Curohuriyet 1 Mayıs 1°*5 Jürklerle Süngu Süngüye No. 170 A. DAVER Çanakkalede r Dikkatler > Köylü çocuğunım kültürü Her yandan yaşamamtza engel olan zincirlerîn koparddığı bir yurdun çocuklarıytz. Ydlarca süren ates kasırgalarmdan çıktık. Bu duruma göre yapılacak vsler o ka~ dar çok ki, en ktaa Ve en kazanclt yolu düsünmek hepmize bir borç olsa gerektir: Büyük kadrolu işleri çevirecek paramız kttça olduğu gibi, yaşa yışuntzdan para da, elden ele geç ve guç dönüyor. Bantmla beraber her işin hakkuu vermege savastı ğımız kadar, kültür isene de, değerini vermeğe ağraşıyortız. An • cak okutmalarımız bana, pratik gelmiyor. Belki de ben aldantyo rum; Ute A.nadola, yüzlerce ük mektebile durmadan çahstyor ve buralarda, köyler içinde, köy ço • cuğu, toprağından, babastnm emeğinden uzak bir şehirli çocuğa gibi kapalt odalarda yetiştiriliyor. Bu iyi tnidir? Kim bilir nekadar bos toprağımız vardır? Şöyle bir ıınır içine altnacak tarlalar üze rinde, köy çocuğu, babanmn da ha düzeltilmiş çaiışma yolundan, ekip bicmevi ve okumayı becere • mez mi? Köylerde çocuklarm nekadar ise yaradığtnt biliriz. E ğer denenmi» olduğa gibi; zira • atte bir türlü yapdmaz da, meyva ve bal ve diğer buna benzer çeridler de, bu afak çiftlikferde, yer alıraa öv/e tanıvornm ki. köylü ço* cuiu, bilgrve dayanan bir dâzenle babammı da gecer, kendinnin ve kendisini okatamn bo$axtnı çıkarxr ve T*ek tfâzel de okttr. . . ... Bu küçük çiftliklerin kuralma • nna sakacıktan baslamu oltak, bu fakamıza Monra kendimiz de »evinirîz »antrım. Eger ba y>?a« iyi bir yol olduğu anlatılırsa, ileride buralan, evleri. afak kooperatifi. 5r~ nek eahsmalarile varmm kSylerine de bir temel olamaz mı? ,„ • • Konya Vilâyet meclisi içtimalarını bitiriyor Kadın azadan birisi Konyada nüfusun çoğalması için buraya muhacir getirilmesini istiyor RADYO Rn aksamlri orogram j VÎYANA: 20.20 ulusal Avusturya musikisl ve şarkılar 21,10 konuşma 22,10 Vi yanada 1 mayıs 23 haberler 23.25 akşam konseri 24,30 konuşma 24,43 konser. BUDAPEŞTE: 18,20 şarkılar, ders 19,30 Çingene orkestrası 20,40 çocuk programı 21 radyo piyesi 22,45 konuşma 23 haberler 23,20 opera orkestraa 24,25 cazband takımı. 19,45 gramofon ve konuşma 20,35 koro konseri 20,50 konuşma 21 opera parçalan, haberler 22 konser: Şopenin eserleri 22,30 konuşma 22,40 senfonik konser 23 reklâmlar23,15 hafif musiki neşriyatı. BÜKREŞ: 13,05 orkestra konseri 13,45 borsa haberleri, orkestra konseri 14,15 gazete havadisleri 14,40 orkestra konseri 18 asker mmkası 19 ha berler 19,15 konserin devamı 20 konferans 20,20 gramofonla Rumen musikisi 21,05 koro heyeti 21,35 korıîerans 21,50 akşam konseri 22,50 konferans 23.15 haberler. PRAG: 18,55 almanca neşriyat 20,10 ko • ro konseri 21 konser 21,20 gendi ğin zamanı 21,50 orkestra konseri 23,05 haberler 23,20 Bründen nakil 24,20 fransızca haberler. BELGRADı 12,05 gramofon 13.05 radyo orkestrası 14,20 halk şarküan 17,25 Yugoslavya şarkılan 17.55 gramofon • 19,35 fransızca ders 20,05 gramofon20,20 haberler 20,35 uluslann za manı 22,05 piyes 22,35 konser 23,0! haberler 23,20 ilkbahar konseri. TULUZ: 20.05 opera parçalan 20,25 hafif musiki neşriyatı 21,05 röportaj 21.2C halk şarkılan 21,35 operet orkes • trası 22,05 «Ciboulette» operetinden parçalar 22,50 radyo fantezisi 23,25 Viyana orkestrası 23.50 şarkılar 24.20 filim musikisi 24,45 operet or kestraa • 1,05 radyo fantezisi 1,25 askeri bando. Düşman, öğleye kadar fırkanın sol cenahına 4 5 defa taarruz etmişse de hepsinde püskürtülmüştü! Hulâsa: Bugün 12 nci fırka, cephesine musadif iki düşman taburunu geri atarak birkaç makinelitüfek ve «sir dahi aldıktan sonra Yusufçuk tepesini işgal etmişti. Düşman da sabahleyin saat 5 ten itibaren öğleye kadar fırkanın sol cenahına dört beş defa taarruz etmişse de hepsinde geri püskürtülmüştü. Fırkanın zayiatı 1085 kişi idi. 7 inci frrkanm taarruzu Anafartalar grupunun sağında 12 nci fırka hücum ederken solunda da 7 nci fırka hücum etmişti. 2 0 nci ve 21 nci piyade alaylan sabahleyin 4,40 ta taaruza baslamışlar, fakat düsman ateşi karşısında taaruzlan betaetle inkişaf etmişti. 2 0 nci alaydan bir bölük geri çekilerek dağılmış, alay ku mandanı bu dağılan efradı toplarken şehid olmuş, 21 nci alayın kumandanı da yaralanmışb. Düşman Damakcıhk sırtlannı iyi .ce tahkim, kum torbalan ile takviye, makinelitüfekJerle teslih etmişti. Mü temadiyen takviye kıtaatı alarak bunlan 2 0 nci alayın cenahına doğru sevkediyordu. Bu alay, birçok fedakârlığa rağmen ilerliyemiyordu. Arazinin açık ve kesik olmasından geriye gelip gidenler de yaralanıyor ve yaralılar geriye sevkedilemiyordu. Ileri hatlar yaralı ile dolmuştu. Efrad acemi idi. Bu yüzden teşebbüslerin hepsi akim kalıyordu. Bölüklerin ekserisi yeni terfi eden harb tecrübesi olmıyan ikinci mülâzimler elinde kalmıştı. Fırka kumandanı, taarruzun inkişaf edemedi ğini görünce harekete devam kabil olamıyacağını anlamış ve alaylan taz yikten vaz geçmiştir. 7 nci fırka kıtaatı, akşama kadar bu'unduklan yerleri birçok zayiat ve pek çok müşkülâtla muhafaza ettiler. Gece bastmnca hemen tahkimata ve zayiatı azaltmağa başlamışlardı. Bunurtla beraber düşmanın mütemadiyen Küçükkemikli cihetinden ovadan takviye kıt'alan göndermesi, Damakçıhktaki düşman kuvvetinin de tedricen 7 nci fırka sağ cenahını kuşatacak surette ilerlemeğe teşebbüsü üzerine 2 0 nci alay tehlikeli vaziyette kalmamak için, biraz geri çekilmeği teklif etmiş ve aldığı müsaade üzerine, bir iki gün zarfında siperler yaparak geceleyin bu mevzie çekilmiştir. Hulâsa: Bugün ( 9 ağustos) 7 nci fırka, cephesindeki düşmanı tard ile Damakcıhk sırtlannı kısmen elde ettiyse de düşmanm mukabil taarruzile sol '"irihı Kayacıkderesi gerisine çekildı ve düşmanı orada durdurdu. Fırkanm zayiatı 978 kişi idi. Anafartalar grupunun birinci Anafartalar muharebesi denilen ve 9 ağustos günü vuku bulan bu muharebesine, Kocaçimen mıntakasındaki 4 üncü fırka da sağ cenahile iştirak etmiş ise de o da ilerliyememişti. Burada 4 üncü Avustralya livası bulunuyordu. Ingiliz cebhesînden birinci Anafarta muharebesi 9 ağustos muharebesini, İngiliz cephesinden su suretle hulâsa edebiliriz: 9 ağustos sabahı, bir akşam evvel, Hamiltonun bir türlü taarruz ettire mediği 32 nci liva Kiiçük Anafarta şimalıne ilerlemeğe başlamıştı. Fakat ayni zamanda taarruz eden 12 nci fırkamızın kıt'alanna tesadüf ederek grri ahlmış, bir liva da kısmen Küçük Anafarta simalınden ve kısmen cenu bundan îbrikça sırtlanndan ricat ederek Sulecik civannda diğer kıtaat tarafından himaye edilmek suretile kurtıılmustur. Mütebaki İngiliz kıt'alan cüz'î bir ileri harekeb'ne başlamışlar; fakat topçularımızın müessir atesleri ve pivademizin taarruzile tekmii İngiliz hattı Sulecik hizalanna ve kısmen de parbine çekilmeğe mecbur olmuştur. Bugün 12 nci fırka karşısında bulıı nan düşman ceman dolgun mevcudlu ve taze 15 taburdu. îngilizler adeden faik olduklan halde taarruzlan müttehiden idare edilmediğinden cür'et ve cesaretle hareket edememişler, büyük bir fırsat kaçırmışlardır. 7 nci fırkamız karşısında sol yan emniyet müfrezesi olan ve müstahkem mevzilere yerleş miş bulunan bir liva bulunuyordu. Larser bu muharebeler hakkında diyor ki: «9 ağustosta Mustafa Kemal taarruz etti. 7 nci fırka solda, 12 nci fırka sağda olup aralannda Azmak deresi vardı. Fakat 12 nci Türk fırkası 9 uncu İngiliz kolordusunu denize dökemediği gibi büyük bir saha dahi istirdad edememiş ve taarruzu 11 inci İngiliz fırkasma karşı tesadüfî bir muharebeye inkılâb ederek Mestantepe gene îngilizlerde kalmıştı. 7 nci fırka ise hemen hemen topçu yardımından mahrum kalmış ve 4 üncü fırka tarafından ciddî bir muavenet görmemesi hasebile Asmadere boyunda Avustralyalılarm sol cenahı karşısmda çabucak durmağa mecbur olmuştu.» •""" " ' Fransız askeri müverrihi haksızhk ediyor. Bizim zayıf ve yorgun fırkalarımızın düşmanı denize dökmesi mevzuubahis değildi. Bilâkis 9 uncu îngiliz kolordusunun Akbaşa kadar inmesi mevzuubahisü. Bizim taarruzumuzla düşman bu emelin* muvaffak olamamış, olduğu yere mıhlamp kalmıştır. Conkbaym muharebesini kazanıyoruz Mustafa Kemal Bey, 9 ağustosta Anafartalarda lngilizlerin 9 uncu kolordusuna karşı yaptığı taarruzu idare ettikten sonra akşamüstü Conkbayın mıntakasına gelmiş ve buraya yerleş miş olan düşmanı geri atmak için yeni bir taarruz tertib etmişti. Bu taarruz üç piyade alayile yapılacaktı. 2 3 üncü, 2 8 inci ve Kilyadan yeni gelmekte olan taze 41 nci alay. Fakat bu alay vakn'le vetişemediğinden ihtiyatta bırakıldı. ÎArltaai var\ VARŞOVA: Refika Sami Konya Vilâyet Meclisi azanndan Perver Korucu Münibe Hüaamettin bütün bir bahtiyarlık içine girdim. Hayatta geçen günlerimin en tatlı saatleri o anm içindedir. Bu hakkm verilme sinden dolayı benim ve bütün Türk kadınlığının Atatürke karsı duyduğu derin ve samimî mınnettarlığı anlatmağa imkân yoktur. Aciz ismi verilen mefhum bu duygu içinde artükça artryor ve insan tutulan dili yanmda yalnız göniünün ve kaibinin anlattığını hissediyor. Üstüme aldığım yeni ve mühim memleket işi beni hiç ürkütmedi. Gayet tabiî olarak Ereğliden kalktım, Konyaya geldim, meclis içtima lanna iştirak ettim. Emellerim çok buyüktü. Meclisten birçok şeyler iste mek, Konya kadınlığı için dileklerde bulunmak azmindeydim. Fakat bu işlerin içine girip Hususî Muhasebenin vaziyetini öğrendikten sonra istiyecek lerim için evvelâ kendimden utandım. Alb yüz bin küsur nüfusu olan Kunya vilâyetinin, geniş hududlan içinde bir imar ve ilerleme faaliyeb göstere bilmek için çok, pek çok paraya ihti yaç var. Halbuki geçen yılm bütçesindeki gelir hanesinde şu mütevazı ra kam var: 945.379. Bu rakam da bu genişlik karşısında nekadar âcizdir, tahmin edersiniz. Konyaya herşeyden evvel muhacir gctirmek ve bu suretle nüfusu çoğaltmak icab ettiği fikrindeyim. Bunun için Vilâyet makamında her fırsat ve vesüe ile dileklerde bulundum.» M. Autel Konya (Hususî muhabirimiz den) Vilâyet Umumi Mdisinın çalışması sona ermek üzeredir. Yeni bu seçim yılı başında kadinlanmızın da ginnesile teşekkül eden Umumî Meclis, kendisinden beklenen hizmeti yerine getirmiş gibidir. Konya Umumî Meclismin 4 6 üyesî vardır. Bunlardan yedisi kadındıT. Seçmek ve seçilmek hakkına kavmtuktan sonra ilk defa olarak böyle bir vazife almış olan kadınlanmız hemen hiç acemilik devresi gecirmediier ve erkek arkada<lan gibi intizamla, be cerikle çalışjtılar. Konya ovasınm sulanmasını adrta bir ülkü edinen Umumî Meclis, bu memleket işi üstünde hassasiyetle meşgul oldu. Şimdiki neticeye göre sula ma meselesi ehliyet ve liyakati mücer reb mütehassıslar tarafından adamakıllı tetkik etbrilecek ve ise ona göre başlanacaktır. Getirilecek mütehassıs evvelemirde bir büro kurup ondan sonra çalışmağa bashyabileceği için bu iş düşünülmüf ve bu yıl bütçesine bu büro masrafma karfilık olarak on bin lira konmu^tur. Maarif, Sıhhat, Ziraat. Baytar, Nafıa işleri için ehemmiyetli yenilikler yapılması da düşünülmekte olduğundan bütçeye ona göre tahsisat konmuştur. Bütçenin gelir ve çıkan üstünde şim dilik birşey söylemeğe imkân yoksa da bunun esash tetkiklere dayanılarak hazırlanmış olmasına gb're aynen ka « bul edileceği umuluyor. Vilâyet Umumî Meclisinin Ereğli üyesi Refika Sami ile görüşerek inübalannı sordum, bana: « Kadmlara seçmek ve seçilmek hakkmın verildiğini duyduğum zaman Karara kalan davalar Dün Muhtelit Türk Fransız mahkemesinde iki davaya bakîlnrstır. Bunlardan biri hükumetle Papa Di mitranosun birbirieri aleyhlerine açrı ğı iki davadır. Mahkeme heyeti bu iki davaya aid evraklan tetkik etmiş ve dava vekillerinin müdafaanamelerini de dinlemiştir. Dava karara kalmış tır. Abdülhamid veresesine aid dava hakkmdaki karar bugün verilecektir. Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Şinasi (Büyükada), Yı^şuLXHey jt. toeii), AII Rıza (SlrkecL), Esad (A lemdar), Belkis (Kumkapı), H ^ H u ^ ^ lusi (Zeyfek), Hamdj (Şehzadebaşı), 1 Pertev (Aksaray), Erofüos (Samat « ya), Hamdi (Şehremini), Suad (Ka • ragumruk), Merkez (Bakırköy), Vîtali (Fener), Halk (Hasköy), Merkez (Kasımpaşa), Rıza (Beşiktaş), Karaköy (Galata), Dellasuda (Taksim), Ertuğrul (TataLm), D. Baronakyan (Yenişehir), Nargüeciyan (Şişli), Sıhhat (Moda), Rifat (Pazaryolu), Mer kez (Uskudar)^ Türk Yunan mahkemesinde Türk Yunan Muhtelit mahkemesindeki davalar bitmek üzeredir. Mahkeme son davaya aid kararını dokuz mayıs tarihinde verecek, bu suretle işlerini bitirmiş olacaknr. Kayseri fabrikası Montaj işi bitmek üzere olan Kayseri fabrikası I temmuzda açılacakur. Rusyadan gelen 17 mühendis maki nelerin kurma isile messuldürler. Bi'mem ş Senfoni Sinemasıoda Mevsimin muvaffakiyeti MARTHA EGGERTH' in en güzel eseri Yugoslavyada intihab mücadelesi Belgrad 3 0 ( A . A . ) Muhale fete, inühaba iştirak imkânı verildiği gibi Belgradda toplanmak imkânlan da verilmiştir. Bunun üzerine Belgradda yedi, sekiz bin kişinin iştirakile bir toplantı yapılmış fakat hatibler mu ayyen bir program gösteremedikJerinden halk yavaş yavas dağılmış ve toplantıyı yapanlara hiçbir muvaffakiyet temın edememiştir. Yarın akşam S A R A Y 2 film birden Sinemasında Burün matinelerden itibaren başlıyor. İkinci film olarak da sev;m!i ar'ist BE8E DANlELS'ın temsili ÜNUTULMUŞ SENFONi JACK PAYNE ile meşhur cazı tarafından cazib film llâvcten > Mcvsimin *n büyük muvaMakiyetini kazantnif olon Bn akşam M E L E K Sinemasında Sevımli ve şen artist A N İ T A P A 6 E L i B E L E i Güzellik Enstitüsü İki saatlik neşe ve kahkaha filminde görilnecektir. liâveten: En son Paramount dünya havadislerl ne büyük budalalık... Bütün âlem deli mi oldu? Vans soğukkanlılığmı muhafaza ederek yeni bir sual sordu: Mister Druker, «Satranctaşı» im7asile mektub yazan adamı tanır mısmız ? Druker daha fazla hiddetlendi. Siz deli olmuşsıınuz! diye ba eırdı. Topunuz da deli olmuşsunuz. Bütün bu sözlerle yoksa beni korkutmak mı istiyorsunuz ? Vans onu kolundan tutarak bir sandalyeye oturttu. Sesini tatlılaşürarak: Bu kadar fazla müteheyyic ol istemivoruz. mağa lüzum yok, dedi. Sakin olunuz. Size hiçbir şey yapmak mVdir. Bunu bekliyeceğiz. Yazan; Tercumt eden: S. 8. Van Dine Ömer Fehmt Batkrıt Bu bir münasebetsizliktir. Böyle İMrşey olamaz. Çocuk şarkılannı BU Mister Druker? unuttunuz Bu sözlerden sonra dışarı çıktık. mülâ Koridorda Vans yapfcîzımız katın neticesini hulâsa etti: Markam, şuna kan' oldum ki, Druker birşeyler biliyor. fakat söy lemekten korkuyor, dedi. Ben artık bu evden çıkıp gidece İstediğimiz sad^ce biz» yardım etme CENUB KIZI Schnitzvr'in mvfbar •tti «• M A O D A S C H N E İ D E R ' m trmtifi görüimemiş film eöstenlecektir X Silm birden Gece suvarede 9,15 dc E L H A M R A D A 2 güzel film Benlı Kadın Hulyalı dudaklar BITMEMİS SENFONİ ğimizi zannediyordum. Fakat Vans hiç te aynlmak niyetinde değildi. Madam Drukerin odasına doğru yürüdü ve kapıyı vurdu. îceriden ince bir kadın sesi cevab verdi: GAB\ MUHLAY • V1CIOR İİAN HAİÜ Ivan Pet.ovitch GEÜRGES ALEXA^DER *RANCEN PlERRE Blanchar Gere Mat 8.30 :1a 2 fi m birden Dün sabah profesörle ne konuşAdolfe dair... Avluda başka kimseyi görmeHayır... Fakat orada biri vardı Türbede Belediye karşısın da Sinanağa daireleri adlı ve 1719 rjumarah apartmanda 2 numaralı daire kirahktır. Kalorifer • elektrik paz su niz makul değiJdir. Ben kaniim ki siz bize muavenet edebileceksiniz. Hayır, yapamam! Elimde değildir, mecbur değilim, şu kadar biliyorum ki burada müthiş şeyler vuku bu luyor. Neden biliyorsunuz ? Kadın titriyordu. Sözlerini güclük le duyabiliyorduk: Çünkü... Çünkü o küçük adam dün akşam buraya geldi! Bu sözler tüylerimi ürpertti ve hiç birşeyden müteessir olmıyan Hann bile hızlı hızh soludunu işittim. Vans sordu: Madam Druker, onun buraya geldiğine nasıl hükmediyorsunuz, gördünüz mü? Hayır, gormedim. fakat o bu kapıdan içeri girmeğe çahşb. Parmağile bizim girdiğimiz kapıyı işaret ettü N e biliyorsanız hepsini bize «öyleyiniz... Sakm yanılmış olmıyasmız. ) }r^m varl Giriniz! Madam Druker her zamanki cibi pencerenm yanmda duran geniş koltuğuna gömülmüştü. Bizden evvel o sö'ze başladı: Geleceğinİ7İ ve bana tekrar eziyet edeceğinizi biliyordum. Vans cevab verdi: Bizim kat'iyyen böyle bir n'vetimiz yok Madam Druker. Biz sa'e ce sizden bildiklerinizi öğrenmek istiyoruz. Vansın nazik edası teskin etti. onu Ah birşey bilmis olsam.. Hiçbir Siz Robınin katli günü penre • söyleyiniz! Kadının gözleri birdenbire korku ile büyüdü: şey bi'miyorum, hiçbir şey... renizden elbet birşey gördünüz. Bıze kadını biraz Asla... Asla... Ben hiçbir şey gormedim. O sabah pencere önünde değildim. Beni öldürseniz bile söyliyecek başka sözüm yok. Vans bu bahiste fazla ısrar etmedi. Bedel bize dedi ki siz bahçede pezinmek için sabahlan çok erken kalkarmışsmız? Evet, doğrudur. Sabahlan gö züme uyku girmez. Gün doğmadan uyanınm ve hava güzel olursa daima bahçede bir gezinti yapanm. Bedel sizi dün sabah ta gormüş. Evet. Profesör Dillardla berabenniî siniz. Beraberdim. O sık sık bize gelir. Benim hakkımda çck teveccühü vardır. Adolfu de beğenir. Eğer oğlum malul olmamış olsaydı profesör Dil lard gibi büyük bir adam olacaka. A h hep kabahat bendedir. Kadının gözleri doldu. Vans sorguIanna devam ediyordu: tunuz? diniz mi? değil mi? Görünmek istemiyen biri... Evet, evet... Öyle olacak. Öyle olması lâzım.... Ellerile yüzünü kapadı ve ilâve etti: Şükür Allahıma ki o oğlum değildi. Adoliüm değildi. Çünkü o u yuyordu. Bu görünmiyen adamın oğlunuz olmad'cma niçin şükrediyorsunuz ? Niçin mi? Unuttunuz mu? Küçük bir adamın bir silâhı vardı. O nunla Con Sipirigi öldürdü. Robini öldüren de odur. Bu müthiş bir oyundur. Korkuyorum... Fakat söyliye mem... O küçük adam daha müthiş şeyler yapabilir. Müstarih olunuz, müsterih olunuz Madam Druker. Sizin bu sözleri Allab allah bu ne budalalık. bu