21 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

21 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Mayıs 1935 Ruhi bahisler Cumhuriyet NELERE SİNİRLENİRSİNİZ? Selim Sırrt Tarcan Bilmem dikkatinize ilişiyor mu? Kıymetli muharrir Bayan Suad Derviş memlekette isimlerini, resimleri ni veya kendilerini tanıdığımız fikîr adamlarından soruyor: Nelere sinir lenirsiniz? Bana kalırsa bunu tersine sorma lıydı: Nelere sinirlenmezsiniz? Çün kü yalnız bizde değil, bütün dünya da sinirlerine sözü geçen, iradesıne hâkim olan insanlar parmakla gös terilecek kadar azaldı. Cemiyetin kadını erkeği muhakkak sinirlerinin esiridir. En kenar mahallelerden başlıyalım en şık, en süslü apartıman lara kadar hayalen şöyle bir dolaşa lım. Bütün sinir kirişlerinin gergin olduğunu görmekte hiç güçlük çek meyiz. Şöyle bir îstanbulun Galata köprüsünden geçen insanların yüz lerine de bir bakalım! Hepsinin su ratlan askın! Şapka çıkarışlan, el sıkışlan, söz söyleyişleri ödünç para verir gibi hep istemiyerektir. Her gün etrafındakileri kıran, inciten, hırpalıyanlar emin olunuz ki sinirlerine sözleri geçmediğindendir. Bir koca gözünüzün önüne getiri niz ki tüccardır, işleri iyi gitmiyor. Bir muharrir düşününüz ki yazdığı eserleri okka ile satmak mecbnriye tinde kalmışür! Bir baba düşününüz ki evlâdının mekteb parasını bul makta güçlük çekiyor, bir kadm düşününüz ki sıhhati bozuktur, geceleri uyuyamıyor veya yediğini hazmedemiyor. Böyleleri sinirli olmaz da ne olur? Buna bir de kaprisleri ye rine getirilemiyen, şampanya içemediğinden, bir spor otomobili alamadığından, balolarda giyecek çeşid el bisesi bulunmadığından, Binicilik kulübüne giremediğinden, hulâsa iste diği gibi gezip eğlenemediğinden, bol para harcıyamadığmdan sinirlenen zümreyi ilâve ediniz. Ekseriyeti manen bu kadar mustarib olan bir ce miyetin artık iradesine sahib olmasına imkân var mıdır? Evet hep biliyoruz. Hayat daimî bir savaştan ibarettir. Fakat hüner o savaş içinde biraz da dinlenmesini bilmektir. îşte«biz onu bilmiyoruz. Sirurîn dort büyük dü|mani var an? Kcdci, enül§e, OEÜATU, kahır! Feci bîr kaza Kültür müfettişi Ekrem Konyada pözlerinçlen yaralandı Çjöriufer Muvaffakiyet alışkanlıkları vardır. Kolleksiyon merakhlan, kendi kitablarile kütübhane ler doldurma meraklüan ve saire.. Etem tzzet te öz türkçe, saf türkçe roman falan, filân yazabilir, neşredebilir, basabilir. Bu onun ve basacak, sata cak babayiğitlerin bileceği feragat, nezaket işi.. Şu, sana ne oluyor? Bu kadar basit olsa mesele yok azizim. Fakat Etem tzzet Kasımpa şa öz türkçesile roman yazacak, Nu rullah Ata eski Grek serpintileri ka nşmış eski Girid öz türkçesile tenkid edecek ve üstad da beni yolda yakaiayıp Osmanlı türkçesile nasıl Cenevreye sokulup bu yaldızlamayı yazdır dıklanm anjatacak. Buna can mı dayanır? Gerçi adamcağıza acnnamak mümkün değildi ama romandan çıkacak mesele bu kadarsa şimdiden hepimi ze büyük geçmiş olsun! Cürüm ve ceza! Vapur saat on birde. Tam vapura geldiniz, iskeleleri çekiyorlar. Bilet almadan vapura girdiniz. Bu harekcdu bir cürüm olduğunun farkında mısı nız? Evet cürümdür. Size bu cünnunüzün cezası olarak Akay tdaresi tam bir misli ceza keser. Veya biletinizi kaybettiniz. Bu da bir cürümdür. Bunun için de sizden bir misil ceza alırlar. »•* Kanunun cürüm tamdığı birçok şeyler var. Hırsızlık cürümdür. Bir adamı dolandırmak, borcunu ödememek. bir başkasraa zarar verecek hareketlerde bulunmak ayn ayn cürümlerdir. Bu cürümlerin boyuna göre kanun ceza verir. Ama vapura geç kalmamn, veya bilcti kaybebnenin cürüm olduğu hrçbir kanun kitabında yazılı değildir *** Bu fikri söylediğim bir zat itiraz etti: Akay Idaresinin nizamnamesine göre bu bir cürümdür. V e bir misli ceza ile cezalandınlır. Başınuza bir felâket gelir. Bundan tabü ne olabilir. Çünkü hergün he pimiz gözle görünmiyen, hatıra gel miyen türlü felâketlere maruzuz. Fakat çoğumuz o felâket gelmeden ü züntüsünü çekeriz, üzüntü ile hal lenir yuğrulur ve kahır içinde yaşanz. Tabü elemi, mihneti itiyad ha line getiren ve bir acıyı hazmetme sini bilmiyenlerin sinirleri daima yorgundur. Birçok insanlar vardır ki akşam yatağına yattıklan zaman ertesi günün işlerini kurarlar, o kadar çok kurarlar ki uykulan kaçar. Size binlerce yurd gösterebilirim ki akşam yemeğinde çoluk çocuk güle oynıya yemek yemeleri lâzım ge lirken baba devam ettiği dairede ve Işten el çektirme Geçenlerde gümrük teftiş heyetinin bir meseleyi tetkik ile meşgul oldu ğu ve bu meyanda îstanbul ithalât gümrüğü muayene başmemuru Hâmidin Bakanhk emrine ahndığı yazılmıştı. Dün Hâmidden aldığımız bir mektubda bu isten el çektirme meselesinin ne tetkikatla, ne de adli bir takibat safhasile alâkadar olmadığı, kendisine yapılan tebligatta da görülen idari lüzum üzerine işten el çektirildiğinin bildirildiği yazılmakta ve icab eden itirazı yaptığı ilâve olunmaktadır. ya ders okuttuğu mektebde kendisiMahmud Yesarinin ni sinirlendiren hâdiseleri sofra ba yeni tanmmağa başladığı şında dizer döker, kızar, köpürür, taUmumî imtibanlarda bulunmak üzezamanlardı. zamanlar şar, yenilen yemeği hem kendisine, re bir müddet evvel Afyonkarabisara dı. İlk romanı hem ga hem etrafındakilere zehir eder. giden, Kültür Bakanlığı genel mü zetelerin, hem kitabcılaNekadar çok zevce tanınz ki koca fettişierinden Ekrem, maatteessüf ora Iann gözünü çekmişti. lannın güleryuzüne hasrettirler. Akda pek feci bir kazaya maruz kalmış, Mecmualar küçük hı şam oldu mu kadım bir helecan alır. her iki gözünden de tehlikeli bir su kâyelenni, tiyatrolar piyeslerini kaoı Çocuklara ayn, ayn tenbih eder. Arette yaralanmıstır. Ekremin, gözlerinşıyorlar, bir taraftan da Babıali cad man uslu oturun! Gürültu etmeyin, den aldığı yaralann Afyonkarahisarda desinde göze görünmek istiyen genc babama kızdıracak birşey yapma tedavi edilmiyecek kadar vahim oldu edibi hanl hanl anyorlardı. Bir müdyın! Bu tedbirlere kadm neden lü ğu, orada yapılan ilk muayenede andet kimse buna muvaffak olamadı. Kizum görüyor? Çünkü bay sinirlidir, laşılmış ve dün tstanbula getirilerek tabcı Semih Lutfi çelikten asa, demiryani sinirleri bozulmuştur. RutubetCerrahDaşa hastanesine yatınlmışbr. den çank yaptınp yol lara düştü. Araten nem alıyor! Burnundan kü alınHâdise şu şekilde geçmiştir: ya taraya nihayet üstadın oturduğu mıyor! Genel müfettiş Ekrem, Afyonkarayeri buldu. Yesari bir apartunanm Bunlara çare! Evet bunlara çare hisarda, sokaktan otomobille geçerken, dördüncü katmda bir oda tutuyordu. şudur. tnsanlar mes'ud yaşamanın ve çocuklar tarafından otomobili taşa tuOdada tek bir yatak, tek bir iskemle etrafındakileri mes'ud etmenin yol • tulmuştur. vardı. Ziyaretçiyi biraz garib karşılalanm arayıp bulmalıdırlar. öyle ise Bu esnada, gerçi otomobil bütun hıdı. Sonra tek sandalyayı uzatarak: evvelâ beşer makinesini yıprandır zile yoluna devam etmek istemiş, fa « Bravo, dedi, beni nihayet görmamak için ona dinlenme vermelL îş kat, taş yağmurundan kendisini kur meğe muvaffak oldunuz. Oturunuz. vakti iş görmeli! Yemek vakti yemek taramamış, otomobilin camlan kınlmış biliniz ki bu kolay değildir. Çünkü evyemeli! Uyku vakti uyumalı! Eğlenhr. Bu sırada, kmlan cam parçalarile velâ beni gönneğe gelen olmaz, sani ce vakti de eğlenmelidir. Akşama kaher iki gözünden feci bir şekilde ya yen de tek iskemlem vardır ve ayağı dar didindiniz, iş gördünüz, yorulduralanan Ekrem ancak şoföre «dur» kınkürl nuz, güldünüz kızdımz, onları orada emrini vermiş, büyük bir ıstırab ile otoYoğurtta hududl bırakmah eve taşımamah. Tıpkı bir mobilin içerisine yığıhvermiştir. Kenkitab okur gibi, nerede kaldmızsa disi derhal memleket hastanesine naker yiğitin bir yoğurt yîyişi varsahifeyi orada kapamalı ve iş kita ledilerek ilk tedavisi yapılmış, birçok dır, derler. Ben yiğit desçilim bını eve götürmemeli. Orada açıla cam parçalannın Ekremin gözlerine ama bir yoŞurt yeme usulü ecak, seve seve okunacak canlı bir girdiği görülmüştür. Bu parçalan çı dinmiş bulundum. Öğünmek gibi olmayurd kitabı var. Uyku vakti artık kikartacak hassas aletler, Afyonda mev sm, bu usul matbaada bir özellik (hutablar kapanmalı. Ne mahiyette o cud olmadığı için kendisinin tstanbula susiyet) te olmuştur. tngilizlerin saat lursa olsun sımsıkı kapanmalı. Çünnakline lüzum hissedilmiştir. 5 çayı yerine ben de hergün küçük bir kü sabah o kitablar kendiliğinden aEkrem dün Cerrahpaşada mütehaskâse yoğurt almağı âdet edindim. Vüçılır. Her can sıkıcı işin teselli tarasıslar tarafından muayjene cdilmiş ise cudüme yararhğını pek anlıyamadım; fını aramah. Üzüntünün altında kal de, kat'i bir fikir edinilememiştir. Bufakat ulusal ekonomiye, hele dolayımamağa uğraşmalı, ümid ve cesareti gün, daha ince bir muayene yapıla sile Terkos suyu istihlâkine hizme elden bırakmamalı. Amerikalı profecaknr. Gözlerde ecnebi mevad olmatim hatırlıdır. Düşündüm ki matbaa sör (Marden) in bu sözlerini hergün dığı tahakkuk ederse her iki gözünün da bir kaşık bulundurmak ve bir de butekrarlamah: de kurtanlması ümid ediliyor. Aksi nu temiz bulundurmak güç. Bir kutu cHer elem, her keder, her üzüntü takdirde mütchassıslar pek ümidvar gökartvizit yaptınyorum ve hergün bir tabutumuza bir çivi çakar. Her neşe, rünmüyorlar. tanesini ikiye kıvınp portatif kaşık yaher sevinc, her gülüş tabutumuzdan Ekremin maruz kaldığı bu kazada pıyorum. Bazı günler odalarda beni bir çivi söker.» bir kasd mevcud olup olmadığı hak • arayıp ta yoğurda bulanmış bir kar Çivi çakmak veya çivi sökmek inkında henüz kat'i bir netice elde ediltımla karşılaşan arkadaşlar «Feridun sanın elinde değildir, demeyiniz. Çameraiştir. Bu husustaki tahkikat Afyon yakınlarda olsa gerek, izini yakala lışmasını ve dinlenmesini bilen, kenvilâyeti tarafından yapılmaktadır. dık» diyorlar. Dün bu yüzden bir hâdine bakan, yaşamaktan zevk duyan Bu pek genc ve çalışkan müfettişe dise oldu. tstemediğim halde • komik insanlar tabutlarından çivileri kolaygeçmiş olsun der, teessürlerimizi beyan liği yüzünden yazıyorum. lıka sökerler. ederiz. Dün bizim yoğurt faslına bir arkaBir makine gibi durmamasıya İş daş ta iştirak etti ve ccbinden bir kartliyen ve yaptığı işi bir angarya te vizit çıkarıp yemeğe hazırlandı. Me lâkki eden, isteksizlikle çalışan kim ğer hazret yoğurda ekmek için toz selerin elbette ki sinirleri yorulur. Aşeker de getirtmişmiş. rasara dinlenmek, işe ara vermek, yo Yahu, dedim, biraz da benim örulan kafayı zorlamamak lânmdır. nüme döksene? Ister vücud, ister dmiağ midemiz gi Hayır, yen'şmiyecek, yalnız kenbi muayyen saatlerde işlemeğe ve dindi önüme dökeceğim. lenmeğe muhtacdır. Fakat nasıl olsa bu tarafa da Herhangi bir işte yorulmamak çabulaşacak? relerini aramah ve makineyi arasıra Bursa (Hususî) 15 yaşmda Ah Hayır bayım, senin tarafa bu dinlendirmelidir. Bilmek lâamdır ki med oğlu Muharrem isminde bir genc laşmaz, yalnız kendi önüme dökece bütün yapılan işlerin temeli sağlık yıkanmak için Nilüfer kanalının mih ğim! tır. O bozuldu mu ilk tesirini sinir rablı köprü kısmındaki su tersib ha Kahveciye bağırdım: lerde gösterir. Büyük harb hasta bir vuzuna girmiş, fakat yüzmek bilme Çabuk bana şekersiz bir çay! nesil yetiştirmiştir. İşe temelinden diği gibi, buradaki su tesisatınm yüz Arkadaş telâşlanarak sordu: başlamak, evvelâ sağlam olmamn çameye de müsaid olmadığmı bilmiyen Ne yapacaksın şeftrsiz çayı? relerini aramak lâzımdır. Istırab i Muharrem boğulmuştur. Müddeiumu Yoğurda dökeceğim. çinde yaşıyan insanlann yüzü gül mî muavini Feridin, ycrinde yaptığı Canım çocuk musun, yoğurda mez. Evvelâ uzviyetinizdeki ahengi tahkikata göre çocuğun ölümündc bir çay mı dökülür? yoluna koyunuz. Göreceksiniz ki yükasd olmadığı anlaşılmıştır. Sana ne, dedim, kendi önüme zünüz gülecek ve vara yoğa sinirlenMaamafih geçen hafta da kanalda dökeceğim. miyeceksiniz! böyle bir vak'a olmuş ve bir çocuk bo Fakat benim tarafa da bulaşa SELİM StRRI TARCAN ğulmak üzere iken güchalle kurtahl • cak. mışb. Bunun için artık kanal tesisa Mr. Miley döndü Öyle ise haltetme, dök şekeri! nnda yüzmenin menedilmesi lâzımdır. Bunun bir tarifi vardır ama §imdi Ü ç gün evvel Ankaraya giden A tleride toprak bendin toplıyacağı hatınma gelmiyor! merikanm Moskova elçiliği müsteşan Büyük gölde yüzülebileceğine naza Mister Wiley dün sabah İstanbula ran sîmdiden acele etmemek için oraMesele bükadarsa ? dönmüştür. ya bir jandarma noktasının dikilmesi r Eyvah! diye feryadı bash. Hetemenni edilmektedir. pimiz ona döndük. Dün gelen gezginler Ne oluyorsun yahu? Nen var? Kazo d'İtalyada konseı Nasıl bağırmayayım, be bira 20 kişilik bir Fransız gezgin grupu Musiki muallimi Matmazel Arpine der, Etem tzzet nihayet bir de öz türkdün Belgrad yolile tstanbula gelmiş ve Arokelvanın talebeleri tarafından bu çe roman yazıyormuş; nasıl ah demeşehri gezdikten sonra Yunanistana git cuma günü saat 18 de Beyoğlunda yeyim? miştir. Bunlardan başka tngiliz bandıKaza d'îtalyada bir konser verilecekralı Orford vapurile de dün şehrimize Peki amma, dedik, herkesin bir tir. Programda muhtelif garb kompo500 tngiliz gezgin gelmiştir. zevki, bir merakı, iptilâ halini almış zitörlerinin eserleri vardır. Hatırbyor musanuz ? 1 Frank kelimesinden neler an larsınız? 2 Capitole nedir? 3 Calas kimdir? 4 Kanaryalarm öz yurdu olan adalarm adları? 5 Bizim Konyamızm adile ilginli eski bir masal var mıdır? 6 Guttemberg hangi yılda doğdu, hangi yılda öldü? Heykelleri ne rededir? 7 Goethenin en meşhur eserleri hangileridir? (Karşüıklan yarınki sayımızda) Dünkü sorgalar C« hcarşthhlart; 1 Bugünkü Efganistan hükumetini \nm kurdu? C Dost Mehmed Han. 2 Hügonun 31 yaşında iken se vip te ölünceye kadar karşılıklı ola rak aşkına sadık kaldığı kadın kim dir? C Aktris Dronettir. Bunların gönül birlikleri elli yü sürmüştür. 3 Yumak biçimindeki fotoğraf kâğıdlarını kim icad etti? C Amerikalı Eastman. 4 Fransız edibleri arasında baba ve oğul olarak aynl zamanda ün almış olanlar kimlerdir? C Dumas adlı baba oğuL Biri Dumas pere, biri Dumas fils. 5 Fransa ihtilâlinin liderlerin den «Marat» yı kim öldürdü? C Charlotte D'armont adlı genc bir kız. 6 Bugünkü Romanya Kralı Ikinci Karol kimin oğludur? C Birinci Ferdinandm. 7 Şarkta ilk kimya hocası ola rak tanılan kimdiar? C Frenklerin Geber dedikleri Cabirdir. Eserlerinden yirmi kadarı lâtinceye çevrilmiştir. Sebeb? Vapnrda bilet almak îçm mt mura zaman kaybettirirsiniz. Herkes vapura bilet almadan gtrerae, vapor • da aynca bilet kesecek bir adaroa ihtiyac olur. O halde, buna başka bir çara bulsunlar. Çünkü şirketlerin vazîfesi halka kolaylık göstermektir, güçlük değil. *** Bundan başka, Akay Idaresmm *eya herhangi bir şirketin cürüm ve ceza tayin etmek hakkı var mıdır? Bir hareketin cürmü olduğunu ancak mah keme tayin eder, kanuna göre cezasmi ancak o verir. Eğer böyle her şirket cürüm ve ceza tayininde serbest olur» sa, o zaman kanunun fevkinde kanun, hükumetin fevkinde hukmet olur. Benim vapura geç gelmekliğim veya bfletimi kaybetmekliğim nederece büyük bir cürümdür ki, tam bir misli ceza ile cezalandınlıyor. Bu cürmün ceza derecesini tayin de şirketin işi değildir. Mahkeme bile cürmü anlamadan, cezanm miktannı tayin etmez. Benim belki geç kalmada büyük bir mazeretim vardır. Şirket benden davayı, sebebi, mazereti dinlemeden ceza kesmek hakkmı kendinde buluyor. Hâkim boyle bir hakkt kendinde bulamıyor. Demek şirketin kaza hakkı, hâkimin kaza hakkından daha büyük. Mazeret ne olursa olsun, mutlak olan birşey vardır ki, şirketler cürüm ve ceza tayin edemezler. Etmemeleri lâzımdır. Akay tdaresi bir ticaret şirketidir. Müşterisinden ancak navlun bedelini istiyebilir. Cürüm ve cez4 tayini mahkemeye aiddir. Nilüfer kânalında bir çocuk boğuldu Büyük göl yapılıncıya kadar yüzmek yasak edildi SABlHA ZEKERİYYA Turizm komisyonlarmm kararlan Ankarada toplanan Turizm komi tesi gümrük, taşıma vasıtalan ve yollar finans komisyonlan işlerini bitirmiş lerdir. Pasaoort ve Turizm siyasası komisyonlan da bu hafta sonunda biti • receklerdir. Turizm işinin kolaylaştınlması içb encümenler bir takım dileklerde bulu narak yolculann şahsî eşyalannm kâffesinin gümrüksüz olarak geçirflmesini ve bu eşyalardan volculann sosyal durumlan nazan dikkate ahnarak ona göre muafiyet tertib edilmesini, triptik ve karne pasaj müddetinin 6 aydan bir se neye çıkanlmasmı ve daha bu işle alâkadar birçok dileklerin kabulünü di lemektedirler. Bu kongreye Turing kulüb namma istirak eden Şükrü şehrimize dönmü} tür. mişti. Lâkin bu arkadaşın yüzünü belki bir daha görmiyecekti. Hem o deşilen mazi o kadar uzaka ki!. Demek, Ferdinin ziyareti, Bay Kadrinin ru runda hâsıl olan bu değişikliğe zerrece müessir olmamıştı. Halbuki Bay Kadri, hergünkü muhitinden uzaklasmak ihriyacmı o gider gitmez duymuştu. Mektebden kaçan bir talebe gibi, usul usul, kimselere görünmek istemeden, vilâyet konağının merdivenlerini keneralara sürtünerek indi. cümle ka pısından kendini sokağa attı. Gelip geçenlere: «Hürrüm!» diye haykırmak istiyordu. Lâkin hür olup ta ne olacaktı? Henüz nereye gideceğini, ne yapacağmı bile bilmiyordu. Maksadsız, hedefsiz yürüye yürüye Köpriibaşmdaki çiçekçilerin önüne geldi. Bu ane kadar, dünyada çiçek de nilen nesnenin ahnıp satılan, öteye beriye peşkeş çekilen bir meta olduğunu ve bundan hazzeden kimseler bulun duğunu düsünmemisti. Yanyana, çiğ renklerini biribirlerıne kanştırmış duran demetlere uzun uzun bakü. Fa • kat bunlardan bir tanesini olsun satın almak aklına gelmedi. Alıp ta ne ya Pul çalan amele yakalandı Darbhaneden yaptığımız tahkikata göre thsan ismindeki amelenin çaldığl pullar dünkü akşam gazetelerinin bi rinde yazıldığı gibi uç yüz lira kadar yüksek bir miktarda değildir. Vak'a şu suretle olmuştur: Bundan bir hafta evvel Damga matbaasında çalışan thsan iyi basılamı yan ve bozuk çıkan pullardan bir iki yaprak çalarak kaçmıs ve 10 dakika sonra thsanı yakalamak mümkün ol • muştur. Ecnebi müşavirler Bir müddettenberi Bursada bulu nan Ekonomi Bakanlığı müşaviri Von den Perten îstanbula dönmüştür. Bir haftadanberi tstanbulda bulunan Maliye Bakanlığı müşavirlerinden M . Alfan da bugünlerde memleketine gi decektir. pacak, kime verecekti zaten? Köprüyü geçti, tünele bindi. yukar nya çıkb. Dalgın dalgın yürüyordu. Hür olmanm zevkini daha içine sin dirememiş, ilk defa kavuşruğu serbest hayat uyanmamıştı. Birden omzuna bir el dokundu. Döndü, baktı. tstanbula geldi geleli edindiği tek ahbabını, doktor Şekibi karşısında gördü. Bu vakit buralarda ne anyor sun? Sualine şu cevabı verdi: Biraz işim vardı da.. Elektrik sosyetesinde birisini görecektim. Öyle mi? N e güzel tesadüf! Benim de sosyetede işim var. Haydi beraber gidelim. Peki. Kolkola, sosyetenın bulunduğu sokağa sapblar. Binadan içeriye girer lerken, birşey söylemiş olmak için, Bay Kadri, arkadaşına sordu: Nasıl, ortalıkta çok hastalık var mı? Birkaç grip vak'asu Bahar daima tehlikeli bir mevsimdir, değil mi? (Arkan «ar> uzatırken, Bay Kadri sordu: Bari, Sosyetede kazancın iyi mi? Fena değil. Kan koca bizi geçindiriyor. Ay! Evli misin? Evet Ve bittabi sen hâlâ bekâr yaşıyorsun. Neden, bittabi?. Yazan: Değil mi ya? Büyük adamlar, evlilik bağına tahammül ederler mi? Ercümend Ekrem Talu Her ikisi de gülümsediler. Mazinin samimiyet havası tekrar odada esmeKendisine biraz sert söyledim. V e ğe başlamıştı. Bay Kadri: Kovulmak gibi ağır bir muameleye Haydi! dedi; anlıyorum ki sen maruz kalmamak için senin tavassutuhayatı tatlı tarafından alıyorsun. nu rica ediyorum. Mesele bundan iba tyisi o değil mi? ret. Elbette! Lâkin ben de hayab Bay Kadri içini çekti. acı telâkki edenlerden değilim. Peki, amma... Beni nereden ha Ciddî telâkki edersin amma. O hrladın ? daha beterdir. Bilmem vallah! Birdenbire sen Bay Kadri: aklıma geliverdin. Gazetelerde sık sık Hayatın icabı.. Diye söze baş resmini görüyordum, esasen... lıyacak oldu. Bay Kadri ayağa kalktı. Ferdi, kesti. Ben telefon eder, işi hallederim; Çok rica ederim, bana nutuk dedi. Merak etme. iradına koyulma. Daha iyisi. tosyete* Ferdi de ayağa kaîlcmıştı. Kaprya ye hemen telefon et. bu işi tathya bağkadar birlikte geldiler. Veda için elini la. Çünkü unuttum söylemeyi: Mese 'Cumhuriyet,, in tefrikası: 4 Bu G^nü! Sevdi le pek müstaceldir. Bana gösterdiğin nezakete, arkadaşlığa da pek çok müteşekkirim. Çocukluğumuzu hatırlı yorum da.. Ey! Sonradan böyle biribirimizden aynlacağımızı kim bilirdi? Hep beraber yola çıktık ama, orta yerde sen bir yana, ben bir yana saptık. Böylelikle gene de, her ikimiz ayni gayeye, hayaümızı kazanmak gayesine eriştik.. Evet öyle oldu. Bay Kadri, Ferdinin sert, nasırlı elini sıktı. Sonra, tam kapıyı aralarken, sordu: Memlekete hiç bir daha git tin mi? Aksaraya mı? Ne diye gide yim. Anam, babam öldü.. Kimsem kalmadı. Bay Kadri, derin derin içini çekerek: Ben de gitmedim çoktandır.. dedi. Bu son söz üzerine, Ferdi çıkü, gitti. Odacı, girerkcn, az kaldı müdüre çarpıyordu. Bekliyen adar» sabırsızlanıyor.. diyecek oldu. ' Bay Kadri: tşim var, çıkıyorum.. Kabul edemiyeceğün. Başka gün gelsin! cevabmı verdi. Arkasından, portmantoda asılı şapkasile bastonunu alarak, çıktı. Saat henüz on buçuktu. Odacı şaşırmışu. Kendi kendine mınldandı: Hayır ola? Böyle erken erken aklma ne esti acaba? 2 Hiç birşey esmiş değildi. Sadece, Bay Kadri, birdenbire, işinden gücünden, resmiyetten, başı sonunu tutmıyan yığınla evrak tashihinden, hasıh o güne, o ane Jcadar hayatını dolduran bütün şeylerden usanç duy muştu. Bu, bir diş ağnsı, bir sancı gibi anî olmuştu. Bundan önce, sene lerce, evrak dosyalarının küf kokusundan haz duymuştu. Şimdi, ansızın, dışandaki temiz havayı yutmanm daha zevkli birşey olacağını idrak etmışti. Görünüşte buna aynca hiçbir sebeb yoktu. Evet: Çocukluk arkadaşlann dan birile görüşmüş, azıcık maziyi deş

Bu sayıdan diğer sayfalar: