20 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

20 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Bülün tadyolar, telgraflar, ga- zeteler meşhür İağiliz casusu Lüv- lâ gee diri- * Yub Londrağiti güzel kızlatı bir va- kitler meşhur İngiliz casusu Lâv- vens'e “üç ulus'un taçsız kralı,, a- dimr takmışlardı. Bu adam dünya yollarını bazmak suretile General Allenbi' ye Filistin cephesinde muvaffa - Xıyet kazandırmıştı. . & &* Lüvrens 1888 de doğdu. Beş çocuklu bir ailenin ikinci evlâdı ğ%fâd_%ıoıo da; ;parla r n tahsili-| Te M amakell alenn, $ zikleri. tahsilini bitirdikten sonra Suriyel ve Filistinde araştırmalar — yap- mak ve haçlılar devrinin — mi- marlığı hakkında bir tez yazmak!| için seyâhate çıktı ve Suriyede| bir yıl geçirdi. Kendisi bu yıl sira-| saında hemen bütün Suriyeyi, Be- devi ve Arap kılığı ile gezdi, do- laştı ve arapçayı öğrendi. Daha sonra geri dönerek Britanya mü - zesinin bir heyeti ile birlikte Fırat nehri üzerindeki Cerablus'da haf- riyat ile meşgul oldu ve (1914) e kadar Çerçemişin keşfi için çalış- tr. Lavrens bütün bu çalışmalar a- rasında Suriye ve İrak tarafları Süel (askeri) sıhhiye heyeti ken- disini muayene ettikten sonra çok zayıf ve çelimsiz ve bilhassa kı - sa boylu bulduğundan askerliğe almadı; onü reddetti. Lâvrens aklına koyduğu bir işi muhakkak başarmasımı bilen yaradılışta bir adam olduğundan — doktorların baştan savmalarına rağmen, ne yaptı yaptı ve nihayet İngiltere- nin Mısır ordusu istihbarat şube - sine girdi; fakat bir asker sıfatile değil sadece sivil bir memur.. | Osmanlı İmparatorluğunun har be girmesi üzerine, Lâvrens — yıl- lardan beri hayalinde beslediği ümitlerin gerçekleşme — sırasının geldiğini anladı. Çil çil altınlarla, İngiliz mavzerleri karşısımda ken- dini satmıyacak hiç bir Badiye Arabı bulunmadığını adamakıllı bilen Lavrens, zaten Osmanlılara' >| derhal anladı.. -| nandırıcı ve cerbezeli ölan bu sıs-| »| nin Mısir fevkalâde komiserinin "| Araplar ona Elorans Paşa diyor - karşı küskün bir vaziyet takınmış Mekke Emiri ihtiyar Hüseyini el- de etmenin çok kolay olacağını dı: Yaradılış bakımından — çok i - ka istihbarat memuru, İngiltere- ağzından girdi, burnundan — çıktı. ve elinden geleni yaparak onüu bir' arap isyanına adamakıllIr kandır-| Köpârdığı hudütsüz salâhiyet vö çüvallar dolusu İngiliz altınla- rile Lavrens Şap denizinin Asya kiyılarına çiktı, burada — sabik I - rak krâlı Faysalı kendine ortak| yaparak işe başladı. Lâvrensin Arabistanda en büyük müvaffa-| kıyeti asırlardaân beri birbirine küskün olan Arap kabilelerini barıştırması, kan davalarını orta- dan kaldırması ve Osmanlılara karşı ayaklanmanın milli bir dava olduğuna herkesi inandırmasıydı.| lardı. Gerçekten dayanılması müm - kün olmıyan zahmetlere katlana- rak, İngilizlerin uğruna bir çok Arapların canına kıydırdı ve ni - hayet Şama girdi. Versay sulh konferansında ise herkese küserek sözde bir köşe - ye çekildi; çünkü Faysala vermiş olduğu sözü yerine getirememişti. Lâüvrens müteveffa Irak Kralını! birleşmiş Arabistanın kralı yapa- cak ve onu Şamda çok - ihtişamlı bir tahta oturtacaktı. Umumi sa - vaştan sonra İngiliz başkuman -| danlığı onu fahri miralay rütbe -| siyle terhis etti. Ingiliz Entellijens Servisini Lüâv- rens'te çok değerli bir eleman bulmuştu. Onun yakasını — kolay kolay bırakamazdı. Nitekim ter - histen sonra onu aldı, adını de - ğiştirdi; tayyare mekteplerinden birine göndererek ona tayyareci - liği öğretti. Bizim eski Lâvrens şimdi tay -| yareci Şow olmuştu. Tayyareci Şow'u mektepten çıktıktan son - ra, sanki gönderecek başka bir yer yokmuş, tutup — Hinlistanın Efgan sınırları boyundaki tayyare| *| müfrezelerine memur ettiler, Tay- , yareci Şow buradan bir kolayını bularak sessizce smırları aşmış ve günün birinde birdenbire Efga - nistanın merkezi Kâbil'de hem de Kral Amanullah'ın yanıbaşın - da görünüvermişti Lâvrens saray- da göründükten sonra artık Ama- nullah onun bir sözünden çıkmaz olmuş, İngiliz kumpanyalarına bol keseden maden imtiyazları, Hcaret inhisarları ve daha ne ka- dar kazanç getirici işler varsa da- ğgitılmağa başlanmıştı. İşte Ingiliz iş adamlarının ken- dilerini en emniyetli sandıkları bu sıralarda, Hint dağlarının — göç - müş kabileleri arasında ve — bil - hassa Hindistan smırları boyunca bir depreşme olduğu bildirildi. Entellicens Servisten gelen bir telgraf miralay Lâvrensin ıözünüı dört açtı. Bu telgraf Lâvrens ka-| dar esrarengiz ve belki de ondan! daha şeytan olan Linkoln — Tre-| biç'in Kâbilde görüldüğünü bildi Casus Lâvrens “res- men,, öldü, fakat... Acaba cehennemde mi, yoksa Habeşistanda mı dirilecek ?... Bu, onun üçüncü “resmi, ölümüdür! HABER — Akşam Postası Naziler ... Danzig'de Sar muamelesi yapmıya başladı Dançig serbest şehrindeki u - huslar sosyetesi mümessili, Dan - çig'teki Nazi faaliyetinden - şikâ - yet yollu uluslar sosyetesi genel sekreterine bir nota vermiştir. Dançigteki Naziler, upkı Sar - da reyiâma baş vurulmadan ve Almanyaya geçmeden önce yapıl- dığı gibi hareket etmektedirler. Yani gerek uluslar — sosyetesi mümessiline gerek — sosyalistlere ve diğer sol taraf partilerine me- totlu bir surette tethiş yapmak - tadırlar. Bu vaziyet, uluslar — sosyetesi mümessilinin raporunda yazılı - dır. Bugünkü Dançig hükümetinin Dançig serbest şehrinde Nazi u - sullerinin konulmasına çalıştığı haber veriliyor. Sarda olduğu gibi, Nazi ülkü- lerine karşı duranlar “vatan hain: leri,, sayılmaktadır. ü Uluslar sosyetesinin önümüz - deki toplantısında Dançig serbest şehri üzerinde de konuşulacaktır. &. | MT Bir ingiliz Alman Naziliği mit yapıyormuş ? Avusturyada bir İngiliz profe - sörü tevkif edilmiştir. Bir kaç se - nedir Avusturyanımn Groz Üniver - sitesinde profesörlük eden Viktor Adams ismindeki bu İngilizi Al - manlarla Avusturya Nazileri ara- sında muhabirlik vazifesi gördüğü ithamiyle yakalamışlardır. riyordu. Asıl Macar olan bu eşsiz casus, sırasiyle Almanların, İngi: lizlerin ve daha bir kaç ulusun hizmetine girmiş Ççıktnış çok tehli- keli bir adamdı. İngiltereye karşı sönmek bilmez bir kin besliyor - du. İşte bu kin saikasile 1929 yılır nın İkincikânununda Hint sınır - ları boyunca bir isyanı ayağa kal- dırmıştı. İsyandan adam akıllı korkan Amanullah, İngiliz casusu Lüâvrens'e güveniyordu. Lüâvrens te muavini Young'la birlikte Hint dağlarına doğru yola çıktı. Fakat artık yıldızı sönmüştü. Başında bulunduğu — askerlerle — birlikte kaçmaktan başka çare bulamadı. Efgandan sonra Şimali Afrika - da Abdülkerimin - etrafında bir müddet dolaştı ve nihayet bir işe yaramaz olduğunu adam akıllı anladıktan sonra İngiltereye dön: dü. İşte bir motosiklet kazaşı ne- ticesinde kafatasını patlatarak, ö- lümlerine sebebiyet verdiği bin - lerle kişiye kavuşan Lâvrens böy le bir adamdır. Fakat, söylediğimiz gibi, bu, üçüncü resmi ölümüdür. Gerçi, bütün radyolar, gazeteler, telgraf- lar, onun motosiklet kazasından öldüğünü bildiriyor. Fakat, haki- katen öldü mü?... Bilhassa, Habe- şistan meselesinin alevlendiği ve Tngilterenin orada bir takım ma - nevralar çevirmek - istediği bir sr rada, sakın Lâvrens , hakiki ce - hennem yerine, Habeşistanın ce- hennemi güneşi altına gitmiş ol - masın... Evet, belki de, bütün bu gürültüler onun izini kaybetmek içindir. Nitekim, hastalığı günle- rinde de yazmıştık ki, motosiklet! kazası geçirip süel (askeri) hasta- neye nakledilen adamın y kimseyi yaklaştırmıyorlarmış ve etrafını bir esrar perdesi kapla -| miş... Ne dersiniz, acaba, meşhur ca- sus, hakikaten öldü mü? " v 20 MAYIS — 1835 İpnotizma v Esrarı Ipnotizma kat'i bir , ilim Hhaline gelmiştir İpnotizma artık bir —oihhuıu' marifeti yahut da usta bir ipnotiz- macının gözlerindeki kuvvete bağ- k bir iş değildir. İlim şimdi ip- notizmayı tecrübeden doğan sağ- lam bir temel üzerine yerleştir- miş bulunmaktadır. Bir adam ipnotizma edildi de- nince bundan anlıyacağımız ma- na şudur: O adamm tahteşşuuru sadece vücudunu kontrol altına almıştır. Bunu bir misal ile gösterelim : Çünkü o adam uyandığı — zaman uykuda iken neler yaptığını hatır lamaz. ç Bu vak'alardan bazılarında u- yuyan adamla konuşabilir, hattâ cevap da alırsınız. Ona basit e- mirler verir, yani telkinlerde bu- Tunursanız, söylediklerinizi yapar. İşte o adam sanki usta bir ipnotiz- macının tesiri al kalmış ka- dar ipnotize edilmhiştir. Demek- ki ipnotizmacı, tabiatin her gün yaptığı bir işi sadece harekete ge- tirmektedir. Herkes ipnotizma yapmasını öğrenebilir. Bunun “irade kuv- veti,, ile hiçbir alâkası yoktur. Bel- ki ipnotizmanın birçok dereceleri vardır. İpnotizma edilen adam ilk de- recelerde olup biteni hissedebilir. En son derecededir ki bu adam şuurunu tamamiyle kaybeder, bu- na da Amanesya denmektedir. Biz de burada ipnotizmanın, somnambolizm denilen bu derin derecesinden bahsetmek istiyoruz. Adam oğullarının ancak beşte bi- ri bu derinliğe sevkedilebilir. Ge- riye kalan beşte dördü ise ilk de. İpnotizmanın en göze çarpan karakteristiklerinden biri de uyu- tulan adamda telkin almağa bü- yük kabiliyet olmasıdır. Bu adam kendisine söylenilen ber şeye ina- nır. Meselâ adetâ uyurken yü- rüyen bir somnamboliste, masanıa üstünde bir engerek yılanı oldu- ğunu söyliyecek olursak, hemen korkudan titremeğe başlıyacaktır. Eline bir sabun verip de — bunun çok lezzetli bir çilek pastası oldu- gunu bunu ağzını şa- pırdatarak, tatlı tatlı yiyecektir Yahut sağ kolunun bir odun par çası kadar hissiz olduğunu söyler- sek, © kola bir çuvaldız batırsa- tizmanın en derin derecesinde i- nız bile hiçbir acı duymaz. Ipno ken beş duygudan herhangi bir:- *i tamamiyle işlemez bir hale ge- tirilebilir. İpnotizmanın kendisine mah - sut tyhaf neticelerinden birisi de Rapport'dur. Böylece bir süjeyi ipnotizma ettikten sonra © yalnız kendisini uyutan adamın sesine kulak asar. Hariçten istersa herkes sesinin eni yüksek perdesindean bağırsın, al- dıriş bile etmez. İpnotizmanın en şaşılacak va- kalarından birisi de, telkinlerin u- yandıktan s#onra bile tesir etme leridir. Meselâ süjelerden birisine — ip- notizmacı: “Yarın öğleden sonra saat beşte sağ koluna birdenbire inme inecektir,, dediği takdirde bu adam uyanınca hiçbir şey hatır- lamıyacaktır. Fakat - söylenilet saatte muhakkak o kolu kaskatı ve hiçbir işe yaramaz olur. İpnotizma edilmiş bir adamın adelelerinde mukavemet çok faz la arttığı gibi geçmiş — hâdiselere '| dair olan hafızası da kuvvetleşir. . . * İpnotizma şimdi doktorluk sa hasında büyük hizmetler görmek tedir. Bilhassa asabi ve ruhi has talıkların tedavisinde çok fayda- ları dokunmaktadır. Bütün bu söylediklerimize kar: şt denebilir ki: Peki, ameliyat ya- pılacak bir adamı niçin kloroform ve eter kullanarak bayıltıyoruz da, ipneotize etmiyoruz? Çünkü, yu karda da söylediğimiz gibi adam oğullarının ancak beşte biri ipno- tizmanın en derin derecelerine sevkedilebilir; saniyen ipnotiz- ma edilmiş bir adamın daha yari yolda ve görünür hiçbir sebep ok madığı halde uyandığı da vardır .. * ' Bir şahsi arzu ve iradesine rağ- men ipnotize edilebilir mi? Bu mesele birkaç âmile bağlı dır. Birinci olarak gece uyurken yürüyen adamları tetkik edelim: Bu gibi adamlar kendi arzuları ol- madan da ipnotize edilebilir. Son- ra da bir defa ipnotize edilmiş bir adama artık kolaylıkla ikinci, hat> tâ daha fazla defa ayni iş yapılar bilir. Meşhur doktorlardan Young ve Bernheim'in dediklerine bakır lırsa, bir adamı ilk defa olmak ü zere kendi arzusuna rağmen ipno” tizma etmenin imkânı yoktur. İpnotizmacının süje üzerinde ki tesir ve kudreti nedir? Buna cevap verymenin ne şirif” di, ne de ileride ihtimali vardır: Uyutulan bir adamın şuuruna m* lik iken yapmağa yanaşmıyacağ! bir işi uyurken yaptırmanın imkâ” nt yoktur. Amerikanın Luiziyana devlet üniversitesi profesörlerinden doF tor Young ile profesör Foate ipn” tizma elecekleri bir süje, — yap * mak istemediği işleri birer birtf yazmasını söylemişler, adam e listeyi yazdıktan sonra ve listede yazılı işlerin hiçbi kendisine yaptırılamamıştır. Ipnotizma çok tehlikeli bir * yuncaktır. Orfort üniversitesi a hiyat profesörü doktor — Williaff Brown bu işin usta adamlar * rafından tatbik edildiği takdiri” bile süje üzerinde daima fena t€” sirler bıraktığını söylemektedir” Hele acemi bir adam ipnotitf” yapmağa kalkışırsa süjelerin sinİ; leri büsbütün bozulur ve şiddii sinir hastalıklarına sebebiyet * rilebilir. ' a b

Bu sayıdan diğer sayfalar: