gin eğdi ii LE ari ol az Abdülhamidin mürteşi, azılı büyük memurlarından pek farklı değildi, hattâ vaktiyle Gelibolu mutasarrıfı olan zamanm Dahili. ye Nazır Zâti beye pek benzemi. yor değildi. Arnavut rolüne çıkan kâğıt kukla zamanın Tüfekçi ba $ısmı çok hatmlatıyordu. Kıyafet, üsülp, ifade hep eski fakat “sem- bol,, ler yeni idi. Yalnız bunu o kadar sanatkâr bir karışıklıkla, mantığa sığmaz vakalar arasında , gösteriyordu ki onu yakalayıp şu- Dün bunun karikatürünü yapmak" “İa itham etmek çok müşküldü, Halk smıfına mensup örnekleri Tevfik doğrudan doğruya © açık ve realist bir ifadeyle yaşatıyor- du. Zâhiren muti, dalkavuk, bü. yüklerin yüzüne gülüyorlar, ar kalarmdan alay ediyorlar, terzil ediyorlar; kalplerinde adalet his- sinden doğma bir isyandan ziya- de kıskançlıktan vücuda gelen bir gayz ve gılzet... Daha ziyade menfi sahalarda söyliyen, yaşr yan Abdülhamit devrinin halkı. Karagöz'ün kendisi Tevfiğin elin- de aslmdan daha sevimli ve mânalı olmuştu. O da bütün öte. ki çaresiz halk “gibi dalkavuk, viamlagibi geveze. Kulağında par İıyan şamarı, tepesine inen yum- ruğu sırrtarak bazmediyor, fakat tavrı ile başka türlü harekete im- kân olmadığını anlatmak istiyen pratik bir halk filozofu olduğunu gösteriyordu. Tevfik, Kabasakal kıraathane: | sinin günden güne artan müda.| wimlerinin ısrariyle haftada iki akşam da meddahlık etmeyi ka bul etmişit. Söylediği, daha doğ-| fusu temsil ettiği hikâye kahra- manlarınm tuhaflığı ağızdan ağr za yayılmıştı. Gene Tevfik kibar davetlerinde en parlak numara oluvetmişti. Kıraathaneyc devam eden birkaç muharrir ona hikâ- yelerini “piyes, haline sokmayı «teklif ettiler. Reddetti. Kendi ya- rattığı karakterleri her defasında Yendi bildiği gibi başka başka ko” nuşturmakta ısrar etti. Eğer Tevfik, meramını anlata- bilseydi sanatm yazıda değil, her ân değişen hayatta olduğumu söy- Tiyecekti. Ve eğer para denilen şeyin kıymetini bilseydi bu fırsat ta âdeta zengin olabilirdi. Fakat kazancı bir elinden giriyor, bir elinden çıkıyordu. Artık dükkânla meşgul olacak hiç vakti yok. İşi Rakıma ve za- mânı oldukça Rabiaya bırakmış- tt, O, üç akşam Kabasakalda, sa" bahları öğleye kadar yatakta, öğ- lelerden sonrada hikâyelerini meşketmekle vakit geçiriyordu. Rukımla Rabia Tevfiğin yeniden parlayan ikbalimin güneşinde 1sı- , Mryorlar ve onun muvaffakiyetiy” Ve Rabia büyüyordu. Sırf kol, bacak uzamasrıdan ibaret bir bü- yüyüş değil, benliğinde hâsıl olan başkalıkla, yeni kudretle olgunla- şan bir büyüyüş. O, Sinekli bak: kalı babasmdan çok meşgul edi- yordu. Yaşıtlarından bir baş uzun kafası dimdik karşısındakilerin gözlerine bakmaktan sıkılmıyan cesur bakışlı, servi vekariyle do- laşan bir kız. Bir kadın gibi genç” lik çağma gelince. fıkara smıfın işçi kadmlarınm kıyafetini seçti. Uzun, bol bir siyah yeldirme, bel- den aşağı düşen (o beyaz patiska başörtüsü ve üstünde her zaman arkaya atılan, ve hiçbir zaman inmiyen bir peçe. Esasen hangi işçi, küçük satıcı kadın esnaf yü- zünü örtüyordu? Derisi güneşten tunç gibi yan - mış, dolu ve mes'ut hayatımin te - siriyle sevimli ağzındaki eski çiz- giler hemen hemen tamamen si * lihmiş, Sinekli bakkal delikanlıla- rmm rüyalarma giren bir sima ol. muştu, Evlenmek çağına gelmiş kızlara söz atmak, bıyık bükmek; hattâ tenhada çimdiklemek meş vu olmakla beraber bir * tel “deli- kanlınm ona bu şeyleri -yapmağa reti yoktu. Hafızlığından ge len yarı mukaddes vaziyeti, ser best tavrı, bilhassa keskin, haz cevap mütecanis dili genç, Yaşlı her erkeğe kendini saydırıyordu. Mahallede o yaşta herhangi kı- za koca bulmayı vazife bilen ko- cakarılar ona eş erkek düşünemi yorlardı. Erkekler bir ayak evvel evlenmesine taraftardılar. Kız Sinekli bakkalın erkek dünyasına meydan okuyan bir bayrak gibiy- di. Fakat onlar da aralarmda hiç bir delikanlıyı ona eş olabilecek kadar yürekli bulmuyorlardı. Rabianm mahallelinin zihnini bir muamma gibi yorduğu bugün. lerde tulumbacı başı “Sabit beya" gabey,, avenesini başına topladı, mahalle kahvesinin bir köşesinde Tevfiğin kızmın evlenmesi mese- lesini müzakere etti. Rabia ona “Arap özengi,, gibi yüzü maskeli, erkek pehlivanların mertliklerine bir leke gibi görünüyordu. Takıma yeni intisap eden alay. cı bir genç: “Sen mahalle yiğitlerinin ba” şımdasm ağabey... Bekârsm da.. Bu kızı yola getirmek sana düşer. Başka hangi kabadayı onun bur- nunu kırabilir?,, “Sabit beyağabey,, avuçlarma tükürdü ellerini oğdu. göstereyim ötesi kolay...,, Müstehzi genç güldü: “Ötesi onlar ermiş muradıma...,, (Devamı vâr) | seçilen bir zabit arkadaşlarından -İ söylenilen her hangi bir mülâha- İ zaya “evat,, yahut “hayır. dedi mi| “Yarm bir dükkânda kendimi HABER — Akşam postası Musolini'nin KARISI Kaynatasının şarap dükkânı işlettiği küçük bir şehir& âlâyişten uzak bir hayat yaşıyor (Nakil, terime ve iktibos hakkı matı ep saban elinde bir sepetle çâ le ondan çek sermest eyer Şiya giderek bizzat Öteberi alıyo nu Raşelenin en son resimlerinden biridir. 1984 temınuzunda alınmış. ş tar.Yanmdaki iki çocuk öldürülen | Avusturya başvekili Dolusun Yavru amana lardır, Donna Raşele bu çocuklara İtalyanm deniz kıyımndaki / şehir. Ş lerden birinde analık yapmış Ve $ babaların öldürüldüğünü onlara $ büdirmemişti, Kocası iktidar mevkiine çıktı- ğı için kendisine şimdi Donna Ra- şele denmektedir. Eskiden ise ga- ye: basit, çok alçak gönüllü, ve köylü sınıfından kendini pek yük-! sek tutmıyan sadece Sinyora Ra- şel'di. Kendisini tanıyanlar prens ha- nedanmdan doğmuş kızlara ve- rilmekte olan bu Donna ünvanmın Madam Musolinrvi çok rahatsız et tiğmi söylemektedirler, Kendisi gösterişten nefret eder. İster ünvanlı isterse ünvansız olsun Donna Raşele haik sınıfın- dan hiç ayrılmamış, kendini dai- ma bu sınıftan biri saymışlır Za- ten Musolini de onu hiç bir vakit on sıralarda göstermemiştir. Ken- disi ancak birkaz senedonberi Şir mali İtalyadaki svinden ayrılarak Romaya gelmiş (bulunmaktadır Hele bugünlerde umumi yerlerde hiç görünmemiştir. Hattâ başlan- gışta bile sosyal hayata pek az karışmış ve halk üzerinde hiç bir tesir yaratamam tır. Bir vakitler kendisine refakat etmek üzere İtalyan ordusundan birine şunları söylemişti: “Donna Raşe'e çok suküti bir kadındır. En kısa sürecek konuş” malardan bile hoşlanmaz. Soru-i İ lan her hangi bir suale © veyahut! artık o meselenin kendisi için bit- miş olduğunu da anlatır. ». Eski evinden Romaya geldiği zaman büyük saraylardan hiç bi- risinde oturmağı aklından bile ge çirmemiştir. Romanın bütün sa- ray ve prens kâşaneleri emrine âr made olduğu halde, kendisi Ro- ma dışında Porta Pia yakmında mütevazı bir köşkü tercih etmiş“ tir. Orada her sabah sepeti elin- de olduğu halde kalabalık Via A- leksandria caddesinde görünür ve pazardan gündelik mübayaatını bizzat hem hararetli pazarlıklara! girişerek yapar. Çarşıdan dönünce, yemeği ken- di elleriyle pişirmek için Eee mutfağına girer, yahut biricik ka- dın hizmetçisine yardım etmeğei kaşar. Simdi Romsdâ değildir; gene Şimali İtalyadaki Bredapia'da w lan eski evine dönmüştür. Musoli- ni'nin ailesi de burada yaşamak- tadır, Holivudun meşhur sinema aslanları Tarzan ile King, crabaya koşul” dukları halde Kelifornla Kkayvanal bahçesinde diğer hayranları. yemeklerini taşırlar. iz J Musolini'nin babasının b köçüçük bir şarap dükköni ve Donna Raşals kayın bab k daha köyde küçük bir demi e ken tanıdığı günüen beri y birisi ver. Musolini'nin bütün hıs8 diğin akrabaları böyle müstakil işlet” hi A ren, alış veriş hayatıma Ni E tür adamlardır. Musolini onlar? bulmakta epey yardım etmift” ©... 0 Donna Raşele'nin gazete” le hiç bir münasebeti ye.ktur. lar da mülâkat niabilmek olmadığından kendisini r rakırlar; semtine uğramuzlaf: rasalar bile onun söyliyecek © yoktur ki... Bir Amerikalı gazete foto “ fı günün birinde Bredap' 0'ye) ak dar gitmişti. Donna Raşe'e'nif”) rülebileceği yerler ya si i Mikad da kilisedir. Kilisede (fo Mİ ağ çekmek pek de yakışır bir İ kayde madığından, aylar, çarşıda * şi yapmağa karar verdi Sabahleyin erkenden rine koşan gazeteciye uzun Vi ya soruşturmalardan sonra # sede mantolu elinde sepet bir kadın gösterilmiş ve: — İşte Donna Raşalel.. .Denmişti. Gazeteci yallı gök tatlı bir kadın sesimin ! erile bir tava pazarlık ettiği , muş ve alış veris bitincive beklemiştir. 3 Kadın tavayı iyice gözdöf çirince ucunun az zedelenmi duğunu görmüş ve bunu dü. cıya geri verek başka bir a p istemiştir. Bunu da dikkat” ! ayene edince beğenmiş olac” — Bir müddet'için işime ” yabilir, .Keharı ezik tavayı ii payım? i Dediğini Amerikalı g kendi kulaklariy.e işitmiştir * Amerikalı, ağzı açık, bütü, alış verişi seyrederken Ma vayı aldığı gibi uzaklaşmı “ bii resim de alınamamıştır. (Sandey Ek! ii TEFEPTİZ. ATEŞ EFES EE: