynuyor, öteye beriye koşuşu yordu. Bir çok kalırlar çocukla- rını dizlerine yatırnuılar, saçların dan münasebetsiz bazı haşarat ar yorlardı. Göçmenlerin erkekleri, iki gün dür bir tek vinçile tal Tiyeye deva .o etmekte olan vapurdan çıkarılan yükleri taşımağa çalışıyorlar... Hiç eksilmiyen öksürük ses- İeri meydanın gürü'tüsüne hâkim! oluyordu. Açıkta, seğmur aitın - da geçen geceler hevrini üştitmüş, bir çocuğunu hasta vepmıştı. — Niye sevkedilm'yorlar?,, Diye sordum. Cevap verdiler: — 1800 insan, 600 hayvan, 25)| araba ve birçok da eyva var... Bur» ları göndermek için 250 vagon is- ter; Vali muavini (emir verdiğ balda henüz vagonlır verilmed' Onu bekliyoruz. Bu cevap, beni biraz düşün dürdü. Çünkü, bu kadar kalabalık bir göçmen Kkafilesin: getirdikte 2 ve karaya çıkardıkian sonra on ları Trakyaya nakletmek için ve- salt aramağa kalk'şmak hakik.. ten düşünülecek bi: şeydir. OB. mak lâzımdır. Meydanda dolaşıyorum. Kadir” ların hemen hepsi kızi yüzlerini, kafalara atılmış bü * yük örtülerin altını .aklıyorlerök Galata yolcu salonu müdürü dot” tum Enverle bera: « im. Çok in * saniyetperver bir za: olan dostu” evvelki geceyi, mıntaka memu” Fahri-ile-beraber görmenter sında geçirmiş... Ovarı boş ol#9 Sirkeci gümrük saicr.unda, civ8"” daki Baruthane camiinde barın * dırmak, soğuk gecede açıkta bi *akmamak için yap*15: teşebbüs?” netice verememiş... O. uğraştık«# göçmenler ellerine sarılmış: —Zarar yok... Biz açıkta kaf raya alıştık. Bir gsceden bir şel çıkmaz. Eşyalarımız' bırakıp 7" yere gidemeyiz.,, diye teşekkür ©” misler... Göçmenlerin başkanı Sali" Reis, güler yüzle yanımıza geliy6" — Nasılsınız, diyorum, memi# ksie geldiğinize memnun mus” nuz? Bronşitli sesinde kir heyecan 1” ziliyor: — Hiç memnun olmaz olur m9 yuz. Bugünü bekli, »»duk hep- Ve devam ediyo: * — Yolculuk bira : sıkıntılı oldi Köyden çıkalı 26 gndür, hep ** çıktayız. Fakat za:ır yok. Çek” len unutulur. Yaln'» hasta olm” İm da... Hasta o mamak da de değil ki... Hep tip.ak üstün” yiz. Karantineye gelince bizi * İ mamlara şütürA“ler. Beş altı ** at çıplak durduk. Sonra, #6 yerde yıkandık ve incecik elbis? | lerle rüzgâr altında vapura sev pi kedildik. Gene Alok acıyor Pİ Zeze v Bu sırada iri yası bir delikâ$” ağaya yanaştı, mahçup bir halle? — Ağa, dedi, lohusalarımı4#! ber verdin mi? Salim Reis anlattı" pr — Yolda, üç çocuğumuz da d9* du. ai. Ve ilk nefeslerini vatan ba“* sında alan bu baht'yar yayruls”” bize göstermek için önümüze ör” m Tns me m 5 görün