29 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

29 Haziran 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ZSILAZIRAV—IM NoL ”7 HABER — Akşam Postasr Ei“=JŞUNDANBUNıAN —Yunanistand TAYYARE ve OTOMOBILLE BIR GEZİNTİ we Anlatan: Ahmed Ekrem mumu Ceza olarak taşa çevrilip ada haline gelen gemi! Eski dünyanın bilgi ve fen, edebiyat ve felsefe, estetik ve güzel snatları -| nı doğuran Hellâs görülecek yerdir. Avrupanın ideal ve sosyal yaşayı - gındaki güzelliklerin temellerini Hel. len endüstrisi hazırlamış ve olgunlaş. tırmıştı. Eskinin bütün güzelliklerini taş kalıplar halinde size gösleren, Yu. nanistanı gezmek istemez misiniz? Perikles, Fidyas, Tökidit, İktinas, Bervodot, Öripides, Arintofans ve Sokrat gibi büyük adamları ayni çağ- da yetiştirmiş olan Hellâs toprakla. rera gezip görmemek bir — eksikliktir doğrusu! Dramın ilk babası olan Aşir in adırı ve yüceliğini işitmiyen var mıdır bilmem? Krenfon ne zevk ve merakla okunur. Tarihi değeri yerçeklen önemli o - lan komşu Helen ülkesini gezip do - Taşanlara ne mullu,. Ancaj dirçoğu * muzun böyle bir yolculuk için, buraya her yıl Avrupa ve Amerikalı seyyah- lar gibi ne boş geçirilecek — vaktimiz, ne de bol bol paramız var, .. . Bir nokta daha: Bugünkü medeniyeti doğuran kül - türel ve estetik hareketleri iylce anla- yabilmek için Yunan medeniyetini ve güzel sanatlarını araştırmak ve gör- mek gerek olduğu gibi, insan dımağı - san, tarih yürüyüşündeki gelişme ve olgunlaşma hâdisesini - kovalayabil - mek için de Yunanistanın köşe ve bu- cağındaki geçmiş zaman izlerini şöy - lece olsun tarımak şarttır. Kaldı ki* YFeni tarih tezi konuya (mevzua) daha çok bir önem (ehemmiyet) vermiş bu- lunuyor, Büglün bir tarafa atılması yolu ol- muyan çok kuvvetli dökümanlar bize gösteriyor kis Yunanistanda ilk me « deniyeti kuran insanlar Türk urkın « dandi, Hattâ yalnız nişbeten sonraki çağda — görünen ve Yıznan medeniyeti adını alan olgun - luk devresi değil, daha eski olan Ak: | medeniyeti de kök — bağlarile | deniz Türk ırkına bağlı bulunmaktadır. Okurlarımız kendilerine sunacağı - miz bu yazılarda geçmiş bin vıl!arııı bin devriminden ve çevriminden geri kalmış muazzam ve bedi üzleri ve iş- leri okurlarken o eski çağların ruhu - nu elbette kendi ruklarında bir sani- ve için — duyacaklar, ve hem duygu, hem düşünceleri ile yapılamıyacak işi yapacak, yani artık “var olmuyan geç- müş,, içinde bir varlık geçireceklerdir. Bu yok olmuş büyük varlıklar için- de insan dımağının gezinişi — bizde en temiz ve yüksek heyecanları uyandı « rır ve insanlığın bugün ve yarın için yapmakta olduğu savaşlar için de si- nirlerimize bitmez tükenmez enerjiler Derlir. İşte bunun için (BABER), bu sütun larda basacağı çok güzel ve canlı ve » elmler, okuyucuları -sıkmıyacak açık ve pürürsüz yazılarla sizi Yunanişta « na gölürüp orada geçmiş günleri ve Yunanistanda, | şimdikl durumu göstermek iİstiyor. Bu yolculuğu yoracak kadar uzat- mamak, en ktsa bir zamanda her yeri dolaşıp her şeyi görebilmek için ha » vadan layyare ve yerden otomoabil ile hem iyi hem de günün modasına mu- vafık olur değil mi? A,E. gAR SA yi b va Büyük deniz tayyaresi bizi Tru- vadan İtakaya beş saatte götürdü. Odise ise bu yolda tam on yıl ge- çirmişti. Ancak biz yolculuğumu - zu Yunanistana değil İtalyaya ya- pryorduk ve yolda buraya sadece uğramıştık. Yunanistana İtalya - dan gelecektik. Geriye uçuşumuz İtalyada baş » ladı. Brindizide Appia — yolunun sonunu gösteren 15$IZ sütunun Üs- tünde daireler çizerek, İtalyanın Malaryalı Otranto ovasını takip ettik. Karşıda Korfuya geçerken altımızdaki engin denizi gözetli - yoruz. Eski Yunanistanın ilk do - nanması buralarda — dolaşmıştı; şimdi İtalyan mılıriplır'ı burada mekik dokuyorlar. Batı yönündeki taşlık ve çıplak tepelere sürünerek ve aşağıda Pa- leokastrizzanın münzevi manas - tırları andıran destani manzarası- na bakarak, Korfunun şimal kı » yıları üstünde daireler - çizdik ve Arnavutluk karasularına çok ya - Eski stadyumda şimdi bir lisenin spor şenliğini görüyorsunuz Bu stad'yum 1906 olimpiyatlarındanaz evvel tamamiyle mermerden olmak üezere yeni baştan kurulmuştu. | Korfonun eski deniz limanın ağzındaki Pontikonisi adasına küçüklüğü dolayısiyle “Sıçan ada,, lâkabı. takılmıştır. Ancak efsane burasını taş olmuş bir yelken gemisi diye anmaktadır. “intikamın görünür timsalidir., Homer için — burası kın yerde inişe — başladık. Korfu şehrinin Venedik istihkâmları ya- kınlarında, gecenin sükünu içinde tenbel tenbel yatmakta olan zevk ve safa kotra ve gemileri arasında bir yer almak üzere süzülerek de- niz yüzüne indik. Zeytin ormanlarile gümüşi, ser- vi ağaçlarile koyu bir renk — alan bu sevimli ada; güzelliği ile meş- hurdur. Ancak, hayalimizi işgal! eden ve bizi Homerin bahtsız kah- ramanımnın sihirli ülkesine sürük. liyen yer, Korfunun eski deniz li- manınm yakınlarındaki küçük a- dacıktı. Paskalye yortularında köylü alaylarile büyük bir canlılık gösteren bu —manastırlır. adaya “Odisenin gemisi,, deniyor, çün - kü gemi Poseidonnun — arzusuna rağmen serseriyi yurduna götür - müştü; ceza olmak üzere daha li- | mana varmadan taşa çevrilmişti. İşte bu minicik adacık Ddisenin ef sanelerindeki gemi imiş! Düşmüş bir impa- ratorun evi Yunanlı köylü kadınların ça - maşırlarını yıkarken hâlâ yaptık- ları gibi; Nausicaa ile bakire kız- larının çamaşırlarını — ayakla ça- buk bastıkları yerin arkasındaki tepede Avusturyalı imparatoriçe Elizabet dünyadan uzakta yaşa - mak için kendine bir köşk kurdur- muştu. Burya Ahileion (Achilleion) a- dını taktı ve — Truvanm en güzel Yunanlısı olan Aşil burada hey - kel ve resimlerle temsil edildi. Te- penin denizde hususi bir limana doğru inmekte olan yamaç bahçe - sinde Hayne (Heine)nin bir hey - keli vardı. Fransuva Jozefin âdet ve ana- nelere aykırı olarak almış olduğu bu kadının öldürülmesinden son- ra köş şimdi Hollandada sürgün hayatı yaşıyan Kayserin eline geç- ti. Sabık Alman imparatoru bu - rasını satın alır almaz hiç sevme - diği Alman şairi ve seyahat yazı » cısı Heinenin — heykelini hemen 13 ——— Yamyam dişi ler! ÖRÜMCEKLERİN DİŞİLERİ KOCALARINI AŞKTAN SONRA YERLER! Dişi örümcek yüreksiz ve ge- çimsiz bir hayvandır. Erkek 8- rümceğin ise üzüntülü ve korkulu bir yaşayışı vardır. Çünkü hoşa gitmediği gün dişisi onu yamyam lar gibi yer! Erkek ister hoşa gider ve se- vimli bir ortak olsun, isterse ol- masın daha evlendiği dakikadan itibaren acı mukadderatı ile ka-| rarlaşır. Çünkü karısı yuvanın hiç bir vakit lüzumundan fazla kala- balık olmasına razı değildir; ora- | da yalnız kendisi için yer buluna- bileceğini kestirmiştir. Kocasına bile yar olmryan dişi örümcek, yumurtalarla yavrulara bakmak işinde büyük bir şefkat gösterir; bunları haftalarca mu-| hafaza eder. Örümceklerin birkaç cinsi yumurtalarını gittikleri yere taşırlar. Yazın sonuna doğru gö- rülen kurt örümceği kendi vücu- duna bağlı bir ipek torba ile do- laşır durur. Bu yuvarlak - torbayı|. alıp bir yere saklıyacak olursanız, örümcek onu en ustalıklı bir bi- çimde arar ve bulur. Yavrular yu- murtadan çıkınca ipek bir beşik içinde, oraya buraya taşınırlar. Yem için ara sıra ufak tefek yolculuklar yapmakla beraber ge- ne bu beşiğe, annelerinin himaye - sine dönerler. Bu küçük ipek yu- warlakların içinde yüzlerce yu- murta vardır. Yumurtaların hep- sinden yavru çıkınca, beslenmek zorlukları baş gösterir. Bu mesele de yavrular, bir düzine kalıncıya kadar biribirini yemekle hallolu- nur, Bahçe örümceğinin ağı gerçek- ten şaşılacak bir endüstri parçası- dır. Örümcek yuvasının herhangi bir köşesinde saklanmış olsa bile, en küçük bir debrenişi, ipek teller ona ulaştırırlar. Bu ağ tıpkı bir telefon şebekesi gibidir: Her is- tikamete uzanan ve haberleri müşterek bir merkeze taşıyan tel- ler.. Ülkemizde yüzlerce çeşid 8- rümcek vardır ve bunların hepsi avlarını yakalamak için, ağ ör- mezler. Bunların bazısı sinek ve böcekleri tıpkı bir tilki kurnazlı- ğiyle sinsi, sinsi avlarlar. Örümceği bazan bahçe duva« rında yahut tahta perdelerin üs- tünde görürüz. Eğer görebileceği yere bir sinek konacak olursa, ö- rümcek yavaş yavaş ona doğru gider ve vuracağı mesafeye varın- ca bir kedi çevikliğiyle sineğin üstüne atlar. Diğerleri de ipek ipliklerinden hariklâde bir ağ örerler. Bunun ortasında bir delik vardır ve ö- rümcek bu deliğe yakın bir yere siner. Limonlukların ve bunlara benziyen yapıların Köğelerinde Bü ağları görebilirsiniz. Ağlarım ba- zıları dÖ santimetre mürabbaı ka- dar büyük olurlar. Örümcekler yalnız sinek — ve böcekleri değil, kendi kendilerini de avlarla, Büyük cinsler, küçük cinsleri kovalar. Fakat ekseriya küçükler daha kurnaz davrana- rak, büyüklerin elinden kaçmağa muvaffak olur. Bu hayvanların yumurtladık- ları yumurtalardan çıkan yavru- lar hep yaşamış olsaydı dağ taş örümcek kesilirdi. Tabiat, bunları biribirine kırdırmak suretiyle eze- H müvazene kanununu tesis et- mektedir. ... 234 yıl harap kaldıktan sonra riçenin heykelini diktirdi Alman imparatorunun — yatı, Korfu limanmda sık sık görünür - yıktırarak yerine acıklı imparato -| dü. İmparatorun ada kızlarına da- Ki öi in a Z Bd D İ aa Ğ nn aö LĞ eeei el aa yeni baştan kurulan Paztenon 17 — Mayıs — 1930 da Yunan mimart Balonos'un idaresi altında ve Amerikadan verilen paralrla Partenon'da yerlerine konan sekiz sü- tunun daha açılma merasimi yapıl mıştı. Sağ köşede Propylaca'nın bir parçasını görüyorsunuz. Burasıda bir barut anbarı olarak kulları- lerken 1645 de bir yıldırım çarpmasiyle harap olmuştu, ğıttığı armağanları, — evlerde ve kızlrm elbiselerinde hâlâ göre » bilirsiniz. (Devamı var3 e eee d dn Ü ÖLi deie

Bu sayıdan diğer sayfalar: