1 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

1 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« 1 MayiB 1935 Aslandan korkmıyan Maureen O Sullivan ((Tarzan)) filminde binbir tehlikeye göğüs gerdikten sonra yıldız oldu Bir eşek mezbahası! (Bai tarafı birinci tahifede) sinde kesiyorlar ve etlerini kasablara sabyorlarmış.. Bittabi zavallı halkın da bunlan sığır veya koyun eti niyetile, ve kemali afiyetle yediklerini ilâ veye lüzum yok! Şirketin birinci reisi Sabahaddin pazarlardan eşek topluyor, ikinci re is Kabakçah Hüseyin kesiyor ve Köse Hasan da etlerini Aksarayda Tavanlı caddesinde ve Küçükpazardaki ka saplara götürüp sığır, diye sabyormuş. Eşek eti bir gece suda durursa be yazlaşıyormuş ve zavallı kasaplar da ucuz sığır alıyoruz zannile halis eşek ebni alıyorlarmış. Şirketten Rifat ise eşeğin derisile yağlannı sahyor, ayni zamanda mezbaha müdürlüğünü yapıyormuş. Hâdiseyi tahkik eden arkadaşmuz bize şu notlan getirdi. Sariko Rifat meseleyi bu tarzda anlabnaktadır: « Ben Yenibahçe hastanesine bir arkadaşımı yoklamağa gidiyor dum. Kaleden Kabakçah Hüsin bana seslendi, Sariko bir malak var senin bahçeye koyalım mı? Ben de koyunuz ama sakın ben gelmeden kesmeyiniz, dedim. Hastaneden dönüşümde bir de bakbm ki bahçemde kesilmiş eşek etleri var. Bağırarak «bunlan neye kestiniz» dedim. Köse Hasan yanıma yaklaşb ve avucuma elli kuruş sıkışbrarak «susarsan daha da veririz. Hele malı bir satalım da» dedi. İşte tam bu sırada polisler evimi basblar ve yakalandık. Benim bu işle hiçbir alâkam yok. Ben arabacıyım. Bir iştir oldu. Bakalım yakamızı kurtarabilecek miyiz? Bu iş nereden aklınıza geldi? ikinci reis Köse Hasan gülerek anlatmağa başladı: Burada eşek kasaphğını eski denberi yapan bir arkadaş vardı. O şimdi askere gitti. bize de miras bırakb. Biz de ondan örnek alarak bu işe devam ettik. Ben eskiden sığır keser ve kasaplara satardım. Bu işe yeni baş ladrm. Ancak daha dört beş eşek kese bilmiştik. Bunlan da Aksaray ve Küçükpazardaki bazı kasaplara sığır vefdinu. Yalnız semizce bir ı NiğdedeMilâddanl3 asır evvel kurulmuş bir Eti merkezî bulundu Göllüdağda Kültür Bakanlığı tarafından yaptııcılan hafriyatın ilk ve şayanı dikkat neticeleri Bir fotoğraf hilen tayennde Maureen O Sallivant hem şarkı söyler ve hem O, ufaktefek boyu, bukleli esmer dala erkekler kendisini müdafaa ve saçlarile, belinde kaplan derisinden bir muhafazaya kalkıştılar. Böyle bir peştemal, ayaklan çmlçıplak, iri maykaç sergüzeştten sonra Maureen e munlarla beraber ağaçlarda sallana peyce bir tecrübeye fakat ayni za rak, fillerin üstüne brmanarak, tim manda oldukça fena bir şöhrete sahib sahlarla yanş yaparak, aslanlarla alay oldu. Filimleri muvaffakiyet kazan ederek ormanlarda gezen bir genc kızmaktan çok uzakü. Foxla olan mukadır. Sinemanın bütün hilclerine rağ velesi hitam bulmuştu. Başka ümidı men böyle bir rol kabul etmek için inde yoktu. Müteessir olmadan kendisisanda fazla cesaret olması lâzım gelir. ni talihinin gidişine bıraktı ve talihi oFakat Maureen O* Sullivana Tarza na Tarzan filmini getirmekte gecik nın arkadaşı olmasını teklif ettikleri medi. zaman kabul etmekten başaka çaresi En sonunda işe bir aşk macerası da yoktu. Zira oturduğu apartımanın kikarıştı. rası 250 dolar olduğu halde bankada Maureenin aşk nedir bilmediği za^, ancak yüz dolan kalmı;n,v« s^lmga. j&lrnakiansa bisiklete bınıp Nevyoıka gitmeği, oradan da tnemleketi olan Irlandaya geçmeği düşünüyordu. Işte tam o sırada ona bu tehlikeli filimde rol almasını teklif ettiler. Genc kıza bu teklifi başka kimsenin bu rolü ka bul etmek istememesinden dolayı ya pıyorlardı. Yoksa şöhret sahibi oldu ğuna kani bulundukları için değil! Hakikaten Tarzan yorucu, uzun ve tehlikeli bir filimdi. Çevirenler için şahsî bir muvaffakiyet temini de küçtü. Çünkü Tarzan çocuklara mahsus bir fi lımdi. Weissmoller bir yıldız değildi. Sade yüzme şampiyonu olmakla ış bitmezdi ki.. Partöneri ondan daha silik bir rol alacaktı, hem de tehlikeli vaziyetlerde kalması icab ediyordu. Vahşi hayvanlarla karşılaşmak lâzım dı. Hem de çmlçıplak olarak.. Maureen her iki tehlikeye karşı koyacak kadar güzel bir vücude ve biraz da cesarete malikti. Tarzan filmi için Metro Goldvvin kendisile bir mukavele yapb ve birkaç sene yalnız Tarzanın arkadaşı diye anıldı. Tıpkı filmin se naryosundaki gibi bir daha çıkmamak üzere ormanlara dalmıştı • » * Maureen birkaç esne evvel Holi vuda gelmişti. Franck Borzage tarafmdan «Kalbimin Şarkısı» nammdaki filmi çevirmek için angaje edilmiş ve memleketi îrlandadan pürneşe uzak laşmışb. 18 yaşında idi. Şayanı hay ret mavi gözleri ve bir bebek yüzü kadar saf yüzü vardı. Yalnız başına o tele yerleşti. Holivud da ona çok heyecan vermişti. Düşünün! Böyle genc bir kız yalnız basma insanı baştan çıkartacak bin türlü şeylerle dolu bir şehirde bulunursa bir takım nasihatler ve komDİimanlarla karşılaşır. Nıtekim öyle de oldu. Fakat Maureen Kaliforniyaya si nema için değil sergüzeşt sevdasıle gelmişti. İrlandanın en eskı ailelenn den birinden doğduğn için memleke tinde kalmış olsaydı parlak bir izdivaç yapacak, rahat fakat çok yeknasak bir hayat geçirmeğe mecbur olacaktı. Onun arzusu erkek gibi olmak ve dünyayı dolaşmakb. 15 yaşında iken heves ettiği en parlak mcslek korsanhktı. Hulivuda yalnız başına arzu ettiğini yapmak ve kendi keyfine göre ha reket etmek için gelmişti. Muradına erdi. Başından epeyce sergüzeşt geç ti. Ufaktefek sevişmeler, flörtler fa lan filân.. En hoşlandığı şey, erkekle | e kendisini çok seven bir kadm gibi göstermekti. Bunun için bir sürü bu de piyano çalarken götterir retlm thon baş rolleri oynıyacaklardı. Kendisine Norma Shearerin kız kardeşi olmak üzere ikinci derecede bir rol verdiler ve bu rol Maureen O'Sulli vanın mükemmel bir artist olduğu nu gösterdi. Bütün gazeteler Mau reeni muvaffakiyetinden dolayı tebrik ettiler. Yeni yeni filimler için hazır lıklar yapılmıya başlandı. Fakat o trlandaya donüp evlenmek fikrinde olduğunu söyleyince tabiidir ki Holi vudun filfm âmilleri itiraz ettiler: Evlenmek^ istiyorsan; dediler, herkes gibi ya Yomaya yahud Laı Vagasaya git. Eâer aileni gönnek .«tiyorsan hepsini buraya getirt! Tali bin sana açtığı bu yoldan iatifade et' mekten geri kalma! Maureen hiç aldınş etmeden Dublin kilisesinde evlenmek istediğini ve Erinin yeşil çayırlannı görmek istedi ğini söyledi. Ve hareket ettL Fakat birkaç ay sonra tekrar döndü ve ne den dolayı John Barrowla evlenmekten vazgeçtiğini anlatmak istemedi. ••• Maureen O Sullioantn »t'ldyodaUi lâmbalara dayanarak aldığı güzel bir poz manlarda kendisine en ziyade musallat olan, arkadaşlanndan Johonnie Farrovvdu. Bir yulaf demeb gibi sa nsm, ilâh gibi güzel koca bir delikanlı. Bu Avustralyalı genc senaryo ve şi irler yazmakla meşguldü. Lila Lee ile nişanlı olduğunu söylüyorlardı. Ona kadınlar «gönül cellâdı» namını takmışlardı. Johannie kendisi için söylenen şeyleri tekzib etmiyor, bilâkis onlarla iftihar ediyordu. Bu dediko dular Maureen üzerinde hiçbir tesir yapmadı. Fakat bir gün güzel Jo honnie Amerikada oturma müsaadesi bitmiş olduğundan alelâcele Holivu du terketmeğe mecbur oldu. Bu mec burî aynlık Maureenin başladığı aşk romanını sona erdirmişti. Bunun üzerine Maureen yaşayış tarzını değiştirdi. Ve kendisi gibi îr landah James Dunnla nişanlandı. Nişanhsmın eski sevgilileri arasında Jean Cravvfordun erkek kardeşinin mutallakası olan Jessie Lesuedr, Molly O'Day, June Mnight ve Jean March vardı. Maureen bunlann içinde en talihlisi oldu. Fakat bir akşam Johonnie tekrar Amerikada oturmak müsaade si alıp Holivuda dönünce iş değişti. James Dunn pılısmı pırtısını topladı ve Maureen tekrar güzel Avustralyalının nişanlısı oldu. Ve hâlâ da öyle dir. Maureen sanki ormanda yaşamak için yaradtlmıştı. Fakat Metro Goldvin «Wimpole sokağındaki Bar retts ailesi» namında büyük bir filım için hazırlık yapıyordu. Norma She rear. Fredrich March, Charles Laug Şimdi beş sene var ki Holivudda dır. Ve bu beş sene kendisine daha dün gibi geliyor. Günler ve genclik ne çabuk geçiyor. Neredeyse 24 ya şını bitirecek. Üç senelik Tarzancıhktan vücudünü dinlendirmek için daha birkaç filim yapmak fikrinde. Fakat Holivudda kalmak istemiyor. Küçük dükkânlann sıralandıklan sokaklar, sinemalar ve kilometrolarca uzanan yeknasak plâjlar artık hoşuna gitmi yor. Onun istediği İrlandanın yeşil tarlalan, şirin köyleri. Aradasuada hazin şiirler yazdığı da oluyor. Çün kü o Holivudda sergüzeşt aramaya gel mişti. Bütün bu gürültü, bu patırdı ve harekete rağmen geçen günler birbinnin ayni. O diyor ki. Öyle bir memleket ki gökü bile hiç değişmiyor. llkbahan veya kışı anlatacak ne ağaç, ne yaprak, ne çicek var. Daima güneş. Yağmurun yeşil lendirdiği trlanda çayırlannı öyle a rayorum ki.. Mevsimlerin geçtiğinden habersiz makiyajm altmda, lâmbala nn önünde bir gün gelecek farkında olmadan ihtiyarladığımı görecegım. Biçare kızcağız! Mezbaha hissedarlanndan Rifat yeni yakaladtgt avlarmdan taze bir eieğin üstünde! Beyoğlundaki kasaplara taksım et timdi. Bu sırada Kabakçah Hüseyin atıldı: Ağabey, bunlar yalan söylü yorlar. Sen onlara kulak asma beni dinle.. Biz epey zamandır bu işi yapıyoruz ve çok şükür geçinip gidiyoruz. Geçen gece gene biz faaliyette iken polisler evi basblar ve hepimizi yaka ladılar. İşte size hakikab olduğu gibi söyledim. Cezamız ne ise tabiî çekeceğiz.» Eşek iskeletleri Bu sırada mahalle sakinlerinc'';n birisi yanımıza yaklaşb ve gelin de size bazı şeyler göstereyim, dedi. Bıraz ötede bir çukur içinde üstüste eşek iskeletleri yığılı duruyordu. Bu man zara karşısında Köse Hasana dön • düm: «Hani siz bir eşek kesmişbniz. Bak burada kaç tane var?» Derken Sariko Rifat küçücük bir eşeğin üstüne binmiş, koşturarak yanımıza yaklastı ve «Bay muharrir! bizim sığırlar gibi lezzetli sığır bulamazsınız!» İsterse Holivuddan gelen telgraflar «Gizniz bunu da size sahverelim. elimude lenen ıstırablar» filminin kahramakalmasın!» dedi. Bu les kokan halk nı Kay Francisin Avrupaya hare la, belediye ile alay eder gibi ko ket etmek üzere Nevyorka gittiğini nu<an adam'arın arasından aynldım. haber veriyor ve buna şu haberi iBelediye tarafmdan yapılan tah lâve ediyorlar: Kay Francis Fran kikata göre tutulan etler muayene nesaya inecek ve Pariste Maurıce Che ticesinde eşek eti olduğu anlaşılmış ve mezbahaya gönderilmişbr. vaherye misafır olacaktır. Holivudda kararlaştırmış oldukları veçhile Kütahyada yapılacak iki san'atkâr bir müddet sonra ev leneceklerdir. porselen fabrikası Pariste çıkan «fntransigent» ga Kütahya 30 (A.A.) Temmuzzetesi bu haberi alıralmaz hemen da temel atma merasimi yapılacak o Maurice Chevalierye telefon edip ilan porselen fabrikasmın kurulacağı şin ash olup olmadığını sormuş fayeri tayin etmek üzere Sümer Bank kat kendisini bulamamış, kâtibi de: tarafından gönderilen mühendis gel Kat'iyyen böyle birşey yok miş ve fabrikanın kurulacağı yer hakkında tetkikata başlamıştır. tur! cevabını vermiştir. Kay Francis Uölludağ ce bulunan eterlerden bazdart Kültür Bakanlığının devlet para f çuk metroya yaklaşmaktaan. Öreni ilk gören Civan Alinin haber sile Göllüdağda hafriyata memur etverdiği aslanlar, aslan kabartmalı katiği heyet, mesaisinin ilk merhale ide iç şehrin geçidınde, sol yakada busine erişmiş bulunuyor. Arkeoloğ lunmakta idi. Bugün onlar Kayseri Remzi Oğuzun reisliği altında mimar müzesine kaldınlmıştır. Heyet gene Macid Rüştü, Kayseri müzesi müdübu geçidde diğer bir aslan heykeli rü Nuh, heyet mutemedi Haydar O bulmuştur. cakçıdan ibaret olan heyet, bazan inîç şehrin geçidinde ve şark köşe sanın takati üstündeki tabiat ve iş sinda v»r>ılan hafriyai. buranuı bir ZOrluklaCH vaffakiyetle vazifelerinı görmiışler ve çok çarpışmaların meydanı oiauşunu Türk bilgi tarihine değerli bir sahife bildiren kül tabakaları, yangın izleri, katmışlardır. birkaç kere yıkılıp yapılmış kuleler; Bugüne kadar bütün yabancı bıl kerpiç duvarlan ele geçirtmiştir Bunginlerin gözünden kaçan bu ulu öreni lann arasında Milâddan önce 13 ün (büyük harabeyi) ilk gören ve ha cü asırdan başhyan ve Alişarm Post ber veren Kömürcü köylü Civan AliHittite devrile uygunluk gösteren Eti dir. Sonradan Kültür Bakanlıgı işe işi çanak çömlekler de bulunmuştur. değer vermiş; ve müzeler müdürünü Ele geçen diğer seramık parçaları bu işin doğruluğunu anlamağa yol buralarda Post Hittite denen Eti lamıştır. Onun verdiği rapor üzerine kümesinden başka firiklenn, helle dir ki Göllüdağ hafriyatına karar venistik devir insanlarının, Romahla rilmiş, yukarıdaki heyet, eylul son rın, Bizanshların hüküm sürduğunu larında işe başlamıştır. Niğdenin şöyle 60 kilometro şimali anlatmaktadır. garbisinde, 2142 metro yükseklikte, Şehir korkunc bir zelzele ile dev oralarda eşi olmıyan bir yayla mey rilmiş ve Bizantinlerden sonra üze dana getiren bu volkanik ve sahiden rinde devlet kurulmamıştır, sanılı • Göllüdağda heyetin çalışmalan iki yor. kısma aynlabilir: Bu ulu örenin (harabenin) adına a: Bir kere, dağdan başlıyarak bü gelince, heyetin fırtma, yağmur, kar tün yakın alanları (sahaları) gözden gibi tabiat zorlukları arasında ve bageçirmek. zan sıfır altı on derecede asıl kazıma b: Sonra da teknik işler, yani asıl ayırabildiği on beş gün içinde bu sorhafriyat. guya karşılık bulması zordu. Yalnız Heyetin dağda ve yakın alanlarda şurasını hatırlamah ki ilk Eti İm yaptığı gezintiler, araştırmalar şunu paratorluğunun merkezi olan Kuşar gösteriyor: Dağda, bir zelzele ile göve gene o devirlerde Kayseri Kcnçüp gittiği anlaşılan bu ulu ören (büya Sard yolu üstünde büyük bir meryük harabe), vaktile Anadolunun cekez olan Bursahanda, Neşaş beldelenub ve cenubu garbisindeki büyük ri ancak bu semtte bulunabilirler. yollar üzerinde, bütün bu alanları eBundan başka, Hrozny gibi bazı bil lınde tutan bir merkezdır. ginlerin, *Mılâddan önce 13 üncü asır Dağın üstündeki belde büyük bir sonuna doğru Tuwanuva (veya Tyadış surla sarılıdır. Muhitinin uzunlu na) devletini kurduğunu söyledikleri, ğu 7 kilometrodan aşağı olmıyan bu hiyeroglif yazısını kullanan Eti kü büyük sur, kyklove veya pelaj biçimi iri taşlarla örülmüş; yenrer iri kule melerinin merkezini de Göllüdağdan lerle kuvvetlendirilmistir. Dağa adı uzakta aramak zordur. Nevşehirle Aknı veren göl, dağın şimal tarafında, saray arasmdaki Topada nahiyemize dış surlann dibmdedir. Bunun vak yakın bulunan büyük hiyeroglif ki tile yanardağın ağzı olduğu şüphe tabesindeki işaretlere bakarak M. sizdir. Hrozny bu merkezi bizzat Topadada Gölün şarkında ve dış survm için veya civarında aramıştı. Yapılan sonde, şımdilik akropol sanılan, baska daj, burada bir belde bulunmadıaım bir ören (harabe) görülmektedir. Bügösterdi. Topada Göllüdağdan ancak yük ve düzgün bir müstatilden ibaret 40 50 kilometro uzaktadır ve GM olan bu ufak örenin geçidi cenub yülüdağdaki harabe bu alanlarda goru zündsdir. Geçid, Eti göreneytnce len Rumen, Bizans harabelerile kı sağlı sollu. aslan heykellerile, çift kuyas edilemiyecek büyüklükte, k u< îeler «heyeti mecmua» sile beklet vette, ehemmiyettedir. Bununla be m^kte ve korunmaktadır. raber buranm asıl benliği daha İİP Geçid, ilkin bir dört köşe meydana; ride ortaya konulabilecektir. sonra iri, yekpare taşların dikilme Göllüdağ hafriyatı memleketin musile yapılmışa benziyen bir yapıya nevverleri, idarecileri arasında bü yol vermektedir. Ondan sonra, bir yük alâka uyandırmıştır. Fakat ög birine müvazi ve amud yollarm, a rendiğimize göre, asıl halkın, köylü 1 ralıkların iki yanına sıralaşmış düznün gösterdiği alâka büyük olmuş j ğün odalar belki de evler geliyor. tur. Hafriyat heyeti, birbirinden sa J Dış surla bu ıç şehir sanılan müs atlerce uzakta, dağların kuş uçms tatilin arasında, binlerce nüfusun bakervar. geçmez köşelerine çekilmi? rmdı§ını bildiren büyük mahalleler köyler içinde mühim canlılıklar u | var. Buralarda da iç şehirde olduğu yandırmıştır. Işçi olarak çalışan köy gibi insanı şa^ırtacak bir düzgün lüler her türlü imkânlar kazanmış^ lük, ahenk görülmektedir. Sokakların görgüsü artmış; alımsatrfn, borc öde tertibı iç şehrinkinden farksızdır. Dış me işleri üzerinde bütün bunlar çok' surun kalınlığı iki metrodan aşağı hayırb tesirler yapmıştır. düşmemekte, iç surunkiler de bir bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: