22 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER'in Hikâyesi 666 numaralı kükürt ocağı se- nelerdenberi yanıyor. Ustabaşı E- tem çavuşun yüzü, burada ber - bat olmuştur. Dalma kırmızı bir maskeyle geziyor ve bu parça parça suratı karısı Zehra Hanım- dan başka kimse görmüyor. Zehra Hanrm da.Etem çavuş - tan artık bıkmıştır. Haylaz bir a- mele olan Ali ile işi pişiriyor. Lâ- kin mahalleli Etem çavuşu mese - leden haberdar ediyor. Ustabaşı, evinde saklanarak, karısı ile Aliyi gözetliyor. Zehra, derhal koşarak kapıyı açtı. Alinin boynuna sarıldı. İki - si beraber, merdivenleri çıktılar, Etem çavuş, barındığı köşede çatlıyor, patlıyordu. Ortaya çık - mak, rakiple karısını — hançerle- mek, boğmak istiyordu. Lâkin, kendi kendine: Tahammül -diye — Tahammül et... et... İyi bir intikam düşün... öğüt veriyordu. Karısı ile âşıkr, bir müddet sonra, sofaya çıktılar. Orada, bal- konun önündeki minderler üze - rine yan geldiler. — Seni ne kadar — Ben de seni Zehra... Etem çavuş, düşündü ki, altı sene evvel, yani müthiş kaza ba - şına gelmeden önce, karısı, ken - dine de böyle söylerdi. Şimdi ilk defa olarak farkına varıyordu: — O zamandan beri, bunu aş- la söylemedi..., Yüreği burkuldu. Belki daha uzun zamaf'! tefelsüf edecekti. Lâkin, gene karısı: — Büsbütün senin olmak isti- yorum, Ali... — Ben de büsbütün sana sahip 3 olmalıyım... . L seviyorum, — O çirkin, o parça parça su- ratı görmekten artık bıktım... O dudaksız ağzı öpemiyorum.., Da - yanamıyorum.. Beni kurtar... Ali, ayağa kalktı: — Kurtarayım... Onu öldüre- yim... — Fakat?... — Yakalanmam... Korkma... Ben, zaten iki adam öldürdüm... Hiç birinde ele geçmedim... Kur- nazlıklarını biliyorum... — Tereddüdümün sebebi ya - kalanman değil, Ali... Senin ne kurnaz olduğunun farkındayım... Beni kendine bu derece bağla- makla zaten bunu ispat ettin... Korkumun sebebi başka... » *W — Nedir? ÜF " — Biliyorsun ki, kocamın va - ridatı ile geçiniyorum... Ona, pat- ronlar, âdeta bir müdür maaşı ve- riyorlar... İşi de pek hafif... Yalnız müdürlük ediyor!. Ali, gırtlağından kısık seseler çıkararak Etem çavuşun taklidini yaptı: — Kovaları yukarı al... mayı iyi salla... Zehra, güldü: — Tıpkı... Tıpkı... Sesini nasıl 'da benzetiyorsun... Yüzünü — gör- mesem vallahi seni o sanacağım... Ali bir kahkaha attı. Kaz - — İşte bundan ıstıfade edece- | Bim, *& — 'Ne gibi? * — Ne gibi olacak?... Kacanın şimdiye kadar kazandığı parayı, | Bundan sonra ben kazanacağım. «« Sen çırak gündeliği bile a - Pamaryorsun, aptal... Kovdular iş - te.. OBT DA Kükürt ocaklarında tikten sonra, yüzüme onun mas - kesini takacağım... Herkes beni o sanacak... Hattâ patronlar bile... — Yaşa be çocuk... Demin ha- ta etmişim... Hiç te aptal değil- mişsin... Demek ki, sen ve ben yalnız kalacağız... Onun kazan - cını sen kazanacaksın... — Ve karısı benim olacak... Tekrar kucaklaştılar. Bir müddet sonra: — Nasıl öldüreceksin?.. Sakın ceset ele geçmesin? — İmkân mı var? Yanan kü - | kürtlerin en ateşli yerine ataca - ğım.., Eriyecek... Zerresi bile kal- mıyacak... “Bak, dinle... Hani şu kızıl ka- ya yok mu7... Onun arkasına sak- lanacağım... Etem çavuş geçer- ken, üstüne atlayıp... Üstüne atladı... Fakat, ayağına, müthiş bir çel- me fakıldı.. Etem çavuş, çok ihti - yatlı davranmış, düşmanını kendi tuzağmıma düşürmüştü... Ali, bir çığlık atarak ates dolu kuyuya yuvarlandı. — Ah, anam.. Çavuş, kısık ıeıîle: — Bul belânı bakalım.., — Öldü demek ki, Ali.. — Öldü, Zehra... ü — Fakat, niçin hâlâ kısık ses - le konuşuyorsun?... Bizi dinliyen kimse yok... — Sesim alışsın da başka yer- de pot kırmayayım diye... — Haydi, maskeni çıkar... U - zat dudaklarını, öpeyim, Ali... Etem çavuş, maskesini sıyırdı: " — Dudaklar... Dudaklar... -di- ye haykırarak, çılgına dönen ka - rısının dudaklarmı, iskelet çenesi gibi çenesinde sırıtan dudaksız dişlerile ısırdı ısırdı kopardı; ısır- dr ısırdi Kopardı... Nakleden: (Hadice Süreyya) L LN Yeni Eserler ı'ı;_-p_»,wı " EİĞM);' 'M TP 4 VLE.MFE aha ö Dün ve Yarm Tercüme külliyatı Sayı: 13 —— j Dr. Bernard Hart Dr. İzzeddin Deliliğin Psikolojisi Va İstanbul — 1984 —— Fiatı 5S0 Kuruş Dağıtma yeri: Vakit Matbaası Göz Hekimi Dr. Süleyman Şükrü Babiâli, Ankara caddesi Na. 60 'Telefon: 22566 Salr günleri meccanendir.. Devren satılık mağaza Kazancı teminatlı, sermaye iki, üç bin lira. Müracaat: Galata tü - nel yanında billür sokak 14 numa - /|ra tütüncü Kaprilyan, .. (3401) | zartesi günü, yorlardı. Akşam Postası - e ,, Ğ 1- gn M F AŞ '.:F : Z y ! va L AŞ b ; a Ü g * sELEk. ’_ eei L I ha Te Da üi ham ( Ve Bundan yüz otuz qıl önce Yı eni- | kabıda çıkan büyük bir qangında geçen garip İstanbulun ezeli dertlerinden biri de yangınlardır. Tarihin muh- telif devirlerinde zaman zaman /| çıkan yangınlar İstanbulu bir kaç defa tamamen yakıp kül etmiştir. |. Bugün bile hemen hemen İstanbu- lun yarısmı kaplıyacak derecede- dir. Biz bugünkü yazımızda İstan- bulun bu ezeli âfetlerinden birini -| anlatacağız. Hicri 1227 nci senedeyiz. Eski ay hesabiyle Recebin sekizinci Pa- “ Güneş battıktan bir saat sonra || birden Yenikapı taraflarmda bir , | ateş sütünu göğe doğru yükseldi. Gök kıpkırmızı oldu. Yangın vardı. İstanbulun bir ucu yeniden tu- tuşmuştu. Cüppesini kapan, başı- na takkesini geçiren kızıl alevlerin gökü yaladığı tarafa doğru koşu - yorud. Subaşılar mahalle arala- rında geziyorlar. Ve kalın sesle- riyle; ei — Yangın var... Yenikapı'da... diye bağrıyorlardı. Eskiden İstanbulun bir kısım çapulcuları böyle bir fırsatın zuhu runu dört gözle beklerlerdi. Hattâ İstanbulda sırf bir yangın esnasın- da yaptığı yağmalarla geçinen ve | hattâ iki veya dört karısını bile geçirndiren adamlar vardı. Bunlar | geç vakitlere kadar kahvelerde o- tururlar. Subaşının mes'ut (!) se- sini duymak için can atarlardı: —Yangın var.. Yenikapıda.. Ey Ehli İslâm, ehli kefere yardıma koşun! Kiminin elinde bir balta, kimi- | nin elinde bir su kovası İstanbu- lun sokakları adam almıyordu. O zamanım itfaiyesi bu bir yığın gay- ri mütecanis insan kitlesiydi. Bun- ların arasında cidden — insaniyet namına hareket edenler olduğu gibi ekserisi sırf yağma için seğir- den bir takım çapulcular güruhun- dan ibaretti, Yenikapıya gelen halk şiddetli bir rüzgârm bu müthiş âfeti üç ko- la ayırdığını gördüler. Şimdi yan- || gın üç koldan birden ilerliyordu. Ateş doymak bilmiyen bir ej- der gibi önüne gelen şeyi yalayıp yutuyordu. Yollar, evlerden atılan eşyalardan, bir sürü şaşkmı ve fer- yatzede (!) insanlardan geçilmi- yordu. Yangın tam ermeni mahal- lesinden çıkmıştı. Buralarda o za- man da ermeniler ikamet ederdi. Saatler geçiyor, yangının bir türlü önü alınamıyordu. Sözde | yangını söndürmek; için gelen ça- pulcular — yerlerde bulduklarını sırtladıkları gibi kaçırryorlar. Ev- leri yananlar da bir taraftan evle- ri için feryat ederlerken bir taraf- tan da mallarını kaçıran bu yağ- macıların peşini bırakmak istemi- #& izkl ığ_.,'.;- z __,-_.i___,___g__ li atanbulda üç gun, gece süren müthiş bir yangın bir tarafında büyük yağlı boya bir bi- na tutuştu. Bu bina Kömürciyan is minde zengin bir ermeninin eviy- di. O tutuşunca herkes canını kur- tarmak için dışarıya fırlamıştı. Artık alevler bu yağlı boya evin her tarafmı sarmıştı ki bütün içleri titreten bir kadın feryadı duyul- du: — Eyvah.., Çocuğum içerde kal- dı. Çocuğum. Hakikaten herkes telâşla dışarı fırladığı zaman hane sahibinin üç aylık çocuğu içeride unutulmuş- tu. Zavallr ana çılgına dönmüş, kendisini alevlere atmak - istiyar- du. Ev sahibi Kömürciyan Efendi etrafına baktı: — Çocuğ”> altın var, — )n « — İki yüz altır — —TT el Li d — Beş yüz altı- i Ü- ea aŞ — Bin altın.. Z Sıska, cüppeli, ince sesli, yalın ayak, başıkabak biri çıktı. —Ben kurtaracağım. Herkes kendisine hayretle ba- | karken o, cüppesini bir kanbur gi- | bi arkasına topladı. Ve ateş içinde büyük bir gürültüyle yanan eve gi- riverdi. Bir kaç kişi kendisine mani ol: mak istemişse de muvaffak olama mıştı. Herkes: — Vah biçare mecnun. Bin al- tın alacağım diye hayatmı tehlike- ye verdi. diyordu. Dakikalar geçiyor. İçeriye da- lan adam bir türlü görünmüyordu. Artık herkes kendisinden ümidini keşmişti ki birdenbire alevler için- de yanan kapıdan dışarıya fırla- yıverdi. Herkes eline bakıyordu. Softa bozuntusunun elleri boştu.. Yalnız arkasındaki cüppe tutuştu- gundan, alevler çıkıyordu. Hemen biri elindeki su dolu kovayı zaval- İmm sırtına boşaltarak söndürdü. Herkesin sön ümidi ondaydı. Onun da boş elle dışarı çıktığı gö- rülünce hane sahibi düşüp bayıl- dı. Softa bozuntusu bu esnada er- meniye yaklaştı. Ermeni sordu: — Çocuk ne olmuş? Yanmış mı? —Hayır.. — — O halde dumandan bogulmuş — Yok, yok.. Bir şey olmamış- tr. Mışil mişil uyuyordu. ae — Peki niye çıkarmadın. *” — Dışarıya çıkarmak isteşey- dim kapıdan geçerken ya tutuşup ölür, yahut ta dumandan boğulur- du. Bak ben yalnızken bu kadar yandım, Eğer o da elimde olsaydı /| dılar. F pkat ateş o kadar cok- “ ü muhakkak ikimiz de kurtulamaz- dık. kRl b hd S l5 ,ı.__;!g_.__*kr.. vaka — | _,ı ? kalı, bıyıkları, hattâ kışlıı'î <B kirpikleri bile tamamen yanr ,' suratı, kafası, elleri ve ayat 4” kıpkırmızı olmuştu. — O halde çocuğu alevler İ" de bıraktın öyle mi? — Hayır, hayır.. : — Peki ya ne oldu? — — Çocuğu mahzene koy Ve mahzenin kapısmı iyice $ . , dım, Yangın bitince gıdıp - rırsınız. Herkes büyük bir merak içif” kalmıştr. Acaba çocuk mahzef sağ kalır mıydı? Büyük bir eks” yet bunun imkânsız oldugunu ; sürüyordu. ” Nihayet ev tamamiyle yar , Tulumbacılar, sakalar seğirde!” ankazın üstüne su sıkmağa bS! ancak ertesi günü akşama İt mahzenin olduğu yeri söndür? ' dılef. Bıı-kaç lağımcı mahü“" | raslıklan ıonıa kana:ıı ae ılı'— e n - ler. A Herkes neyecan ıçınt:eydf- hi hayet içlerinden biri bir mum bi karak mahzene indi. F ilh | mıhzenın bir köşesind HN iki adım — ki bir çocuk viyaklar” mahzeni ve dışardaki adamlt içini çınlattr. Çocuk sağdı. D üzerine Kömürciyan Efendi hâ? lanan softa bozuntusuna vaad” ği bin altını verdi. Bu müthiş yangın binmü la ancak üç gün sonra söndü!” bildi. Ve saraydan bunun 11 dolayı tahaddüs ettiği soruld! vakit o zamanki Müneccimb ;"*-ul — Kevkebi Utarit cüz'ü içt) a dört derece karip ve dört evvel vuku bulan eset tıhı'î yiçesinin vetedi rabiinde yin cu nari eset vukua geldı de © Cevabını verdi. Kimse b! bir şey anlamadığı halde Müneccimbaşıyı haklı buldt -lı y İstanbul Asliye — Altıncı ı’, ) Mahkemesinden: Makbule H Tafından Kadırgada Kâtip M | hallesinde Doğramacı - AA maralı hanede Mustafa F aleyhine açılan boşanma tahkikati 20 — 1 — 935 Pazaf at 14 de tayin ve bu baptâ vetiye varakası mahkeme M sine talik kılmmış bulun gel mezkür gün ve saatte İS“""b e JİF' Mahkemesi 6 ncı Hukuk gel İ tahkikat hâkimi huzuruna “puu ü takdirde gıyabında tahkikâ oıpık '.J cağı tebliğ makamına Kait zere ilân ölünur. | YENİ ÇIKTİ , ÜĞ flikbahar Seller! — | Fiatı 75 kuru$ — Tevzi yeri - VAK!T ';..__,.'-ıw_ ö

Bu sayıdan diğer sayfalar: