a & Manbula peldiğim zaman hiç &, ” voktu, yalnız zekâma gilre- 'düm! s * * Hekikaten güvenecek - bir şeği- X'“'»ıu , ıf)alkavuk ve kral h Atir evvel bir dalkavuk, hüküm- x.ddvllındin(ık bir harekette bu- AONU. Gazaba gelen hükümdar o- di ve: Öyle ama.. tık! Borç isteyeceksin ama bunun için beni evine, tâ ayağıma kadar çağırmak olur mu? Zahmet edip te evime gel- seydin! — Öyle amma, © zaman beni kapı | dışarı ederdin! SDlü | 4, “ümlerden ölüm beğen! dedi. Se . “ öldürteyim? G CÜt adam dehşet içinde yalvar- SB j ©N ettim, sen etme — sultanım tt t.:"“*v'ma.u kararından dönmüyor. Blor, dedi, senin için yapabile: fiy *A büyük lütüf nasıl öldürülece- Dilinde seni serbest bırakmaktır. A Tkok sordu 5 ÜÇ DRek zasil öleceğimi tayinde be- İ buşlaranmma. Bu HHitüâlir, nde edeceğimi Son arzum ihti- ölmektir! Sarap ve su BK Şüreniyi geydir sanma, çok ieş, / Hartile... Halbuki su yerine şa- Siyorsun, L N içmem, su bana zararlıdır. S Neden? “ğ&ıor beni muayene ettiği vakit < 4 Bibi midem var!” demişti, hem | , eğer su içersek — midem ! Onun için şarap içiyorum! düşüp G, — Deli durum! S Tekrar evlenir miydin? : — Hayır! O kadar deli ol Erkek — “Mesut çaresi başkalarının saadetini mektir,, diyen kimdir? Kadın — Her halde “başkaları?., hakiki düşün- olmanın | — Ama ven de fazla oluyorsun ar- Affedereniz efendim, şimdi size deliksiz bir peçete Garson — Müşteri — Zarar yok! Delikli ması daha iyi. Peçetenin en temiz ta- rafı raten delik olan yerleri".. Kadın — Ne söylesem bir kulağın- n girip ötekinden çıkıyor | Erkek — Tabit değil mi? için iki kulağımız var! Yoksa bir tane kâfiydi! Bunun getire- ol- Gayet tabiil Mimar olan arkadaşma sordu: — Nişanlın ne âlemde? Mimar — Bir yol müteahhidiyle evlendi? Ben de bayret ettim. — Bunda şaşılacak bir şey yok, ga- yet tabüll Sen mimarsın, evlenmek pro: jesini hazırlamıştın, o müteahhittir, bu projeyi hemen tatbik ediverdi! Fti Put | ; yti Kadın — Bir humma nöbetine tu- tulmuştum, hiç durmadan söyleniyor- | dum, | Erkek — Kimbilir, kocanız ne ka- | dar azap çekmiştir! | AŞK YALANMIŞ! Senelerce aşkı anmış, Mahzun kalpler hep ağlamış. Gül dudaklar da sararmış. Diyorlar ki aşk yalanmış! Kadın — Kapıda zaavllı bir fakir vardı, yemek verdim. Erkek — İyi yaptın, bu suretle bir daha gelmemesini temin etmişsin! Geveze imiş! Teşrih dersinde profesör bir iskelet kafası üzerinde ders veriyordu, talebe- lere sordüz — Bu kafa erkek kafasımıdır, yoksa kadın kafası mı? Kim cevap verecek? — Talebeden birisi atıldı: — Kadın kafası, efendim. — Neden anladınız! — Çene kemiklerinden efendim, ba- kınız ne kadar aşınmış! Sümüklü böcek (Salyangoza) — Bu ne kurum? Kvsahibi oldum diye artık N otomobil kul- | selâm bile vermiyorsun! Un / Kimi kara göze kanmış, Kimi kumral saça yanmış. Tutulanlar hep aldanmış... Diyorlar ki aşk yalanmış! piyâangosundan bir tarak ve briyantin kazandı da... — Bu eve taşındıkları ilk defa betaber sokağa çıkıyorlar! Hizmetçi — Bizim hanımı da ne ka- dar mütecessis? Beyefendinin mek- tuplarını okuyor! Aşkı o kız oyun sanmış, Hem aldatmış, hem aldanmış. En sonunda yalnız kalmış... Diyorlar ki aşk yalanmış! — Yolda birisine rastladım, sana o kadar benziyordu ki, sen zannede - rek selâm bile verdim. — Aman! İnşallah bana olan bor - cunu da ona vermemişsindir! Sual Küçük Münir henüz dört yaşında na çetrefil ””” dır lere annesi ve babası cevap yetiştire- mezler. Geçen < > de annesine sordu: A nel Biz birbirimizle ne zaman tanışmıştık? Düşündüm, — düşündüm bir türlü hatırlıyamadım!, Hanımefendi — Çocuk böyle ağ Tarken sen nasıl roman okuyorsun? Sütnine — Zarar yok İ di, © ağlarken de okuyabiliyorum! sorduğu sual- hanımefen- | Çocuk — Pastalarınız çok fena! — Bilmediğin şeylere karışma!. Ben, daha sen doğmadan evvel pasta yapıyordum. Çocuk — Galiba bana o pastalar- dan birini verdiniz! TZakma diş! Hanım, mağazaya hiddetle girdi, sa- tıcıya söylendi: — Balın şu şemsiyeye! Siz bana bu: hun sapı fil dişi demiştiniz, balbuki sahte imiş, kırıldı. Bu ne iş? Satıcı soğuk kanlılıkla mukabele et- Ü — Aaffedersiniz, efendim. Fakat bi- zim bunda ne kabahatimiz olabilir, An- laşılan filin dişi takma imiş! Zercih mevzubahs ise... “Gayet kıymetli bir gerdanlık kay- bolmuştur, bulup filân adrese getirene yüz lira mükâfat verilecektir.” Gazetede bu mealde bir ilânı okuyan İki arkadaştan biri öteki — Bu gerdanl, ne alan adam yerinde olmağı miydin? diye sordu: Öteki biraz düşündü, sonra: — Hayır! dedi, tercih mevzuu bah- 1e bu mükâfatı veren adam yerinde ol mağı isterdim.! Nerede olacak? — Yüzme bilir misiniz? — Fevkalâde iyi., Balık yibi rim, — Yal! nerede öğrendiniz? — Sudal., istemez * yüze- Kadın — Bizim otomobil, annemi götürürken bir yere çarmp parçalan- mış. Annem kurtulmuş, Erkek — Felâket, yalnız gelmez! — Kahve içtiğim zaman bir türlü uyuyanuyorum. — Bana aksi oluyor. — Nasıl? — Uyuduğum zaman kahve İçemi. yorum!