OÖN ALTINCI YIL. No: Si47T Bakır yolumuz dün törenle açıldı Adımız, andımızdır “Diyarbekir, şark sınırlarınaızı| x- kuşatacak hatların bir başlan- -»/i gıcı olacaktır.,, ' Diyarbekir, 22 (A.A.) — Hususi aytarı- mızdan: Fev- zipaşa - Diyar- -bekir hattının açılış — töreni bugün Baym- dirlik Bakanı Ali Çetinkaya tarafından ya- pılmıştır. Di; trenin bu ilk girişile büyük bir işin ilk saf- hası bitmiştir. Bu suretle İs- met — İnönü'"- nün sarsılmaz bir irade ile yurdumuzu de- mir ağlarla ör- mek — yolunda güttüğü — sıya- sanın gözetti- ği bütün ilk noktalara var- miş bulunuyo- ruz. Filhakika 1924 — yılııda Arkara iwna yonunda ilk c vataları sıkış- tırılan rayların bir ucu, par- makla sayrlan yillnr - içiüde, Kayseri - Sıvas üzerinden Sam- sunda, Çankırı üzerinden Filyosta, Karadenize, batıda Balıkesire, Ereğliye vardı. Bugün Diyarbekirdedir. Şimdi burda Diyarbekir kapıları önünde çınlayan lokomotif düdük- lerinin bütün vatan semalarında a- kisler yapan ve bütün türk mille- tinin kalbinde tatlı heyecanlar u- yandıran sesleri bu başarıyı müj- delemektedir, Varılan her nokta KK aai » Demiryolu sıyasamızın öngörülü kurucusu Başbakan İsmet İnönü gibi Diyarbekir de artık bizim için bir intiha değil, daha ileriye, yur- dun en uzak sınırlarına kadar ge- ne bu yolda gidişin bir merhale noktası olacaktır. Dün de böyle ol- muştu. 1935 in sonuna kadar S- vaştan Erzuruma giden yol 43 ün- âü. ğı_lı!.ıâdm Sıvasa giden yol a 45 inci kilometreye varmış o- lacaktır. Birkaç gün sonra Afyon- ae YA YA Ş Y YA vi KIR Ali Çetinkaya giden hattın 112 kilometresi işletmeye açılacaktır. 1824 de hayal arkasından koştu- ğumuzu söyliyenler, türkün yapıcı kudretinden sarsılmaz enerjisin- den şüphe cdenler vardı. Bugün yurdun dört bucağını, 2628 - kilo- metre ray yayılmış ve türk milleti bütün diğer yurd işleri arasında yalnız bu iş için bugüne kadar 282 milyon 300 bin lira vermiş bu- :aor. Bizi Diyarbekire getiren Tokomotifi Atatürkün millk renklerimizle ve hurma dallarıyla ! hezenmiş portresi altındaki levhe dan Antalyaya Bahır yolunu güzel söyleviyle açan Bayındırlık Bakanı B. Ali Çetinkaya ilinin selâmını taşıyor. Vagon- =n üzerindeki dövizler bir ha- yal değil, h&kik_nün tâ kendisi: 41222 kilometre iki günden az bir (Sonu 5. ci sayıtada) ARDANUARUAYAIANIAT TUT DU KAKAYUAA YAK VKULAIAINI İç sayıfalarımızda İngilterenin İtalyaya cevabı Fransa tiril ya görüşmeleri Habeşlilerin bir a bteeri l Son haberler 23 SÖNTEŞRİN, 1935 CUMAR'TESİ ikinci sayfada Heryerde 5 kuruş “Ülus,un dil yazıları Güneş - Dil Teorisi Üzerine İlk Tenkit BAŞLANGIÇ Türk Dili Kurumu — tarafından gönderilip her noktasına bütün dikkatimi sarfederk okuduğum o- rijinal eserin 7 inci sahifesinde “Tenkit, ret, tadil, ikmal ve tav- zih” şekillerinde fikir sorulmak- ta olduğundan, her şeyden - evvel tamamiyle tasvip etmekte olduğu- mu “tavzih” etmek isterim, Bu ka- naalımın istinat ettiği deliller şun- lardır: İlk Söz meselesi üzerine TEORİLER 1. — (Herodot) un izahına gö- re ilk insanın söylediği ilk söz me- selesi eski Mısırlıları bile işgal e- dip, yeni doğmuş çocuklar üze- rinde onları bir takım tecrübelere sevketmiş çok eeki bir mesele dir. (17 O zamanlardan beri muhtelif devirlerde birçok nazariyeler yü- rütülmüş ve bu meyanda Milâttan vvel birinci asrın meşhur Lâtin şairi Lucrâce, bu hususta ilk na- zariyeyi ortaya atarak ilk insanla- rın her şeye bir isim takmak sure- tiyle ilk dili icat etmiş olduklarını ileri sürmüştür. Fakat bu eski Ru- ma nazariyesi, lisanı fikrin teşek külünden çok muahhar ve sun'i bir müestese şeklinde göstermiş olmak itibariyle, ilmin bugünkü mevzuatı karşısında tarihi bir ha- tıra olmaktan başka bir kıymeti baiz değildir. Onun için bugünkü ilmi telâkkilere daha yakın naza- riyeleri ancak lisaniyat ilminin ha. kiki teşekkül devrini teşkil eden on dokuzuncu asırla onu takip e- den yıllarda aramak mecburiyeti vardır. Bu son devirde muhtelif âlimlerin mevzuumuz itibariyle | ortaya attıkları bellibaşlı nazari- yeler şöyle hulâsa edilebilir: 4A) “Nida — Exelamatiem” na- zariyesi: Bu teoriye göre ilk insanların müşterek hareketlerinde çıkardık- ları nidai sesler ilk sözler sayıla- bilir. Meselâ (Noir&) ve (Max Müller) gibi âlimler bu nazariye- yi müdafaa etmişlerdir; fakat hiç bir fikir ifade etmiyen bu hayva- ni seslerle birer fikir. mahfazası demek olan insan sözleri arasın- da çok bariz bir sınır vardır. O- nun için (Paul Regnaud) bu na- zariyeyi pek haklı olarak çürük bulnmiştur. (2) B) “Taklidi kelime topde'' nazariyesi: Oneama- Bu nazariyeye göre ilk insanlar ilk kelimeleri tabiat ve hayvan seslerini taklit ederek uydurmuş- lardır. Meselâ on sekizinci asır- da (de Brosses) isminde bir fran U) Histoire d'Höodote, tercümesi, C. L S. 179 Miot | (2) Linguistişve indo - europe- Bakır yolunun 250 inci kilemetresi: Malalya istazyonu > £ ÖARUURUURUALAKİE VB SK ERLEATLA AAA RC C GÜL © eee & 57 Yazan: İsmail Hâmi Danişment sız bütün - dillerin menşemi ba esasta gösteren bir eser neşretmiş ve öon dokuzuncu asırda bile bu fikre taraftarlık edenler olmuş- tur. Fakat (Vendryes) gibi yeni âlimler böyle iddiaları kat'i suret- te reddetmektedirler; C) “İşaret zamirleri — Pronoms dömonstratifs” nazariyesi: Bu teoriye göre ilk insan etra- fında bulunan objelere birer isim vermeden evvel bunları - işari za- mirlerle göstermiş ve bu suretle işaret zamirleri ilk insanın ismini bilmediği objelerin hepsine tatbik ildiği umumi bir isim rolü oynamıştır: bu nazariyenin sahi- bi, geçen asrım mühim dilcilerin- den (Paul Regnaud) dur. Fakat bu müellif nazariyesini lisant de- Tillerden ziyade mantığa istinat et tirdiğinden, iddiası şahst bir fikir mahiyetinde kalmıştır. D) “İnsan sözlerinin hayvani seslerden istihalesi” nazariyesi: Geçen asırda (Regnaud) nun pek ehemmiyet vermediği bu e- ki teori, bu asrın başlarından iti- baren tekrar canlanmış ve bilhas- sa (Vendryes) gibi mühim dilciler tarafından müdafaa edilmiştir: bu nazariyeye göre, ilk insan te- essür, sevinç, hareket, İş.., v. 8. an- larında tıpkı hayvanların yaptık- ları gibi birer ses çıkarmış ve bu sesler tekerrür tesiriyle — gittikçe muayyen birer mana ifade etmiye başlamıştır. Fakat (Vendryes) bu ispatı kabil olmadığını da - itiraf etmek suretiyle kendi davasını ge- ne kendi çürütmüş demektir. (3) İki Netice: | Bu vaziyet karşısında şu iki ne- ticeye varıyorum: A) “Güneş - Dil” teorisi tama- miyle orijinaldir; B) Bu yeni Türk teorisinden ev- , velki Avrupa nazariyelerinin biç - biri sağlam bir esasa istinat ede- memiş, hepsi yıkılmıştır. Güneş - Dil Teorisi temelleri ve TÜRK KÖKLERİ 2. — Bu ilk iki neticeyi elde et. tikten sonra, doğrudan doğruya “Güneş - Dil” teorisini tetkik et- tim ve bunun temelleri sağlam o- lup olmadığını aradım. Bu nokta- yı tayin için ilk iş olarak, eserin onuncu sahifesinde Türk - dilinin ilk kökü olduğu tesbit edilen (Ağ) şeklinin “Güneş” ve ondan çıkan “Işık” “Sıcaklık”, ”Ateş”, seklik”... v. s. mefhumlarını ifada edip etmediğini araştırdım. Bu a- raştırmalarımda evvelâ “Güneş « Dil” teorisinin tesbit ettiği (V. 44 K.) ana formülünü ele aldım. Bir kere bu esas ispat edildikten son- ra 12 inci sahifedeki konson ka- tegorilerinin zarurt birer netice teşkil edeceklerini düşündüm ve - Sayıtayı çeviriniz - ) Le langage, s, 17 “Yük — i KBüi a