22 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'î__ iİkinci tesrin 1924 | * İ . 4 —. —. .. f A * —— —O0 — %"lll ülküsüne W Yor! “'Ulını nin şu ülküsünü bil- ı_-.’"k gibidir: b deri bugünün İtalya- in Romasma benzetmek D0 ıl F : ımı'“'ı o çalımlar, “alnını j *hep 1, gibi selâm vermeklik- vüki Romalılara benze- “l uıl 'îıı.g Ve ömlekli Başbuğın göz- İ İN olsun! Ülküsüne ulaşı- 1 “ sayımızda okumuşsu- 'Iı İ “lohnî İtalyanlar ara- k::;nln Ceneral — Balbo'yu 'a hlyâparak ağzıma bir par- Şalmış; uzak diyarlara l“’ Sıyasacı dolaplarını ld » bunun, sürgüne gönder- B ila “g“nu anlayıverir! hm;"ldıgıne göre, Balbo, Ha- € kılıcı çekip , akınlara kı ... Ülkesine yeni toprak- k kendi de ün kazanıp uş; İtalyan budununun kün © gecmekte, Musolini ile boy ı ' _ k Yukıeklıge erişmiş... Edq Romalılarda da böyle de- ? i? Bir Önder türer, Romas İ lk!ım rüyüş,, yapardı. Gözü- & ediği kimler varsa, bağ- T ı'l'ılav.mlaı' yerime geçme- t 'Ye uzaklara savardı. Sür- €n orada yararlıklar gös- "inır, alkışlar içinde Ro- nerdi... Bunun üzerine, Pn ııı'ı*'-!'ııı yıldızı sönerdi. Ulus , ona dirsek çevirirdi... %'II göreneklerinden biri bu Hdi? Öyleyse, Musolininin iliğı B y ço&benzemege başladı !, Uâ NÜ s'k' '-.—bl Ha A — EYzen Tülütçü, B ençeci viyolen- Selei ol uyorlar | * mus ki cemiyetinde, ala- w uııkıcılerı alafranga mu - “ Sine alıştırmak i için kurslar A yazılmıştı. Kurslar, i- Ü, &* seçilmiştir. Kurslar, ay Türk musiki cemiyeti lçılarak çalışmaya baş- — ; M ılırdan bir kısmı, da K“ çalmak istedikleri Mlnu.ıkı âletlerini seçmiş %%%'! neyzen İhsan Bey M f”üıg“t müdürünün ği söyleniyor "“*w n Aleko Efendi viyo- istediğini — söyle- | "lüduı—u Fehmi Beyin aldığını ve Ankaraya Mştr, Be’“l başka bir vazife: Ö eııe k yerine Eminönü 'f Beyın getirilece- e ir. “Pııt haftası Ğramı ' Halk Fır- heyeti — reisi | Beyin reisliğ Satı yapılmıştır. Bu 'ı y'l'!l n iki Bi qu 1 Birinci kânun- E*::.W haf inci yerli mıllu:r h vamsramı etra- | S ve p Htür, — Gelecek Ütti iye reisi Muhit- K l_.“_ _de bir toplantı Sgeçtikçe daha çok ad | “Iı gene tanımmış ke- | Vergi Kaçakçılığı İzak ve Yaşuva Bahar efendiler'in muhakemesi Gümrük resmi vermemekten suçlu Yaşova Bahar ve İsak Bahar efendilerin duruşmalarına dün öğ- leden sonra sekizinci ihtisas mah- kemesinde başlanılmıştır. Duruşmada her iki kardeş de hazır bulunmuştur. Umuryerin an- trepo memuru Kâzım — Bey meni muhakeme kararı verildiğin- den gelmemişti. Duruşmada Yaşova Bahar e - fendi kırk sekiz yaşında olduğunu ve Umuryeri gaz antrepoları sahi- bi bulunduğunu; İsak Bahar efen- di de otuz altı yaşında - olduğunu ve neft sanayi şirketinin murah - has azası bulunduğunu söylemiş - lerdir. Bundan sonra müddei umu - milik tarafından verilen iddiana - me okunmuştur. Müddei umuminin iddiasına göre hâdise şu şekilde olmuştur: 21-11-1932 tarihinde Yaşuva ve İsak Bahar efendilerin sahip bulundukları Çangaya gemisi mü- him mikdarda petrol ve makine yağı yükliyerek Romanyaya ha - zeket ederken bir infilâk olmuş ve mecburiyetinde kalmıştır. Gümrük muhafaza memurları bunun üzerine motorun petrol ve yağ tanklarını mühürlemişlerdir. Fakat, sonradan yapılan tahkikat- la, bu mühürlerin bozulmuş ve tanglardaki yağ ve petrolların ya- kılmış olduğu, vergi kacakçılığı yapıldığı meydana çıkmıştır. Iddianamede hâdise bu suretle hulâsa edildikten sonra netice ola- rak şu ileriye sürülmüştür: “— Büyük kabotaj için alınmış olan mühim mikdarda motorin ve ma'ine yağı kücük kabotajda kul- lanılmıştır. Bundan mesul olarak, geminin hareketini idare eden Ya- şuva ve İsak Bahar efendilerin son tahkikatlarının yapılması için se - kizizci ihtisas mahkemesinde sor- guya çekilmeleri lâzım gelmiştir.,, İddianame okunduktan sonra, Yaşuva Bahar efendi sorguya çe- kilmiştir. Bundan sonra müddei umumi Reşit Bey söz almış, davanın ay - dınlatılması için Çankaya motoru süvarileri Salih, Nazım, ÂArif kap- tanlarla, Lostromo, Mustafa, yağ- cı İsmail, serdümen Dursun oğlu Ömer, Aptullah oğlu Hüseyin, Yu- nus oğlu Hasan, Mol oğlu Hüse - yin, kahveci Hüseyin efendilerle depo memurlarından Hayim efen- dinin âmme şahidi olarak celbini istemiştir. [Cezası, otuz yıl t B z ağır hapistir İstanbul ağır ceza mahkemesi dün mühim bir dava — hakkında kararını bildirmiştir. Gebhze ve Darıca civarında ha - şuna gitmiyen k mscleri adamla - rma öldürtmekten suçlu olarak bir kaç senedenberi İstanbul ağır ceza mahkemesinde muhakeme e- dilen çiftlik sahibi Kara Ali ile adamlarından Kara Ahmet ve Kara Alinin yeğeni Halil hakkın- | da, sübut bulan iki cinayet vaka- sından dolayi, eskiden idama be- del hapis cezaları verilmiş, diğer suçlular beraat etmişlerdi. Karar, Temy'z mahkemesince 3 suçlu aleyhinde boezulmuş olarak yapılan muhakeme neticesinde, ağır ceza mahkemesi verdiği yeni kararı dün saat on dört buçukta bildirdi. Re's Aziz, aza Kemal ve Ab- durrahman Şeref Beyler tarafın - dan, müddeiumumi Kâşif Beyin yerinde görülen — isteğine uygun olarak — verilen karar, Ka - ra Ali hakkında eskisi gibi i - dama bedel otuz sene ağır hapis- tir. Kara Ahmet, eskiden on iki buçuk seneye mahküm olmuştu. Onun cezası yirmi iki bucuk se- neye çıkarılmıştır. Halil altı se- neye mahkümdu Cezası üç sene- , mevkuf olarak bıtırdıgmden ken— disi serbesttir. Sübut bulan iki cinayetten bi- risi, köylülerden rençper İbrahi - min, diğeri de çoban Hasanın öl dürülmes'dir. Bunlardan birinci- sini yapan Kara Ahmet, ikincisi- ni yapan da Kara Ahmet ile Ha- lildir. B'rincisinde öldürülmek istenilen, İsmetin Ahmet denilen bir köylüdür. Fakat, atılan kur- şun, yanlışlıkla İbrahime isabet etmiştir. Her iki cinayette de Kara Alinin parmağı olduğu, teş viki başlıbaşma rol oynadığı muh- telif delillerle sabit olmuştur. İdam cezaları, cezayı azaltı - cı bazı sebepler görülerek, ağır hapse cevrilm'ştir. Bu arada nü- fus kaydına göre Kara Ahmedin suçu işlediği zaman on sekiz ya - şından ve Halilin on beşinden kü: çük olması, dikkate alınmış, on- larm cezaları bu noktadan azal - mıştır. D'ğer taraftan cinayetle - rin 28temmuz 1932 tarihli ve 2330 numaralı af kanunu çıkma - dan işlenmiş olması gözetilmiş, suçlular, af kanunundan da istifa de etmişlerdir. Kara Ali ve Ahmet, İbrahi - mtin tarislerine bin lira, Hasanın varisierine de, Halilin iştirakiyle bin lira tazminat vereceklerdir. Bundan başka altı bin beş yüz ku- ruş muhakeme masrafını da üçü birlikt» ödiyeceklerdir. Neticede bu şahitlerin celbine Çankaya gemisi ile neft sanayi şir- keti arasındaki mukavelenin ibra- zını, acente Romanof efendinin A- tinaya ne vakit gittiğinin ve dönüp dönmiyeceğinin sorulmasına, bun- | lardan basşka gemi amelesinden Mıkıut, Raif ve Cemil efendilerin çağrılmasına karar verilmiştir. Muhakeme, 1 birinci kânun cu- martesi cününe hrrakılmıstır. Ka PoLİ/TE Kuş kafesi çalmış! Fatihte Hasan Halife mahalle - sinde Sotari'nin bostanından bir ceket ve bir kuş kafesi çalan Şeh- vemininde sakin Koço yakalan- mıştır. Altın yüzük Kabalıcarsıda tavfadan Mah- ı A hku oldu “Inkılâp Sehri,, Yunan âyan reisinin intıbaları Yunanistan âyan meclisi reis ve- kili M. Stamulis'in bir haftadan beri memleketimizde bulunduğu - nu yazmışıtk. M. Stamulis, bu müddet zarfın- da İstanbulu ve sonra Ankarayı gezmiş, tetkik etmiştir. M. Stamulis, memleketimizde bir müddet daha kalmak istiyor - du. Fakat dün akşam Atinadan babasının öldüğüne dâair gelen bir telgraf üzerine, bugün ÂAtinaya dönmek mecburiyetinde kalmıştır. Kendisi Venizelos fırkası men- suplarındandır. Devlet demiryolları halka bir Ceyhan arasında eski tarifeye iki tren daha ilâve etmiş, bu trenler ayın onundanberi seyrisefere baş- lamıştır. Ankara seyahati hakkında şun- ları söylüyor: “— Ankaranın methini sene - lerdenberi işitiyordum. Bu yeni ve güzel inkılâp şehrini görmeği pek istyordum. Nihayet, işte bu sefer görmek nasip oldu. Fevkalâde bir ) modern.. Kısa bir zamanda bu ka- dar şey vücuda getirmek, takdi - rin fevkindedir. Hele bugün giri- şilen inşaatı da bir müddet sonra bitince, Ankaranın şekli bam baş- ka olacaktır.., Yunanistan âyan meclisi reis vekili M. Stamulis, mensup olduğu Venizelos fırkasına dair sorulan bir suale: “ —— Türkiye ile bir olmak ül - küsüne Yunanistanda her fırka ta- raftardır. Yunanistanda bu siyase- ti uygun bulmayan yüzde bir kişi bile yoktur.,, demiştir. M. Stamulisin ölen babası 95 yaşında, Yunanistanın eski tüccar- larından bir zattır. İlân resimleri ay başında alınacak Levha, tente ve sperlerden a- hnacak ilân resimlerinin miktar- ları tesbit edilmektedir. Birinci kânun başından tibaren resimle - rin alınmasmma başlanacaktır. Bi- rinci kânun ayında resmini vermi- yenler olursa bunlar sonra resmi iki kat fazlaesivle ödiyeceklerdir. —*—— Karaya oturan vapur Adalar den'zindeki sisten do layı İalyan bândıralı Heluan vapuru İmrozda karaya oturmuş- tu, Bu vapurun yolcularını ayni kumpanyanın Tevere vapuru dün şehrimize gelmiştir. Heluan vapuru henüz kurtarılamamıştır. W / mut kuyumcu İsakın dükkânmdan bir altın yüzük çaldığından yaka- | lanuu;" Tramvay kazası Ayaspaşada sakin Bed'a ismin- de bir kıza İstiklâl caddesinden geçerken Taksimden gelen vat- man Emin Efendinin idaresindeki tramvay arabası çarparak bn;m- dan varalamıstır. — kolaylık olmak üzere Adana ile | şehir.. Yollar mükemmel.. Yapılar Şefur' meâtup!aa Dondurmacı ile kömürcü Kadıköylü dondurmacınım biri (HABER) in esrnal sayıfasıra be - yanatta bulunurken demiş ki: — Ah ne olur, havalar hep yaz gibi sıcak gitse, hiç soğumasa ve hiç kış gelmesel!. . Dondurmacının bu sözünü bi - zim kömürcü Naşit ağaya okudum, gülerek: — Çok iyi olur! Amma, dedi... (Ve sonra dükkânın bir köşesine kol gibi elleme kömürleri — göste- rerek sordu): — Bunları ne yapacağız? O dondurmacı Efendi sütü dondu - rur, limonu dondurur, vişneyi don- durur, çileği dondurur, — kayısıyı dondurur satar ,fakat bu müba - rekler donmaz ki biz de dondurup satalım!. Lâkin ne var muharrir bey biliyorsun ,altı ay yaz, onun seksen çeşit dondurma ile don - durduğu yürekleri biz de altı ay kış bu mübareke ellemelerle — ye- niden ısrtıp kebap ederiz! — Sen git, o dondurmacıya selâm söyle: Para ile değil bu iş, sırayladır! Hiç kış gelmeseymiş, havalar hep sıcak gitseymiş te âlem yıl on iki ay dondurma yeseymiş.. Lâfa bak hele!.. Herifçi oğlu kırk gün baklava yerse bıltıyor da hiç on iki ay boyuna dondurma — yenir mi? Yoksa yalnız dondurmacılar Alla- hıin kulu da kömürcüler, oduncu- lar, sobacılar Allahımn kulu değil mi?.. Bak, şu karşı küçük dükkân - daki sobacı çocuk kaç gündür göz- lerini havanın poyraz tarafına dik- miş, durmadan: — Allah, Allah! Çağırıyor. Bugün Kasımın on ikisi, oğlancağız hâlâ iki boru bile satamadı. Sabahları bir parça a - yazımsı bir şeyler yapıyor gibi ise de gündüzleri öğle vakti üzüm kü- felerinin yanında arılar hâlâ da - zır dazır süzinâk peşrevi çalıyor ; geceleri ise şimdi sivri sinekler es- ki operalarına devam — ediyorlar. Aksi gibi bu yıl — Kasıme Eendi Hazretleri de inatlarına lodosla girdiler. Artık işin yoksa bekle - ki havalar poyrazlayacak da bi- zim alış verişler oynayacak: ! Kadıköylü dondurmacımın, an - laşılan, kasasının üst yanında, yaz- dan arta kalmış biraz boş yer da - ha olmalr.. Acelesi ne mübareğin? Kışın bir parça dişini sıksın, © boş kalan yeri de önümüzdeki ya - za doldurur. Yok eğer - ille yazın boyuna uzamasımı, kışın hiç gel - memesini, yıl on iki ay her tara - fın sıcaktan cayır cayır yanmasını istiyorsa, o, istediği burada olmaz, onun için toplasın buradan tasını tarağını çeksin arabasını Afrika - nın ortalık yerine!.. Naşit ağanın sözü burada bitin- ce kendisine dedim ki: —Buyıl, kışpek az olacağa benziyor, ne dersin? — Bakalım, umidimiz hep Fa- tin Bey de... Fakat o da henüz bir şeyler yumurt lamadı. — Kışın çok olup karın çok ya- ğacağını siz nasıl anlarsınız? — Ne zaman Fatin Beyi rüya- mız da hallaç olmuş, pamuk atar- ken görürsek o zaman anlarız ki kış ve kar çok olacak! — Busene Fatin Beyi pamuk atarken hiç görmediniz mirüya- nız da? — Dondurmacı da bu çene var- ken gormek kabılmı ln ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: