CJMHURİYET W42 Türk Istanbula dair Kimi uslu uslu o şiiri almakta özr Part: nahiye kongreleri 1 ilkteşrin öğüdler vererek, kivardı, onu yazan perşembe günü başîıyarak 15 inde bıtemi öfkelenmiş, ateş kendisini övebilecek, cektir. Kongrelerin gün ve saatlerini sıpüskürerek, san'at iyıliği dokun? t/ilecek rasile neşrediyoruz: adamUrının arttk kimselerdendı. Boy1/10/1942 perşembe gSon çoculduğu burakma^^^&m^m&^*1*. le bir «fayda» nın Eminönü, Kumkapı nahiyesi saat 21 larını, yüzyıllardır denenmiş yollara g.r malarını isti> enler, şimdi «klasik» saydı karşısında serbest nazım düşmanlığı m de, Silivii, Merkez nahiyesi saat 21 de, melerini istiyorlar. Dediklerine bakarsa ğumz bir eseri yeni yaratıldığı günler kalır? Yalova, Kılıç nahiyesi saat 14 te. nız, şiirde olsun, resimde, mimarlıkta ol de, kendinden öncekileri andurmadığı Klasikliğe, klasik sözüne düşman olâu2/10/1942 cuma günü sun, yeni çığırlar insan oğlunun zevkin için beğenmiyecek olanlardır. Bunlar Oodokuzuncu asırdaki Türk Tam yirmi bir sene evvel İstanbul işğum sanılmasın; o sozü ben de hayli Eminönü, Alemdar nahiyesi saat 21 de, düşüncesinde Kr «düşme» olduğunu Bizdeki «klasikçiler» in istedikleri, kullandım. Kiasikleri, yani gecmiş yüzgal ordulannm çizmeleri altında, matbu saa'at tarihimizin bâkimi idiler. Bu da de, Fatih, Samatya nahiyesi saat 21 de, atımız bu orduların sansürlü baskısında, tabiidir Çünkü o asır ilâmk, imzah ve Bundan yirmi gün evvel Tophanede gösteriyormuş Önüne geçilmezse, dün doğrusu, düne uymak da değildir; çünkü yıllardan kalmış eserleri okumayı d yada güzellik kalmıyacakmış. Dünküler, çoğu eski eserlerle de pek uğraşmıyor severim. Bilirim ki her san'at adamında Silnri, Çanta Sinekli nahiyesi saat 21 ben ise millî ıstirabiarımı ıneslekî bir ka tasdikii bir cehalet asn idi... Ya şırr.di? Ford fabrikası rıhtımı önünde denizde de, Yalova, Çmarcık nahiyesi saat 14 te. Ondokuzuncu asırda Edirnedeki Seli bir erkek cesedi bulunmuş ve Japılan olmez eser yaratmamn kanunlarını bul lar. İçlerinde Yunanlılan, Ijâtinleri de klasik olmak kaygısı bulunmalıdır. Yaııaldan matbuat sütunlaruıa sızdırmağa 2/10/1942 cumartesi günü muşlar, bugünkülerin işi onlara uymak ğil, Avrupanm XVI ncı, XVII nci rma kalmak için çalışmıyan, eserinin zamiyeye, fctanbuldaki Süleymaniyeye va tahkikatta cesedin Trabzonlu Ali Can yeni başlamış bulunuyorum. gelmiş şairlerini oku mana dayanmasmı istemiyen, bubgüı Beykoz, A. Hısar nahiyesi saat 16 da, nncıya kadar biitiin eserterimizi tajrüı isminde bir gence aid olduğu tesbit olmalıymış. «Yeni san'at» belki bir za yüzyıllarda 12 Şubat 1337 cumartesi tarihli İkdam şair beğenilip yarm unutulmağa razı olan bir Beyoğlu, Galata nahiyesi saat 16,30 da, gazetesinde: (Abidatın tahribi ve Istan ederken çinileri Te aefis kalem işlerini edihnişti. Tahkikata müddeiumumî mu man gözü çeker, eğlendirirmiş ama tez yanlar bile az; bizim eski bulun imarı) başhklı bir yazımda şu sıvadık, sedef ve fildişi ahşab içlerimizi avinlerinden Orhan' Hamami el koy3 unutulur gidermiş.. Böyle eskiye ben lerimizi de pek merak etmezler, san'at adamındsn ne hayır umulur? Ama Emınönü, Beyazıd nahiyesi saat 21 de, yağiıboya üe teWİ6 ettik. Bugün ise Be rak eesedin boğazındaki çürükleri şüp zenmenin (1), araştırmalardan kaçıp ka vaktile üç beş kitab karıştırıp bir kaç klasiklik ötedenberi alışılmış kalıplar Kartal, Samaadıra nahiyesi saat 15 te, cümlelere tesadüf ediüyor: (MiHetin yasetile meşgul olanlar gene bir gün o yazıd ve Saitanahmed camilerinin alçı heli görmüş ve adliye doktonı tarafm fayı tembelleştirmenin adını «klasik ol şiir bellemişler, onlara güzel dendiğini» uymakta değildir, ölmiyecek şekiller ya ŞJe, Ağva nahiyesi saat 17 de, Üsküdar, dan yapılan muayene sonunda Morga mak» koymuşlar. duymuşlar, bugünküler de hep onlan ratabihnektedir. Bugünün san'at adam Merkez nahiyesi saat 15 te. lıır ki eski şevket ve miknetini idrak e pencereiermi ycnilamek kasdile bugünkaldınlmasma lüzum gösterilmişti. Desöyleyip dursuh istiyorlar. Onların dı da, kendi içinden gelen sese uyarak ve4/10/1942 pazar günü debileceğini ümid edebilirler, fakat Yah kü kübik aparümaniarda kuHandığımız Yüksek perdeden bir tklasik. dedöer nizde kısa bir müddet kaldığı ağzının şında bir şeyle karşılaşhlar mı, 'şaşın receği eserlerde o ölmiyecek, zaman Bakırköy, Mahmudbey na'ıiyesi saat ya Kemal Beyin gayet iyi teşbih ettiği tnodern pe«iE camlarla stilsiz adi çermi, şöyle kesip atacak büyük bir söz alkol kokmasından anlaşılan Ali Canm «Kör kazma» nm yıkıp mEhvetüği haza çeveler yaçnp teklık. Beyazıd medrese bir içki âleminde herhangi bir düşmam etnklerini sanıyorlar. Dillerinden düşür yorlar, anlamıyorlar. Anlamalan da bir dayanacak şekiller verebilirse yannm 10 da, Beşiktaş, Arnavudkc;.* nahiyesi klasiği olacaktır, şimdi kendisini beğen saat 10 da, Beykoz. Merkez nahiyest saat; in bir daha meydana gelmeaek üzeıe sinin etraftaa Oobeşinci as»r hıristiyaakk tarafmdan sarhoş edildikten sonra bo medikleri, şimdilik türkçesi de olmıyan tuhaf: miyenlerin, kötüliyenierin çocuklarma 11 de, Beyoğlu, Kasımşaşa siat 10 da, Çıktım semevata hak berser, ortadan kalkmış oluyor. Eğer sükut edi aıimarisroe göre bir muhafaza duvarı iş ğularak öldürülüp denize atılmış ol o söz ne âemekmiş, onu pek belirtmliforyarm örnek diye gösterilecektir. Klasik Şişli nahiyesi saat 14 te, Eyüb, KemerIndim senıecat ie beraber lecek olursa bu menhus (kör kazmad iedik, en sorva da Mıscrçarşısmda Türk ması çok muhtemel görülnıektedir. Di lar Çok kullaniLmrı her söz, ağızdan ağımimarî taritinde görülmedik bir ıısul ğer y i ı d a n Ali Canın ailesi müddeiu za geçtikçe anlamında az çok bir deği sözünden mana çıkarıyorlar da: «Yazık lik bir çığır değildir, eskimez, geçmez, burgaz nahiyesi saat 11 de, Sanyer, durup dinlenmeden milletin mufeaUedaK Kumköy nahiyesi saat 11 de, Şıle, Akça(RİzNihle ve hiç '\âr medenî milletin mi nnuniliğe müracaat ederek ölüm hâdi şiklik olacağından karanlıklaşır; o kadar oldu Süleyman Efendiye» denınnce an her zaman klasikierini yetiştirir. tmı, mukaddesatııu bilâmerhamet marî tarihinde göriteıed& bir zevk düş sesinin muhakkak bir cinayetle alâks ki gün gelir, hiçbir şey dememekle bir lamıyorlar! Beğendikleri, göklere çıkarkünden söküp mahvedecektir.) Şunu da söyliyeyim ki klasikçilerin a kese saat 14 te, Teke nahiyesi =aat, 12 de, 5/10/1942 pazartesi rünü «Bunlann hüsnü muhafazastnda her künlüğü ile kıpkızıl »e yalaşık bulaşık dar olduğunu söyl«oıişle*dir. Tahkikata olur. İyi bakın, yukandan korfcşanlann dıkları şiirleri biraz inceliyerek okuyun, ğırbaşlılıkla olsun, öfke ile olsun söylenEminonü, Merkez nahiyesi saat 18 de, Türk vicdanı bir alâka hissetmetidir ki çehreli bir cephe demeziemesi yapıyoruz gerek emniyet müdürlüğünce, gerekse kullandığı sözierin çoğu bu çeşiddendir. çoğunun hiçbir tnanası olmadığuıı görür meleri hoşuma gidiyor; onların sinirlen(kör kazma) yı ancak bu suretle tehrâb Bu konuda daha birçok'benz©rlerini sı adliyece ehemmiyetle devam olunmak Dinliyenler de hoşlamr, Kendilerine bü sünüz. Alıştıkları bir takım sözleri bu meleri^zamanımızda yeni bir san'at kay Fatih, Fener nahiyesi saat 20,30 da. s yük büyük işler açıldığmı, kendilerinin luyorlar ya! yeter, onlaruı elbette bir naşması olduğunu gösterir Genclerin 6/10/1942 salı günü rahyabUicim. Fakat size dogntdan doğ tadır. kâr hareketinden menedebiKriz» de anladıklariM sanırlar. Oysaki kulak şey demek olacağun sanıyorlar. Fatih, Merkez nahiyesi saa: 21 de. ruya bir ihmal şalıeserHH de haber verŞimdi de bir sene sonraH diğer bir yahepsi de eski kurallara uysaydı, eski ka*** larına hoş geien, kendilerini beğenmele7/10/1942 çarşamba günü meden geçenoiyeceğim: Kİasikçilerimizin çoğu klasikliği sede lıplardan ayrılmak İstemeseydi o adamzıma geçiyorum: Dört gece evvel Taksimde sokakta rini artıran karmakarışık bir beste, bir ce kahplarda arıyor. Bir şürin vezinli larm bir diyecekleri olmazdı, eskilikleri Beyoğlu, İstiklâl nahiyesi saat 19 da, 23 Şubat 1338 tarihli İkdam gazetesi OtBnhtıriyet kültürü Mimar S^ıan için yaralı bir adam bulunmuş ve poiisler uğultu duymuşlardır, işte o kadar. kafiyell olmasını istiyorlar, işte o kadar. İçinde rahat rahat çürürlerdi. Onlaruı ba Fatih, Şehremini nahiyesi saat 21 de, sahifekrinde: (Yetim İstanbul> başlıklı bir monoğrafi baarlar ve ona Ankarada tarafmdan Sürp Agobdaki Ermeni hasbir yazım var. Bunda (Macar Kardeşter) •Klasik» latincede tyüksek sınıftan, Altı beşle bir koşma, aruzla bir şarkı ğırıp çağırmaları, bugün yeni araştırma Üsküdar, Beyîerbej'i nahiyesi saat 19 da. tanesine kaldırılmıştı. Vücudünün bir büynk bir kadtriilirlSde heykel diker8/10/1942 perşembe günü yazm, içini saçma ile doldurun, bayıla lara girişen san'at adamlarmıız için caddesine yani şimdiki Saraçansbaşından ken ben dört yıldır uğraştığvm halde alâ çok yerlerinden bıçakla yarah olan bu soy eser» demekmiş Hangi eserlere soyEminönü, Küçükpazar nahivesi saat Fatih. tramvay durağına kadar olan geniş adam ifade veremeden ölmüştür. Hü dur, yüksek sınıftandır diyebiliriz? Böy bayıla okuyorlar. İçlerinden birini tanı büyük övmedir. kadarlara Sinanm en nefis eserlerinden 21 de, Fatih, Karagümruk nahtyesl saat çjnarlı yola yapılmakta olan yeni binaviyeti de bu yüzden tesbit olunamıyan k bir şey sorulunca, işin içine kendi rım, bir şairimize: «Benim dergime veBalattaki Ferruhlsethüda camiinin çöNURULLAH ATAÇ 21 de. bu şahsın cesedi adliye doktoru tara zevkimizi kansürmadan verebüeieğimiz receğin şiirlerin vezni, kafiyesi olsun, lardaki zevk ve san'at züğürtlüğünden ken çatısmı tekrar örttüremedim, yağLise öğretmenlennden fından muayene edilmiş ve Morga kal bir tek cevab vardır: Zamana dayanmış korum; serbest nazımla yazarsan alacı acı şikâyet ediyorum, 10/10/1942 cumartesi gün5 mur ve kar altaıöa som çiniden mihrabı dırılmasına lüzum gösterilmiştir. Be olan eserler. Öyle ise hiçbir şiir, resim, mam» demiş; dergisinde istediği çeşid(1) Benzenmek, taklid etmek demekAradan yıllar geçiyor, devirier deği ve ahşab Hssik mahfelleri de mahvolup Üiküdar, Kısıklı nahiyesi saa; 15 te. şiyor, benim saçlanm kırlaşıyor. 1935 girti.. Üşenmeaseniz gidip yerinde gör yoğlu emniyet âımirliğince hastanede ölen mimarlık eseri için, yaraüldığı günlerde den, ama hepsi de tatsız bir yığın man ür. 11/10/1942 pazar günü bu yaralı adamın kimler tarafmdan ya «klasiktir» diyemeyiz; öyle olup olma zume çıkıyor, yazanlarm arkadaşlarından senesinde «Cumhuriyet» gazetesinin 12 diikten sonra dört sene evvel çekilmiş Bakırköy, Yeşilkoy nahiyesi saat 10 ralandığı hakkında tahkikata devam e dığını zaman gösterecektir. Bunu kabul başka kimse okumuyor. Günahma girTerasnuz nüshasında doğrudan doğruya fotoğraflarmı da koleksiyonumda gorebiErenköy Kız Lisesi da, Beykoz, Ömerli ne.hıyesi aaat H dibnektedir. Hiç bir netice alınamamışedersek, herhangi yeni bir eserin «kla raemek için söyliyeyim, o klasikçinin (K.ÖT kazma) başlığı ile devam edıen üg lirsiniz. de, Beyoğlu, Hasköy nahiyesi sa?t 11 de, tır. Bu suretle meçhul adamjn cesedi müdürlüğü dergisinde serbest nazımla da bir şiir sik» olduğunu söylemenin yersiz oldumakalemi neşrederek kör kazmanın hâlâ Çatalca, B. Çekmece nahiyesi sact 11 de, Diğer taraftan bu tarthi şehıin büy^k esrannı hâfâ muhafaza etmektedir. çıktı, son derece, hemen kendi yazdığı Eski Notrdam dö Sıyon müdür muağu anlaşılır. faaliyette oiuşundan şikâyet edjyorum. Eyüb, Rami nahiyesi saat 11 de, Kadıbk imar yük.ünü üzerine alarak yıllarşiirler kactar kötüydü; o zaman anladık vinı ve İnönü kız lisesi felsefe hocası Aradan döri sene daha geçiyor, geçirıKlasik» eser yüksek sınıftan, soy bir kby, Merkez nahiyesi saat 10 da, Kızıldanberi binbir zorluk içinde çalışmakta Tüccarlar aşhane açacaklar diğim müthi? bir mücadelenin son pareser olduğu İçin, yeni yetişenlere ornek ki kötü olmak şartile serbest nazımdan Faıka Onan. Erenköy kız lisesi müdür toprak nahiyesi saat 14 :e, Erenköy n a olan İstanbul Belediyesinin eline, hangi Tüccarlar aralannda mutabık kala diye gösterüir. Ama bir gence: «Bu eser da anlıyabiliyormuş Biliyorura, dergisine lüğüne tayin edilrniş'ir. çalarından olmak üzere «Cumhurjyet» hiyesi saat 10 da, Kartal Penciıic nahieski bina kıymetüdir, hangisi değildir, rak Belediyeye yaptı'ilan bir müracaat sana örnek olsun» derr.ek, «Sen de ille gazetesinin 2 Ağustos 1939 tarihli nüsyesi saat 10 da, £arıyer, Büyük:lîre n a bunu bildiren arkeolojik bir tescil harie her gün iki bin fakire yemek vermek buna benzemeğe çalış, bunun dışmda hasmdaki bir yazımın yalruz başlığile hiyesi saat 10 da, Yenıköy nahi; :si saat tası veremedik, bu gidişle veremiyeceğiüzere bır aşhane açmağa karar verdik güzellik olamaz» demek değildir. Öyle başlık altındaki iri yazılan abp size sun16 da. Şile, Alacalı nahiyesi saat 12 de. mizi de ıacatia iddıa edebilirim. Çünkü erini bildirmişlerdir. ınakla iktifa ediyorum: olsaydı genclere bir tek eserin örnek o12/10/1942 pazartesi günü yirrai beş senedir bu işle miikellef tutuBelediye, bu karan umumiye: itibarile laurak gosterilmesi yeterdi. Oysaki biri«İbrahim Paşa sarayı yıkılırken: Bana !aH ve aytıi zamanda Belediyenin bu eski YENİ VE COK GÜZEL 2 FİLM BİRDEN: Çatalca, Boyalık nahijesi saat 11 de. açıksSzlülüğü cumhuriyet rejimi öğretti, eserlor işimle karşısına merci olarak di kabul etmiştir. Aşhanenin nerede açıl bırine benzemez, biribirinden büsbütün 13/10/1942 sah günü işte haykmycum: Bu saray yıkılırsa bu kilmiş olan (Eski Eserleri Koruma Encü masınm muvafık olacagı ve kimlere ye ayn görüşlerle yaratılmış türlü eserler Çaa'.ca, Karacaköy nahiyesi saat 11 de cemiyette abide meîhumu yok demek meni) adlı Encümeni Daniş (!) bu babda mek venlmesı lâzıaı geleceği süratle örnek diye gösterüir. Demek ki güzelliesbit edilecektir. 14/10/1942 çarşamba g nü tir» ğin ille uyulacak kanunlan yoktur; varilmî ve fennî salâhiyeti haiz değildir. Çatalca. Istrarca nr.hiyesi saa 11 de. sa bile bunların hepsini hiç kimse, hiçbir Saym okurlarımı tarih sırasile epeyce Yumurta fiatları Hulâsa abideleri koruma mefhumu üREX HARRİSON KAREN VTRNE ( Hurry Charlie ) 15/10/1942 perşembe g;inü çağ bulamamıştır, açık olarak belirtemeyakuılara getirmiş oldum, fakat daha Yumurta fıat'.an yükselmeğe nuuetarafmdan ovnanrmş macera zerinde baştanbaşa bir karışıklık sürüp Neş'eli ve gülünçlü bir miştir. Genclere örnek olarak «klasik» Çatalca. Merk;z nahiyesi saat 11 de. bitmedi. Bu'kaç gun evvel yaru 17 Temmayildır. Taze mallann sandığı 68 70, ve casusluk filmi komedi filmi. muz 1942 tarıhli «Cumhuriyet» te (Türk (^itmektedir ki bu işin esasında ve tefer engin mallann sandığı 60 liradır. Halbu denen bir takım eserler göslerilmesi kenBugün saat 1 de t?nzilâtll matine İstanbulun yıldönümü) başlıklı bir yazı ruatmda ilmî bir kalkyıma, mantıkî bir ki her gün şehrimize 150 200 sandık dilerine şunu söylemek içindir: «Gecmiş neşretmiştim. Bunun başlığındski (Türk silkinme yapmağa mecburuz, bu zaruret yumurta gelmekte ve bu miktar şehir günlerde bir çok eserler yaratılmış, ama çoğu zamana dayanamamış, unutulmuşİstanbul) tabiri de gene Yr.hya Kemalin ötedenberi ortaya dikilmiş dururken işte iiıtıyacmı katşılaaıaktadır. AŞKIN KVDRETİNI... LÜKSÜN İHTİŞAIvnN'I... HEYECANIN lar, şimdi onları güzel bulmuyoruz. İçBeyoğlu Halkevinin daracık salonunda şu İstanbul fethinin ve bu şehir TürklüZEVKİNİ TOPLIYAN BÜYÜK FİLM Rakıya göztası lerinden bunlar kalmış Doğrusunu isterTahtakalede Hasırcılarda 45 sayılı dükvermiş olduğu konferansın mevzuurıU ğünün beşyüzüncü yıldönümü kutiulanseniz bunlar da biribirlerine benziyen kânda şekerlemecılik eden ve Cihangirde adlandıran bir kelimeydi. Yüzlerce va ması hazırlığı münasebetile bu zaruretin karıştırılıyormuş eserler değildir; o kadar ki İçlerinde biYcniyuva sokağmda Güzelyuva apartıtandaşla birhkte bu konferansı dinüye azamî bir müstaceliyetle önlenmesi lüİnhisarlar idaresi, ispirıo mevcuuünü ribirlerini yıkmak için ortaya konmuş manının 5 sayılı dairesinde oturan ?anacek yer bulîmadan kapıdan dönen baht zumu hasıl olmuşturtuketmiştir. Rakı imalir.de kullarulan ot KançcMdis; .. ikao lhtıkârı yaprraktan sızlardan oluşum beni onun maneviyasoma da azaldığmdan piyasa ihtiyacını olanlar bile vardır. Araıarındaki aynlıkYüksek DDmar dun tevkıf edılmıştir. Yapılan cürmü tmdan uzak tutamazdı. Hatta onun ne arşıhyacak derecede rakı çıkarılama lar, bugün hepsini de güzel saymamıza S. CETİNTAŞ dığı gibi mevcud rakılar da fennî evsafı engel olmuyor. Bunlar size güzeh çirmeşlıuda göre, bu şekerlemeci; An. îrikasöyliyeceğinı bilıyor gibiydim. kinden ayırmağı öğretecektir. Güzel nedan bir şirket vasıtasi'e Türkiye; a ge. Benim gibi en âciz de olsa milletinin haız değUdir. Dünya cennetinde yaşadıklarl en güzel aşk, bütün seyreder,leri tirtilen kakao yağının kilosunu 647 kubüyuklüğune ve millî san'atının üstünTabii surette fıçılarda dinlendirilmesi dir, çirkin nedir? İyice söyliyemiyoruz; .L A K O N G A . nın mesteden en eüzel filmdir. şimdiye kadar hiçbir san'at adamı da ruştan satacak yerde, 1300 kuruştan satlüğüne inanmış bir san"atkârın ruhunda lâzım gelen rakılar için sun'i şekilde ayProerama ilâve: WALT DİSNEY'in renkli M İ K İ S İ nnuhılmaz yıldtzı mıştır. Sur üstü yakalanan ve hemen iilkü ve fikir birliğüe yaşamış ve onun ni vazileyı görnıek üzere. göztaşı kulla söyliyememiş. Ama size örnek olarak Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine. gösterdiğlmiz bu eserler sizde güzellıği Mıiii Korunma mahkemesine gönderilen kalbinde çok yerli ve temiz bir köşesi nılmasma başland)ğı söylenmektedir. şekerlemecinin muhakemcsı. şahidlerin Kaber aldığımıza göre, İnhisarlar Vekâ sezmek gücünü uyandırabilir. Sakm gübulunan yegâne Türk şairi Yahya Keçağırıhnası için kalmıştır. leti, ispirto istihsalini çoğaltmak için zelliğin yalnız bunlarda olduğunu sanmaldir. Bu hâdi=2yi benim şahsiyetimİE maym; öyle sanırsanız bu eserler kendibir otomobıl lâstiğini 250 lirayeni tedbirler almak üzeredir. ölçerek küçümsemck doğru değildir. lerinden beklediğirr.iz hizmeti görerr.elan sattı£ı İddiasiie Sırkccide Ebussuud Çünkü ber.im ruhumda ve kalbimde oMekteb defteri buhranı tarafmdan çok güzel bir tarzda yaıafılan miş, sizin zevkinizi işliyememiş demekaddesinde lâsük kaynakçısı Avni Yakın nun bulabildiği yer; geçTnişteki idıealist Piyasada mekteb defteri buhranı de tir; çünkü zevki olan adam yalnız kenhakkında tahkikat evrakı hazırlanmış, büyük Türk san'atkârlarının yanıbaşmvam e:mektedir. Kâğıd birliği tarafm disine öğretileni beğenmekle kalmaz, dosya Millî Korunma müddciumumiliğida, ayni grupdadır. dan defter tüccarlanr.a kâğıd verilerek daha ilk karşılaştığı şeyde de, yenide de ve ne yoilanmıştır. Dün Mimar Sir.an İranı, Mısın, Yunamekleb defterleri haarlatılmıştır. F a güzellik olup olmadığını sezer. Klasik Taksimcle (Kristalj çal^ılı ve içkili nistan ve İtaıyayı dolaşıp orta Avrupaya Parlak komedi filmini görmeğe hazırlanlnlz. kat piyasaya çıkartılmasma izin veril eserlerle geçirüecek zamîn kafayı dakazınosu, bir müddet evvel, garsonlumkadar uzanmış ve bütün milletlerin ınimemiştir. BU S A U AKŞAI\nNDA\ İTİBAREN raltmaz, genişletir; güzelliğin yo'u bir daıı biri ekmek için müştcriden fazla marî eseıîerini tetkık etmiş olduğu halde ile beraber pek parlak bir Birliğe müracaat eden kırtasiyecilere olmadığını öğretir. Gerçi klasik eserlere para aldığıncian, millî korunma mahkekendi millî san'atınm üstünlüğüne daha tüccarlardan defter alabilmeleri için saplanıp kalmış, onların dışmda hiçbir tarzda yarattıklan, hissî ve mesinin kararıle 7 gün kapatılnT.ştı. Bu çok inanarak 53 yıllık Hassa mirnarhordino verilmemekte, sat:cılara birlik tamüessir bir mevzuda ;üzellik bulunmadığmı söyliyenler olakazinonun garsonlanndan Azmi de, rakı ğjıda hiç bir yabancı malzeme kuilanrafından €mek:eb dffterleri tüccarlar caktır; aldırmayın onlara, onlar yaradıve meze ihtikârı yapmaktan dün İstanmadan Türk mimarisinin kendi temeü ütarafmdan j'alnız mck:eblere dagıtılalışlarında güzelliği sezmek gücü olmıyanbul ikjnci milli korunma mahkemaEİne caktır» denilmektedir. zerinde yükselmesine hayaüıu vakfetlar, ancak öğrendiklerini bellemeKİe kaverilmiştır. Şıkâyce nasaran, kazinoya mişti. Piyasada san müsvetjde defteri. eseri acak zavallı kimselerdir.» giden Zeki Uyamk isimii bir rnüşteri, cedid kâgıdı. dosyalar ve resim kâğıdı B Ü Y Ü K S A N ' A T K  R Bugün de Yahya Kemal Garb kültürüyarım HtreMk bir şişe «Fev'.ek» rakısı ile karton bulmak imkânı yoktur. nü iyice hazmetıiıiş ve Garb şehirlerini «Klasik» sözü böyle Enlaşılmoa insanı içtiği halde, kendısir.d?n, üstelik tariîe karış kanş gezmiş ve oralarda yaşamış ?eniliğe götürmesi gerektir, çünkü gencfazl?s:le «Altınbaşs rakısı tedeli alınRarnazan 1 5 Cumartesi olduğu halde İs:anbulun Türklüğüne Lere örnek diye gösierilen eserler kendimı=tır. Diğer taraf an; bluün içkilerin hayranlığını artırmış, meçhul Türk sanierinden önceki?ere benzenmeğe kalkÜçüncü harikulâde programı bir haftadanberi meze ile getiriimesi gerekli iken, bu aîkârının dehasma daha çok hürmet etmamışlardır; hepsi de zamanlarında yepmuvaffaklvetle devam ediyor mü^teriye meze için ayrıca para ödetilmiş, milletinin ve millıyetinin faziletlejrenidir. İçlerinde, bugünün yeni eseıler; Tamamen veni tscrübe ve hü«erler araslnda <d miştir. Muhakemede. Komik Cevdet rine âşık realist bir Türk şairidir. İşte o 12 gibi, öfke ile, türlü kötüleır.elerle karşıBİK İNSANIN UÇMASINI GÖ3TERMEKTEPİR. Galdurucü de müdaiaa şahidi olarak 1 '5 lo 27 ıy j ı Vasatî bunun içindir ki dür.kü üst:d koca Sinalanmış olanlar çoktur. Bugünkü san'at Sayln seyircilerimize bu flrsatı karırmamalarlnl dınlenilniistır. Diğer bir nvadafaa şaiıidi 1 ,0 ı n10 10] adamlarmın ille dünkülere benzenmele6 Oi na kalbimdeki hürmetin malzemesi neyse Ezanî bilhassa tavsive edenz. Tel 42900 dınierJlnıek üzere, muhakcmenin devaFilminde BU HAFTA bugünkü Yahya Kemale de ayni malzerini, onların uyduğu kurallardan çıkmamı, başka gü.".3 bırak:lır..îtır. me ile kalbimde bir hürmet abidesi örülüdür. Ve ona ithaf etmek üzere neşriyat « Yolcu treninin en arka vaOaffet Suphi Öteden, Haydarpaşa vadsğarcığımdan bulup buluşturup yukarıgonu yolda çözülerek bir yardan aşa•^ purjmın üst güvertesinde bir kenara ya sıraladığım psrçalar da bunun şahifCiya yuvarlandı. Bereket bu vagonda oturmuşt^. Bütün dünyaya küsnıüş gibiSİNEMA SEYİRCİLERİNİ didir. yalnız ıkı yolcu vardı. Eunlardan bibir haü vardı. Gözleri uzaklara tâ uzakrine hiç bir şey olmamış, diğeri ise pek GAŞYETMEKTEDIR. lara dalmıştı. Eızkulesine uzun uzun îeci şekilde can vermiştir. Cescdi de Yirmi bir yıllık ncşrıyatımdan aldığım baktı. Mari gökte süzülen beyaz martıBueün saat 1 de tenzilâtlı matine = pek garib bir vcziyette bulunuyordu. lan öeyrederken, içi gene sızladı. Kenşu parçalar ispat ediyor ki Yahya Kecini yalnız, yapayalmz hissediyot'du. olan eksikliğini biliyordu. Meşhur c.3 marrış ayni vaziyette dışarıyı seyredi kendini yerde buldu. Toz toprak içmdey Son nefesine kadar (Bir Gün Gel^cek) mal isimlendirmiş olduğu Kör kazma di. Vagon devrilmıştı. Çabuk anladı. Bır isimii romanını kolları arasında sakSanki bütün insanlar birleşmiş onu bir ğildi. Evet, eğer ismi meşhur bir ,sim yordu. bir türlü durmamış, en sonunda onun da Safiet merak ve hajrstten çıldıracak tren kazası olmuştu Doğrulnıak istedi lıyan bu talihsiz zat romancı Saffet kenara atıvermeği kararlaştırmışlardı. olsaydı, eserleri pekâlâ basılırdı. benim gibi ruhunda derin yaralar açmış Saffet Suphi vapurdan indi, gara gir gibiydi. Bu acayib adam nereden çıkmış Hayret! Hiç bir şey olmamış bir tek yeri ouphi Öıeden allesine teessürü'nüzü Kızgınlık duymuyordu, yalaız meyus.u, olan İprahim Paşa sarayı üzerindeki haiMerak ve hevecan şaheseri dilsriz...» Aradan di. Elinde biricik bavulu hemen va tı. Gözlerini yalnız sırtım gördüğü yol çizilmemiştı. Etrafma bakındı. Birden gö. bildirir, teselliler i hem de çok. leyi yaratabilmiştir. bir kaç gan geçti. Ssffet Suphi memSaffet Suphi memleketini düşündü; gonunu buldu ve yerine oturdu. Ağzmı arkadaşına drlkmiş düşünüp duruyordu. zü bir yere iıişti ve tüyleri ürpeıdi. Fecı ieketine, karısının yanına dönniüstü. Fakat ben şunu da haber vereyim ki oradan ne ünıidlerle yola çıkmıştı; ne bıçak aşnııyordu, öylece bekledi. Tren Zaman bir yandan akıyordu Geceyarısı bir manzara karşısmdaydı. Garib adam Kimseye görünmeden bekledi. Hakikatkör elemanlar arasmda «kazma» yal(Türkçe) Baş rollerde meşhur ümidlerle İstanbula gelmışti. Çocukça terıha idi. Kornpartımamna daha kimse olnnuş, f?.kat gcrib yolcu hâlâ pencerenin yerde uzunlamasına yatmış ve başı parça te. bu bekleyiş ıızun sürmedi. Bütün tânız değildir. Kör kalerrden başlaylp kör Amerikan tayyarecisi Di:k Merparça tanmmıyacak hala gelmişti. tanınhayaller. Halbuki romanının basılma gelmemişri. Yalnız seyahat edeceğinden başmdan ayrılmamışü. rnala, kör fırça, kör çekiç diye bir çok rill Jack Lambie Paula Stone biler sefeıber olmuşlardı. Bu kadar biraz memnun oldu. Fakat tren tam Saffet Suphinin gözüne bir damla uyku mıyacak! Saffetin beyninde bir şimşek orijinal reklâmı yapılmış bir kitabı bassmdan, kapışılmasmdan ve isminin birşeyler sayabüiıım ki bunların hepsi yapı A^ıca: Türk sazile Asker oldum hareket ederken kapu açıldı ve içeriys girmiyordu. Ne kederinden, ne de uyden en meşhur isimler arasmda parlaparladı ve tahteşşuurunun derinliklerm mak fusatı kaçırılamazdı. Bayan Siffet aletleri ve eski mimarî eserlerimizin mupiyade ve Hindsitan, esrar diyan masından ne kadar emindi. Yalnız ken kısaboylu gözlüklü bir adam girdi. Saf kusundan eser kaîmıştı Bh ara gbzü o den bir emir yükseldi. Kendini bilmeden Ötedene bir jiğm teklif mektubu geldi. kadderatı üzerinde rol sahibidirler. (Kültür filmi) di değıl, kansı da ayni şekilde düşünü fet Suphinin orada bulunduğunu farke turduğu kanapenin üstüncîe duren bavu deli gibi atıldı. Sanki her şeyi en ufak (Bir Gün Gclecek) İsimii romaa bayordu. Belki de o daha emindi. Saffet dememiş gibi bir hali vardı. Yalnızmış la iliçti. Kapağı aralıktı ve aralıktan ufak noktasına kadar hazırlıyan bir sihirbaz Suphi içini çekti; vapur Haydarpaşaya gibi ba\ulunu karşısına koydu; siyah deftsr gibi bir şey kaymıştı. Dikkat etti. mevcudmuş giti nüfus cüzdam hemen sıldı, satıldı ve okundu... Çok me ? hur yanaşıyordu. Biraz sonra trene binecek şapkasını astı ve kocaman mendilini çı Zorluk çekmeden gri kaplı nüfus kâği önünde duruyordu. Bunu aldı, sonra oldu. Artık Saffet boyuna roman yamütevaffanın ve ertesi sabah kendini memleketinde kardı, gözlüklerini sildikten sonra saçsız dını tanıdı. Garib adamm hüviyet cüz kendininkini, evet, Saffet Suphi kendi üiyor ve karısı bunları evvelce yazdığı eserler diye Istanbuia başmda gezdirdi. Saffet Suphi hemen bulacaktı. Boşa giden bir yoîculuk ve danı.. nüfus kâğıdım adamın cebine yerleştir yolluyordu. yıkılan hayallerle ümidler. Romanını hemen derin kederini unutmuş, merak Artık kendini tutamıyordu. Gözlerini di. Dağılmış bavulujıdan rcmanınm kalın Saffet Suphi Öteden ismi en msşhur hiç bir tâbie kabul ettirememiştü Kimi içinde bu garib adama bakıyordu. Adam hareketsiz duran adamdan ayırmadan e defterini çıkardı, adrmuı kolları arasina ısimler arasmda parladı. Fakat o, kaza «çok işimiz vars., kimi «kâğıdımız yoks. ayağa kalkmış, pencereyi açmıştı. lini uzattı ve cüzdam aldı. Boğazı kuru soktu Tam bu sırada koşuşmalar oldu ve gecesi gördüğü acayib adamı aklmdan Bütün dünyanln en meşhur eseri olan ve milyonlarca basllan bu kitab bekliyen kaç eser var^ kimi «biz size karşısında şaşkm adamlar gördü Saffet çıkaramıyordu. Bu adama aid tek bir •nuş, alnı terlemişti. (Dost Kazanmak) muharriri Karnegie'den ÖMER RIZA DOĞRUIi'un sonra haber veririz» demiş, fakat hepsi Tren hareket edeli üç saat kadar olİşte tam bu sırada müthiş bir gürültü, Suphi daha fazla dayanamadan bayıldı. nefis kalemüe terciıme edilmis ve üçüncü basımı clkmıstlr. iz meydana çıkmadı ve ne arıyan. ne Saffet Suphiyi atlatmaktan başka bir muş, hava iyiden iyiye kararmıştı. Gamüthiş bir sarsılma oldu. Bir an Saffet Ertesi günü gazctcden eşlne ietadüf de soran oldu Saffet ara sıra ^Ben HıNefis cildü 150 kunıştur. AHMED HALİD KİTABEVİ sey yapmamışü. Bütün bunlasa sebeb rib adam hâlâ pencerenin bajından ayrılSuphi kendini kaybetti. Ayüdığı vakit edilmiyen bir haber veriyorlardı: zırı gördüm» diye mırıldanırdi. Abidelerimiz ve zihıtiyetimiz! =^=E=. Yazan : • J Ciısayeî kasa mı? Tophanede bulunan ölü hakkında tahkikat genişletiliyor ' SOHBE T Partinahiye kongreîeri 1 ilkteşrin günü başiıyarak ayın 15 inci • günü bitecek Klâsik Nurullah Ataç Yazan : \ Sedad Cetintaş Bugütt T  K S İ M Slnemasmda Parisin Son Günîeri K A PT1 KAÇT1 Korunma mahk^nelerme göndcnienier Bugün \4 A h E Sihçft^şvttfla MEMNÜ MEY VA Barbara STANWYCK Henry FONDA'nn J UD Y GARLAND'm George Murphy Loretta YOUNG ve Ray MİLLAND Charles Winniger KAD IS7ER SİİMER SİNEMA&INBA KÜÇÜK NELLİE CAZ SWÎNG BEŞİKTAŞ Bahçesinde tkindl I ZATİ SUNGVR Yatsı j SÂRÂY = ı\UçUk hikâye Şöhret Yazen: Sctvan Gizli j AtSantik Tayyareeilerl ' SOZ SOYLFMFK Ve İş Başarmak San'ati