Gündelik Büyük dile doğru Türk dili, yeniden özlüğüne ve erkinliğine kavuşuyor: iki yaban- n gramerine dayanarak tu - tunmağa uğraşan bir dil üstünde ültür kurulamazdı. Arabca ve Farscadan türkce- Ye, asırlarca, yalnız kelime değil, her kelime ile bir de şekil girmiş- tir. Birkaç yıldanberi de, batı dil- erinden gene bir çok kelime, ve gene her kelime ile birer de tekil almaktayız. Gazetelere ba - kınız: Gündelik kullanma dilinde ile arab, fars, fransız, ingiliz ve alman gramerlerinin yamalarını göreceksiniz. Eskiden iyi osman- lsca bilmek için, üç dili iyi bilm_!k Berekti: son zamanlarda, üstelik, fransızca ve almanca bilmiyenler için bir bilim ve fen yazısımı oku- Mak zorlaştı. yi Çünkü osmanlıcanın kendisi & hem söz, hem de gramer şe * killeri bakımından son derece ek- sikti. Şemseddin Sami'nin fr'an - tızcadan osmanlıcaya lügatinde yarıdan artık fransız. kelime ve terimlerinin karşılığı, birer cüm- 'dir. Türk dili araştırma kurumu Beçen yıl uzmanlarımıza, türk - çeleri aranmak üzere, otuz beş bi: F.R. ATAY şeylerdir. Halbuki son ingiliz te- rim kamusundaki sözlerin sayısı 400 bini geçiyor. Almancada yal- nız kimya terimleri 300 bine ya « kındır. Ş Türk şoförlerinin ığıın_dı ıiıl_u üzden aşkın fransız ve ingiliz l):elimeıi :lulışıyor. Dokuma fab- rikalarile bir sürü slâv, şeker fab- rikaları ile bir alay alman, ya fransız kelimesi Anadolunun or - tasında, fabrika işçilerinin ağzın- dan, köy diline karışıyor. Türk dilinin asırlardanberi iş- lenmeyen grameri üstünde ı;valıçıl: madıkça, Türk dili kendi k;ık!erı ve kaynakları üzerinde gğh.ı_mı.î . ge başlamadıkça, türk dilinin ö - nek ve sonekleri aranıp bulunma- dıkça, ve tam bir kültür dili ol - mak için, bunlar, yeni zorağlara olacak şey şu ydurulmadıkça, Bi küle ve evdü idi: türkçe yalnız sol a kullanılacak, orta düzeyin b'."?ı üstüne çıkacak olan her türk için bir yabancı di öğrenmek ıcr.ekc- cekti. Bu gidişle bir gün hekim - lerimizin fransızca, kimyacıları - mızın almanca, gcmicilerimî_ıjn ingilizce konuştuklarını görebilir- dik. Bugün türk dili erkinliğine zenginliğe doğru gidiyor, Türk - çe, osmanlıcanın hiç bir zaman yapamadığını ve yapamıyacağını, iki üç yıl içinde başaracaktır. Bir örnek üstünde birlikte ça- hışalım: Millet sözü abcadır. Milli sözünün nisbet y'si arabca- dır. Gayri milli şekli de farsca - dır. Bunu, bir türk çocuğuna, eğer ona yedi yaşında tecvid oku « tup, on yaşında arab ve fars gra - merini öğretmeğe — başlarsanız, belki orta mektebin sonlarında anlatabilirdiniz. Geçenlerde bir türk babası: “Oğluma - dilmaçlık etmekten bıktım,, diyordu. Bugü- nün çocukları, en basit kitablar . daki sözleri anlamaktan eksindir- ler. Çünkü bu kelimeler ana dil - lerinde yoktur. Bir de bu kelime - leri, alınmış oldukları dillerin grameri ile yoğurunuz: genç be « yinlerin nasıl bir ezit içinde yıp « randığını tasarlıyabilirsiniz. Osmanlıcada “interdöpendance,, gibi bir sözün karşılığını, üç dilin gramerine dayanarak, gene bir türlü çıkaramazsınız. Hele bir türk kelimesinde güçlükler birkaç kat artıyor: Nitekim ulus kel sini aldığınızda, milli, gayri milli, beynelmilel gibi sözleri, ancak, kısa ve uzun cümlelerle anlatma- ğa çalışıyorsunuz. Bunun sebebi türkçenin eksinliği değil, bizim türkçe bilmezliğimiz, türkçe i « çin çalışmamaklığımızdır. 26, MART 1935 SALI Sofya, 25 (A.A.) — Bulgaristanın u« luslar derneği nezdindeki mümessili orta elçi Antonof azledilmiş ve Bulgar diplo. matları listesinden çıkarılmıştır. Sıtma ile savaş 1934 yılında nasıl çalışıldı Birkaç sayıt kurutulan bataklıklar 50.771 hektar; teda- vi edilen sıtmalılar 413.685; parasız verilen kinin 356 kilo; yapılan kinin ampulü 12.721, çocuklara verilen ö- kinin tableti 639.846 9, 10, 11 mart 1935 günlerin - de, Sıhhat Ba. kanlığında, Ba kan Dr. Refik Saydam'ın baş- kanlığında top- lanan sıtma ko. misyonu, geçen 1933 ve 1934 yıllarında (11), sıtma mücade « le mıntakasın - da yapılmış o « lan işleri göz » den - geçirmiş, ve varımları memnun olmağa değerli bu - larak, aynı yolda ve aynı em içinde çalışmalara devam edil - mesine karar vermiştir. 1934 yılı içinde sıtma müca - dele mmtakalarında (131.113) metre uzunluğunda, ve türlü ge - nişlik ve derinlikte kanallar açı - larak (50.771) hektar bataklık Sıhhat bakanımız Bay Refik Sayaam lardaki köylülerimiz hem çalışa - cak verimli toprak kazanmış, hem — de sıtma belâsından — kurtulmuş- lardır. 1935 yılı içinde de bu top « rak islahi işlerine daha büyük gayretle devam edilecektir. Bu se- neki çalışma programında Koca - eli mıntakasında Efteni gölü ba « taklığı ile, Derbent, Sabanca ve (Sonu 5. inci sayıfada) ne yakın terim dağıttı. Bunların bir kısmı da artık işe yaramaz —ÖçmanIICâdan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu (mütehassıs) 1 — Öz türkçe köklerdîıı © vereceğiz. kurşılıkların kelimel Yazılarını gazeteler 2 — Yeni konan 3 — Kökü türkçe olan len şekil gibi. * Arda — (Fr.) Famille a Örnek: Aile tesisi cemiyetin en kudsi vazitcle finden biridir — Arda kurmak - sosyetenin €N Kutaal ödevlerinden bitidir. Öüeri — Ardal — (Fr.) Famillal Örnek: Aralarındaki ailevi revabıt daki arda! bağlar. Bile ei K lt evi — Ocak (Fr.) Foyer A'l'""a — Evcimen — (Fr.) Attachâ â son foyef Örnek; O, pek evcimen bir adamdır * O, pek » #ileperver bir şahıstır. Kd — At Tack: Derakap — arkâsıı n erakap — Araarın ndan, bemen arkastı Akabe (Bak: Bâdire) — Zorgeçit V— Kısırlık, sonuçsuzluk © (Er.) Störiliti Inlruuumıte' A“ı..“_ € uğramak — Sonuçsuz kalmak, sonuçsuzlu. FA uğramak, sonuç vermemek Örnek: Bu — iş, akamete uğradı kald, M ae ağarlmak — Sonuçtuz. beakanı. k — (Fr.) Rendre störile — İş sonuçsuz verimsiz a F Sterile, T ” Kulır, sönüçsüz, verimsiz © (Er) , Yeuetucux M kalmak —— Sonu gelmemek © (Fr) REF “'ülm Hkdem Nent Örnek ifimiz < ; Akdemi varaifimiz S Ceki ödevimiz. — Bundan akdem sizinle & jştük. TMüştük — Bundan önce sizinle görüşMÜ? TĞC — Tliz, önce, önceki — (.) AT P sdevimiz, ÖR“ Ka örüş- Pölümek — Büğrtlemek — Çiir) — Comfaetefı CO “re um acte public ou privt Tmek:; İki devlet arasında & Ka Becibince — İki devlet arasında bakıtla YA e) kdedilen mushede and- wöre kavuşruken, gelen sözlerin karşısına (T. Kö. iyi ayırd edilmesi için, g lerin bu günkü işlenmiş er sans yoksulluğa - değil, 'Akid — Bağıtçı, bağıtlayan — (Fr.) Contractant Örnek: ÂAkideynin imzaladıkları (imza: 'T, Kö.) vesika * Bağıtlıyanların imzzladıkları belge Akd — Bağıt — (Fr.) Acte Örnek: İsdivaç erkekle kadını - birleştiren bir akiddir. & Evlemme erkekle kadını birleştiren bir bağrttıf. Âkibet (encam) — Son, sonunda, hele — (Fr.) Pis â la fin, enfin Örnek: AkIbet gelebildi - Hele gelebildi. Alikinde — Arkanı sea, ördi. sira, ardenca — (Fr-) Tmmeddiatement Aprös, â la suite Aki — Akıl (T. Kö.) * (Fr.) Raison Akli — Usal — (Fr.) Rationncl Örnek; Mesaili ekliye — Usal sorumlar Akli selim, hi im « Sağduyu — (Fr.) Bon sens Örnek: AkI; selim sahibi olan adamı bunu yap maz — Sağduyusu olan adamı bumu yapmaz. Âkil — Akıllı (T. Kö) — (Fr.) Sage, ralsonnable Âkil — Yiyen, yiyici & (Fr.) Mangeur Âkile * Yenirce Âkis — Yanst — (Fr.) Röflecteur Örnek: Satkı derya, bir âkis gibi, sahildeki eb- gösteriyordu. - Denizin yüzü, niyenin zelâlini ın gölgelerini bir yansrt gibi, kıyıdaki yapı gösteriyordu. — Yansı «« (Fr.) Reflet Örnek; Ağaçların göle vuran yansıları © Eşca. rın göle vuran — Yansımak — (PFr.) Se refltter leri Aksetmek k — Yansıtmak — (Fr.) Refleter, projeter Aksettirme! (Fr.) Parents (par le Akraba (ncseben) * Hısım « sang) IM"h' ve tanllükat — Soysop — (Fe.) Les parents ptoches et öloignds. (Sonu 3 üncü sayıfada) ) beldeği Çalâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile ereğine göre, fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de kon ulmuştur. ve kullanılan şekilleri alın mıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe *“çek,, kökünden ge- Akran — Taydaş Örnek: Onlar, biribirinin nıdır. Aksâ — Son, ön son « (Fr.) Extrâme toydaşıdır c« Akra- v« Uzakbatı — (Frc.) Extrâme.Occident Aksayı garb Aksayı şark — Uzakdoğu « (Fr.) Extröme-Oricat Aksi —« Ters — (Fr.) Intraitable Aksi sada — Yanku «« (Fr.) Echo Aksi sada vermek — Yankulanmak Örnek; O, öyle yüksek sesle haykırınca dağlar, taşlar yankulandı (aksi sada verdi) Aksülame! — Tepki — (Pr.) Reaction Örnek: Her cöbrü tazyik bir aksülâme! tevlid eder — Her zor ve baskı bir tepki doğurur. Akur «« Kuduz — (Fr.) Enrag&â Akurâne — Kudurmuşçasına, kuduzcasına Rageusement Âlâ — Pekeyi —- (Fr.) Teös bien, parfait — (Fr.) Alâhalihi — Olduğu gibi — (Fr.) Tel gu'il est Alâimi sema — Alkım — (Pr.) Arc-eneciel Alâka — İlişik, ilgi (ilgi, mü: Örnel ilişiği yoktur — Bu işlerin bahsettiğimiz mesele ile bir alâkası yoktur. sebet anlamına) 1 Bu işterin komuştuğumuz sorumla bir IH. Bu işte bana karşı göstermiş olduğunuz il. giden dolayı pek duygulandım — Bu işte bans karşr ibraz ettiğiniz alâkadan dolayı pek mü- tehsisis oldum Alâkabahş — İlgen « (Pr.) Interessant Alâkadar — İlişikli, (Pr.) Tn e Alâkadar olmak — İlgilenmek —- (Fr.) Örmek: Bu bilim sorumlarına l ntöresser mek eh den gelmiyor — Bu messaili ilmiyeye alâkadar olmamak mümkün olmuyor. Alâka kat'etmek — İlişik kesmek Alâkaderilirkân — Olabildiği kadaş kurutulmuştur. Böylelikle, bura - uzmanlarımızın Alâkaderilistitaa — Elden geldiği kadar Alâküllihal — Şöyle böyle, olduğu kadar Alâmelcinnas — Göz önünde, herkesin önünde Alâmeratibihim, aledderecat — Sırasınca, sıralarınca Alâmet — Beldek — (Fr.) Signal Örünek: Bir ulusun en büyük ulusal beldeği dil birliğidir » Bir milletin en büyük millbalâmeti — lisan vakdetidir. ş Âlet — Yaraç — (Fr,) Tastrument « Örnek: Söz söyleme yaracı dil, işitme yaracı — kulaktır — Aleti tekllürm lisan, &leti semi kulak. — tar. 5 Alât ve edevat — Avadanlık — (Fr.) Ustensile Alâyiş — Gösteriş Aleddevam — Boyuna - Yabansı — Alelacayip (garaib) (Fr.) Btrange, b tarre Örnek: Yabansı bir kılıkla katşımıza çıktı — — İT nous a apparu dans un accoutrement dtrange, Alelacele — Çarçabuk avec empressement (Pr.) â la hüte, promptement, « Nomal — (Pr.) Normal —— Örnek: Devrimlerde ilerlerne nomal bir yolda olmaz — İnkılâblarda terakki alelâde bir hat takib etmez. Alelâde (tabii âanlamına) Gayrıtabü * (Fr.) Anormal Örnek: Bu çocuğun bu yaşta bu kadar Boylan masi dışnoma'dır — Bu çocuğun bu yâşta bu ka Dışnomal dar boylanması gayritabli (anormal) dit. Körkörüne Alelekser, ekseriya — Çok vakit, çokluk — (Fr.) Soue — vent, la plupart des fols Alelamya Alelgafle — Apaasız, ansızin — (Fr.) Sondain, sot: — dainement a , KA aat aa Ca aa ket nn z RRĞARN e v ee aa aN AA B İ zi lll ati Tüliüemeik d GÜ