18 MAYIS — 1985 ULU KIZI Yazan: | 4 “Ta âşk ve l Kadircan Kaflı ! No.2: savaş romanl Tugay, odun yığınının üstünde bir direğe bağlanmıştı B Suyun başımna geldi. Elindekile- gin ve korkunç, saldırıyordu. n hrııyı fırlattı ve saya atıldı.| — Dalgalı sırtlarda, vadiler ve fun- Bir kaç dakika sonra Hazar Ha-| dalıklarda durmadan yürüyen, ko- Am topraklarına ayak basmıştı. | şan bu isyan, her an daha çok kö- _omın arkasından herkes ken -| pükleniyordu. disini suya attı. Geçenler — geçü,| — Uzakta, Tugayın bağlandığı o » #&çemiyenler çırpına çırpına bo -| dun yığınlarının dibinde mavi du- fuldu ve çamura gömüldü. | manlar kıvraniyor, ufak — alevler Bir kaç dakika sonra, ağır ağır| görünüyor ve halkı büsbütün çıl - irmağın yatağı dolmuş, su-' dırtıyordu. kır, yarı canlı ve yarı ölü insanla - — Kaleye epeyce yaklaşmışlardı. Tn yücutları üzerinden taşarak Bir aralık Tuğay, ateş isteyen “_blfı yayılmış, arkadan [ul!nle-! ve ona doğru koşan yiğit arkadaş- Tin ancak dizlerine kadar ıslana -| larma baktı.. 'ak geçmeleri kabil olmuştu. Başı artık sarkmıyordu. Hazar Hanın sınır. boyundaki| — Kara ve gür sakalı, iri gövdesi, Mkerleri bir kaç ok ve bir kaç | dağnık saçlariyle bir Tanrı kadar pan daha attılar ve kaçtılar. büyük ve güzeldi.. Halk, her an daha çoğalarak | — Sağlam kalan kolunu kaldırdı ... fuvarlara dayanmıştı. Bigun hâ'â| — Uğuldayan veher köşesinden *a önde idi. Duvarlara bir kerten-| insan kaynayan yerlere doğru u - kele çevikliğile tırmanıyordu. zatarak salladı.. Onun ardından başka delikan.| — Artık halk kale duvarlarma da- hlar saldırıyorlardı. yanmıştı. Biraz sonra kapı açılmıştı. — Tugay!. Biz geliyoruz.. Biz Âteş istiyenlerin akını asıl ka-| geliyoruz!.. leye doğru her an daha coşkun| —— Selâm.. Tugay!.. iyordu. — Tugay ölmiyecek!.. Onu ça- Kalenin en yüksek burcundaki| buk kurtaralım.. Yaşasın Tugay! .. bazırlık bitmişti. Biraz ötede, ellerdeki — taştan eş henüz tam tepeye gel -| baltalar, sapanlar, odunlar ve Ha- işti. zar Hanın kaçak — askerlerinden Fi akat, Tugayın, odun yığının.n| kalan bir kaç kılıç ve yay, havaya Yanıma getirildiği ve üstüne çıka-| kalkıyor; Tugay'ı — selâmlıyor ve Tiatak ortadaki kalm direğe bağ-| kızıl tahtma kurularak heykel gibi Sdiğı görülüyordu. duran Hanı ürkütnieğe çalışıyor - " lskyilan Hazar Han acele et.| lardı. . işüe 8e | — Alçakt. Bir an önce — bu işi bitirmek| — Canavar!.. İstiyordu. — Zalimi: Belki de böylelikle halkım son qn"İiııi de söndürecek, cesaretini <ak ve bu isyanı daha çabu'x Yatıstıracaktı. — Bu, senin son günündür. — Kaleni başına yıkacağız.. Kale, daha ilk saldırışta epeyce sarsılmıştı.. eye daha yarım saatten çok| — Kalın duvarlara birer maymun 5ol vardı. çevikliğiyle tırmanan - delikanlı - En önde Bigun, yanmda Tuga-| lar yukarı çıkamadan yuvarlanı - :' ve arkalarında Barçuk, ihti -| yor, düşüyorlardı. * Panço ve Alak olduğu halde| — Tepeden yağan ok, sapan, taş, * gibi atlarını sürdüler. kızgın yağ ve kaynamiş — suların ':lnıereg atlı onların arkaların- sağnağma kimse aldırmıyordu. gidiyorlardı. Kocaman kütükleri kucaklıyan di arası gelmiyen binlerze| yirmi otuz yiğit adam, hep birden Ya adam da, öndekilere yetiş -| koçbaşı gibi kale kapısına dayanı- | ü*&'în soluk soluğa koşuyor -| yorlardı .. T Tugaçar ve Bigun, arkadaşlari- le birlikte hücumları idare ediyor- Yü 'du. Bütün gözler, kalenin en)| lar, gözleri burçtaki Tugaya sap - ksek burcuna saplanmıştı : Tanmış olarak buyrukları veriyor - H?;:d. Tugay, odun yığınının | lardı. de kalın bir direğe bağlar-| — Tugay artık duman içinde kay - Saptı, bolacak gibiydi. Biraz ilerisinde küçük bir ateş | — Alevler çoğalmıya başlamıştı. ı""llılın mavimtırak dumanlar | Fakat henüz onu yakacak kadar H kıvrıla yükseliyordu . değildi.. .";':: Han da oraya çıktı, Gü- duTuıııçır inler gibi söyleniyor - D a | piril , ka-| dü: Ş SN — Ah!.. Ya geç kalırsak? Daha kapıları deviremedik... Bigun bu sözlere şunları ekli - Yol yokuştu ve güçlükle aşılı- ğ biraz gerisinde idi. biraz ilerideki — küçük| Yordu: - Ütn Yığınından ucu alevli bir -) — Kıp'ılırı hemen u;ıbıl.ıı;lı "İl aldı. Tugayın bağlan- fle Tugayı'n yanına — varmak için L—_."tdıki odun yığınmın di -| İs kale kapılarını da yıkmak ge - koydu. rek. —4— e Ötede Panço, her şeyi bir tarafa brrakmış, on beş adım uzunluğun- da ve bir kulaç çevresinde koca - h""" kalkan eller,| man bir çam gövdesini —en güçlü Gç ee — işaret — veriyorlar-| .-keklerin kollarında kale kapısı - ** na yanaştırıyor; bir kaç adım geri Nq.:;vmı. Çabuk olun, geç ka- çekilerek hep birden ve bütün hr- N | zı ile ileriye sürüyordu.. halk, soluk — soluğa, çıl- İ (Devamı var) _ı, * En büyük yolculuk | ge ç Kİ Gemiciler sıkıntıya dayanamamışlar kaptana karşı âyaklanmışlardı HABER — Akşam Postan DENiİZ TARiHiNDE No. 8 Türkçeye çeviren: Ahmed Ekrem e Magellan'ın kendisi de çok $- kı bir kış geçireceklerini anlıyor- - du. Buralarda — balık ve yabani tavuk çok olduğundan ekmek ve şarap tayinlerini kestirdi. Bu ha« reket çok şiddetli protestolara se bep oldu. Kaptanlardan üç kişi de bu isyana iştirâk ettiler. Bun- İ lar istikşafın muvaffakıyetsizli « ğe saplandığını, — buralarda bir boğaz olmadığını, geriye dönme- leri lâzım geldiğini iddia ediyor - lardı. Magellan bütün bunları dinle - dikten sonra: — Hiç te dönecek değilim! Dedi, İsyan elebeşısı: — Peki buralarda ne diye ka - lalım. Boğaz yok işte! Niçin bu çorak yerlerde ölelim... — Burada yahut başka bir yer de ölebiliriz. Boğaz olduğunu ka tiyen biliyorum. Kralın emirleri bu boğazın bulunmasma dairdi: Biz de onu buluncaya kadar ge riye dönecek değiliz. Haydi da ğılim bakayım... * * * Büyük — paskalyanım ilk pazar günü, Magellan, bütün — kaptan , | pilot ve zabitleri dini bir âyine / davet etti; merasimden sonra da, - hep birlikte yemek yenilecekti. Bu yemeğe Magellanın yeğeni olan ve Sentantonio gemisine © Antonio de Koka yerine kaptaa tayin edilen Alvaro de Meskita ' dan başka kimse — gelmedi. Ye - | mek pek sessiz ve üzüntülü geçti. Belli ki tehlikeli bir isyan artık patlak vermişti. Ertesi sabah umumi kaptan sa- hilden su ve odun taşımak üzere Sent Antonio gemisinden bir kaş kişi alması için bir kayık gön - derdi. Kayık gemiye varınca var- diyadan yanaşılmaması ve gemi . nin Magellanın emri altında de gil, fakat Kuesedanın kumanda sında olduğu bağırıldı. Kayık derhal geriye dönerek Magellana haber verdi. Baş kap- tan vaziyeti hemen anladı ve tek- rar gemiye dönülerek kimin na -| |* mına söz söylendiğinin sorulma- sını istedi. Kayık orada duran gemilerin hepsine bir bir uğradı, küçücük Santiagonun kumandanı — Joao Serraodan başka bütün kaptan - lar şu cevabı verdiler: — Kralın ve kendimizin namı na söz söylüyoruz! Aradan çok geçmeden Kues tanın ültimatomunu — taşıyan bir kayık geldi. Tayfalara tam tayin verildiği ve derhal Portekize doğ ru yola çıkıldığı takdirde kaptan- ların emir ve kumandaya itaat e- decekleri bildiriliyordu. Başkaptan vakit — kazanmak maksadile bütün kaptanları müza Magellan'ın kereste, su ve zift için uğramış olduğu Kanarya limamı şimdi büyük bir kereste ihracat merkecidir.. üç gemiye karşı iki gemi ve 170 âsiye karşı 90 kişi — kalmışlardı. Trinidad'la Santiago kendi baş - larıma yolculuğa devam edemiye- ceği gibi üç gemiye karşı da iki gemi ile taarruza geçilemezdi. Küçücük boylu ve topal başkur mandan ile geriye dönmeği aklın- dan bile geçirmiyordu. Burada ya pılacak iş kurnazca bir tabiye kul- lanmaktı. * . » Magelland hafif kayıklardan birisine Espinozayi bindirdi yanr na beş adam kattı — ve silâhlarını gizletti. Bunların eline bir mektup vererek Viktorya — gemisindeki Mendozaya gönderdi. — Viktorya gemisini seçmekten — maksadda; buradaki İspanyolların diğer ge milerden daha az bulunmasıydı. Mktup Mendozayı derhal amiral gemisine davet ediyordu. Mendoza mektubu okur okumaz böyle bir hileye kahkahalarla gül- dü, Fakat talimatı almış olan Es- pinoza hançerini çektiği gibi âsi- nin göğsüne batırdı ve tam bu sı- rada amiral gemisinden on beş si- Tâhlının bir kayıkla geldikleri gör rüldü. Sevil sokaklarında. sebzevatçılar mal - larını işte böyle eşek sırtında salarlar. Kaptanlardan Kuesta, Kartaje- na ve Juandel Kano yanlarına si- lâhlı 30 kişi alarak — geceyarısı Sent Antonio gemisine çıkmışlar, yalın kılıç olarak Meskitanın ka- marasına girmişler, bu sadık ada- mı zincire bağlamışlar, bu esnada gürültüden uyanıp bağırmağa baş Kaptanlarının ölmesinden tayfa ların içinde zaten Magellana sa - dık birçok kişiler vardı.Bunlar kah raman beş kişinin yanma varmış | olan on beş silâhliya teslim oldu lar. Âsi geminin kumandasını eline | alan Barbosa gemiyi — kaldırdığı | gibi limanın ağzımda demirli Tri- |nidadın yanına götürdü Santiago da gelerek öbür yana demirledi. hlyan ikinci kaptan Lorriagaya Şimdi iki âsi gemiye — karşı üç çullanarak hançerle zavallıyı otuz| olmuşlardı. Fakat karşıdakiler hâ- yerinden yaralamışlar.. Geriye ka: lâ teslim olmağa yanaşmıyordu. lan zabitler itaat altına alınmış, ge, Magellen onların karanlıktan is- micilerin silâhları da — toplanmış. - tifade ederek kaçmağa kalkışacak Anbarların kapıları kırılarak âsi-| larmı düşündü. Amiral gemisinin lere mükemmel bir ziyafet çekil - | harbe hazırlanmasını emretti. Gü- kere için kendi gemisine davel| mişti! verteye taş gülleler, harbi ve mız- etti. Asiler ise bu içtimam — Sent| — Şimdi elebaşı olan Kuesta,Sent/ raklar yığıldı.Her gemiciye çifte er Antonio gemisinde — yapılmasını| Antonio gemisinin kumandasını| Zak verildi, silâhla, — kuşatıldı ve isteliler. almış, Kartajeayı kendi gemisi o-| nöbetçiler çiftleştiirildi. Magellan haberi getiren kayığı| lan Koncepsyona göndermiş ve ilk| — O gece bir fırtıma koptu. Dalga zaptetti ve gece patlak — vermiş| günlerdenberi kafa tutan Mendo-| lar ğgemilerin güvertesine - kadar olan ihtilâlin teferrüatını kürek -| zaya da Viktoryanın kumandası | yükseliyordu. Rüzgâr direkleri ça çilerden öğrendi. verilmiş bulunuyordu. Demek ki| tır çatır kıracak gibi şiddetli idi.