5 Mayıs 1935 Omnliuriyvt Balkan siyaseti için mühim bir gün ! Yugoslavyada intihab bugün yapıhyor Namzedler arasında bütün eski partüerin reisleride var, M. Vevtiç dün mühim bir nutuk söyledi (Baştarafı 1 inci sahifede) siyasal teşebbüslerinin adamı olmak itibarile alâkaya değmez. «Birleşik muhalefet» adım alan birinci gruptaki fikir ayrılığı, bilhassa ileri sürülmüş olan şahsiyetler itibarile diğer iki gruptan daha az değil dir. Ne prensip ve ne de fikirleri itibarile, aralarında iştırak yoktur. Sadecebir intihab siyasası olmak ü7ere birleşmiş olan bu grupun azasından her birisi, fikir itibarile, diğerlerinden çok uzaktır. Bu intihabat siyasası kombinezonu nasıl vücud bulmuştur? Esası ve ga yeleri nedir? Derhal haber vereyım ki, Maçek grupunun faaliyetinin esası, bazı temayüllerinden anlaşılmaktadır. Grup azasının hepsinde ayni temayüller vardır. Son 1931 intihabatı, 6 ikincikânun hareketinin millî küt leler üzerindeki muazzam tesirini ve eski politikacıların istinkâfınm, eski partiler müntesiblerine nekadar ağır bir darbe vurduğunu ispat etmişti. Yevtiç hükumetinin meydana çık ması ve yeni intihabatın ilânı üzerine, eski siyasal parti şefleri, bütün eski partilerin kat'î bir bozgunluğa uğra masından korkarak harekete geçmeğe karar verdiler ve mücadeleye atıldı lar. İşte mesele bundan ibarettir. Bu siyasa adamlarından hiçbirisi bundan başka, gerek fikirleri, gerek prensipleri itibarile, aslâ müşterek değillerdir. Siyasal gayeleri hususunda muhafaza ettikleri kat'î sükut bunun en güzel misalidir. Bugüne kadar, Yugoslav efkân u mumiyesi, bu anlaşmanm ne olduğunu anlamış değildir. Ortada, Maçek, Spaho, Davidoviç, Yotsa Yovanoviç ve Dragoliub Yovanoviç tarafından imzalanmış müşterek bir listeden başka birşey yoktur. Yugoslav efkârı umumiyesi bu an laşmanm mahiyetini öğrenemedi. Çünkü bu anlaşma çok gizlidir. Fa kat, Yugc / vya efkârı umumiyesi nin, bu aniaşmanın mevcud'veti hak kında bugüne kadar hiçbir^ey öğre nememesine mukabil, yabancı memleketler efkârı umumiyesi daha başka birsey öŞrendi ki o da, bu grupun §efij}İ3#. Maçekin fikirleri .ve, pro gramı ve ayrılık taraftarı Hırvat mılliyetciliğinin, ideali uğrunda can veren, bii'lik yaratıcı Krahn vücude getirdiği yeni Yugoslav devletine kar^ı olan maksadlarıdır. Courrier de Geneve i&mindeki îs viçre gazetesi, 13 şubat tarihli sayısında, «doktor Vlatko Maçek, Hırvat emellerinden bahsedıyor» başlıe.ı al tında, M. Maçekin çok açık, çok kat'î beyanatmı neşretmiştir. Bu beyanat, csasen mahkeme huzurunda hüküm giymeden evvel yaptığı, malum be yanattır. Bu beyanata bakılırsa, Ma çek böyle bir devlete değil, bugünku Yugoslavya devletine bile kat'iyen taraftar değildir. Onun noktai nazarma göre, Yugoslav devleti, Yugoslavyayı ceşkil eden muhtelif unsurlar arasmda kurulmuş ve aralarındaki bağ, gene Maçekin tâbirince, her unsur tarafından münferiden kabul e dilmek esası üzerine istinad ettiril miş bir nevi Uluslar Kurumu olmalı dır. Maçek, «bize bahşedilecek hiç bir idarî veya muhtariyet reformu bizi tatmin edemez» diyor. «Çürkü Hırvat parlamentomuzun lâğvedil mesine ve idaremizin Belgradda te merküz ettirilmesine müsaade ede meyiz.» M. Maçeke nazaran, Sırblar, Karadağlılar, Slovenler ve Hırvatlardan mürekkeb olan bütün bu milletlerin birleşmesi, devlet ve hukuk mefhumlarına göre birbirinden ayn beş muhtariyet, yani mütekabil hududları, hukukî esaslar dairesinde federatif bir şekilde tesbit edilmiş beş küçük devlet halinde olması lâzım gelmektedir. M. Maçek, millî bir Yugoslav devletinin mevcud olabileceğini ka bul etmiyor. İşte M. Maçekin gizlemediği ve Av rupada açıkça neşredilip, bugünkü intihabat dolayısile müntehiblere gizli gizli tebliğ ettiği programı ve siyasal düşünceleri... O program ki, sahibi nin elindeki millî listede siyasal namzed olarak Lubomir Davidoviç ve Yotsa Yovanoviçin isimleri okunu yor. Fakat «Birleşik muhalefet hareketi» isimli bu inanılmaz ve tabiate aykm siyasal 'kombinezonun ifade ettiği bu kanşık işüı içinde, bütün bunlardan daha acı başka birşey vardır. O da, bu hareketin, yabancı bir memleketten idare edümekte olmasıdır. Belgrad muhalefet hareketi bugün Zagrebden idare edilmekte ve Zagreb muhalefet hareketini de Svetozar Fribiçeviç i dare etmektedir. Şefleri, ne yeni birşey öğrenmiş, ne de eski şeyleri unutmuş olan eski partiler bugün, kendi başma bir ha reket vücude getirebilmekten uzak ve muvaffak olabilmek için M. Maçekin yardımmı ve iştirakini arayan bir siyasa gütmeğe yelteniyorlar. Bununla beraber, bütün bu siyasal partiler, bugün, her zamandan daha fazla, hakikî bir siyasal ve içtimaî anarşiyi temsil etmektedir. Bu partiler, Yugoslavyanın teşek külündenberi bu halde idiler. Zira gerek men'şeleri ve temayülleri, ge rekse fikirleri itibarile Yugoslavların yeni devlet ve millet teşekküîüne, esas itibarile muarız bulunuyorlardı. Çoktanberi mevcud bulunan bu par tiler, hatırası hürmetle anılan, Ste fan Radiçin ölümünden sonra, taraftar diktatörlerin tesirile Yugoslav devleti ve Yugoslav ulusal hayatı içüı bir tehlike arzetmeğe başlamışlardı. Aleksandrın, genc ve zihayat, kud retli ve azimli Yugoslavyasmda bun lar, ebediyen unutulmak üzere ka ranlıklara atılmış bir mazinin iğrenc vampirleridir. «Müstahkem şehirler» siyasası, bugün, ulusal hayatın henüz dünkü mazinin, can çekişme demek olan feci buhranlarma avdet etmesi demek olur. Bu sebeble, 6 ikincikânunda, eski siyasa sahası nasıl tasfiye e dildise, Yugoslav milleti, bugünkü intihabatta da bu maziye dönme teşeb büsünü bir kere daha ve ebediyen öyleee silecektir. Yevtiç hükumetinin programı ise, Aleksandrın, büyük, ebedî ve taksim edilemez Yugoslavyası, ulusal ve devletçi topluluk, yani bütün Avrupada, milletlerde ve fikirlerde yeni bir te rakki hazırlıyan gayelerdir. Bu bir leştirici, ulusal ve devletçi gaye, bü tün büyük milletlerin ayni uğurda sarfettikleri gayretlerle her gün teyid edilmektedir. Yeni müzakereler Bulgaristan ve Fransa ile Ankarada ticarî müzakereler başlıyor Mayısm 12 sinde müddeti biten Türk Bulgar ticaret muahedesi yerine yenisini imzalamak üzere Ankarada cereyan eden konuşmalara iştirak edecek iki Bulgar murahhası şehrimizden geçerek Ankaraya gitmiştir. Ankarada Ekonomi Bakanlığı ile Bulgar elçisi M. Pavlof arasında cereyan eden konuşmalar oldukça ilerle diğinden, mayısın 12 sine kadar yeni bir muahede imzalanabilecektir. Fransa ile müzakereler Dünyanın en zengin adamının sahib olduğu ülkerHaydarabat Şehirde oturmanın yegâne tehlikesi bir gün caddeden otombilinizle geçerken müthiş bir kaplanın hücunıuna maruz kalmanız ihtimaldir Türkiye ile Fransa arasında mevcud ticaret muahedesini yenilemek üzere bir müddettenberi devam etmekte olan konuşmalardan hiçbir netice çıkmadığından, muahede mayısm 1 inci gününden itibaren hiikümden düşmüjtür. Fransız mehafilinden aldığımız malumata göre, haziranın birine kadar yeni bir muahede imzalamak mecburiyeti hasıl olduğundan yakında yeni konuşmalara başlanacaktır. Yeni muahede imzalanmcıya kadar, yani haziranın birine kadar, Farnsa ile Türkiye arasındaki ticarî muameleler eski muahede ahkâmına tâbi olacaktır. Edirne yolculannın şikâyet leri tetkik ediliyor Gümrükler Tetkik Müdürü Mus tafa Nuri, Edirne yolculannın şikâ yetlerine yol açan gümrük muamele lerini yerinde görmek üzere bugün Trakyaya gidecektir. Mustafa Nurinin tetkikleri netice lendikten sonra yolculara aid ticaret eşyasmın mühürlenmesi kâfi görüle cek ve gümrük beyannamesine tâbi tutulmaması cihetine gidilecektir. Paristeki «Sorbonne» Vniversitesi profesörlerinden Eduard Cuyot, zon günlerde Hindislana bir seyahal yapmıj ve öledcnberi bütün dünyaya esrarlt görünen bu diyar hakkında bazı makaleler yazmağa başlamıştır. Profesörün, halihazırda Hindistamn en nüfuzlu prensliği sayılan <oHaydarabadi> prensliğine dair verdiği dikkate değer malumatı naklediyoruz: «Haydarabad» prensliği Hindistandaki yerli hükumetlerin en mühimmi gibidir. Sathî mesahası Fransanmkine 550,000 kilometre murabbamdan fazla yakmdır, nüfusu 14 milyonckır. Haydarabad hükumetinin başın M. Yevtiçin nutku Ealrrad 4 (A.A.) Avala Ajansı lara riayet hususundaki iş beraberlibildirıyor: ği, birleşik ulusun taazzuv ettirilmiş Basbakan ve Dış îşleri Bakanı M. olan kuvvetleri, coğrafî durumu kenYevtiç dün akşam saat 17 de kendidisine acunda büyük bir yer ayır sini şiddetle alkışhyan yüz bin kişi makta ve uluslar arasındaki rolüne nin yapmış olduğu bir seçme toplanbüyük bir ehemmiyet sunmaktadır. tısında söz alarak bir söylev söyle Küçük Antantla Balkan Antantı miştir. nm üyesinden olmak sıfatile YugosM. Yevtiç ezcümle demiştir ki: lavya, orta Avrupa ile Balkanlardaki « Secme tnücadelesi sonuna er rolünü devamlı bir surette tespit etmiştir. Memleketimizin birçok yer miştir. Sevinçle kaydedebiliriz ki lerini ziyaret ettim ve bu fırsattan bu rol, çok mühimdir ve bütün barış asığlanarak birçok dostlarımla gö sever uluslar bunu candan takdir et rüştüm. mektedirler. Yugoslavyanın arsıulu Geçen hafta Youblijana ile Zagrebsal rolü, her zamandan büyük ve müde buradaki toplantı kadar büvük ohim olmugtur. Hele bu zamanda. Cünlan iki toplantıda bulunduk. Size ukü şimdi bütün Avrupa, bir döne lusal bir gurur hissile diyebilirim ki mecde bulunmaktadır ve arsıulusal her tarafta Yugoslavyayı yaşatmak, hayat sürprizler ve her an çıkması onu yükseltmek, onu ekonomi ve beklenen maceralarla doludur. soysal inkişafa kavuşturmak için Avrupa uluslan, arsıulusal yeni bir ayni sarsılmaz dölene, enerjiye tesadevr>ve giriyor, yer yer kuvvetler düf ettim. Her yerde gencliğin kuvtoT)lanıyor. Bu, Avrupanm mukaddevetli bir dölenle mücehhez olduğunu ratı için kat'î bir önemi haizdir. D'kgördüm. 48 saat sonra Sanjorj yortukatimize bilhassa sahib olmamız i su, bütün acuna Yugoslav ulusunun cab eder, her nekadar haricî emnivedölenini ve birliğini bildirecektir. timizin zâmân altmda olduğunu söy Hepiniz de biliyorsunuz ki simdiki livebilirsek te. Yugoslav ulusu irin seçim, çok önemdir ve çok zorlu şartileride Tuna havzasına lâyık olduğu lar içinde ve vahim bir devrede ya ehemmiyeti verdirmek cok önemlidir. pılmaktadır. Acunun her tarafmda, et Bu alanda her halde bir rol ovna rafımızda ve daha uzaklarda istisnaî i mak mecburivetmdedir. Esasen Av ve anormal bir durum bulunduğunu I rutjanm bu bölü^ünde barısm ten<uki görüyoruz. işmde arsıulusal bir vazifesi vardır.» Bütün siyasal, ekonomik, sovsal ve Bundan sonra sözünü iceri sivasa ahlâkî kıymetler buhran icindedir. , ya çeviren M. Yevtiç, sövle de»niptir: Sartlann ve kıymetlerin böyle genel « îceri siyasamızın inkisafı el karşılığı içinde Yugoslavya için se bette ki sövledi&im haricî mesa'ldsn lâmet yolu, ölen büyük Kral Aleksan müteessir olacaktır. Büvük Kral A drın çizmiş oîduğu ve ileriye emni leksandr, vukuat ve münasebatm inyetle bakan Yugoslav uîusu farafın kisafı ihtimallerini düşünerek her dan tak'b ediîmekte bulunan yoldur. türlü karga^alıklann ve varih^hkla Sececeğimiz başka bir yol yoktur. n n örüne gecmek icin 1931 kanunu Yalnız bu yolda merdcesine ve dö esasisile kuvvetli bir duvar vücude lenli olarak sebat etmemiz icab eder. getirmiştir. O zaman vazifemizi yapmıs, büvük Bu kanunu esasî. sağlam bir mes ve birleşik ulusumuzun tarih ve ile neddir ve ulusal hayatla devlet ha risi karşısmda büyük borcumuzu öyatmm düzgün surette inkisafı icin demiş oluruz.> sağlam bir esastır. Bu kanunu e=asî, Bundan sonra sözü dışan siva<;a ya çeviren M. Yevtiç demiştir ki: Yuposlavvanın arsıuîusal münasebet« Arsıulusal münasebetlerde Yulerde kat'î ve müsnet vazifeîerini vagoslavyanın durumu acık ve bellidir. pacak olan zâfa dümemiş ve r>eri Dısan siyasasınm gizli bir amacı ve san olmamıs olan ulusal kuvvetleri igizli argıları yoktur. Büyük bir uyaçin bir zamândır. nıklıkla gözönünde tutulan ve dölenle müdafaa edilen ulusal haklan. belli Hiç kimse. istikbal ve emniyetimi olduğu gibi vazifeleri ve hakkile yezin bu zam 5 rnna üisemez. rine getirmekte olduğu arsıulusal taM. Yevtiç sözlerini şöyle bitir ahhüdleri de bellidir. Yugoslavvanm Uluslar Kurumuna olan bağhlığı armiştir: ' •* sıulusal camiava hizmet hususunda « Bizim ulusal tarihimiz, ulusal ki döleni hicbir zaman şüphe ve te savaş yıllarında acı duymuş. kanım reddüde mahal bırakmamıştır. Yu i ve camnı vermis olanların adları ve goslavya, bu noktada, daima ön sırasanlarile doludur. Bunlarm en büyüda bulunmak istemis ve bu yolda seğü de büyük Kral Aleksandrdır. O, bat etmiştir. B'rlesik Yugoslav ulusu, bize miras olarak uğrunda kendmi diğer ulusların kerdisine savgı gös termelerini ister. Ulusumuz, emnive kurban verdıği ideali bırakmıştır. O, tin korunması ve diğer uluslara ve bize Yugoslavj^aja daha kuvvetli yaphele komsulanna savgı göstermeyi de mamız, daha varlıklı yapmamız için ayni kuvvetle arzeder. bırakmış, Yugoslav ulusunu iyiliğe ve Yugoslavyanın arsıulusal alandaki varlığa kavuşturmamız için bırak dostluklan, ittifaklan münhasıran genel banşa ve arsıulusal anlasmalara miştir. Bugünkü Yugaslavların en büyük riayet çerçevesi içinde emniyeti ko rumağa yardım edecektir. işi sözünü tutmaktır. İdeaî'mizi ya Yugosîavyanm genel barısa oîan pacağız. Birleşmis oldukça bunu ba • bağlıhğı, onun arsıulusal andlaşma şarınz.» "/ukarıda ) Haydarabadda kaplaıtlara karşı koymak Cz»r« büy:Hül*n fill*rd*n biri istVahat zamanında, ( Aşağıda ) Haydarabad » Nizamının sarayında muhafız ask«rl*r« kendi polisi ve kendi nazırlan bizzat görürler. Bütün bu paralar kendi bütçesinden tediye olunur. Haydarabadda en ziyade göze çarpan bir orijinalite prensin nazırlannı, polislerini ve ordusunu sekiz sene çalışnrdıktan sonra onlan bol maaşlarla tekaüd etmesi ve yerlerine evvelce yetiştirmiş olduğu yenilerini getirmesidir. Hükumete istişarî şekilde kendisinden sorulan işlere dair kararlar veren bir parlâmento da yardım etmektedir. Haydarabadda dünyadaki buhranların hemen hiç birinden eser yoktur. Haydarabadın ahalisinin bir kısmı müslüman, bir kısmı da Hindu dinine mensuptur. Fakat memleket içerisinde diğer dinlerde bulunan halka da serbesçe ibadet etmeleri haklan verilmişdir. Hatta prens biraz daha ileri giderek saraylarından birini merkez yapmaları için Haydarbadaddaki farmasonlara bağ'şlamışdır. Prens, devlet işlerinde kendisine yardım eden nazırlanna, saray adamlanna birer asale* ünvanı vermişdir. Onlann hepsine «Altesse» denir. Prensi bunlardan avırmak için ona «xalted Highness Yüksek Altesse» şeklinde hitab edilir. Hatta Ingilizler de Haydarabad prensine diğer H : nd prenslerinden fazla itibar gösterirler. Diğer prensleri 9 veya 1 1 pare topla selâmladıklan halde Haydarabad nizammı 19 pare topla selâmlarîar. meseleyi aid olduğu yere haber verdiniz mi, kaplan öldürücüler gelip o tehlikeden çarçabuk sarayı kurtanrlar. Kaplan öldürücüler dediğim kimlerdir biliyor fusunuz? Filler... Bunlar çehre yakın sayfiye yerlerindeki bahçelerde, parklarda alelâde bir muhafızın idaresi altında gezer ve otlar dururlar. tcap ettiği zaman da vazife başına koşarlar. Orada bulunduğum zaman bir Anglikan papazı bana, en büyük caddeden otomobille geçerken müthiş bir kaplanın arabasmın üzerine saldırdığını anlattı. Artık yalan mı. sahi mi; orasını bilmem? Haydarabadın pazarlan, çarşılan binbir çeşid eşya ile dolu olmak!a beraber dükkânlannın Avrupa mağazalannın camekânlan gibi ziyadar ve muntazam camekânlan yoktur. Kumaş, bakır, deri ayni dükkânda birbirinin yanında satılır. Caddeler geniştir. Evlerin ekserisinin dışı kireçle bada^ na edilmiştir. Sokaklardaki gidip gelme, faaliyet müthişdir. Her cbsden nakliye vasıtalanna tesadüf edersiniz. Öküz arabası, çekçek arabası, otomo da bulunan ve kendisine «nizam» namı verilen prens dünyanın en zengin adamıdır. Yalnız hazinesinde bulunan alhn külçeler ve sahıp olduğu sayısız saraylan itibarile değil, elindeki kıymetli taşlar ve mücevherler kolleksiyonu noktasından da evren üzerinde onunla boy ölçüşecek bir kimse yok gibidir. Gün geçtikçe serveti de artmaktadır. Bu prens memleketinden hiç bir yere çıkmamış, ne Avrupaya, ne de cihanın hiç bir tarafına seyahat yapmamıştır. Bu zenginliğinden kısmen memleketini de istifade ettirmekte, hastaneler, yollar yapnrmakta, vatanını arasıra saran bulaşık hastalıklara karşı mücadele etmektedir. Medenî ve asrî vasıtalara da oldukça ehemmiyet vermektedir. Hükumet merkezine koydurmak üzere olduğu telsiz telgraf istasyonu yakında işlemeğe basladığı zaman Hindistamn en kuvvetli radyo merkezi olacaktır. Dekkan şehrinin yıldızlı mavi gecelerinin boşluğunda «Allo, allo, Radyo Haydarabad!» cümlesi yakın uzak birçok memleketlerde akislcr yapacaktır. Vaktile Pierre Loti neşrettiği bir kitapta Hindistanı îngilizlerden kurtulmuş gibi tasavvur etmiş ve bu mevzuda hayalî bir eser yazmışü. Haydarabad bugün bu hülyayı bir hakikat şeklinde tecelli ettirebilm:ktedir. Bombaydan Haydarabada yirmi dokrt saat içinde giden trenlerin birer balo sa!onu kadar geniş kompartımanlı vagonlan vardır. Bu yol üzerindeki iki kıs;m dünyanın manzarası kat'iyyen birbirine uymıyacak kadar farkhdır. Bir kısmında seyahat edenler artık sefaîet ve isyanlan Hindistamn yegâne meraklı ve dikkate değer taraflan olmak üzere gösteremezler. Bombayda her şey îngilİ7İerin kuvvet ve kudretini temsil eder: Bankalar, şimendifer istasyonlan, pamuk depolan ve her türlü müesseseler, golf oynanan sahalar, küçük Anglikan kiliseleri, pıyade ve süvari zabitleri, koltuklannm alhnda tenis, aletleri caddelerde gezen genç kızlar ve delikanlılar.. Haydarabad da, şimalden cenuba doğru inen bu, H ; nt prensliğinde ise iş tamamile aksinedir. Ingilizler ortada görünmezler, yalnız kamplanna kapanarak otururlar. lngiliz mümessili de çekilmiş olduğu köşesinden sık sık kıpırdamaz. Memleketin işlerini Haydarabadın kendi ordusu. bil, bisiklet ve saire Hele bisiklet istediğiniz kadar boldur. Benares şehri ne kadar âbid ve zahidle dolu ise Haydarabadda da o kadar bisiklet vardır diyebilirim. Fakat şurasmı da ilâve edeyim ki sokaklann çoğu insanlardan ziyade hayvanlara mahsusmuş hissini vermekSiyasal noktadan kısmen hürriyetini tedirler. Vakıâ bu hayvanlar sürü haelde etmiş olan Haydarabad prensliği linde gezmezlerse de birçok manasız tabiatin arazislne vermiş olduğu zenbakışlı küçük ineklerin her tarafta baginlik itibarile de mes'ud ve bahtiyarşıboş dolaştıklannı görürsünüz. Neredır. Bütün dünya âlimleri Haydaraden geldikleri, nereye gitn'kleri belli bad arazisinin dünya üzerinde mevcud değildir. Bazan insaf edip bir köşeye topraklann en eskisinden müteşekkil yatarlar. Lâkin bazan da yolun ortaolduğunda müttefiktirler. Vaktile burasına gelip serilirler. Otomobilinizle sı tamamile denizmiş. Hatta cihanm acele bir yere gitmek istediğiniz vakit en yüksek dağlan Himalâyalar bile su bu mânilerden biri karşınıza çıkn mı alanda imişler. Sonunda deniz kısmen haliniz berbaddır. Onlan bulundukiakurumuş ve kısmen akmış, bu toprakn yerden kaldırabilmek için epeyce lar günesle karşı karşıya kalmışlar. uzun zaman lâzımdır. Çünkü HayFlaydarabadın merkezinin etra^'nda darabadlılar bu hayvanlara sert muaçok yalçm kaya silsileleri vardır. Bunmele edilmesine kat'iyyen müsaade etlar bazan en kibar mahallelerindeki vilmezler. Etlerini de yemeyi dinleri lâlann bahçelerine kadar inerler. Bumemiştir. Yalnız sütü ve peyniri lunduğunuz yerden uıkun götürile geçinirler. Bu küçük inekler ve mesine mâni olurlar. Bu kaöküzler ömürleri oldukça yaşarlar, biya silsiîelerinin yegâne tehli zim memleketlerde olduğu gibi körpe kesi sık ormanîardaki kap'aniken kesilip insanlann midesine indirillarm bazan onlann üzerlerinden atlıya mezler. îşte Haydarabad böyle bir sıçrıya ta şehrin göbeğine kadar inmeyerdir!» leridir. Fakat hemen telefona koşup