30 HAZİRAN — 1935 Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 19.cutertip 3.cü keşide 11 Temnfuzdadır Büyük Ikramiye : 50.000 Liradır Ayrıca: 20.000,12.000, 10.000 lira hkikramiye- lerle ( 20.000 ) liralık mükâfat vardır... TURZKİYE SAAT BANKASI BiRİKTiREN HABER — Akşam Posfası Kanrzuk eczanesi müstahzaratından: BALSAMiİN EKSİiRİiİ Yüzdeki çilleri ve lekeleri ulır. Si- vilceleri yok eder. Tıraştan sohra cil- de lâtif bir tazelik ve serinlik verir,| Y Ğ HLAD N MT tevk alamayorsanız; DSK SUDOL alınız. Mide; ağrıları ekşilik ve yanmaları için yegâne ilaçtır. LELeF DDD L BAA V ÜT SLCİ Kullanılması Kutudaki' kâğıdda yazılıdır. n - —— ——— —— ——— istanbul Belediyesi ilânları I Cerrahpaşa hastanesi bahçesinde bulunan 17 kayısı, 5 nar, 6 erik 2 dut, 80 incir, 10 armut, 8 ceviz ağaçlarının meyvaları açık artlırma ile satılacakları bu meyvaların tahmin fiyatı 75 liradır. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülen ıfh:mıyı girmek için de 5 lira 63 kuruşluk muvakkat teminat makbuz veya mektubu ile beraber 3/7/935 çarşamba günü saat 15 de Daimi Encümende bulunmalıdır” (B) (3656) Darülâceze için Mayıs 936 — nihayetine kadar günde 50 ve haftada ayrıca 2 veya 3 gün yüzer kilo olmak üzere lüzumu olan koyun eti kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde — parasız almır. Bu etlerin tahmini bedeli 16425 liradır. Eksiltmeye girmek istiyen- ler 2490 Numaralı arttırma ve eksiltme kanununda yazılı vesika ve 1232 liralık muvakkat teminat makbuz veya mektubiyle tek- Hif mektuplarını ihale günü olan 1/7/935 pazartesi günü saat 15 e kadar Daimi Encümene vermelidir, (3350) sanmem — Muham. Müvak- men kıy- kat te- meti minatı, Çarşambada 60 mcr ilk mektep bahçe. sinde 20,52 metre mik'abı taş beher metre mik'abı 50 kuruş H Sebze hali içerisinde tuğla, kullanılmış- potrel bölme — beş baraka tahtala - rile saçlar, hurda çerçeveler. 90 7,75 Yukarda miktarları muhammen kıymetleri ve muvakkat te- minatı yazılı olan ayrı ayrı satılmak üzere açık arttırmaya ko « nulmuştur. İstekli olanlar şeraiti anlamak üzere Levazım Mü « dürlüğüne müracaat etmelidir. Arttırmaya girmek için de hiza- larında gösterilen muvakkat teminat makbuz veya mektubile be- raber ihale günü olan 5/7/935 cuma günü saat 15 de Daimi En- cümende bulunmalıdır. (3452) — en dakik, en hassas, en son modeller BEYOĞLU'nda : MISİRLİ İstikili Caddesi 300 GALATA'da ; SAATCİ MEYER Tünel Caddosi 20 İSTANBULMA : A. KEŞİŞVAN, Surtan Hamam, Yeni Cami Caddesi 4 ANKARA'da :RİZA TEVFİK, Bankalar Caadesi n RAHAT-EDER SERSERİLER YATAĞIİ — Mahvoldum! diy düşünüyor- du. Kaçmağa kalktığı gündenberi zindanı değiştirilmemişti. Müdü: Mahü onun zincirlerini çıkımm[ yalnız zindanım kapısındaki mu- hafızların sayısını çoğaltmıştı. Bundan başka, gece gündüz üç silâhlr asker müttehemin hareket- lerini kontrol etmek için zindanın içersinde bekliyordu. Yatması için kendisine bir ot minder verilmişti. Susadığı zaman içmek üzere istediği kadar da su vardı. Yemek hususunda müdür Mahü cömert davranıyor mahkü- ma her gün bir ekmek ve iki gün- de bir sebze çorbası veriliyordu. Doğruyu söylemek lâzımgelir 8e bu ekmek siyahtı. Ve sebze çor- basr pek az sebze ile sıcak sudatı ibaret bulunuyordu. Bu suretle za- vallr matbaacı ölmiyecek kadar bir gıda ile yaşıyordu. Loyolanın emriyle yazı yazma- sına müsaade edilmişti. n Bu suretle kaleminden bir iti- vaf, şeytanların telkinleriyle ya zılmış bir kaç cümlenin çıkacağı umuluyordu. Bununla beraber davanın neti- cesine dair hiç bir şüphe yoktu Dole hükmü giymişti bile. Fakat münasip bir muhakeme yapmak ve halkım gözünü boyamak lâzım- dı. Elde bir ispat olmasa bile uy durmak o kadar güç bir şey değil- di ya.. Biz de şimdi müdür Jil Mahül ile birlikte mahkümun yanma gi-, deceğiz. Bu namuslu zindancı, tepeden tırnağa kadar silâhlı sekiz asker- le beraber gece olur olmaz Dole- nin yanına girdi. Jil müttehemin bir arzusu olup olmadığını sormağa gelmişti. Dole: — Yok! cevabını verdi. Mahü gülümsiyerek: — Ekmeğiniz, suyunuz, ot min- deriniz iyi bir yemeğiniz var. Daha ne istersiniz?,. Bir arzunuz olmadığını ağzınızdan duymakla memnun oldum. Başka bir isteği- niz var mı7 diye sordu. * — Hayır! — Odanıza bir masa, bir yazı takımı, ve kâğıt koydurdum. İste- diğiniz gibi yazabilirsiniz. — Mersi., — Çok şükür öyle âdi zindan- cılardan değiliz.. Nizam intizam, nedir biliriz. — Muhakemem ne vakit? , — Salıya. O gün Cumartesiydi. * Dole: — Aileme Salı günü muhakeme edileceğimi haber verebilir. mi- yim? diye sordu. — Yazımız azizim.. — Dole bunun için düşüneceğini söyledi. Dışarısı ile münasebeti olmr- yan, hayatım içine aksetmediği mezarlara diri diri gömülü bulu- SERSERİLER YATAGI" 53 Monklar diz çöktü. Monklar, itirafı bitirerek aya ğa kalktığı zaman yüzünde hü-. zünlü bir ifade görünüyordu. — * Loyola: Ve bu istirabın artık sona er- mesini istiyordu. Bununla beraber daima itaati. seven bir ruh taşıyordu. Sözleri- nin tesirinden emin olan pıpıı’ devam etti. — Kiliseye gidebilecek bir hale * — Bilhassa istediğim şey Kra-| geldiğim zamanda istediklerinizi lın düşüncelerini anlamaktır.. söylersiniz. Fakat bu andan sonra — Hangi işlerde peder? — Her hususta oğlum. Fakat vak'alar inkişaf ettikçe hangi nok- talara daha çok ehemmiyet ver- mek lâzımgeleceğini size bildire önüedi artık bizdensiniz oğlum, Sizi Me- sihe bağlayan sözlerle irşad ettim. Eğer bize ihanet edecek olursanız Allaha ihanet etmiş olacaksınız! dedi. j ceğim. Şimdilik Kral ne yaparsa, Bir kaç dakika kadar derin bir ne söylerse zaptediniz. En — sade| sessizlik oldu. hareketleri, en ehemmiyetsiz gö- Loyola, — söylediği — sözlerin rünen sözleri benim için çok mü- him olabilir. Bakınız, size bunun * için bir akıl öğreteyim ister misi- niz? Her gece yalnız kaldığını? zaman ogün ne görüp duydunuzsa kaydediniz. Çünkü Kral hakkında gördüğünüz bu lüzumdan sarayın öbür Senyörleri alâkasız kala- mazlar. Her gece bu suretle hare- ket ederseniz hiç bir şeyin eksik kalmıyacağına emin olabilirsiniz. Monklar susuyordu. — Oğlum, iyice düşününüz. Ce- nabıhakka — nefsinizi tamamen vakfettiğinizi hisseder etmez ba-| “na haber veriniz? — Ne vakit başlıyayım? —Bugünden itibaren, - İstedi- ğiniz zaman itiraflarınızı — dinl:- yebilirim. Polis müdürü: — Hemen şimdi! diye bağırdı —— Pek âlâ.. Monkların ruhuna tamamen sin- mesini bekliyor gibiydi. Polis müdürüne gelince, bu kö- tü vazifeyi kabul etmesi içini ra- hatlatmıştı. Artık Fransa Kralın- dan bile kuvvetli olduğunu düşü- nüyordu. K Loyola söze başladı: — Şimdi oğlum, serserilere kat- şı yapılan hareketin neticesini ba- na söyleyiniz. — Muvaffak olamadık peder. — Demek Lantene haydudu ge- ne elimizden kaçtı öyle mi? — Şimdilik öyle.. Loyola titredi. Solgun alnında, bir yois kırışığı belirerek — gözle-, rinden ateş fışkırdı. — Fakat, ben bu adamı isterim. — Onu size vadediyorum. Yal.' nız biraz sabredeceksiniz.. — Peki oğlum. Sözünüze ina- nırım.