22 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

22 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N—__ ŞÖV&lye ile oyna- - Mak için fi Bırle!ik Artistler hesabına Fo - —Berjer filminde Moris Şöval - hi h:royn_&mak için Fransadan ye- e. Grtist angaje edilmiştir. İs- fülîllm Viva olan bu genç artist, Ve Fel'de pek az oynamıştır. Fa t""ülmada bir çok piyes oyna Ştir, l'I*lVacılığa ait bir filim daha €ssel Fransız romancıların - _:l“!;n Russudur. Filhakika Kas , SUstur, ve Fransızca yazar. . .Kn“el meşhur eserlerinden bi- lı de (Tayfa) isimli bir tayyare- Tomanıdır. Bu roman filme Va 1yor.. Filmde Aunabella, Şarl hel, Jan Murat, Danyel Mandey Iyacaklardır. Kadınlar gölü l Bu ismi taşıyan — film, bütün nçl_'gl alâkadar eder, sade, fa - ç Ütün mânasiyle nefis bir film- * Yalnız bu filmi İstanbulda t:'k't“ek bizim için kabil olmıya - TYir ir. Çünkü, İstanbul film tüc- " lî" bunu “ticari film, değil di- Mak istemiyorlar.. : Yni film tacirleri (Üniformalı mnç kızlar) filmini de almak iste- .._%i_!lerdi. Ayni iddiaları ileri üşlerdi.. Fakat, film muvaf - x& O zaman... ' KISA HABERLER L ee leeleke “Komedi Fransez,,in filmi yapılıyor Evet, unutulmsaın diye, (Kao - medi Fransez) bütün — an'aneleri, nasıl kurulduğu, nasıl devam etti- ği ve âdetleri ile filme alınacak - tır. Tarih yazmaktan daha doğ - rusu okumaktan ise seyretmesi da- ha kolay, daha güzel.. Amerikan telâkkisi Tuhaf adamlar doğrusu. Greta Garbo'ya, Jandark rolünü vermiş - ler. Şimdi de (Sefiller) — filmini yapmak, Jan Valjan rolünü de... Frederik Marş'a vermek istiyor - larmış... Frederik Marş muhak - kak, Javerden kurtulmak için tay- yare ile kaçacaktır. Lilyan Harvey'in Avrupaya dönmesi kaça mal oldu Lilyan Harvey'in Amerikada film yapmaktan vaz geçtiği Avru- paya döndüğü malümdur. Lilyan haftada 50.000 Frank ücreti red - ederek dönmüştür. Aşkolsun kı- za doğrusu. İdeal mevzular oyna- mak için bu cesareti göstermiş.. Onuncu yıl dönümü - Maks Linder'i kim hatırla - maz?. Belki küçükler.. Fakat yaş- ları yirmi beşi aşkın — olanlar bir zamanlar sinema perdesinde he - pimizi güldüren bu komiki tanır- lar. İşte bugün Maks Linder öleli tam on sene oluyor. —) YUKARIDA: Birleşik meydanı) ALTTA: Hem Metro, tistler hesabına film çeviren Loretta Yang. YANDA: Meçhul, fakat bir çok yıldızları kıskandıracak kadarİ ' güzel bir figüran.. filminde göreceğimiz Rut Hall. Bi b Artistler'in yeni yıldızlarından — (Er <s © hem Paramunt hem de Birleşik Ar - < -e 'ki film: Bora Ve Miki'nin şen saati Son on beş gün içinde İstanbul sinemalarında, görenekten uzak iki film gösterildi. Doğrusunu is- terseniz, Beyoğlunda kök salmış olan sinema acunundan bukadarı- nı urlmuyordum. Bu iki filmden birisini gazete- miz ön ayak olarak oynattı. Oku- yucularımızım çoğu da gördü. Bu, Miki'nin Şen saati filmidir. Miki'n'n şen saati, kendisinden umduğumuz kadar iyi karşılandı. Büyük, küçük, her gören bunu sev di. Küçük ve renkli parçalardan yapılmış olan film, bir kaç tanesi- ni ayırırsak, çok güzeldi. Hele “üç domuz yavrusu,, ile en son olarak gösterilen “İlkbahar şarkı- sı,, şimdiye kadar buna benzer ya- pılmış olan filmlerin en güzeli, en incesi, en iyisi idi. İnsan, bunları seve seve görürken, kendinden ge- çiyor, başka bir acuna dalıyor, duşlarında gördüklerini karşısın - da canlanmış, dirilmiş sanıyordu. Miki'nin şen saatini yapıp bo - yayan ve ortaya koyan ÂAmerikalı Walt Disney, büyük, ama çok bü- yük bir artist. . »i7 Bora filmi Soövyetlerin yaptık- ları bir filmdir. Sovyet filminin ne olduğunu bilmiyenler için, bu film sıkan, üzen bir filmdir. Yalnız şu var ki, insan, göreceği filmin, oku- yacağı bitikin yapılış ve yazılış bi- çimini evvelden benimsemez ise, ne Amerikan filmlerini, ne de İn- giliz, Alman bitiklerini okuyamaz. Filmi görecek veya bitiği okuya - cak adam, göreceği, okuyacağı şe- yin yapılış ve yazılışını yabancı ol- maması gerektir ki tadını duyabil- sin. İşte bir Rus filmini görürken, a- şağı yukarı Rus acununun ne ol- duğunu biraz bilmek lâzımdır. Ruslar, oyunlarında, tiyatro ol- sun, film olsun, oyunu — görenleri de oynıyanlar arasına sokarlar, onları, oyuna ortak ederler. Bu yüzden, görenler de oynıyanlar kadar duyarlar, gülerler, — ağlar- lar. Bora filminde, insanı çileden çı- karacak ağır, geri bir köy, bir Çar kurunu köyü vardı. Bu köyde de bir kaynana, gelinini boğacakmış gibi davranan bir kaynana. Filmi görenler arasında bulunan Adalı Avni Bey bana: — Aman, demişti, ne cadı. San- ki kendi kaynanam. Kaynana rolünü yapan artisti bundan çok sevindirecek başka bir söz söylenebilir mi? Bora filminde oynıyan artistle- rin hepsi bu kadar kuvvetli idiler. Gelin rolündeki artist, Kameranın karşısında iki üç dakika duracak kuvvette. Bu iş, değme art'stin işi değildir. Amerika filmlerinde böy lesine rast gelinmez. Orada artist- ler Kamera'nın karşısında falso yapmadan uzun uzun duramıya - caklarından, bugünedek hep Ame rikan ve Avrupa filmi gördüğü - müzden, sinema kültürümüz o yol dadır, bundan gayrısını yadırga- rız, İşte, Bora filmi, bu yüzden u - zun ve sıkıcı görülmüştür. Yoksa, o da çok güzel, iyi yapılmış ve oy- nanmış bir filmidi fa.

Bu sayıdan diğer sayfalar: