21 EYLÜL — 1985 Benim görüşüm: Markon beter Amii Gazetelerde okudunuz mu?... Meşhur İtalyan kâşifi Markeni, diyor ki: — Şefim Musolini'nin emrini bekliyorum... O, re derse, nereye gitmemi emrederse öyle. yapaca - ğım. Feşizm için belki iftihar edile- cek bir şeydir: um Böyle yüksek bir münevveri kendime bağladım!,, der. Fakat, münevverlik icin ne feci rranzara.... Biz ki, İtalya'nın dışında, Fa - şizmle iligisi olmıyanlarız. Mar - koni gibi insanları, kendi âlemle-! rinin padişahı sanıyorduk... Bir fen şefini bir siyasal şefin yükse- ğinde, hiç değ'lse hizasında görü. | yorduk... Markoni'yi kütün insan: | İığm meli sanıyorduk... ! Ve öyleydi de... Fakat, bir insan, ömrünün bir - çok senelerinde hayırlar işler; sonra bir iş yapar ki, evvelce iş - lediği hayırlar, sıfırla darbedil . | miş yüksek bir rakam gibi, keen * Jemyekün olur... Yahut nakısla Ihab Hulüsinin resim sergisi Memisketimizin en kıymetli sanâtkârlarından Melek Celâl ile Ihab Hulüsinin tertip ettikleri a 5 vw. havle saro'leri bur gün saa! on bezte İstik'âl cadde sinde Misir aparlımanin.n “ikhücf * katında törenle açılacaktır. Mt Bir noktaya dikkat Kırk gün kırk gece | düğün dernek yapılsa daha igi Oo.ür. Hayır işlerişle uğraşan kurumla rın para toplamak için gezintiler, ba - Jolar, bahçe eğlenceleri yapmaları er romu haklarıdır, Dünyanın her bu - cağında, bu gibi cemiyetler, fakirlere, felâket görmüşlere yardım etmek için diz velelim bizde, bilhassa sor sene- | 158 bu iğ biras Tâğlace tânbelileşti | ve böyle devem edecek olursa daha da fene bir çekil almak istidadını yös * termeğe başladı. “Kınlay,, yurda en fazla hizmeti dokunan, o yurdun her derdine deva bulan değerli bir mites - sesedir. Bu müessesenin çok yardünda | bulunabilmesi için çok yardım görme si de şarttır. Bu böyle olmakla höra - ber Tanrının günü ve gecesi, Kızılay firması oltinda, Eyüp (nahiyesinin, Ortaköy kazasının, Feriköy şubesinin, şu mahalle kahvesi senin, bu çalgılı mieylne benim, müsamere tertip et - mes? doğrut değildir. Kizilay / şubelerinin, şurda, burda verdikleri müsamereler, uyandırdık - farı hoşnutsuzluklarla Kızılaya fayda dan #iyade zarar getirir. Bu noktaya dikkat etmek elzemdir. Kızılay merke. si, isterse kırk gün kırk gece bir eğ- lerce tertip edebilir, fakat şubeleri » nin, nahiyelerinin, kazalarının, o ulvi firmaya hiç te yakışık almıyacak sür rette sünnet düğünlü, çalgılı sazlı, or« ta oyunlu, karagözlü o müsamereler bahanesiyle para toplamalarının önü ne geçilmelidir. S.E. Büy i daha olsun... ilin ! darbedilmiş gibi, sevaplar, taksi- rat haline gelir... Dinlerde de bu yok mudur?... Sofi şeytana uyar... Bütün ibadat ve taat boşa gider... Ruh, cehen - nemin yedi kat dibine batar... Önceleri insanlığa meçkulât â- leminden birçok hediyeler getire. rek gönlümüzün tahtına yarım i - lâh haşmetiyle oturan Markoni, bugün, dahâsmın (o dizginlerini, şeytana kaptırmış: Yüzb'nlerce insanı bir hamlede öldüreb'lmek için çareler arıyormuş; bulmuş ki- le... Ve bu, heyhat, iftiharla ilân olunuyor... Bir âlim bu hale geldikten son- ra, artık, varsın, faşizmin malı ol. sun, Musolini'ye biat etmek değil, tapınsın... Ne yaparsa yapsın... O, esasen, bizler için, bütün insanlık için, kaybolmuştur... Eskiden tak- dis ettiğimiz bu adamı, zatın tel'- in ediyorduk... O, zaten, insanlığın büyük düş- manları arasına girmiş bulunuyor- du. Daha beter olsun... (va-N0) Bir yankesici kadın iki aya mahküm Muzaffer isminde bir kadın İs- tanbul üçüncü ceza hakyerınde, tramvay içinde yankesicilik yap maktan muhakeme edilmiş, duruş ma ,bitmiş, karar bildırtimiştır. er, tramvayda birden bire yere iğilmiş, ay, vara düşür. düm! diye etrafını araştırmağa| başlamış ve bu sırada yo'culardar Mükerrem ismindeki kadının o gün icradan aldığı otuz keş lirası nı yankesicilik suretiyle çarpmış. | i Bu iddiaya göre, duruşması yapı" | lıyordu. | Burhanettinin başkatıliğı altın daki hakyeri kurulu, ( suçu sabı* görmüş, Muzefferin bir yıl iki ay hepsine karar vermişti” Mahküm kadın hapishanede, çıktıktan sonra da bir müddet! po- lisin gözü önünde tutulacaktır. Den) ezme Şişirilmiş tavuk eler parayı bu yolla toplarlar. Satanlara ceza verildi amma... İ Beyoğlunda şişirme tavuk sal Bir iddia Poliste dayak! Bir arabacı döğüldü- günü söyleyerek Adliyeye baş vurdu Eyüpte, Bülbülderesinde Bağ | caddesinde oturan arabacı İbra - him, İstanbul genel savamanlığı na başvurup poliste dayak yedi - ğini bildirmiş, muayenesini iste - miştir. Anlattığına göre, kendisi atı - nı satmış, bedelini almış. Galata. dan geçerek evine “dönüyormu$.! Bu sırada karşısma iki kişi çık - mış. Kendisine para bozdurmak! istemişler. O, bozukluğu olmadı - | ğını söylemiş. Ötekiler ısrar et - mişler. Kavga başgöstermiş. Arabacı İbrahim, © varda nokta bekliyne polise ses - lenmiş. Polis gelmiş, hepsini alıp karakola götürmüş. İşte orada İb- rahimi sırtüstü ( yatırmışlar, şid - detle dayak atmışlar. Dayak tesi- riyle muhtelif yerleri yara, bere içinde kalmış. Voyvoda polis karakolunda dövüldüğünü söyliyeri arabacının bu yoldaki şikâyeti üzerine, Tüze doktoru Enver, derhal şikâyetçi « yi muayene etmiş, yara ve berele- rinin vaziyetini belirterek, rapo - runuü vermiştir. Şimdi genel savamanlık (müd. ci - deiumumilik) önemle araştırma - ya başlamıştır. el Mevsimin en kuvvetli edebi âşk romanı Aradığım Kadın Yazan ; Kadircan Kafh Kurun'da baş'adı stıklarını haber alan Beyoğlu kay- makamlığı tarafından tavukcular şiddetli trkibe başlarmışlardır. Ansızın yapılan bir teftişte yirmi kadar dükkânci hakkında zabıt tutulmuş ve kabahatleri tekerrür ettiği için de ellişer lira ceza ke silmiştir.. Bir daha yapmıyacaklarma söz veren tavukcuların cezaları affe dilmekle beraber kendileri sıkı bir göz altına alınmışlardır. My 1985 Genel Nüfus Sayımı 20 Ilkteşrin PAZAR Sayım işine karışmamak, o kayıdsız durmak veya yanlış sağlık vermek yur da karşı yapılmış suçların en büyüğü- dür. Türk yurtdaşı böyle ağır bir suj- tan uzak kalacaktır, Başvekâlet ŞEHRİN DERDLERİ Eczacılar, depolardan şikâyet'ediyorlar Bu depolar, yasak olduğu halde perakende satış yapıyorlarmış zımgelmektedir ama ekseri bunu bulundurdukları sermaye ile de- Farmakaloğlar Birliği heyeti umu - T miyesi gelecek ay toplanacaktır. Bu toplantı ötedenberi üzerinde çok gü -' rültü yapılmış olan ve eczacıların en büyük derdini teşkil eden bir mesele- nin halline taallük ettiği için bu top * Jantıya eczacılar arasında ehemmiyet> verilmektedir. Eczacıların bilhassa son zamanlar - da en büyük derdini Istanbulda git tikçe adedtleri artan depolar teşkili “etmektedir. Eczaneler tahdit edilmiş tir, fakat depoların adedi gittikçe artmaktadır. İstanbulda şimdi 30 kağ dâr depo vardır. Vakta depoların 40) bin Jira asgari sermayesi olması lâ « depolar gil, banka mektubu gibi itibari kıy - metlerle doldurmaktadırlar, ! Eczacılara göre depolar bütün ka « nuni memnuiyetlere rağmen gene pe râkende satış (yapmaktadırlar. Bu yüzden verilen ceza kâfi olmadığın - dan hemen hiç bir depo bu işe aldır * mamaktadır. Bundan bir müddet ev» vel takarrür eden şekli veçhile ecza » neler gibi depoların da tahdidi nisan 936 iptidasında yapılacak ve İstanbul- da sekiz depo kalacaktır. Yapılacak toplantıda bu mesele kat'i bir neticeye bağlanacaktır. , Ihracat eşyamıza verilen menşe şahadetnameleri Ihracat yapan (o tecimerlerin ihra ettikleri bu mallar için menşe şaha - detnamelerini daha malın ihracmdan evvel almaları icap etmektedir. Hal- buki bir çok tecimerler mali yola çi- kardıktan sonra tecim odalarına baş-| vurarak menşe şahadetnamesi iste -| mektedirler, Tabit ihracat müşkülât çıkartmak için bu irürecaği)i Jar reddedilecektir. Fakat bundan sonra artık hiç bir şekilde memleket dışma çıkan ihraç eşyasına hareket - ten sonra menşe şahadetnamesi ve - rilmemesi takarrür etmiştir. k ei , Belediyenin bir türlü ötemiyen düdüğü Belediye tarafından Galata Ku- lesine konulan düdüğü işletmeği taahhüt eden müteahhit ile işle - miyen düdük yüzünden bir an - laşmazlık çıkmış, mesele hak - yerine gitmişti. Müteahhidin dü düğü işleteceğini söylemesi üzeri ne geri bırakılan dava, düdük çal: madığı için yeniden hakyerine geç miş, ve müteahhidin geri istediği depozito açkesi davasivie birleş; tirilmiştir. EVLENME Erenköy kız lisesi ilk kısım öğret - menlerinden Bayan o Firdevsle İzmir Cumhuriyet Merkez bankası muhase - be şefi Bay Nihat Tunçaym evlenme törenleri, Emekli İlbay Azizin Küçük yalıdaki köşklerinde birçok dostları- nın içten gelen sevinçleri arasında"ya pılmıştır. Yeni evlilere sonsuz saadet ler diler, ve mes'ut günü idrak eden : “Etibba odası,, nin kütüphanesi odasının altındaki dükkân « burasmın bir kütüphane hâline İmesi için yapılmakta olan inşa” at bitmek üzeredir. Buradaki dükkân- lar büyük bir salon haline konulmuş - tur, Ay başına kadar (burası tertip edilerek açılaraktır. Birinci tıp kitap sergisinde teşhir edilmiş olan dr lar da bu kütüphaneye konulacaktır, m. Bir propaganda yazısı! “Ulusal ekonomi ve arttırma kur muİstanbul şubesi,, gazetemize şu tez kereyi gönderdi: “Aşağıdaki ibarenin çok değerli gazetelerinin münasip görülecek bir yerinde çerçeve içerisinde neş- rini dilerim.,, Ç Neğri istenen “ibare,, de şu: “Yurttaş! Yerli mallarının yabancı mallar. dan iyi olduğu yerli mallarının ya” bancı mallardan ucuz olduğu ve nihayet yerli malı senin malın ol « duğundan daima onu al. . Ulusal Ekonomi Arttırma Kurumu, Nasıl, şaheser değil mi? “Ulusal Ekonomi ve Arttırma Ku - rumu İstanbul şubesi, nde bu “vecize, yi yazan zata bir tavsiyede buluna * lm: . se İEP iğ “Yurttaş! Türkçe öz dilimizdir, Türkiyede, türkçe konuşulur ve türkçe yazı —, lır. Bu sebeple Türklere hitap €- den bir propaganda yazısının doğ- ru türkçe yazılması gerektir. Me demki propaganda yapmak vaziye” tirdesin, bir muallim tutarak evve- » >» lâ türkçe öğren!., Bay Azizi de candan kutlularız. Bir belediye nizamına dair Taksim stadyumunda yapılan son güreş müsabe N kalarmda bin bir azap içinde güreşleri seyredenler ve || saat bir buçukta Staddan çıkanlar arasında ben de var dım. Evimiz İstanbul tarafında olduğundan tramvaya | binmek için Taksime kadar yürüdüm. Ve tıklım tıklım | dolu ve üzerinde palas otelinin önüne kadar geldik. mi kıyafetli kimselerden başkası Yahut ta içeri girin! emrini verdi, Şimdi vaziyeti düşünün! Stadda bulunan en aşağı altı bin kişi için Tramvay şirketinin ayırdığı 10 tram- vayda yer buluncaya Kati akla karayı seçen yorgun Statistik Umum Müdürlüğü | ve bitkin bir valk var, üstelik para verip bilet de almış” en az 80 kişiyiz. o Kımıldamanın de v Jar. Tramvayda Kurtuluş — Beyazıt yazılı birinci | mevki bir tramvaya Kendimi güçbelâ attim. Kapılar i- yice kapatıldı ve tramvayimız yola revan oldu. Bu şekilde elimizi kaldıramıyacak bir halde Pera- Birdenbire köşede nokta duran polis tramvayı durduttu ve: — Belediye mİzamnümesine göre ön sahanlıkta res duramaz. Ya inin! *İ gil, doğru dürüst nefes almanın bile imkânı yok, Bu vaziyet karşısında polis memuru üstelik ön sahanlıkta bulunan on, on beş kişiyi de tramvayın İçine sokmağa uğraşıyor, Acaba sivil halkın ön sahanlıkfa durması beledi nizamnamesine uygun değil de bir tramvaya $0 ki dolması uygün mu? Biletini almış ve belki de yanında fazla parası olmıyan bir vatandaş yarı yolda nasıl tramvaydan indirilebilir? Sonra anlıyamadığım noktalardan biri de ön sahan lıkta sivil halkın bulundurulmamasının sebebidir. Eğer iddin edildiği gibi bir kaza vukuunda vatmana rahat manevra yapabilmesini temin içinse, sahanlıkta resmi elbseli kimselerin de bulunması zorluğu gösterebilir. Ya ön sâhanlıkta resmi, gayri resmi hiç kisje bu « lunamamalı, yahut ta üç, dört kişi muayyen bit miktar kişi sivil veya resmi diye ayrılmaksızın bulunabilmeli * dir. Akıl ve mantık bunu İcap ettirir. SERTOĞLU