HABER — Aksam postası : 11 “m, li SONTŞRİN — 1935 SURAMIN VEL İLE Sima is) TİKAME TINDEK1 EN Yü: SEK D0Ğ Bi EVVELA Şu PLÂMI BİR DEFA DAHA Havalar soğudu, sıhhatinize dik kat ediniz. Ehemmiyetsiz görülen bir hastalık büyük ve vahim neti- celer doğurabilir. Nezleye, Soğuk ALGOPAN Harici tesirlerden korunmak O içir. AĞRILARA - SIZILARA madeni kutulara pe ve ll Kari AS Anadoludaki eczaneler kışlık ihtiyaçlarını şimdiden temin ot- markasına dikkat. ve Diş ağ NAS melidir. Toptan İstanbulda ZAMAN ecza deposunda satılır. Dr. HAZIM Cerrahpaşa hastanesi sabık eil diye ve zühreviye mütehassısı, Galatasarayla Oİngiliz ( sefareti arasında tramvay cad. No, 26 ları ve tieanları letme Ummu teresi ilimarı Muhammen bedeli 17853 sira olan 32 kalemden mürekkep şet yazıhanesi, etajerli ve etajersız memur masası, telgraf makinesi ma sası, orta masası, etajerii küçük memur masası ve etajeri, İomodin telefon etajeri, dosya, kurşun yangın ve abonoman karnele” ve 'hti yat bilet, eczane için ilâç dolapları, sandalya, şefdötren, ev ak, im dadı sıhhi, şamdan, alet ve mektup sandıkları, tahta kâğrt atacağı 2 ve 5 metrelik tahta rampa, fıçı rampası, ilân tahtası, etike! levha MOND - EXTRA map dünyada w çek ün salmış © Taraş bıçağı herkesin baçağıdır 81, 4 metrelik tahta merdiven. iahta ayak altlığı, laburatuva' için ça 1), beğenenlerin bıçağıdır. yele lışma, eczacı için çalışma ve erzacı yazı masaları 25 — 11 — 35de ti, <sİ 50 kuruştur. Her yerde sa yerde satılır, pazartesi günü saat 15,30 da kapalı zarf usulile Anirarada idare bi - İ nasında satım afınacakdır. Bu işe girmek isteyenlerin 1338,97 liralık muvakkat teminat vermeleri ve kanunun tayin etiği vesikalar ve işe zirmeğa Tiğ: ka- Yatak ve yemek odası takim- Kuştüyü yastık yüzile beraber) nuni bulunmadığına dai: beyanname ve tekliflerle ayrı çün saat ları ve saire. Beyoğlu Cihangir, #| 75 kuruş. Kuştüyü bir şilte, yor -| 14530 a kadar komisyon reisiğine vermeleri lâzımdır. Saat 9 dan 6 ve kad. yumak e ekle gan, yastık talrmı 25 lira, kuştü- Bu işe ait şartnamele. Anvarada malzeme dairesinde ve Hay Piza an 6 ye kadar - yünün kilosu 75 kuruştur. Kuştü-! Oo darpaşada tesellüm ve sevk müdürlüğünde parasiz olarak dağrl tesi saat 10-12 ye kadar müracaat, KE anma an aaa) yü salon yastıkları bulunur. maktadır. (033) 7mm Dg zühreviye mütehassıs: “Bahattin Şevki Bahcekapı Taş Han vi kat İvan mobilya m Kİ PARDAYANLAR PARDAYANLAR 35 — Kral namına! diye seslendi. — Sonra anlatırım baba, oldukça tanırsınız, Kont dö Mariyyakdır. Dük Bir saniye kadar şövalyenin yüzün İskemleler, masalar İçeriden kapı ,| uzun bir hikâyedir. Danjuya gelince, hakikaten bir gece) de en çılgın bir cesaretle karışık bir hin önüne yığıldı. Dışardan ise şiddet İe vurulmağa devam ediliyordu. Şövalyenin Moröverin olduğunu tanıdığı bir ses: — Artık elimize geçecek! diyordu. Prdayanın oğlu: â — Şu dolabı da! diyerek koca do . İal> kapının arksma dayadılar, Ihtiyar Pardayan: — Daha bir saatlik vaktimiz var. dedi, Şövalye ise! *- Bir saatte Paris bile yakılır, ee . abin verdi. İhtiyar Kurt: — Katu, Katu! diye seslendi. Şişman Katuda orada bulunuyor de bu vakayı hiç heyecana kapılmadan sex sediyordu. Gerçi bir parça kurun - tu da ise de bu da delikanlmın kra. »n askeri tarafından yakalanacağı kor undan ileri geliyordu. — İşte buradayım Mösyö! dedi. — Bir şey soracağım. Dostumuz mu Binuz? Düşmanımız mı? — Dostunuzum. k — Katu, sen iyi bir kızsın. Buna Arşılık ben de sana hizmette buluna. cağım, İhtiyar Pardayn bu sözlerden sonra Oğlunun kulağıma : > Eğer Katu düşmanlarımızm ta. Tafmı tutsaydı onu hemen öl dürür - Mim. dedi, Şövalye bu sözü başlle tasdik etti. ie e i — KE, başından neler bakaya, dedi, nel anlat — Katu, şarap getir, Daha vakti « miz var. Oğlum haydi, anlat baka. dım. Dışardan indirilen kuvvetli dar, belerin (Okapıyı (osarstığı, içeri - den Piponun havladığı, çavuşun ve ba yılan bir kaç kadının bağırmaları du . yulduğu sırada şövalye de Luvr sara» ymda başmdan geçen vakayı anlattı. Babası: — Hay şeytan alası, Luvra ne halt etmeğe girdin? O kadr da sana nasi, hat etmiştim! diyordu. Tam o sırada kapı yukarıdan aşa- ğıya vurulan şiddetli bir darbe ile ya. rildr, Büyük Pardayan: — Katu! diye seslendi. — Buradayım Mösyö. — Zeytinyağın var değil mi kızım? — En &lâ çizme yağım var. Sekiz gün evvel küp getirttim. — Pekâlâ: yukarda bir ocak var « mı? — Evet Mösyö, — Yoğ nerede? — Mahzende Mösyö. — Mahzenin anahtarları? — İşte! — Katu, sen iyi bir kızsm. Hemen yukarıya çıkıp büyük hir ateş yak, an Uyorsun ya, bir domuzu kızartacak kadar büyük bir ateşi Şişman Katu bir kaç odun ve bir çalı demeti alarak yukarıya çıktı. Büyük Pardayan: K — Biz de işimize başlıyalım dedi, © vakitler Sen Denis sokağında oturan iki kadınm penceresi altında dolaşır - ken kendisine hakaret etmiştim. Marşal sarardı; — Demek ki kralım kardeşi... — Bunu size vaktiyle söylemiştim. Monsenyör, hattâ bizim (aradığımız #ki kadını bulmak için evvelâ göster - diğim iz bu değil mi idi. Şövalye, “bizim,, kelimesini Marşa. Yin nasıl karşılayacağını görmek için baktı. Fransuva dö Monmoransi başını bir eline dayıyarak düşünüyordu. Nihayet başmı sallayıp; — Hayır, bu Danju olamar.. Bu al çaklığı düşünen ve yapan kardeşim - den başkası değildir. Bunu ondan s0. rup öğreneceğim, dedi. Ve elini gövalyeye uzatarak: — Demek ki, bu kadınları himaye etmek için böyle kuvvetli ve sözü ge. çen kimselerin düşmanlığını kazandın öyle mi? sözünü söyledi. — Monsenyör, bir kere daha, baba- mın İşlediği bir suçu tamir etmek is - tediğimi söylemiştim. — Şüphesiz şimdi Parisi terkede - teksiniz öyle mi? Şövalye hiddetle: — Ben mi? diye bağırdı. — Şiddetle takip edildiğinizi düşü- nünüz. Eğer yakalanırsanız mahvoldu funuz gündür, Saraydaki vakadan #onra sizin için kraldan umulacak bir şey yoktur. — Ben kendimden başka kimseden bir şey ummam. Monsenyör.. Parisi terketmiyeceğim gibi kendimi koru mak için de kimsenin yardımına muh- taç değilim, . gurur ışığı parladı. —Monsenyör, yaptığım şeyin kar - şılığını vicdanımdan beklerim. ski xa manlarda şövalyeler dağları dereleri geçerek tepelemek için okuvvetlileri, yardım ve korüma için zayıfları arar. lar ve bulurlardı, Çizmelerine mah « muz takıp mızraklarını ellerine aldık. ları gün yapacaklarına yemin ettik. leri vazife bu idi. Ben de bu adam - ları taklit edeceğim, Bu çok hoşuma gidiyor. Onun için doğru bir yol takip ediyorum. Bir gün benden daha cesur değilse de daha kuvvetli bir adama rastlıyarak öleceğimi biliyorum. Fa kat sözlime inanınız ki Monsenyör öL mekle büyük bir şey kaybetmiş olmı - yacağım. Marşaliik defa olarak şövalyenin kalbinde, bir ir, bir acı bulunduğunu serdi, Gayet sade bir lisanla böyle kahra- manca sözler söyliyen bu (delikanlı ya takdir ve şefkatle baktı. Çünkü şö, valyenin tarzında bir şarlatanlık eseri görünmüyordu. Dış hali de kalbi ka » dar saf ve temizdi. Fakat hayatımı fe. da etmeğe kadar varmasınm Ümitsiz bir aşktan doğduğunu anlıyamıyor - du. Hakikaten, Pardayan gittikçe Lulg ile arasındaki mesafenin ziyadeleşti « Zini görüyordu. Birdenbire söze başladı? — Mönsenyör, Marşal dö Damvil ile olan mülâkatmızm nasıl netice » lendiğini sorabilir miyim? . — Kardeşim her şeyi inkâr etti. — Inkâr etti-ha! Halbuki ben hemi