26 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

26 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 MART — 1935 Kadirça Margi Valeryonun kızile Ali Reis iyice anlaşmışlardı — Ay ışığında bir gezinti.. Si - | zinle!.. Yalnız bir gece ve bir iki! taat.. Karşınızda bir çocuk gibi o- İuracağım, uslu ve sessiz!., Güzel liğinizi Ankonadanberi duyarım .. | Gördüm ve duyduklarımın ne ka- dar az olduğuna şaştım.. Yakında muhterem Marki Hazretleri gel vek ve Türkler üzerine gideceğim . an ya dönerim, ya dönmem .. | em, sizi hiç rahatsız et- mem... Dönmezsem. son de bir sevgilim ve bir sev- , diye avunurum.. Beni söylemekle nefeste | orum.. Fakat “söyle, İediniz de, onun için söyledim.. Graçyoza bu sözleri, gözlerini Yarı yarıya yumarak ve gülümsiye- tanıyor | i.. Yalnız o zaman Graçyo - | zaya başka şeyler anlatmıştı. — Bu kim? Kimdir bu?. den tanıyorum bunu?. Diye düşünüyor, kafasmı yo- | ruyordu. | Ali Reis ayağa kalkmış, bir reverans yapmıştı. Graçyoza elini uzattı. Ali reis bu beyaz, yumuşak ve V eli dudaklarına götürdü ve Nere- | ince | du Ali Reis sordu: — Ne zaman?. Hemen bu akşam!.. — Nerede buluşalım?.. | — Saat sekizde kapıda bulu » | Yursunuz!.. — Baş üstüne!,. Gene görüşe - tim!, | — Gene görüşelim". Ali Reis üç dört adım geri ge- | ti çekildi. Genç kızı selâmladı ve sert adımlarla, çelikten bir adam #ibi yürüyüp gitti. Kotrasına atladı ve uzaklaş - b Graçyoza pencerenin kenarı - Da dayanmış, yüzünde hayatın ve | aşkın en derin gülümsemesile o - | Nun arkasından bakıyordu. | — Venedikte bu kadar yakı . | tıklı bir genç belki bulunur... Fa- kat bu kadar atılgan, yılmaz ve *eki olanını hiç hatırlamıyorum. Diye söylendi. — Tam bir erkek!.. Diye ilâve etti... ! Yaz güneşinin parlak ışıkları, | analım mavi sularında titriyor, | “enkleniyor, gülüyordu. | Şimdi ona yalnız güneş ve gü- | Meşin ışıkları değil, bütün $u halk ! Yu sokaklar, taşlar, göndollar, su- Ar ve hava gülümsüyordu, Bir insanın içi gülerse, etraf - i fırtınanın karanlık ve so - | Murtkanlığın değeri nedir?.. © | KORKULU RÜYA Ali Reis sant tam sekizde ko Mağm önünde kotradan indi. Ka- *Ya çıktığı zaman artık Vene - ikteki bu heyecanlı günlerin bi. veğimi, artık son hızla Cezayi - #önerek Valeryo'ya elçi gön - *ceğini, hattâ bu iş için ken - vin geleceğini düşünüyordu. Valeryo, hiç şüphesiz buna ra- zı olacak ve babası zincirden kur tulacaktı, Fakat düşüncelerinin burasına geldiği zaman duruyor- du: — Graçyoza'yı geri sem.. Ah, babamı okurtarmakla vermez - i beraber, onu gene yanımda alı - koysam!... Belki henüz beni çok ! çılgmca sevmiyor, fakat her hal- de herkesten daha çok sevecek - | tir. Gözlerinde, sesinde, yüzünde, | hep bunu okudum. Babasını alarak bu güzel genç | kızı vermek, bir ayrılıktan ve bir acıdan kurtularak başka bir ay. rılık ve aciya düşmekti. Fakat bütün bu hislerin üstün- de bir vazife vardı. Bir vicdan borcu vardı. O da her ne pahası. | na olursa olsun bir an evvel Şa - hin reisi kurtarmaktı, Wi Reis her buhran dakikasın: | da bu borcun kurşun gibi ağırlı. | İ ğını yüreğinin üstünde buluyor, bütün hulya, rüya ve isteklerini bir kenara atarak sarılıyordu. asıl ülküsüne Bunun için de sevgilisile ya - pacağı güzel gezintinin ilk'kalp çarpıntılarını bastırıyor, babası - nı kurtaracağı için düydüğu de - rin tat ve ve saadeti bağrma dol- yordu. rini verdi: — Her şey dediğim gibi ola - | cak, Şimdi doğru Sen Mark rıhtı- | mına gidiniz ve... Konağın kapısı açılmış ve bir uşak Ali Reisin önünde kadar eğilerek: yerlere — Muhterem şövalye hazret - eri!.. Markiz hazretleri teşrifini- ! zi rica ediyorlar, kendisi beş on | dakika sonra hazırdırlar. Bu sı - | rada salonda istirahat buyurursu- nuz!.. Demişti. Ali Reis sözünü daha çok u - zatmadı: — Haydi, Bonifas!.. Tekrara lüzum yok.. Her şey anlaşıldı, de- gil mi? Sen, de diklerimi iyi dinledin ya?. Ve Yusuf: — Evet Sinyor hazretleri! Diyerek baş eğdi. Sansana da Vittoryo, başını hızlı hız iki defa salladı | ve selâmladı. Kotra, kanalın durgun sularm- | i da kayarak uzaklaştı. de. | e Bakırköy ahalisi ve pazarlar i o Bakımköyünde cumaları kurul - i makta olan pazarların kendileri- ni zarara soktuğu iddiasile o ci- | var esnafının ticaret odasına ve belediyeye müracaat ettiklerini, i bu müracaatın tetkik edilmekte İ olduğunu yazmıştık. (Bakırkö. | | yünde oturan bir okuyucumuz bu haber üzerine bize gönderdiği | bir mektupta hulâhastan diyor ki: “Bakırköy esnafı cumaları ku- rulan pazardan şikâyet etmekte haklıdırlar, çünkü bu pazar onla- rm Bakırköy ahalisine istedikleri ve tutturabildikleri fiata mal sat- | malarına engel teşkil ediyor. Kö- yümüz esnafının kolaylıkla ihti- kâr adını verebileceğimiz bu ha- raketlerine bol bol misal göstere- biliriz: Kuzu etinin kilosu İstan- bulda 70 kuruşa iken Balurköy- İ de 90 kuruşa satılmıştı. Fiat İs. tanbulda şimdi 50 kuruşa inmiş « | tir, fakat burada kuzu eti hâl 70 kuruşa satılıyor. Nakil masra- | fı kiloda nihayet 20 para kadar | bir fark yapabileceğine göre bu. ! na ihtikârdan başka bir şey deni- lemez, Halbuki pazar kurulduktan sonra burada aşağı yukarı İstan. bul fiatına mal almak kabil olun- ca herkes ihtiyacını haftadan haf taya tedarik etmeğe başlamış, bu da tabi Bakırköylü dükküâncıla- rın satışını azaltmıştır. Şikâyet - leri bundan ileri gelse gerek... Belediyenin fiatları tetkik et - mek ve ihtikâra mani olmak gi- bi bir âdeti olmadığına göre Ba- tulmak ancak bu “cuma pazarla. rı,, sayesinde kabil olabilmekte - dir.,, ——— Tarihi Maddiyetcilik Meşhur Borhard'ın eseri olup | Haydar Rifat tarafından tercüme ve neşredilmiştir. Bu bahse dair dilimizde ilk eserdir. Tarih me - raklılarını çok yakından alâka - dar eden yepyeni bir mevzudur. 60 kuruş. HOLIVUT Gelecek hafta fevkalâde bir nüsha çıkaracak olan Holivut'un 27 mart nüshası intişar etmiştir. | | HABER Akşam Postası, EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ Telgraf Adresi; ISTANBUL HABER Ortalıkta alaca karanlık var - dı. Kanalda yüzlerce gondol, yüz- lerce çift sevgiliyi taşıyor, kala - balık bir caddedeki araba kala « | balığını andırıyordu. Şarkılar, kitabeler kovalıyordu. Herkes kendi havasında idi. Biraz sonra güneş büsbütün batacak, ay crkacak, güzel Vene- dik, gümüş tozuna hulya şehri halinde, aşkı ve ha - yatı haykıracak, geç vakitlere ka- dar bu hal devam edecekti. Ali Reis konağın o kapısından girerken, Graçyoza'nm gondolu rıhtıma yanaşıyordu. (Devamı var) i «aşki Türkiye: 120 350 660 1250 Krş.i Zenebi: 160 445 849 18le iLÂN TARIFESi Ticaret ilânlarınm satırı 1230 İ ! asır oldu.. Nerelerdeydin? | de?. i kadar vardı.. Bütün hayalınca gü- € Yusüta dondü. Son smile aylin MA ! Türkçeye Geçiren : NA-BI Ali Cengizi CEBİDELİK Gebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı 5 LER n başından geçenler ikekdeeiikske m iie e kir —17 —'Tâ kendisi (o Ahmet Efendi dostumuz.. . — Yahu sizi görmiyeli belki bir — Hakkınız var.. Çoktandır ziyaretinize gelemedim.. Malümi. ya... İnsanın © İstanbulda boş bir vakit bulmasına imkân olmiyor.. Hanımefendi nasıllar? İnşaallah afiyettedirler?. — Buyurun içeri... Teşekkür e - | |. derim, iyidir. Kendisini de görür - | sün... « — Ya, mahdumunuz ne âlem - mek yerim.. Fakat rica külfete lüzum yok.. Ne varsa onu yeriz. Fakat biliyor musunuz, hâlâ çocuğunuzu takdirden kendimi a- nun için gelmemiştim.. Yemek ye- mişsinizdir, zannediyordum. — Biz pek geç yeriz... Daha A - | kil biraz evvel reçelle ekmek ye - | di. Onun acıkmasını bekleriz. ! — Pekâlâ.. Ben de sizinle ye - ederim, amıyorum. , — Azizim, bâydi git de hizmet- çiye söyle bize bir tatlı yapsın ... Ali Cengizin çocuğu son methe- ! dişi bu tatlıyı icap ettirmişti. Ali — O da içeride.. Annesinin ya- | Cengiz şöyle daha mükellef bir ye- nında oynuyor.. O! Ne kadar kü- | yüdüğünü göreceksiniz. delikanlı oldu... Ali Cengiz bir küçük salona gir- di. o Ayşe Hanım.. Ahmet Efendi | dostumuzun karısıdır.. Bir sandal- yede oturuyordu.. Kırk yaşlarında zel olmanın ne demek © olduğunu mek yeyebilmek için küçük AÂkili Adeta | yeniden methe hazırlandığı bir sr- rada çocuk birdenbire haykırarak ayağa kalktı.. Çocuğun bu bağrı - şına birdönbirö içetiya girdn“ Bebi sebep olmuştu. dostumuzla karısı Ayşe Akilin bu bağrışmdan telâşa düş- müşlerdi. Âkil parmağiyle köpeği Efendi Hanım Ahmet anlamayan bu kadın oğlunun yer - | göstererek: lere attığı kâğıtları (O büyük bir zevkle seyrediyordu. Bu sırada ük Akil odada dört ayakla yürüyordu. Yüzü, ya | nakları ve çenesi reçele bulanmış bir haldeydi.. İ Bundan da anlaşılıyordu ki, Â - kil daha kahvaltısını yeni yapmış- tı. Akşam yemeği için karnına - cıkmasını beklemek lâzımdı. Ahmet Efendi dostumuz salo - | nun kapısını açarken: — İşte dedi. Çoktandır görme - diğimiz Ali Cengiz oğlumuz .. — Ali Cengiz Hanrmefendiyi hür- | metle selâmladi.: Sonra"Su ailenin" bütün hususiyetlerini bilir bir a - | dam tavriyle küçük Akile döne. | rek; — Yarabbi! Ne güzel çocuk!... | Ne kadar da büyümüş!.. Adeta a - dam olmuş! Bu ne gürbüzlük. Doğrusu buna çok sevindim. Ayşe Hanım oğlunun methin - den memnun: - Çok gürbüzleşmiş, çok bü- yümüş değil mi, dedi.. — Kaç yaşında olduğunu bil « | miyorum amma, gören hiç şüphe - siz on yaşında der.. Ahmet Efendi dostumuz: — Üç ay sonra altı o buçuğunu bitirecek, dedi.. Sonra ilâve etti: — Zannederim bizimle yemek | İ yersiniz7?. — Çok lütufkârsınız! Ben bu-; vırla Ali Censize: cuk köpeğe yaklaşaraş i okşamaya başladı ve: — A... Hav hav... Hav hav!.. © Ayse Hanım, mütereddit bir ta- — Sizin birde köpeğiniz mi var?, dedi. Ali Cenğiz cevap vermeden ço- arkasını Böyle — Bu hav hav güzel... ben de isterim. . (Devamı var) Mmtihap yüzünden beş kişi öldü 14 kişi yaralı Budapeşteden bildiriliyor: İçerisinde bir de kadır. bulu- nan beş kişi, Bekes yakıminde bir İ köyde intihap toplantıs esnasm- da atılan tabanca kurşunlarile vurularak ve altıncısı da aldığı i yaraların tesirile hastaneye gö - türülürken ölmüştür. Bu hâdise üzerine, umumi iç- timalar hükümet tarafmdan me- nedilmiştir. Yaralanan 14 kişiden bir ta « nesi iyi olacak gibi değildir . Hâdise rivayet edildiğine gö- re şöyle olmuştur: İntihap esnasroda serbest çift- çi fırkası namzetlerinin hükümet İ tarafından nezaret altına alına - ! cağı havadisi çıkar çıkmaz, köy- lüler, jandarma üzerine hücum etmişler, onlar da mukabele ate- şi açmışlardır. #4'g Yarın ki çarşamba akşamı SARAY sinemasında Orijinal danslarla ahenkdar mu KARI sikiesası (Oüzerine (yapılmış OKA Aşk ve temaşa romanının ilk iraesidir. Yerden 10,000 metre irtifada bulunan bir tayyare üzerinde 200 genç kız birden ha- vai balet dans ediyorlar, » KARIOKA Bütün İstanbul halkmı SARAY sinemasına celbedecektir. Oynıyanlar: DOLORES del RİO, GİNGER ROGERS, GENE RAYMOND, FRED ASTAİRE biribirini | HASAN RASİM US Basıldığı yer: o (VAKTI) Matbaası bürünen bir | Bugün MiLLi ve ALE Tamamen Türkçe sözlü ve şarkılı ESKi GüNLER'N RUMELSİ, ESK MDAR «'nemasında büyük film i RUMELi HALK TüRKüLERi BOSNA SEVDALARI İlâveten : ALEMDAR Sinemasında MAY VEST'in en güzel filmi olan: Hen melek değilim İlâveten : MiLLi Sinemada Madam Buterflay'ın âşık çifti i SILWA SIDNEY ve GARY GRANT' ın Fransızca sözlü filmi olan : Otuz Gün Prenses Yürekten alkışlanacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: