SONTEŞRİN — 1935 HABER — Aksam En tesirli ilâçtır. ALGOPAN Harici tesirlerden korunmak için Havalar soğudu, sıhhatinize dik. ji (kat ediniz. Ehemmiyetsiz görülen (A bir hasta'ık büyük ve vahim neti Pİ celer doğurabilir. Se 3 a & Nezleye, Mi madeni kutulara igınlığına, ripe, ” < CASA 77 WA Kal AZ SEL nr EŞ S8 TEMAEMMLERMEM. | DEERE AEGEAN konmuştur. İsim ve <3 Momatizmaya, Baş Anadoludaki eczaneler kışlık ihtiyaçlarını şimdiden temin et- arkasına dikka" 1) ve Diş ağrılarına; melidir. Toptan istanbulda ZAMAN ecza deposunda satılır. Emlâk ve Eytam Bankası 'stanbul Şubesinden : SEKSÜLİN Ademi iktidar, Bel be İŞİTTİM i Dermansığzlık, ! Vücut i: Dimağın yorgunluğunda pek'müessir v. emin bir ilâçtır | Kutusu ZOO kuruş Lİ İTE ga) ECzanesi « Sirkeği yütekaidin Eytam ve Eramilin Mart, Nisan), âyıs 935 maaşlarının iskontosuna 4.12.935 Tşamba günü başlanacaktır. i İş Ve 3.12.935 pazartesi ve salı günleri yalnız malüllerin işlerine Ya acaktır. Bu tarihten sonra müseaat eden malüller umumi sıra» dahil olurlar. (273) (7382) arm MREMRER Lil Selâmi izzet Diş hekimi > Tiyatro Sanatı Her kitapçıda bulunur Fiatı; 76 kuruş İ Ratip Türkoğlu i Mara caddesi Mesirrei İn Karşısı numrara (88) 368 PARDAYANTAR PARDAYANLAR 38» — hale koyuyordu. Pardayan sebebini bilmeden Şocu » ğun bu haline müteessir olacak dere » cede bağlı kalmıştı. Nihayet çocuğa yaklaştı. Ve eğile . rek yanında duran çiçekli dalları göz. dea geçirdi. İlk önce, işile o meşgul ve dalgın bulunan çocuk kendisine doğru eğilen! bu yüzü görmemişti. Fakat birdenbire' başımı kaldırarak, gülümseyen bu ya. bancının yüzüne dikkatle (baktı. Ve kendisine uygun bulmuş olmalı ki © da güldü. O vakit şövalye: — Ne yapıyorsun yavrum? Çalışı. Yor murun? diye sordu. — Oh, hayır Mösyö.. Eğleniyorum. Ben zalışmağı henüz beceremem. Çocuğün gözleri sevinçle parladı. Tuttuğu dalın ucundan çekerek tatlı bir şive ile: — Bu diken ağacıdır, dedi. Artık arkadaşlık kurulmuştu, Şö - valye de çocuğun yanma çömeldi, O da eğleniyordu. Dalların uelarını doğ rültuyor ve uçlarındaki çiçekleri, tit. Yiyen yaprakları İnce demir (tellerle hu dallara hağlıyordu. — Pekâlâ, bu akdiken ağacınıne Tü” aksın? — Ah, bak,. Benim bir küçük bah” te vardır. — Nerede? — Manastırın içindeki büyük bah - #*de, Bahçıvan papaz, bu ufak bah - Seyi bana vererek istediğini dik dedi.! — Bu akdiken dallarını oraya mı| eceksin? © Payır, bununla papazların içeri. Kirmemeleri için bahçemin etrafını Sevireceğim, — Fakat neden hakiki akdiken a - ğacını kullanmıyorsun? Hem akdiken bu mevsimde çiçek açmaz. — Ah, işte görliyor musunuz? Be - nim akdikenlerim her zaman çiçekli. dir, Çiçekleri yapan ve dallara takan da benim. — Görüyorum. Hakikaten çok gü - zel olmuş. Bu suretle takdir edildiğine sevi « nen bu küçük senafkâr bu düşünceye iştirak etti: — Güzel değil mi? Hem siz bili . yor musunuz? — Neyi yavrum? — Dinleyiniz. Benim annem yok! Neden biliyor musunuz? Şövalye müteessir olarak: — Hayır yavrum! dedi. — Benim annem varmış ama, ölmüs. Ölmek ne demektir biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz değil mi? Ölünce in - sanı toprağa gömüyorlar. Benim an - nemde İnosan mezarlığnmda gömülü imiş. Pardayan : — Zavallı yavrucuk? diye miri. dandı. Genç kız: — Kleman, haydi manastıra git de eğlen, dedi. Çocuk başını salladı. Dikenli kü » çük dalları biribirine sarmağa uğra . şarak ibr saniye kadar sustu. Bir di - ken parmağıma battı, Bir damla kan akarak beyaz çiçeklerden (birini ku. zarttı. Şövalye: — Bak, elini yaraladın! dedi. — Oh, bunun zararı yok. Her za. man elime böyle dikenler batar. Ba » kınız, bir, Üç, beş, on çiçeğin üstü böy. le kanlıdır, Bunlarm hepsi benim ka. Bu kadın, bu hakiki ana da krali .( çem Jan Dalbredir, Kendisini asıl a. nam kadar seviyorum. Ve asıl anamı hiç tanımamak en büyük emelimdir. Katerin cevap verdi; — Mösyö ne kadar acı çektiğinizi Jan Dalbreyi ne kadar sevdiğinizi an- Yıyorum. Bana da bu lâzımdı. Haydi gidiniz Kont şimdilik tekliflerimi ye. ğenim kraliçeye bildirmeniz kâfidir. Mariyyak kraliçenin öpülmek üze, re uzattığı elini görmemezlikten gele - rek hürmetle eğildi ve çekildi. O gittikten sonra Katerin dişlerini gıcırdatarak: — Biliyor, her şeyi biliyor! Fakat nereden öğrenmiş. Rene, onu şimdi nerede bulacağımı biliyorum dedi. Rüjjiyeri lâfı değiştirmek istedi; — Madam tevkif edilecek kimseler, Katerin şiddetle cevap verdi: — Hayır, hayır! Kolinyi ile bu su - retle yüksek kalpliliği takdir edecek. lerdir. Haydi bakalım. İşler kendili- ğinden düzeliyor galiba! Bir ay için. de Fransanm bütün protestanları Pa, riste toplanmış olacaklardır. O vakit, Katerinin kolu pencereye doğru w zandı, Kımıldayan dudakları gecenin karanlığı içinde uyuyan şehre müthiş bir lânet saçıyor sanılırdı, —— KÜÇÜK JAK KLEMAN NE İLE EĞLENİYOR? Şövalye dö Pardayan Kont Kolin - yinin konağına kadar arkadaşlık etti, Ve o da konağa girdi. Navar kralı Hanri hemen uykudan uyandırılmış ve kral Kolinyi, Konde, Andelo ve Dendadan (mürekkep bir meclis kurulmuştu. Mariyyak bütün olup biteni anlattı. Kontun ertesi günü yola çıkarak bu haberi Jan Dalbreye götürmesi ka, rarlaştırıldı. ' Kont Pardaya Alisi görerek kendisi nin gidiş sebebini ve kraliçe ile görü şürken ona seviştiklerini söyliyeceği, ni ve evlenmeleri için İzin istiyeceğini söylemesini rica etti, Şövalye hemen o gün Alisin evine giderek onu ziyaret etti, i Alisin ilk sözü o akşam bir taarra, za uğrayıp oğramadıkları idi, Pardayan: — Merak etmeyiniz madam, her şey iyi geçti, Bize kimse taarrnz etmeğiği için Kont kılıemı çekmeğe bile mec bur olmadı, dedi, ? — Öyle ise niçin şimdi yalnız gel » diniz! Bunun üzerine Pardayan sokakta yanlarına bir meçhâl jantiyomun ge » lerek kendisini takip edip kraliçe Ea- terinin yanma gelmesini konta nasıl rica ettiğini anlattı. — Kraliçenin yanına mı, Luvr sa. rayma mı? Ah, oradan sağ olarak çık. mıyacaktır! diye bağırdı. — Hayır Luvr sarayına odeğil tahta köprü civarındaki bir eve ve o radan da sağ olarak çıktı — Bu konuşmaya dair size bir şey söylemedi mi? — Söyledi. Mösyö 16 Kont Kateri » nin ebedi sulh şartlarını Jan Dalbreye bildirmek üzere bu sahah yola çıktı, Alisin benzi attı. Bu şövalyenin gö, zünden kaçmamıştı. Alisten ettiği şip he yavaş yavaş hakikat oluyordu, Kendisini temin eden bir şey varsa o da bu kadının Deodayı - hakiki ve samimi olarak sevmesi idi, “©