18 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

18 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

165 MAYIS — 1935 Şikâyetler temenniler: Yerli malı kullanalım Dün matbaamıza Beşiktaş, Hat- tat Tahsin sokak 34 numarada ©) yaptığı halde bazı müesseselerin! bunu Avrupadan geriiğiclen şii kâyet etmiştir. Memleketimizde yapılabilen eş- yalar için Avrupaya para vermek doğru değildir. Narhtan fazlaya | buz satanlar Şerbetçi Bedri imzasiyle aldı. ğımız bir mektupta deniyor ki: | “Belediye buza en fazla yüzpa ra narh koyduğu halde Balıkpaza- rında ve Küçükpazarda bazı on cılar kilosu 3, hattâ 4 kuruştan buz satmaktadırlar. Bundan çok za” rar ediyoruz. Belediyenin dikka- tini çekmenizi isterim.,, ay lunduğu erkeğin kulcğına “seni essiraşım,, dedilten conra yana” Been bir öpücük kon-'uurursa, er- kek sevinç ve aşktan nasıl çıl- dıs? Erkek ne k: katı ve sert 0- İursa olsun, s2 Tadmın bu gi-| bi avanslarımdan muhakak hoş-| lanır. Bunu bilen ve tam vaktinde Bas kullanacağını da kestiren bir kadın usta bir sevgilidir, Hattâ o kadar u:'3.» ki onun bir erkeğe zna, karı, arkadaş yahut küçük biz kaz rolü oynamasına da ekseri- ya lüzum kalmaz. Şurasını da gözden kaçırmıya- İn ki: Sıcak bir kalp kadar erke- ği terhir edebilecek hiç bir kudret yoktur. Bütün bunları söylcfkten son- ra bir de bakarsınız ki karşmıza gex genç ve modern bir kız çıka- rak: > — Peki, cinsi cazibeye ne buyu- rulur? Erkekleri tesk'z etmek için en büyük kuvvet bu değil midir? Dive bi> cual sorar. Cevabı şudur: Şimdiye kadar | büin eskekiiğimle anlatmak iste- diklerim, cinsi cazibeden başka we ki? -si cazibe aşk için bir vaiddir, Ne. bezi, ne eksik, işte bu kadar! ibe bir güzellik meselesi . Güzel olan bir çok kadın- 15da cinsi cazibe yok denecek izadaş azar. Diğer taraftan ise oldukça çirkin kadınlarda muka- vemet edilmez bir cazibe buluna- bilir, Cinsi cazibe aşk için bir vaiddir. mi bir dalga, yahut kıvrık burun ve ateş gibi kırmızı bir ağız değil- dir, Ne de gözel elbise giymek, iyi dans etmek, tenasüplü endama maki: olmk, yahut kolayca kah- kahazı Kasmak meselesi de değil- dir. Sakın ha bunlar lâzım değildir demeyin; bilâkis çok aranan sı- fatlardır. Ancak bunlar esas me- selenin süsleridir. Asıl mesele aşktır. Erkeği tes- hir etmenin bütün sanati, aşkı va- deimek ve sonra da bu vaidi yeri- ne getirmektir. E#or seviyorsanız, mesele ba- aittir. Eğer sevmiyorsanız, ya birini sira kadar beklemeli, yahut da aski olmalısın:z.. Zeki olmak, er- keğin ne kadar karmakarışık bir varlık olduğunu anlamak demek- | lar cemiyetine bağlıdır. | de çağırılmamışlardır. tir. Onların kadınlardan keç tür- lü haslet istediklerini; bir anaya muhtaç oldukları zamanı, bir karı eki lin Ekmek yapicılar cemiyeti ne yapar? İstanbulun beş yüz fırıncı işçi” si namına M. A. imzalı bir mektup! aldık. Mektup ekmek yapıcılar cemiyetine hücum etmektedir. Mühim kısımlarını alıyoruz. “latanbulda iki yüz otuz ek - mek yapan fırından başka birçok simitçi, börekçi, ve kavurması fr rını vardır. Hep beraber dört yü - zü geçer. Bunlarda çalışan işçi - lerin sayısı dört bin beş yüz ka - dardır. Hepsi de ekmek yapıcı - ler üç yüz on beş kuruş kaydiye ücreti verir. Yardımcılar iki yüz! altmış beş, çıraklar ise iki lira ve” rirler. Kısacası ekmek yapıcılar cemiyetinin senelik varidatı 15 bin İira tutar. gibi tanıdığım diğr fırmeı işçileri! Diğer taraftan esnaf hastalan- dığı, işsiz kaldığı zaman bu cemi! yet katiyen kendisine bakmaz. Acaba senede bizden toplanan! 15 bin lira ne oluyor?,, “Garip bir vak'a iki kere ölen adam Selânikten bildirildiğine göre bu. rada bir ölünün dirilmesi ve tekrar ölmesi gibi inanılmıyacak derecede garip ve heyecanlı bir vak'a olmuş tur: Selânikte su şirketi memurlarından Taki isminde 25 yöşında hir genç, şid- detli bir Pronkopomoni nöbeti neti cesinde ölmüştür. Tabii arkadaşları ve kendisini sevenler buna çok üzül- müşler, nihayet cenaze merasimi ya- pilmağa başlanarak genç, bir tabuta konulmuş, papaz da dualar okurken birdenbire tabutta upuzun yatan Taki doğrularak oturtmuştur. Genç evvelâ kendisini ahrette san- mış, ve bütün tanıdıklarını etrafında görünce; — Ne o? Siz de mi öldünüz? diye sormuştur. Bu esnada doktor zelmiş ve yaptığı muayenede bunun son sani- yede bir seromun tesiri olduğunu söylemiştir. 'Taki bundan sonra tabuttan inmiş, ve tıpış tıpış yürüyerek evine gitmiş- tir, Fakat öğle üzeri eyni hastalık siddetli bir nöbet halinde tekrar gel- miş, ve Taki bu sefer bir daha diril memek üzere ciddi bir surette ölmüş- tür, DOKTOR Kemal özsan Ürolog — Operatör Bevliye Mütehassısı Kraköy — Ekselsiyor o mağazası yanında. Her gün öğleden sonra 2 -den 5 * e kadar. Tel: 41235 yy yy gg yy için can attığı dakikayı, bir arka- Gaz aradığı anı, bir küçük Kızla oymaşmak istediğini, bir <:vgili i- çin kıvrım kıvrım kıvrandığını gö- rüp takdir etask domektir. Eğer sok hem de cek zekiseniz ri görmenize örme yoktur. Mü ayübimeri en zeki ve akıllıca bir iştir. Kadınm en zeki ve akıllı işidir sözünü bir erkek noktai nazarın- dsn <Sylüyorum ba! Türkçeye çeviren: A. Ekrem | No:3 | karısı çitin HARER — -— Akşam Poslası 1 ORMANIN KIZI Vahşi hayvanlar arasında ve Afrikanın balta girmemiş ormanlarında geçen aşk ve kahr” ramanlık, heyecan, esrar ve tetkik roman! Yazan: Rıza Şekib was — Sırrımı sana veriyorum baba! Beni ele vermek, vermemek senin elindedir Geçen iki günlüğün | terim, baba, dedi...“ bülâsası Afrikada havanın birdenbi- re değişmesini, kararmasını hayra yormazlar; muhakkak bir felâketin geldiğine hük - mederler. Böyle, havanın bir- depbire karardığı bir günde, Niyam Niyamlıların köyün - de, bir genç kız yağmurdan kurtulmak için (o kulübesine koşuyordu. Bu kız Mara idi. Düşünceliydi. Başından bir fe- lâket geçmişe o benziyordu. Yağmurdan sonra kulübesine girdi. Babasile anasına selâm verdi ve onların ıstarma tağ- men: — Hiç bir şeyim yok diyor- du. Dışarıda işitilen bir gürül | ba! tü üzerine (o Maranın babası Horama O kulübeden çıktı. Bağırışlarn sebebini anlıya - rak hemen yatağı yanındaki keskin bıçağını aldı ve uzak- Yaştı. Horama son dakikalarını yaşıyan bir Niyam Nivam ih- tiyarmı — âdet olduğu veçhile — bıçağiyle parçala- miya ve öğleye yemek için et getirmiye gidiyordu, babasının gidişini ve anasmın keskin bıçak getirmek üzere kulübeden ayrılışını fırsat bil. di. Tehlikeli olduğumu bildiği halde kabilenin sihirbazı Ki- foya akıl danışmıya gitti, Maranın durgunluğu kendi- sine musallat olan Kiratarm baskımmdan ileriye gelmekte- dir. Mara asıl sevgilisile baş başa görüşürken Kirata yaka- lamıştır. Niyam Niyamlılarda bu şekilde zina işliyen genç kız ve kadın kabile âdetine u- yularak vücudu parça parça edilir. Mara seslenmek mecburiyetin - de kaldı: — Kifo!.. Kifo!.. Sihirbaz kulübesinden kafasını uzattı.. Kulübenin o dibinde oyun || oynayan çocuğu başmı kaldırdı.. zi mâni oluyordu. Sihirbaz çatal boynuzlu külâhı- nın ucuna bağladığı, kollarına ge- girdiği halkalara iliştirilmiş çın - gırakların çıkardığı sesler içinde ilerledi. Çıplak ayak bileklerien de tüy- ler, önünü ve arkasını kapayan | maymun derisinin uçlarına da ay- rıca birer çıngırak bağlanmıştı ... Bu garib vaziyetle çekirge gibi se- kerek yürüdükçe inceli kalınlı ses- ler bütün avluyu dolduruyor, hattâ çitlerden aşarak yakın kulübelere Kadar uzatıyordu. Böylece, sihirbaz Oönde, Mara arkada büyük bir ağaç altına ka - dar geldiler.. Artık yalnız sayıla » bilirlerdi: — Anlatın... — Sırrımı sana veriyorunı ba - . Beni ele vermek, verme - mek senin elindedir!.. — Emin ol... : Mara hilâ söylemekte tereddüd ediyordu. Neden sonra başını ö - nüne eğerek anlatt: — Baba, sana vereceğim gır, be- vim hayatıma bağlıdır. Ben, ben... . Gene birdenbire tutuldu.. San - ki boğazına yapışan kuvvetli iki el onun anlalmıya devam etmesine Sihirbaz çürük dişlerini göste - rerek yakieştr.... Kuru parmakla - rını onun düzgün omuzlarında do- laştırdı: — Anlat bana, çekinme.. Ben Senin babanım.. Fenalı* benden değil, söylememenden gelir. Mara garib bir bıçkırıkla başın- dan geçen vak'ayı arilattı ve bunu, kendisini uzun zamandanberi ev - lenmek için takib eden Kiratanın gördüğünü, şimdi onun kaber ver- mesinden korktuğunu söyledi. — Söyle baba?, Şimdi ne yapa- yın?. Bana bir akıl öğret.. Sihirbaz, belindeki maymun de- . risini tutan kayışın ilmiğin par - Karısı çipil gözlerinin akını faz - | lalaştırarak baktı. — Beni mi çağırdın?. — Evet, baba!.. Kabile halkının okemen hepsi Kifoya mukaddes O san'atinden dolayı(Baha) diye hitab ederler - di, Mara ilâve etti: — Seninle azıcık görüşmek is - terdim ... . — Gel!.. Gir! — Köpeklerden çekiniyorum .. — Korkma.. Sana bir şey yap - mazlar... Maamafih bu sırada, Kifonun kapısına gelmiş ve köpekleri saldırmasınlar diye tut- muştur. Mara yavaş yavaş Kifoya doğru | ilerledi ve: — Seninle yalnız görüşmek is - mağını geçirerek düşündü.. o Sol eliyle de kemiği dışarıya fırlamış dirseğiyle oynuyordu: — Çok mühim, diye mırıldan - in Bununla o berakor, o, ayağına G İ ğe ii i mekten doğan büyük sevincini giz- lemeye çalışıyordu. Büyük Niyam Niyam kralr haş- metli (OBaşıyamanzanın (halefi Medkyonun vadı kulaklarında çın İryordu. Ona bundan on gün ka - darevvel bir vazife - vermemiş miydi?. İşte dünyada bu vazifeyi yapa » bilecek, daha doğrusu yapmaktan çekinmiyecek biri, mevcutsa o da bu olabilirdi. Tıpış tıpış kendi &- yağiyle gelmişti. . | Uzun kaşlarını o büsbütün göz | kapakları üzerine düşürdü.. Göz - lerini kıstı.. Bir müddet bu vazi -' yette ruhlardan imdat istiyormuş gibi hareketsiz kaldıktan sonra | şöyle dedi: — Kızım. Senin o vaziyetinde birini kurtarmak benim elimde de" ğildir. Yeter ki, haşmetli kralı * | mızMedkyonun © boşuna gidecek ve kendini affettirebilecek bir şe yapmış olasın? — Ne yapabilirim?. , — Hemen şimdi hatırlamıyo " rum, Fakat bunu bulmak güç olmi yacak.., » — Ne olursa olsun (o yaparım. Krala gidip rica mı edeyim? Yoksa onun hoşuna gidecek geyi kendisinden mi öğrenmem lâzım « — Hayır, ne ona gitmek ve nt de sormak lâzım.. Bunu ben sans temin edebilirim.. Fakât.. — Niçin fakat?. — Çünkü oldukça tehlikeli bir iş yapman icab ediyor.. Bu işte sağ dönersem artık ölünciye kadaf hem hayatını temin etmiş olursun hem kabilene büyük bir yardım * da bulunursun.. — Nedir baba?, Söyleyin ba* na,. Söz veriyorum. Ne iş verir * seniz yaparım.. Yeter ki bana ha” yatımı bağışlatsın.. l — Günahından dolayı, seni, öy“ le de böyle de, ölümün beklediği * ni unutma! © Biliyorsun ki, evvelce de senif yaşta bir kız evlenmediği bir # damla yakınlıkta (bulunmuş v9 hakkında ölüm cezası verilmişti « Ru daima gözünün önünde olma © lıdır. Zayıflık gösterip böyle bir$ hareket edenlerin içimizde yaşa * mıya hakları (Oolmadığını aklın” dan çıkarmamalısın!., Fakat çok dikkatli hareket eder de sana ve” receğim İşten sağ ve muvaffakıy&t kazanmış olarak dönmüş bulunur” san, senin haşmetli kraldan affın! istemek ev bunu temin etmek b8” na borç olur.. Sana vereceğim ii yapacağına bana yeniden söz vef” — Veriyorum... . ; — Şayet yapmaz ve yapmadi" dönmiye kalkarsan seni burada ö” lümün beklediğini unutmıyacak “ sm? — Unutmıyacağım... — O halde dinle kızım. , Sihirbaz çiroz (o parmaklari Maraya kendisini takib işaret etti, 4 Ölü kafalarile süslü kapıdan çerek kulübeye ( girdiler.. Sold” ağaçlardan yapılmış boy boy 458” dıklarla dolu bir köşeye doğr” dular, Sihirbaz Kifo, bugüne #* dar bir türlü bulmıya o muvaff”” clamasığı adamın, böyle kendi * yağiyle gelmiş olmasından b bir sevinç içindeydi. Fakat çe hissettirmiyor; gayet ciddi di yordu. (Devamı m. Şişli Etfal hastanesinde Göz mütahassısı doktor Rıfat Ahmed Göz sert) C. Halk Fırkası sırasında ki? l esi karşismün İZ mumurnds. “il vene saatleri saat 15 ten 14 e KA“

Bu sayıdan diğer sayfalar: