Tefrika No Komitecilerin sonu Makedonyalılar tam elli yıl, hem kendi hem de düşman say - dıkları adamlarm kanlarile orta- lığı durmadan al kanlara boyamış lardı, Bu iş ise muhtariyet, hürri - yet ve istiklâl uğruna yapılıyordu. Gerçe kan dökenler arasında ama- ca bütün yüreğile inanmış insan - lar vardı; an cak komiteci dedi - ğimiz insanlarm en çoğu sırf ser- güzeşt, eşkiyalık ve geçim için bu İşe girişmiş bulunuyordu. Bunlar bütün hareketleri esna- sında tam anlamile bir haydut gi- bi davranmışlardı. Hele teşkilâ - tm son on yıllık tarihi zarfında amaç büsbütün unutulmuş, komi. teciler yalnız ve yalnız kendi mes- lektaşlarını öldürmeğe ve dolayı. sile kendi kendilerini mahvetmeğe uğraşmışlardır. i — Mihailoffun başkanlığa geçti- Zindenberi ise bu döğüşmeler büs- bütün kanlı olmuştur. Dahili an - laşmazlıkların hepsi tabanca ve! hançerle halledilmeğe kalkışılmış. ter, Vımro gerek Osmanlı impara - torluğunun buyruğu altında, ge - rekse Yugoslav ve Yunan idare -| sindeki Makedonyalarda bir ihti:| lâl komitesi olarak yaşıyabilirdi. Lâkin Bulgar Makedonyasında ve © bizzat Bulgaristanda bu teşkilât büsbütün bir mahiyet almalı idi. Bunda gözetilecek amaç başka ülkelerde kalmış kitleleri ayaklan | p dırmaktı. Bulgaristan isyan ve ihti lâl hareketlerine girişmeğe hiç de lüzum yoktu. Nitekim komiteciler Bulgaristanda kendi kendilerine yaplıkları kitalda başka kimseyi incitmek amacını beslememişler - di. Bunlar Petriç bölgesini bir ko- imiteci Holivruduna benzettiler. “1 Her ne kadar işliyen sinema makineleri yoksa burada bol bol! şaktör ve direktör vardı. Eski mo- ,da komitecilik, romantizm, esra - rengizlik, sır verip sir vermemez| "lik, acayıp kılıklar, gündüz gizle-| e geclerin karanlığında iş gör -| mek hep olagan işlerdi. Fakat bun “Jar hangi tehlikeye karşı yapılı - p yordu. Eski günlerin tehlikesi kal. mamıştı ki, asıl usullere baş vuru! muştu, Harpten sonra komitecili- ğe vızır vızır işliyen otomobiller | telefon muhabereleri ve yazı ma- kineleri gibi asri icatlar da ilâve edilmişti. Mihailoff Petriç bölgesini avu - cunun içine almıştı. Mektep öğ - retmenlerini bile o tay'n ediyordu. Burada kimse Vmroya danışmak- sızın evinin bahçesine bir çit bile öremezdi!. Petriç bölgesinde genel seçim denlen iş yoktu. Bölgeyi Sofya parlamentosunda temsil etmekte ols on bir saylav, Vımronun tayin eltiği memurlardı. Siyasal parti » ler Bulgaristana yeni katılmış o- lan bu toprak parçasına ellerini uzatamamışlardı. Mibailoff bul “küzük krallıkta birlik istiyordu! ve siyasal partilerin buralara ka- dar uzanarak ahali arasma anlaş| mazlık ve kavga sokmalarına piü! saade etmiyordu. İ Balkanlarda partizanlık çok; tehlikli bir iştir. Ayrı ayrı iki par.| tiye mensup iki Bulgar sanki baş- ka başka uluslardan iki yabancı gibidirler. Makedonyada bir tek 'MAKEDONYA İhtilal Komitesi Balkanları ölüm mağ ve pad yeri haline getirmiş olan teşkilâtın,iç yüzü 3a sam. Yazan: Stoyan Kristof parti vardı, o da Vmro idi, bir tek siyasal amaç güdülüyordu, Makedonyanm üç parçasının mü$- takil bir tek devlet halinde birleş. mesi idi. Bütün bu anlattıklarımızdan da! anlaşılacağı gibi Vmro yalnız ve yalnız Bulgaristanın lütufkârlığı ve müsaadesi sayesinde var olmuş ve yaşıyabilmişti, Küçük Bulgaris. tanrn böyle kanun harici bir teşki- lâtı kendi topraklarında barmdır. makla hiç şüphesiz bir takım teh- likelere göğüs germekte olduğu anlaşılır değil mi? Fakat Bulga - ristan Makedonyalılara daimi ken di öz evlâtları nazarile bakmış ve bunların muhtariyet davasında bulunmalarına rağmen, kendi ulus taşları için elli yıl zarfında tam üç defa kendi menfaatirini ayak al - tma almak gibi fedakârlıkta bu - Tunmuştu. Bulgar devletinin ana yasası ulustaşlar nerede doğarsa doğsun bunların hepsini Bulgar yurttaşı olarak tanır. Meselâ Yunan Make donyasında doğan ve Yunan teba- ası olan bir Bulgar nazariyat ba- kımından Bulgar yurttaşıdır. Ve Bulgar toprağına adım atar atmaz kendi kendiliğinden ve hiç bir res- mi muameleye lüzum kalmaksızın Bulgar oluverir. İşte bu kadar sev. gi ile bağlı olduğu ulustaşları Bul garistan için gün geçtikçe hakiki bir tehlike teşkil ediyorlardı. Bulgaristanda rey haklarımı is timal eden yarım milyon muhacir Petriç bölgesindeki kardeşlerile birlikte, hiç bir siyasal partinin küçük göremiyeceği kadar kuvvet li bir blok temsil ediliyordu. Hele Bulgaristan gibi küçük bir memle. kette seçimlere ayrı ayrı yirmi par ti iştirak edince bu blok çok ö - nemli sayılır. Ve bu yılmaz Make. donyalılar arkalarında silâhlı Vm- roları ve Bulgar ordusunun yarısı olunca, programında Makedonya - klar aleyhine bir madde bulunan hiç bir Sofya kabinesi yirmi dört saatten fazla yerinde duramazdı. Komiteciler kanun harici kim- selerdir ve harketlerinden dolayı hiç bir yere karşı me'usl değiller. dir. Makedonya mubtariyetinin Balkanlarda şimdiki haritanın de- ğişmeşine bağlı bulunduğunu san dıklarmdan bunlar siyasal herhan gi bir karışıklığa sebep clabilecek çarpışmalara daima hazır durmak ta idiler, Lâkin Bulgaristan resmen te - şekkül etmiş ve uluslar manzume- sine karşı mes'uliyetler almış bir devletti. Komitecilere müsait dav ranmak ve bunların kendi toprağı üstünde kanunsuz bir hükümet yaşatmalarına göz yummakla, Bul| garistan komitecilein yaptıkları katil ve cinayetlere suç ortağı olu yordu. Onların tezyiki Sofya hü - kümtinin konışu devletlerle dostça münasebt ve uzlaşmalara girişme- sine imkân bırakmıyordu. Halbu- ki bu komuşu devletler kendi ara- larında karşılıklı himaye, ademi tecavüz ve diğer paktlar imzalıya. rak ticari ve ekonomi münasebet- lere girişmişler ve Makedonyalı - lar yüzünden Bulgaristanı tek başı na yapayalnız bırakmışlardı. (Devamı var) o da| .Cim, bir a gece önce konuştuğu adamın Arslan 13 SONTŞRİN —1985 e Turgut olmadığını anlayınca, ağzını bir karı$ açarak bağırdı: “Eyvah, demek ki ben haydutlardan birile karşılaşmışım ?!,, | “Şimdi aklımı oynatacağım,, Cim, ertesi gün yemek vaktine kadar işini bitirdi.. Kaliforniya o teline gitti. Aslan Turgut henüz otelin ye- mek salonuna inmemişti. Cimin otele girdiğini görünce aşağıya İm di.. Kendisini karşıladı. — Tam vaktinde geldin, dos- tum! Bugün dışarıya çıkmağa nr yetim yoktu. Canım sıkılıyordu. Haydi, yemek salonuna gidelim. Cim paltosunu, şapkasını garso- na verdi.. Salona girdiler. Cim neşesizdi.. Arkadaşının ken disini güler yüzle karşıladığını gö- rünce kendi kendine mırıldandı: — Dün gece galiba esaslı bir ip ucu bulmuş.. Keyfi yerinde, Aslan Turgut cigarasını'yakı » yordu. Cim dayanamadı: — Mister Tomson, sizin bir za- bıta memuru olduğunuzu duyunca o kadar çok memnun oldu ki. Diyerek garsona yemek ısmarla- dıktan sonra, arkadaşmın yüzüne baktı: — Niçin kaşlarmızı cattınız, dos tum? Bu işin peşinde bir meslek» daş olarak birlikte koşmamız el- bette bizi memnun edecek bir hâ- disedir. — Fakat, ben Tomsona böyle bir şey söylememiştim. — Senin söylemene lüzum var mı? Ben söyledim! — Siz benim polis hafiyesi ol duğumdan emin misiniz? Cim ince, kıvrık kaşlarını yuka- rı kaldırdı: — Şimdi inkâr mı ediyorsunuz? — Size böyle bir itirafta bulun- duğumu hatırlamıyorum. Cim katılırcasma gülmeğe baş" ladı: — Şu Türkler ne kadar alaycı insanlardır vallahi..! Aradan yir- mi dört saat bile geçmedi, dostum! Aslan Turgut, Cimin tuhaflıkla- rını bildiği için, ağzımı aradığına inanmıştı: — Zabıta memuru olsam da, ol» masam da nişanlımı arayıp bul- mak vazifemdir. İstanbuldan bu raya kadar bu işi takip etmek için geldim. Diyerek yemeğe başladı. Cim başını sallıyarak: — Şüphesiz, dedi, bunu bana dün gece de söylemiştiniz? Aslan Turgut, Cimin şakalarını gülmekle karşılıyordu: — Rüyada buluştuğumuzu hiç de hatırlıyamıyorum amma.. Bel. ki söylemişimdir. Cim yemek yerken soruyordu: — Dün geceyi nasıl geçirdiniz? — Yatmakla.. — Bir ip ucu yakalıyamadınız mı? — Hayır.. Günler boşuuna geçi: yor. Bu vaziyetten çok müteessi- rim. — Ben de öyle. O yağmurun al tında saatlerce bekledim. o Gelen giden olmadı. Saat ondan sonra 1s. lanmış bir kedi gibi, titriyerek mü- düriyete döndüm. — Bir hırsız peşinde miydiniz? — Evet.. Hem de kibar bir hır sIZ,. — İstanbulda iken duymuştum.. Amerikanın kibar hursızları çok- muş. — Aradığım adamı bugün de- ğilse, yarın her halde ele geçirece- ğimden eminim. Sen anlat baka lm: Şüphelendiğin adam (kime benziyordu? Biz bugün milyoner Hopkinsin yatını tekrar tarassut altıma aldırdık. — Fena bir tedbir değil, Fakat geç kalmadınız mı? * — Ne gibi..? — Şimdiye kadar olan olmuş » tur. Bundan sonra şüpheli bir a damın yata yaklaşmasına imkân var mı? — Ben de bumu imkânsız gö * rüyorum amma.. Madem ki takip ettiğiniz adam, yatın dümencisin- den şüpheleniyor. O herifi taras sut ettirmek ve sorguyı çekmek vazifemizdir. Aslan Turgut bu 3öz'erden bir şey anlamıyor ve içinden: (Bu w dam ya çok budaladır.. Yahut işi budalalığa ve şaklabanlığa vura- rak benim ağzımı arıyo !) diyerek hiddetleniyordu. Cim yemek arasındı Aslan Tur Bulgar Makedonyasının en büyük şehri Gorca Cumaya (eski Cumat- balâ) cihan harbinden sonra burası Vmro'nun merkezi oldu. 2 gudun gözlerinin içine b — Senin dilinin altımda bir şet var! dedi. (Vinter Garden) e #İ dikten sonra neler oldu, bakali” —O da neresi? — Dün gece gözümün Beli? girdiğin patinaj mahalli. Kibs hırsızlar yatağı.. — Haydi canım. Siz benli? çok alaycısınız! Ben dün gece * damdan dışarıya çıkmadım... Cim tekrar kahkahayla gül” ğe başladı: — Siz galiba benim soğuk b” Idlığımın derecesini anlamak ii yorsunuz..?! Merak etmeyin. Amerikanın en çok soğuk ri detektivlerinden biriy'm. Öyle be şeye kolay kolay kızmam. o — Ben de tıbkı sizin gibi,, Ti kiyenin en ciddi, vazifesini 461" ve soğuk kanlılığıyla tanmmı pir zabıta memuruyum.. Fakat edeyim ki, bunu ilk defa şimdi ze söylüyorum, Ve zeten bir gün sonra bunu sizin şefinize 1 men de söyliyecek ve gösterecektim. — Önce inkâr ettiğiniz noktayı şimdi itiraf ettiniz? şu dün akşam takip ettiğini; zade” hakkında da bene kies İİ veriniz! — Şerefime sizi tana ede ki, henüz belli başlı bir kimsefi kip etmiş ve ufak bir iz 7 bile yürümüş değilim! — Şu halde dün gece sarhoff” nuz.. Canımız makyajlı bir — dolaşmak istedi. Benimle eğle” diniz, öyle mi? Aslan Turgut Cimin aldı ihtimalini düşünerek birden el den çatalı tabağın kenarma bırak tı: — Ben dün gece otelden ii ya çıkmadım. Bahsettiğiniz yi denin de nerede olduğunu yorum. Sizi aldatmış olmasınlaf” Cim ağzına tıkıştırdığı e budunu avurdunda şişi 5 polisinin yüzüne hayretle vir — Dün gece saat dokuzda ter Gardenin kapısı önünde nuştuğum takma sakailı Asla” gut siz değil miydiniz? — Hayır dostum! Namus zerine yemin ederim ki, ben di” oki gece dokuzda odamda gazel9 yordum. Sizi aldatruışlar»! mek ki bizi takip ediyorlar” zimle alay ediyorlar... Cim aldatıldığını, daba doğr atlatıldığını anlayınca, ot yerden hoplıyarak: — Şimdi aklımı a dostum! diye bağırdı i mi ben dün gece haydut: yine ol le karşılaşmışım da varkınd8 Dc mamışım.. Aman azizim, bu gili ramızda kalşın.. Gazetel” da 79 x isi se ne düşersem, artık Amerika! şıyamam. Şerefimi koruma di Afrika çölllerine kadar yım...